Dersimiz Tarih: Osmanlı Devleti'nin Çöküş Nedenleri

1 Haziran 2020 Pazartesi

Osmanlı Devleti'nin Çöküş Nedenleri


A.Osmanlı’yı Yıkan Ekonomik Nedenler

  1.    Coğrafi Keşifler
  2.    Sanayi Devrimi
  3.    Osmanlı Toprak Sistemi
  4.    Kapitülasyonlar
  5.     Dış Borçlar
B.Toplumsal ve Yönetimsel Nedenler
  1.      Yeteneksiz Padişahlar
  2.      İsyanlar
  3.      Savaşlar
  4.      Milliyetçilik
  5.     Modern yönetim kuramamak.
  6.     Kültürel Emperyalizm
Geniş Açıklama
A.Osmanlı’yı Yıkan Ekonomik Nedenler
  1.     Coğrafi Keşifler
Coğrafi Keşifler, Osmanlı İmparatorluğu sınırlarından geçen eski ticaret yollarının (İpek ve Baharat yolu) önemini yitirmesine yol açarak hem vergi gelirlerinin azalmasına hem de bu yollar üzerinde bulunan şehirlerdeki ticaret hayatının sönmesine yol açmıştır.
   2.Sanayi Devrimi

Coğrafi Keşifler sayesinde Avrupa Devletleri sınırsız hammadde kaynaklarına ve değerli maden bolluğuna kavuşmuşlardır. Bunları sanayileşme ve ticaret için kullandılar.
Bu durum, Sanayi Devriminin Avrupa’da ortaya çıkmasına neden olarak, Avrupa Devletlerinin Osmanlı’nın çok ötesinde bir ekonomik üstünlüğe ulaşmasını sağlamıştır. 
Bu ekonomik üstünlük, bir süre sonra  askeri ve siyasi üstünlüğü de beraberinde getirmiştir.

  3. Osmanlı Toprak Sistemi

Osmanlı Devletinin yaşadığı uzun süren savaşlar, mali zorluklar ve vergi kaynaklarında yaşanan daralmalar, Osmanlı toprak sisteminin temel dayanaklarından bir olan Tımar Sisteminin sonunu getirmiştir. Bunun yanısıra ateşli silahı olmayan tımarlı sipahilerin ateşli silah gücüne dayanan Avrupa orduları karşısında önemsiz hale gelmesiyle ihmal edilmesi de bu sistemin bozulma nedenlerinden biri olmuştur.
Nakit para ihtiyacına daha çabuk yanıt verebilecek olan İltizam sistemini uygulamaya koyan Osmanlı, belli bölgelerdeki vergi haklarını nakit para karşılığında mültezim denilen kişilere satmıştır.
Bu durum, hem merkezi otoritenin bozulmasını hem de halk arasında hoşnutsuzluğun artmasına yol açmıştır.

   4.Kapitülasyonlar ve Baltalimanı Ticaret Antlaşması


İmparatorluğun güçlü olduğu dönemlerde Kanuni tarafından tam başlanan kapitülasyonlar ticaret hayatına canlılık kazandırmak ve Avrupa Hristiyan birliğini parçalamal amacıyla uygulamaya konan Kapitülasyonlar, İmparatorluğun zayıflamasıyla onun istismarı için birer araç haline gelmiştir. 
Özellikle 1838 yılında imzalanan Osmanlı-İngiliz ticaret antlaşması Kapitülasyonların geldiği son noktadır. Bu antlaşmayla yabancıların Osmanlı Devleti içindeki ticari faaliyetlerini sınırlayan kısıtlamalar tamamen kaldırılarak, Osmanlı ekonomisine büyük bir darbe indirilmiştir.
Avrupa devletleri bu süreçte, ihracatlarını arttırmaya, ithalatlarını azaltmaya ve yerli üretimlerini dış rekabetten korumaya çalışan merkantilist politikalar uygularken, Osmanlı Devleti kapitülasyonlar nedeniyle tam tersi bir uygulama içerisinde olmuştur.
Üretici yerine tüketiciyi korumaya çalışan Osmanlı ekonomisi, merkantilist Avrupa’nın aksine kârı değil, pazardaki malı bollaştırmayı hedeflemiştir. İthalat kapitülasyonlar aracılığıyla desteklenirken, ihracat ise yüksek vergiler sayesinde kösteklenmiştir. 

Dış rekabetin tamamen serbest bırakıldığı böylesi bir ortamda, yerli üretim tamamen çökmüş, ihracat sadece hammaddeyle sınırlı kalmış ve birçok üründe ithalata bağımlı hale gelinmiştir.

Osmanlı Devletinde yerli tüccar ve üreticiyi dezavantajlı konuma düşüren  Baltalimanı Ticaret Sözleşmesi, İmparatorluğun Avrupa’nın ucuz hammadde deposu ve açık pazarı haline gelmesini sağlamıştır. 


    5.Dış Borçlar


Osmanlı Devleti ilk dış borcunu 1854 yılında Kırım Savaşı sırasında almıştır.
İmparatorluk başlangıçta borçlanmamak için gösterdiği direnci bu ilk dış borçtan sonra sürdürememiş, hesapsız ve ihtiyatsız bir şekilde ve gittikçe ağırlaşan şartlarda yeni dış borçlar almaya devam etmiştir. Böylece dış borçlar, Osmanlı’yı yıkıma götüren önemli bir neden olarak ortaya çıkmıştır.

Ayrıca bu dış borçların yatırım ve kalkınma amacıyla değil, savaş giderlerini karşılamakta ve gösterişli harcamalarda kullanılması, devletin bir süre sonra borç faizlerini bile ödeyemez duruma düşmesine neden olmuştur.

Nihayet, 1881 yılında alacaklı ülkeler tarafından kurulan Düyun-u Umumiye yani Genel Borçlar idaresi ile Osmanlı devletinin gelirlerinin büyük bir bölümü denetim altına alınmıştır.

B.Toplumsal ve Yönetimsel Nedenler

   1.Yeteneksiz ve yetersiz  Padişahlar
Osmanlı Devleti'nde padişahlar devlet yönetimiyle ilgilenmeyi  sadrazamlara havale etmeye başlamışlar. Ülke işleriyle yeterince ilgilenmemişlerdir. Ayrıca sancağa çıkma uygulamasının kaldırılması  ve kafes usulünün  ekber ve erşet sistemiyle birlikte yürürlüğe girmesi, tahta geçen padişahların yetersiz olmasına , hatta yeteneksizlerin başa geçmesine neden olmuştur.

     2 İsyanlar

Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar,oluşan yeni ekonomik ve siyasi şartlara uyum sağlanamaması ile birlikte  ve halk içinde ve halka  karşı yönetimde yaşanan adaletsizlikler, Osmanlı topraklarındaki toplumsal istikrarı bozmuş ve  Osmanlı Devleti, birçok  ayaklanmayla karşı karşıya  kalmıştır.
 Bu isyanlar; 
A) Anadolu isyanları olan Celali ve Suhte ( Medrese öğrencileri ) Ayaklanmaları 
B)Merkezi otoritenin bozulmasıyla eyaletlerde yaşanan eyalet ayaklanmaları
C) İstanbul'da çeşitli sebeplere yaşanan  İstanbul Yeniçeri ayaklanmalarıdır.

     3 .Savaşlar

Başlangıçta büyümek ve yayılmak için daha sonra da sınırlarını korumak için sürekli olarak savaşan devlet, son dönemlerinde batının çeşitli etkileriyle ve yönlendirmeleriyle  Rusya’yla  savaşmak zorunda kalmıştır. Bu savaşlarda Rusya'nın sıcak denizlere inme politikasının da açık etkisi vardır.
Yıllarca süren ve çoğunlukla da yenilgiyle sonuçlanan bu savaşlar Osmanlı Devleti açısından maddi ve manevi büyük kayıplara neden olmuştur.


     4.Milliyetçilik

Fransız İhtiliali ile birlikte başlayan milliyetçilik hareketleri, Osmanlı gibi bu akımı değerlendiremeyen çok uluslu bir imparatorluk için oldukça olumsuz sonuçlar doğurmuştur.
Başta Sırp ve Yunan ayaklanmaları olmak üzere Balkanlar’da çıkan milliyetçi isyanlar devleti uzunca bir süre uğraştırmış ve yıkıma götürmüştür.

   5.   Modern yönetim kuramamak.

Avrupa'da  modern devletler önce merkeziyetçi mutlak krallıklar ve büyük bir teşkilatlanma ağına kavuşarak modern devletler olmaya başladıkları zamanda Osmanlı Devleti'nin merkezi otoritesi bozulmuş. Tam tersi bir konuma düşmüştür. Avrupa devletlerinin mutlakiyetçi merkezi devletlerden meşruti monarşilere (anayasal parlamentolu krallıklara) döndükleri dönemde ise Osmanlı Devleti, bir vakit katı merkeziyetçi devlet olmaya çalışmış Böylece yine modern bir yönetim sistemi kuramamıştır. Meşrutiyeti ilan edip meşrutiyete geçtiği dönemde ise kısır siyasi çekişmelerden kendini kurtarıp realist modern istikrarlı bir yönetim kuramamıştır. Böyle bir halde İttihat ve Terakki Partisinin yönetimi ve yönlendirmesiyle 1.Dünya Savaşı'na girmiş ve devlet bu savaştan tamamen yıkılacağı sürece sürüklenmiştir.
  
 Osmanlı Devleti dünya gücü olduğu dönemde medreselerde dini eğitimle birlikte matematik ve diğer dersler de verilirken sonradan sanki o devirde yaşayanlar  Dünya Gücü olunan dönemindekilerden daha dindarlarmış (!) sanki aziz dinimiz İslamiyet öyle bir şeyi emrediyormuş gibi bu tarz derslerin eğitim sisteminden çıkarılması da devletin  bilimsel açıdan geri kalmasına sebep olmuştur.

Osmanlı Devleti'nde batıda meydana gelen bilimsel gelişmelerin iyi takip edilmemesi de devletin zayıflamasının sebeplerinden biri olmuştur.

   6.  Kültürel Emperyalizm

Batılı devletler, özellikle gayrimüslim tebaayı hedefleyerek, İmparatorluğun çeşitli bölgelerinde açmış oldukları okul, hastane ve benzeri kurumlar aracılığıyla kendi kültür ve dillerini yaymışlardır. Bu tebaayı kendi hristiyan mezheplerine çevirerek onları batı kiliselerine bağlı ve bağımlı hale getirmişlerdir. Bu durum onların Osmanlı Devleti'ne olan bakışlarında köklü değişimlere sebep olmuştur. Öyle ki gayrimüslimler arasında milliyetçiliğin yükselmesine ve Osmanlı devletine olan düşmanlığın artmasına yol açmıştır. 
Not: Bu yazı geliştirilmeye devam edilmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder