Atatürk İnkılâplarının Amaçları
1.Türkiye’yi muâsır medeniyet seviyesinin üzerine çıkartma
2.Modern Avrupa devletleri ile Türkiye’yi bütünleştirmek
3.Osmanlı Devleti’nden kalmış ve halkın ihtiyaçlarına cevap vermeyen müesseselerin yerine çağdaş müesseseler kurmak
4.Türkiye’de milli egemenlik ilkesini yerleştirmek
1. SİYASAL ALANDAKİ İNKILÂPLAR
İlk TBMM’de, “Meclis’in üstünde bir güç yoktur” ilkesi kabul edilerek, saltanatın varlığı fiilen yok sayılmış; fakat, ortam uygun olmadığı için padişahın varlığına dokunulmamıştı. Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra saltanat kaldırıldı.Saltanatın kaldırılmasıyla, padişahın varlığından kaynaklanan sorunlar çözümlendi. Fakat, devlet başkanının olmayışı ve rejimin adının konmamış olması sorunlara yol açmaktaydı. Bu sorunları aşarak yenilik sürecini hızlandırmak gerekiyordu.
2.Seçimlerin Yenilenmesi:
İlk TBMM, olağanüstü koşullarda kurulduğu için yeniliklere elverişli bir yapıda değildi. Lozan görüşmeleri sürerken, Meclis’te siyasi birliği sağlamak ve yenilik taraftarı bir kadro kurmak üzere seçimlerin yenilenmesi kararlaştırıldı. M. Kemal, eski Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk üyeleriyle Halk Fırkası’nı Cumhuriyet tarihinin ilk siyasi partisi olan Halk Fırkası’yla seçimlere girdi. 11 Ağustos 1923’te ikinci TBMM açıldı.İkinci TBMM döneminde; Lozan Antlaşması resmen onaylandı. İstanbul İtilaf Devletleri’nden devralındı. Ankara başkent yapıldı. İkinci TBMM bir “İnkılap Meclisi” şeklinde görev yaptı. 1 Ekim 1927’ye kadar çalışmalarını sürdürdü.
3.Cumhuriyetin İlanı:
“Milli egemenliğe” dayalı “bağımsız” bir devlet kurma düşüncesi ilk kez Amasya Genelgesi ile dile getirilmiş; bu düşünce, Erzurum ve Sivas kongreleriyle ulusal karar haline dönüştürülmüştü. TBMM’nin açılmasıyla fiilen “milli egemenliğe dayalı bir devlet” kurulmuş; 1921 Anayasası ile bu durum anayasal bir hüviyete kavuşmuştu. Lozan Antlaşması’nın imzalanmasıyla ulusal bağımsızlık ilkesi gerçekleşmiş; şimdi sıra yeni Türk devletinin kurulduğunun resmen ilan edilmesine gelmişti.Yönetim şeklinin belirsizliği, bir devlet başkanının olmayışı ve Meclis Hükümeti sisteminin işlemez hale gelmesi bir hükümet bunalımına neden oldu. Yürütme işleri aksadı. M. Kemal, hükümet bunalımını aşmak üzere Meclis’e bir önerge verdi:Türk devletinin yönetim şekli cumhuriyettir.TBMM ilk cumhurbaşkanını seçecektir.Cumhurbaşkanı, Meclis üyeleri arasından bir başbakan tayin edecektir.Başbakan, kabinesini (hükümetini) kuracak; kabine güvenoyu alırsa çalışmaya başlayacaktır.Meclis, hükümet çalışmalarını denetleyecektir.29 Ekim 1923’te anayasa değişikliği yapılarak M. Kemal’in önergesi kabul edildi. Cumhuriyet idaresine geçildi. M. Kemal Cumhurbaşkanı seçildi. Cumhuriyetin ilk hükümetini İsmet İnönü kurdu. Meclis başkanlığına ise Fethi (Okyar) Bey getirildi.
Sonuç:
Yönetim şekli resmen belirlenerek devlet başkanlığı sorunu çözümlendi.Demokrasi doğrultusunda en önemli adım atıldı.Rejim tartışmaları büyük ölçüde sona erdi.Meclis Hükümeti sisteminden Kabine sistemine geçildi. Yürütme işleri kolaylaştı.
4.Halifeliğin Kaldırılması:
Cumhuriyetin ilanıyla birlikte halifeliğin hiçbir misyon ve görevi kalmadı. Fakat, eski düzen yanlıları açısından halife bir nevi devlet başkanıydı. Bunlar, halifenin varlığından güç ve destek alarak, devlet idaresinde etkin olmak istiyorlardı. Halife Abdülmecid de devlet başkanı gibi davranıyordu.Halifelik kurumu laik devlet düzeninin kurulması önünde en büyük engeldi. Millet egemenliğine dayalı bir rejimde halifeliğin yeri yoktu. M. Kemal, ordunun da desteğini alarak, halifeliğin kaldırılması doğrultusunda Meclis’e bir önerge verdi. TBMM 3 Mart 1924’te kabul ettiği bir yasayla halifeliği kaldırdı. Aynı gün, Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edildi. Şer’iyye ve Evkaf Vekaleti kaldırılarak Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü Ayrıca Erkan-ı Harbiye Vekaleti kaldırılarak Genel Kurmay Başkanlığı kuruldu.
Sonuç:
Laik düzene geçişte en önemli adım atıldı.İnkılaplara elverişli bir ortam hazırlandı.Eski düzen yanlılarının önemli bir güç kaynağı ortadan kaldırıldı.Avrupa ile aynı prensiplerde buluşuldu.Milli devlet ilkesi tam anlamıyla gerçekleştirildi.1924 Anayasası:1921 Anayasası (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu) olağanüstü şartlarda hazırlanmıştı. Cumhuriyet idaresinin tüm kurumlarıyla oturtulmasına elverişli nitelikte değildi. Bu nedenle, yeni devlet düzenine uygun bir anayasanın hazırlanması ihtiyacı duyuldu. 1921 Anayasası “milli egemenlik, tek meclis, güçler birliği, meclisin üstünlüğü” ilkelerine dayanmaktaydı. Bu ilkeler 1924 Anayasası’nda da yer almakla birlikte, sosyal hukuk devleti ilkesi doğrultusunda yeni bazı düzenlemeler de yapıldı.
Temel Maddeler:
Türkiye bir Cumhuriyettir. Devletin dili Türkçe, başkenti Ankara, dini İslam’dır.Türkiye Cumhuriyeti TBMM tarafından idare olunur. (Meclisin üstünlüğü)Egemenlik millete aittir. (Milli egemenlik)Milletin tek temsilcisi TBMM’dir. (Tek meclis)TBMM yasama ve yürütme işlerine bakar; gerektiğinde yargı yetkisini de kullanır. (Güçler Birliği ilkesi biraz sınırlandırılmıştır.)Milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimleri dört yılda bir yapılır.Seçimler iki derecelidir.Her 40 bin seçmen için bir milletvekili seçilir.Seçmen yaşı 18, seçilme yaşı 30’dur.Yasama yetkisi meclise, yürütme yetkisi hükümete aittir.Hükümet, güvenoyu almak zorundadır.Meclis, hükümeti denetler.Kanun önünde herkes eşittir.Bakanları, Yargıtay ve Danıştay başkan ve üyelerini yargılamak üzere Yüce Divan kurulur.İlköğretim herkes için zorunludur.
Değişiklik:
Seçmen yaşı 22’ye çıkarıldı.Kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı.Laikliğe aykırı hükümler çıkarıldı.Atatürk ilkeleri anayasaya alındı.Tek dereceli seçim sistemi benimsendi.1961’e kadar yürürlükte kaldı.
Çok Partili Hayata Geçiş Denemeleri:
Demokratik bir devlet düzeni “bağımsızlık, milli egemenlik, eşitlik, seçme-seçilme özgürlüğü, kişi haklarına saygı, düşünce özgürlüğü, siyasi örgütlenme hakkı ve çoğulculuk” ilkelerine bağlı kalınarak kurulabilir. Tam demokrasilerde, hangi siyasi düşüncede olursa olsun, herkesin kendi görüşü doğrultusunda örgütlenerek seçimlere ve yönetime katılma hakkı vardır.
5.Halk Fırkası:
İlk TBMM’de siyasi partilerin varlığına izin verilmemişti. Lozan Görüşmeleri devam ederken, hem TBMM içinde siyasi birliği sağlamak, hem de yeniliklere elverişli bir meclis kurmak üzere seçime gidildi. M. Kemal, kendisini destekleyen Müdafaa-i Hukuk mensuplarıyla birlikte Halk Fırkası’nı Fırka, cumhuriyetin ilanından sonra Cumhuriyet Halk Partisi adını aldı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk siyasi partisidir.Tüm inkılaplar bu partinin programı çerçevesinde gerçekleştirilmiştir.
6.Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası:
Cumhuriyetin ilanından sonra bazı komutanlar, eski alışkanlıklarını terk etmedikleri, inkılaplara şüphe ve tereddütle baktıkları ve eski düzene olan bağlılıklarını sürdürdükleri için, muhalefete yöneldiler. Yenilik taraftarı kadroya karşı örgütlenerek bir parti kurdular (1924). Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay, Refet Bele ve Adnan Adıvar’ın kurduğu partiye ittihatçılar ve saltanat yanlıları da katıldı.
İlk muhalefet partisi olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, milli egemenlikten yana, özgürlükçü ve merkeziyetçi bir yapıdaydı. Ekonomide ise liberal bir politika izlemekteydi. Parti programında “Partimiz dini inançlara saygılıdır” ibaresine yer verildiği için, kısa sürede eski düzen yanlılarının desteğini sağladı. Musul’u ellerinde tutmak isteyen İngilizler de partiye sızmaya çalıştılar. Parti, Şeyh Said ayaklanmasından sonra, ayaklanmada rolü bulunduğu gerekçesiyle, Takrir-i Sükun Kanunu’na dayanılarak kapatıldı (1925).
7.Ordunun Siyasetten Ayrılması:
Kurtuluş Savaşı’nın kritik günlerinde komutanlık ve milletvekilliği görevleri aynı kişide birleşebiliyordu. Komutanların muhalif bir parti kurmalarından sonra, M. Kemal, kendisine karşı bir harekete girişilebileceğini düşünerek ordu ile siyaseti birbirinden ayırmak üzere TBMM’ye bir önerge verdi. Buna göre komutanlar ya milletvekilliğini ya da askeri hizmeti tercih edeceklerdi. Muhalif komutanlar, yeniliklere karşı mücadele edebilmek için Meclis’te kalmayı tercih ettiler. M. Kemal ise, kendisine yakın kişilerden ordunun başına geçmelerini istedi. Böylece orduyu bütünüyle kendisine bağladı.
Not: Ordu ile siyasetin birbirinden ayrılması demokratik devlet düzeninin bir gereğidir.
8.Şeyh Said Ayaklanması:
Laik devlet düzenine karşı Elazığ, Muş, Bingöl ve Diyarbakır yöresinde çıktı (13 Şubat 1925). İsmet İnönü, Doğu ve Güney’de kısmi seferberlik ilan ederek isyanı dağıttı. Bir yaklaşıma göre isyan, güneyde tampon bir devlet kurmak isteyen İngiltere tarafından çıkarılmış; isyanla uğraşıldığı için, Musul İngiltere’nin denetimindeki Irak’a bırakılmıştır.
Sonuç:
Takrir-i Sükun Kanunu çıkarıldı.İstiklal Mahkemeleri kuruldu.Şeyh Said ve taraftarları idam edildi.Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatıldı.Çok partili hayata geçiş bir süre gecikti.Laik devlet düzeni güvenceye alındı.Musul sorunu aleyhte çözümlendi.Tekke ve zaviyeler kapatıldı.
Takrir-i Sükun Kanunu ile rejimi eleştirmek yasaklanmış, isyancılar cezalandırılmış, Terakkiperver Cumhuriyet Partisi kapatılmış, inkılaplara ortam hazırlanmıştır.
9.Mustafa Kemal’e Suikast Girişimi:
Kemal’e karşı olanlar bir suikast girişiminde bulundular (16 Haziran 1926). Fakat, ihbar üzerine suikast girişimi sonuçsuz kaldı. Yeniden İstiklal Mahkemesi kuruldu. Eski maliye bakanı Cavit Bey ve bazı kişiler idam edildi. Kazım Karabekir de tutuklandı; fakat, suçsuz olduğu anlaşılınca serbest bırakıldı.
10.Serbest Cumhuriyet Fırkası:
1929 dünya ekonomi bunalımı Türkiye’yi de etkilemişti. Ekonomik krizin en az zararla atlatılabilmesi için hükümetin denetlenmesi Bunun için muhalefete ihtiyaç vardı. M. Kemal’in isteği üzerine, Ali Fethi Bey, Cumhuriyet’e ve yeniliklere bağlı kalmak şartıyla bir parti kurdu. Parti, ekonomide liberalizmi savunmaktaydı. Kısa sürede yenilik karşıtlarının bir sığınağı haline geldiği için, Fethi Bey partisini kapattı (18 Aralık 1930).
11.Menemen Olayı:
Derviş Mehmed ve birkaç arkadaşı, laik devlet düzenine karşı Menemen’de isyana teşebbüs ettiler. Askeri mahkeme isyancıları cezalandırdı.
Not: Serbest Cumhuriyet Fırkası tecrübesi ve Menemen Olayı’nın, demokratik düzene geçiş için halkın henüz yeterince olgunlaşmadığını açığa çıkardığı kabul edilmektedir. Bu yaklaşıma göre, yeniliklerin benimsetilmesi ve halkın olgunlaştırılması için bir süre daha tek partili düzen sürdürülmüştür.
1.Türkiye’yi muâsır medeniyet seviyesinin üzerine çıkartma
2.Modern Avrupa devletleri ile Türkiye’yi bütünleştirmek
3.Osmanlı Devleti’nden kalmış ve halkın ihtiyaçlarına cevap vermeyen müesseselerin yerine çağdaş müesseseler kurmak
4.Türkiye’de milli egemenlik ilkesini yerleştirmek
1. SİYASAL ALANDAKİ İNKILÂPLAR
1.TBMM'nin açılması
İlk TBMM’de, “Meclis’in üstünde bir güç yoktur” ilkesi kabul edilerek, saltanatın varlığı fiilen yok sayılmış; fakat, ortam uygun olmadığı için padişahın varlığına dokunulmamıştı. Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra saltanat kaldırıldı.Saltanatın kaldırılmasıyla, padişahın varlığından kaynaklanan sorunlar çözümlendi. Fakat, devlet başkanının olmayışı ve rejimin adının konmamış olması sorunlara yol açmaktaydı. Bu sorunları aşarak yenilik sürecini hızlandırmak gerekiyordu.
2.Seçimlerin Yenilenmesi:
İlk TBMM, olağanüstü koşullarda kurulduğu için yeniliklere elverişli bir yapıda değildi. Lozan görüşmeleri sürerken, Meclis’te siyasi birliği sağlamak ve yenilik taraftarı bir kadro kurmak üzere seçimlerin yenilenmesi kararlaştırıldı. M. Kemal, eski Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk üyeleriyle Halk Fırkası’nı Cumhuriyet tarihinin ilk siyasi partisi olan Halk Fırkası’yla seçimlere girdi. 11 Ağustos 1923’te ikinci TBMM açıldı.İkinci TBMM döneminde; Lozan Antlaşması resmen onaylandı. İstanbul İtilaf Devletleri’nden devralındı. Ankara başkent yapıldı. İkinci TBMM bir “İnkılap Meclisi” şeklinde görev yaptı. 1 Ekim 1927’ye kadar çalışmalarını sürdürdü.
3.Cumhuriyetin İlanı:
“Milli egemenliğe” dayalı “bağımsız” bir devlet kurma düşüncesi ilk kez Amasya Genelgesi ile dile getirilmiş; bu düşünce, Erzurum ve Sivas kongreleriyle ulusal karar haline dönüştürülmüştü. TBMM’nin açılmasıyla fiilen “milli egemenliğe dayalı bir devlet” kurulmuş; 1921 Anayasası ile bu durum anayasal bir hüviyete kavuşmuştu. Lozan Antlaşması’nın imzalanmasıyla ulusal bağımsızlık ilkesi gerçekleşmiş; şimdi sıra yeni Türk devletinin kurulduğunun resmen ilan edilmesine gelmişti.Yönetim şeklinin belirsizliği, bir devlet başkanının olmayışı ve Meclis Hükümeti sisteminin işlemez hale gelmesi bir hükümet bunalımına neden oldu. Yürütme işleri aksadı. M. Kemal, hükümet bunalımını aşmak üzere Meclis’e bir önerge verdi:Türk devletinin yönetim şekli cumhuriyettir.TBMM ilk cumhurbaşkanını seçecektir.Cumhurbaşkanı, Meclis üyeleri arasından bir başbakan tayin edecektir.Başbakan, kabinesini (hükümetini) kuracak; kabine güvenoyu alırsa çalışmaya başlayacaktır.Meclis, hükümet çalışmalarını denetleyecektir.29 Ekim 1923’te anayasa değişikliği yapılarak M. Kemal’in önergesi kabul edildi. Cumhuriyet idaresine geçildi. M. Kemal Cumhurbaşkanı seçildi. Cumhuriyetin ilk hükümetini İsmet İnönü kurdu. Meclis başkanlığına ise Fethi (Okyar) Bey getirildi.
Sonuç:
Yönetim şekli resmen belirlenerek devlet başkanlığı sorunu çözümlendi.Demokrasi doğrultusunda en önemli adım atıldı.Rejim tartışmaları büyük ölçüde sona erdi.Meclis Hükümeti sisteminden Kabine sistemine geçildi. Yürütme işleri kolaylaştı.
4.Halifeliğin Kaldırılması:
Cumhuriyetin ilanıyla birlikte halifeliğin hiçbir misyon ve görevi kalmadı. Fakat, eski düzen yanlıları açısından halife bir nevi devlet başkanıydı. Bunlar, halifenin varlığından güç ve destek alarak, devlet idaresinde etkin olmak istiyorlardı. Halife Abdülmecid de devlet başkanı gibi davranıyordu.Halifelik kurumu laik devlet düzeninin kurulması önünde en büyük engeldi. Millet egemenliğine dayalı bir rejimde halifeliğin yeri yoktu. M. Kemal, ordunun da desteğini alarak, halifeliğin kaldırılması doğrultusunda Meclis’e bir önerge verdi. TBMM 3 Mart 1924’te kabul ettiği bir yasayla halifeliği kaldırdı. Aynı gün, Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edildi. Şer’iyye ve Evkaf Vekaleti kaldırılarak Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü Ayrıca Erkan-ı Harbiye Vekaleti kaldırılarak Genel Kurmay Başkanlığı kuruldu.
Sonuç:
Laik düzene geçişte en önemli adım atıldı.İnkılaplara elverişli bir ortam hazırlandı.Eski düzen yanlılarının önemli bir güç kaynağı ortadan kaldırıldı.Avrupa ile aynı prensiplerde buluşuldu.Milli devlet ilkesi tam anlamıyla gerçekleştirildi.1924 Anayasası:1921 Anayasası (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu) olağanüstü şartlarda hazırlanmıştı. Cumhuriyet idaresinin tüm kurumlarıyla oturtulmasına elverişli nitelikte değildi. Bu nedenle, yeni devlet düzenine uygun bir anayasanın hazırlanması ihtiyacı duyuldu. 1921 Anayasası “milli egemenlik, tek meclis, güçler birliği, meclisin üstünlüğü” ilkelerine dayanmaktaydı. Bu ilkeler 1924 Anayasası’nda da yer almakla birlikte, sosyal hukuk devleti ilkesi doğrultusunda yeni bazı düzenlemeler de yapıldı.
Temel Maddeler:
Türkiye bir Cumhuriyettir. Devletin dili Türkçe, başkenti Ankara, dini İslam’dır.Türkiye Cumhuriyeti TBMM tarafından idare olunur. (Meclisin üstünlüğü)Egemenlik millete aittir. (Milli egemenlik)Milletin tek temsilcisi TBMM’dir. (Tek meclis)TBMM yasama ve yürütme işlerine bakar; gerektiğinde yargı yetkisini de kullanır. (Güçler Birliği ilkesi biraz sınırlandırılmıştır.)Milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimleri dört yılda bir yapılır.Seçimler iki derecelidir.Her 40 bin seçmen için bir milletvekili seçilir.Seçmen yaşı 18, seçilme yaşı 30’dur.Yasama yetkisi meclise, yürütme yetkisi hükümete aittir.Hükümet, güvenoyu almak zorundadır.Meclis, hükümeti denetler.Kanun önünde herkes eşittir.Bakanları, Yargıtay ve Danıştay başkan ve üyelerini yargılamak üzere Yüce Divan kurulur.İlköğretim herkes için zorunludur.
Değişiklik:
Seçmen yaşı 22’ye çıkarıldı.Kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı.Laikliğe aykırı hükümler çıkarıldı.Atatürk ilkeleri anayasaya alındı.Tek dereceli seçim sistemi benimsendi.1961’e kadar yürürlükte kaldı.
Çok Partili Hayata Geçiş Denemeleri:
Demokratik bir devlet düzeni “bağımsızlık, milli egemenlik, eşitlik, seçme-seçilme özgürlüğü, kişi haklarına saygı, düşünce özgürlüğü, siyasi örgütlenme hakkı ve çoğulculuk” ilkelerine bağlı kalınarak kurulabilir. Tam demokrasilerde, hangi siyasi düşüncede olursa olsun, herkesin kendi görüşü doğrultusunda örgütlenerek seçimlere ve yönetime katılma hakkı vardır.
5.Halk Fırkası:
İlk TBMM’de siyasi partilerin varlığına izin verilmemişti. Lozan Görüşmeleri devam ederken, hem TBMM içinde siyasi birliği sağlamak, hem de yeniliklere elverişli bir meclis kurmak üzere seçime gidildi. M. Kemal, kendisini destekleyen Müdafaa-i Hukuk mensuplarıyla birlikte Halk Fırkası’nı Fırka, cumhuriyetin ilanından sonra Cumhuriyet Halk Partisi adını aldı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk siyasi partisidir.Tüm inkılaplar bu partinin programı çerçevesinde gerçekleştirilmiştir.
6.Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası:
Cumhuriyetin ilanından sonra bazı komutanlar, eski alışkanlıklarını terk etmedikleri, inkılaplara şüphe ve tereddütle baktıkları ve eski düzene olan bağlılıklarını sürdürdükleri için, muhalefete yöneldiler. Yenilik taraftarı kadroya karşı örgütlenerek bir parti kurdular (1924). Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay, Refet Bele ve Adnan Adıvar’ın kurduğu partiye ittihatçılar ve saltanat yanlıları da katıldı.
İlk muhalefet partisi olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, milli egemenlikten yana, özgürlükçü ve merkeziyetçi bir yapıdaydı. Ekonomide ise liberal bir politika izlemekteydi. Parti programında “Partimiz dini inançlara saygılıdır” ibaresine yer verildiği için, kısa sürede eski düzen yanlılarının desteğini sağladı. Musul’u ellerinde tutmak isteyen İngilizler de partiye sızmaya çalıştılar. Parti, Şeyh Said ayaklanmasından sonra, ayaklanmada rolü bulunduğu gerekçesiyle, Takrir-i Sükun Kanunu’na dayanılarak kapatıldı (1925).
7.Ordunun Siyasetten Ayrılması:
Kurtuluş Savaşı’nın kritik günlerinde komutanlık ve milletvekilliği görevleri aynı kişide birleşebiliyordu. Komutanların muhalif bir parti kurmalarından sonra, M. Kemal, kendisine karşı bir harekete girişilebileceğini düşünerek ordu ile siyaseti birbirinden ayırmak üzere TBMM’ye bir önerge verdi. Buna göre komutanlar ya milletvekilliğini ya da askeri hizmeti tercih edeceklerdi. Muhalif komutanlar, yeniliklere karşı mücadele edebilmek için Meclis’te kalmayı tercih ettiler. M. Kemal ise, kendisine yakın kişilerden ordunun başına geçmelerini istedi. Böylece orduyu bütünüyle kendisine bağladı.
Not: Ordu ile siyasetin birbirinden ayrılması demokratik devlet düzeninin bir gereğidir.
8.Şeyh Said Ayaklanması:
Laik devlet düzenine karşı Elazığ, Muş, Bingöl ve Diyarbakır yöresinde çıktı (13 Şubat 1925). İsmet İnönü, Doğu ve Güney’de kısmi seferberlik ilan ederek isyanı dağıttı. Bir yaklaşıma göre isyan, güneyde tampon bir devlet kurmak isteyen İngiltere tarafından çıkarılmış; isyanla uğraşıldığı için, Musul İngiltere’nin denetimindeki Irak’a bırakılmıştır.
Sonuç:
Takrir-i Sükun Kanunu çıkarıldı.İstiklal Mahkemeleri kuruldu.Şeyh Said ve taraftarları idam edildi.Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatıldı.Çok partili hayata geçiş bir süre gecikti.Laik devlet düzeni güvenceye alındı.Musul sorunu aleyhte çözümlendi.Tekke ve zaviyeler kapatıldı.
Takrir-i Sükun Kanunu ile rejimi eleştirmek yasaklanmış, isyancılar cezalandırılmış, Terakkiperver Cumhuriyet Partisi kapatılmış, inkılaplara ortam hazırlanmıştır.
9.Mustafa Kemal’e Suikast Girişimi:
Kemal’e karşı olanlar bir suikast girişiminde bulundular (16 Haziran 1926). Fakat, ihbar üzerine suikast girişimi sonuçsuz kaldı. Yeniden İstiklal Mahkemesi kuruldu. Eski maliye bakanı Cavit Bey ve bazı kişiler idam edildi. Kazım Karabekir de tutuklandı; fakat, suçsuz olduğu anlaşılınca serbest bırakıldı.
10.Serbest Cumhuriyet Fırkası:
1929 dünya ekonomi bunalımı Türkiye’yi de etkilemişti. Ekonomik krizin en az zararla atlatılabilmesi için hükümetin denetlenmesi Bunun için muhalefete ihtiyaç vardı. M. Kemal’in isteği üzerine, Ali Fethi Bey, Cumhuriyet’e ve yeniliklere bağlı kalmak şartıyla bir parti kurdu. Parti, ekonomide liberalizmi savunmaktaydı. Kısa sürede yenilik karşıtlarının bir sığınağı haline geldiği için, Fethi Bey partisini kapattı (18 Aralık 1930).
11.Menemen Olayı:
Derviş Mehmed ve birkaç arkadaşı, laik devlet düzenine karşı Menemen’de isyana teşebbüs ettiler. Askeri mahkeme isyancıları cezalandırdı.
Not: Serbest Cumhuriyet Fırkası tecrübesi ve Menemen Olayı’nın, demokratik düzene geçiş için halkın henüz yeterince olgunlaşmadığını açığa çıkardığı kabul edilmektedir. Bu yaklaşıma göre, yeniliklerin benimsetilmesi ve halkın olgunlaştırılması için bir süre daha tek partili düzen sürdürülmüştür.
2.Ekonomi Alanında Yapılan İnkılâplar
1.Lozan Barış Antlaşması ile yabancı uyruklulara tanınan kapitülasyon ayrıcalıkları kaldırıldı.
2.Yollar, özellikle demiryolları yapımında büyük çaba gösterildi.
3.Dini bir vergi olan aşar vergisi laiklik ilkesi gereği kaldırıldı.
4.Çağdaş vergilendirme yöntemleri uygulanmaya başlandı.
5.Milli Ekonominin Kurulması:Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşı’ndan sonra hemen ekonomik alanda yeniliklere başladı. Daha Lozan görüşmeleri sırasında I. İzmir İktisat Kongresi’ni topladı. Burada Misak-ı İktisadi adıyla Milli Ekonomi ilkesi kabul edildi. Buna göre; hammaddesi yerli sanayiye öncelik verilmesi, derhal büyük fabrikaların kurulması, esnafa kredi verebilecek bir bankanın kurulması, yabancı işletmelerin millileştirilmesi kararlaştırıldı.
6.Tarım, Sanayi, Ticaret ve Bayındırlık Alanında Yapılan Çalışmalar: Tarımda makineleşme teşvik edildi. Örnek çiftlikler ve tarım kredi kooperatifleri kuruldu. Ziraat okulları açıldı.
7.Sanayinin gelişmesi için çalışmalar yapıldı. Esnafa kredi verebilmek için İş Bankası kuruldu.Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarıldı. Özel teşebbüs teşvik edildi. Buna rağmen; teknik eleman, bilgi, teknoloji ve sermaye yetersizliği yüzünden özel teşebbüs başarılı olamadı.
8.Dünyadaki 1929 Ekonomik Krizinn de etkisiyle devlet ekonomiye müdahale etti. Bunun sonucu 1934′de Devletçilik ilkesi ve I. Beş Yıllık Kalkınma Planı kabul edildi. Bu plan başarıyla uygulandı.
9.1926′da Kabotaj Kanunu çıkarılarak kendi limanlarımızda gemi işletme hakkı Türk vatandaşlarına verildi.
10.Ölçü Birimlerinde Yapılan Değişiklikler:
Uzunluk ölçüsü birimi olarak arşın, endaze; ağırlık ölçüsü birimi olarak okka, dirhem gibi ölçüleri kaldırarak bugün kullanmakta olduğumuz kg ve metre/santimetre gibi ölçü birimlerini kabul etti.
11. Yurdumuzda işler daha önce takvim Rumi Takvim ve Hicri Takvime göre düzenlenmişti. 1 Ocak 1926 tarihinden itibaren batılılar gibi Miladi takvim kullanılmaya başlandı.
Takvimle birlikte bugünkü kullandığımız saat de kabul edildi. Hafta tatili Cuma’dan Pazar gününe alındı.
3.Sosyal Alanda Yapılan İnkılâplar
Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması (30 Kasım 1925):
Önemi:
- Türk halkının bilime, akılcılığa ve laik düşünceye yönelmesi açısından önemli bir adım atıldı.
- Birlik beraberliğin sağlanması yönünde önemli bir adım atıldı.
- Türkiye’nin falcılar, şeyhler, dervişler ve büyü-cüler ülkesi olamayacağı ispatlandı.
Açıklamalar:
- Aynı gün şeyh, derviş, mürit gibi unvanların kullanılması ve kurumlarla ilgili elbiselerin giyilmesi ve muskacılık yasaklandı.
- Türbeler kapatılırken Yavuz ve Fatih gibi Türk büyüklerinin türbelerinin kapatılmaması; Türk İnkılâbının tarihi kökleri koparmaya yönelik olmadığını gösterdi.
Kılık Kıyafetin Düzenlenmesi (25 Kasım 1925):
Sebepleri:
- Türk halkının görünümünü çağdaşlaştırmak
- Ayrılık ifade edilen giysilerin giyimini durdurmak.
- Çağdaşlaşmayı ve birliği sağlamak.
Açıklamalar:
- Şapka devrimi Kastamonu’dan başlatılmıştır.
- Kadınların giyimi konusunda kanun çıkarılmayıp; bu durum hayatın işleyişine bırakıldı.
- 3 Arlık 1934’de çıkarılan bir kanunla din adamlarının ibadet yerlerinin dışında dini kıyafet giymeleri yasaklandı. (Diyanet İşleri Başkanı, Patrik ve Haham Başı bu kuralın dışında tutuldu.)
Soyadı Kanununun Kabulü (21 Haziran 1934):
Sebepleri:
- Medeni Kanunun uygulanmasından doğan aksaklıkları gidermek.
- Toplumda ayrılık ifade eden lakapları kaldırarak birliği güçlendirmek.
- Eşitlik ilkesini güçlendirmek.
Açıklamalar:
- Aynı gün ağa, hoca, molla, paşa ve bey gibi unvanların kullanımı yasaklandı.
- Osmanlı’dan kalan madalyaların taşınması yasaklandı.
- Meclis Mustafa Kemal’e Atatürk soyadını verdi ve bu soyadı başkalarının kullanmasını yasakladı.
Miladi Takvimin Kabulü (26 Aralık 1925):
Sebepleri:
- Avrupa ile Türkiye arasındaki ilişkileri kolaylaştırmak
Açıklama:
- Aynı gün Avrupa’nın saat ölçüsü de ölçü alındı.
- 1931’de Avrupaî tarz ağırlık ve uzunluk ölçüleri de kabul edildi.
- 1935’de haftalık tatil Cumadan Pazara alındı.
- 1928’de uluslararası rakamlar kabul edildi.
- Uzunluk ve ağırlık alanındaki değişiklikler ve hafta tatilinin değiştirilmesi Avrupa ile ticari ilişkileri kolaylaştırmaya yöneliktir.
- Kadınlara Siyasal Hakların Verilmesi (1930-1934)
4.HUKUK ALANINDA YAPILAN İNKILÂPLAR
Osmanlı Hukukunun Özellikleri:
- Şer’î ve örfî olmak üzere ikiye ayrılır.
- Din, mezhep farkları ve kapitülasyonlar mezhep birliğini engellemiştir.
- Tanzimat döneminden itibaren batı hukuku taklit edilmeye başladı.
- Mahkemelerde tek yargıç vardır.
Medeni Kanunun Kabulü (17 Şubat 1926):
Sebepleri:
- Osmanlı’nın son döneminde hazırlanmış olan Mecellenin modern medeni hukuka uygun olmaması.
- Bütün vatandaşlarını eşit kabul eden Türkiye Cumhuriyetinin yapısına Osmanlı zamanından kalan hukukun uymaması.
İsviçre Medeni Kanununun Türk Medeni Kanununu Olarak Kabul Edilmesinin Sebepleri:
- Mevcut kanunların en yenisi olması
- Demokratik olması.
- Akılcı ve pratik olması.
- Kadın ve erkek eşitliğine uygun olması.
Medeni Kanunun Getirdiği Yenilikler:
- Hukuk birliği ve hukuk düzeni sağlandı.
- Vatandaşlar arasında hak ve ödevler bakımından eşitlik sağlandı.
- Toplumsal alanda ve mirasta kadın erkek eşitliği sağlandı.
- Hukukta din ve mezhep farkı kaldırıldı.
- Boşanma hakkı kadına da verildi.
- Boşanma durumunda kadın ve çocukların hakları güvence altına alındı.
- Hukuk düzeni laikleşti.
- Modern Türk ailesi oluştu.
- Kadına meslek seçme özgürlüğü verildi.
- Lozan Antlaşmasının 48’nci maddesine göre azınlıklar kendi medeni meselelerini kendi mahkemelerinde halledecekti. Medeni kanunun kabulü ile azınlıkların bu hakkı kaldırıldı. Azınlıkların hukuk özerkliği kesin olarak bitti.
- Patrikhanenin din işleri dışındaki yetkileri kaldırıldı. Patrikhane ve konsoloslukların mahkeme kurma hakkı ellerinden alındı.
- Kadın ve erkek için tek eşle evlilik benimsendi.
- Evlenme devlet kontrolüne alındı.
Açıklamalar:
- Kapitülasyonlar, yabancı uyruklu kişilerin Osmanlı hukukuna uymasını engelliyordu.
- Medeni Kanun kadınlara siyasal haklar vermemiştir.
- Devlet yapısının laikleşmesi 1928’de tamamlandı.
- 1922-1928 arası laikleşmenin hızlı olduğu dönemdir.
- 1923-1933 çağdaşlaşmanın hızlı olduğu dönemdir.
Hukuk alanında yapılan diğer yenilikler;
- 8 Nisan 1924’te “Seriye Mahkemelerinin Kaldırılması ve Yeni Mahkemeler Teşkilatının Kurulması Kanunu”
- 1809 tarihli İtalyan Ceza Kanunu’ndan alınan ceza kanunu 1 Mart 1926 tarihinde kabul edilmiştir.
- 3 Mart 1926’da kabul edilen bir kanunla yargı organlarının bağımsızlığı ve halkın çıkarları gözetilmeye çalışılmıştır.
- Alman Ceza Kanunları Türkiye şartlarına uygun hale getirilerek Ceza Mahkemeleri Usul Kanunu hazırlanmıştır. Bu kanun 20 Nisan 1929’da yürürlüğe girmiştir.
- Alman ve İtalyan kanun ve eserlerinden yararlanılarak hazırlanan kara ticareti ile ilgili kısım 29 Mayıs 1926’da deniz ticaretiyle ilgili kısım ise 15 Mayıs 1929’da yürürlüğe girmiştir.
- 24 Nisan 1929 yılında İsviçre’den alınan İcra ve İflas Kanunu faydalı olmaması nedeniyle 30 Haziran 1932’de yeniden düzenlenerek kabul edilmiştir.
NOT: Hukukta laikliğin benimsenmesi; Avrupalıların, ülkemizde yaşayan Hıristiyanların haklarını bahane ederek, iç işlerimize karışmasını önledi.
Laikliğin Aşamaları:
- Saltanatın kaldırılması
- Halifeliğin kaldırılması
- Şer’iyye ve Evkaf Vekaletinin kaldırılması.
- Tevhid-i Tedrisat Kanununun çıkarılması.
- Tekke, zaviye, dergah ve türbelerin kapatılması.
- Kılık kıyafet devrimi yapıldı.
- Medeni hukuk kabul edildi.
- Anayasanın temel maddelerinden olan devletin dini İslam’dır maddesi anayasadan çıkarıldı.(1928)
- 1937’de Laiklik anayasa maddesi haline getirildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder