22 Ağustos 2024 Perşembe

Fenerbahçe'nin İlk Başkanı Ziya Songülen Kimdir?


İlk yılları ve ailesi

Mehmed Ziya Bey, 9 Eylül 1886 yılında İstanbul'da dünyaya gelmiştir. Anne tarafından Osmanlı Hanedanı üyesidir; annesi Azize Hanım, Sultan II. Mahmud'un kızı olan Saliha Sultan'ın 1. kuşak torunudur.

Osmanlı Hanedanının bir kısmı gibi Ziya Bey de batıcıydı. Batıcılığı iliklerine kadar benimsemiş olan  Ziya Beyin, Damat Gürcü Halil Rifat Paşa’dan başlayarak; dedeleri Mehmed Nuri EfendiServer PaşaAsım Paşa ve babası Suad Bey; SadrazamlıkKaptan-ı DeryalıkValilikŞura-yı Devlet Başkanlığı, ŞehreminilikAdliye NazırlığıHariciye NazırlığıBüyükelçilik gibi devlet vazifelerinde bulunmuşlardır.Zaten Osmanlı Devleti'nin son dönemlerdeki devlet adamlarının çoğu sanıldığının aksine batıcı bir zihniyete sahiptirler.Hatta muhafazakâr zannedilenlerde  bile önemli ölçüde batıcılık etkisi görülür.Örnek : Ahmet Cevdet Paşa.

Eğitimi

Ağırlıklı olarak Hariciye Nazırlığı (Dışişleri Bakanlığı)ve devleti yurt dışında temsil etme görevlerinde bulunan aileye mensup olan Suad Bey ve Azize Hanım kendi batıcı aile büyüklerinden gördükleri gelenekle, oğulları Ziya’nın çok iyi bir batıcı eğitim almasını sağlıyordu. Okul çağına kadar mecburen Osmanlı terbiyesi alan, hem de İngiliz mürebbiyelerle yetişip batıcı bir terbiye alan Ziya Bey, Fransızların Bir Katolik misyoner  okulu olan Saint Joseph Koleji'nde eğitimine devam eder.

Katoliklerin Saint-Joseph Fransız Koleji'nden 1903 yılında mezun olmasının ardından yüksek öğrenim için İngiltere’ye gitmiş ve yüksek inşaat mühendisi olduktan sonra İstanbul’a dönmüştür. İngilizce ve Fransızca’ya ileri derecede hâkim olması, saraya yakın köklü bir Osmanlı ailesine mensup olması, ailesinin yurt içi ve yurt dışında geniş diplomatik ve dost çevresine sahip olması ve almış olduğu iyi eğitimi ve emperyalist batının güvendiği bir kişi olması nedeni ile liyakati var diye Osmanlı Gelirlerine borçlarına karşılık el koymuş olan Düyun-u Umumiye'de vazife alır.

Fenerbahçe‘nin kuruluşuna giden süreç

İngiltere'deki yüksek öğrenim dönemlerinde futbolu ilk kez burada gördü ve batının herşeyine hayran olduğu gibi futbola da hayran oldu. Eğitiminin ardından İstanbul'a dönüşünde memleketin en önemli meselesi olarak bir futbol takımı kurmayı gördüğü için bir futbol takımı kurmak isteğiyle ilk olarak Saint Joseph Fransız Koleji'nden edebiyat muallimi olan Enver Yetiker ile temasa geçti. Bu görüşmeler neticesiyle 1907 yılı baharında Modalı kendisi gibi batıcı arkadaşlarıyla Fenerbahçe'yi kurdu. Kulübün ilk yıllarında hem aktif olarak defans mevkiinde (daha çok defansın solunda) futbol oynamış hem de tüm masraflarını koşulsuz olarak bizatihi karşılamış ve yerli üreticilerden yaptırmak yerine Fenerbahçe'nin sarı-beyaz renkte olan ilk formalarını hayranı olduğu İngiltere'den getirtti.

İngiltere'de eğitim gördüğü yıllarda herşeyden etkilenen Ziya Bey buradaki futbol kulüplerine bestelenen marşlardan etkilenmişti .Bu sebeple sipariş üzerine marşlar besteleyen Osmanlı vatandaşı Ermeni müzisyen Krikor Sinanyan ile anlaşmış ve 1908 tarihinde kayıtlara geçen, notasyonu günümüze kadar ulaşmış olan bu marşı, Fenerbahçe'ye armağan etmiştir. Bahsi geçen bu marş, Türk futbol tarihinde bir takıma bestelenmiş ilk marştır.

Arkadaşları Ayetullah Bey ve Necip Bey ile birlikte futbol takımı kurduklarında: "Ziya Bey 21, Ayetullah Bey 19, Necip Bey ise henüz 17 yaşındadır." Kulübün, kuruluş ve etkinliğe geçiş dönemlerinde tüm maddi ihtiyaçlarını bizzat kendisi üstlenen Ziya Songülen; başkanlığı döneminde (1907-1908) Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nu, o zamanki adıyla "Papazın Çayırı"nı, 17 altın para karşılığında satın almıştır.

Ziya Bey, futbolun Osmanlı topraklarında gelişmesini kendine en önemli vatan millet görevi bilerek bir inisiyatif alıp, tüm mesaisinin yalnızca Fenerbahçe Kulübü'ne kalmaması için  aralarında II. Abdülhamit'in doktoru Cemil Topuzlu'nun da bulunduğu birkaç arkadaşıyla beraber dönemin Futbol Birliği (Lig) işlevini gören “Union Club” idaresini kurdu ve bu nedenle de Fenerbahçe Başkanlığı görevini 1908 yılı sonlarına doğru Ayetullah Bey’e devretti. 1908 sonlarında arkadaşlarıyla birlikte kurduğu bu organizasyon sonucunda Fenerbahçe, 1908-1909 sezonunda ilk kez İstanbul Futbol Ligi’ne katıldı. Ve daha sonrasında Ziya Bey, 1910 döneminde Fenerbahçe’den istifa etti.

Union Club (Lig Yönetimi) yönetiminde başarılı olamayınca bir süre sonra, yine kurucusu olduğu Fenerbahçe'ye geri dönse de; bu sefer de kendisine kulüp içerisinde aktif olarak görev verilmemiştir.Orda da etkisiz ve yetkisiz kaldı.

Son Osmanlı yılları, Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyetin kuruluşu dönemleri


Ziya Bey açık renk saçlı, mavi gözlü, oldukça uzun boyu (1.95 - 2.00 m) ve iri yapısı dolayısıyla, arkadaşları arasında “Fil Ziya” lakabıyla anılmıştır. "Nurizade" namı ise; Tanzimat dönemi Hariciye nazırı olan dedesi Mehmed Nuri Efendi’den kaynaklanmaktadır.

Memuriyeti sıralarında Viyana'ya müfettiş olarak gittiği 1918 yılında tanıştığı konservatuvar mezunu, piyanist Erna Valentin Meyer ile evlenmiştir. Erna Valentin Meyer, Ziya Bey'in ölümünden sonra eşinin yanına defnedilmeyi istediğinden ötürü Müslümanlığı kabul etmiş ve “Esma“ ismini almıştır.

Osmanlı Hanedanından olan Nurizade Ziya Bey, İstiklâl Harbi'nde; Kuvâ-yi Milliyeye  para desteği sağlaması ve batıcı bir dünya görüşüne sahip olması nedeniyle, o dönemlerde Mustafa Kemal Paşa'nın sempatisini ve dostluğunu kazanmıştır. Hatta, Cumhuriyet'in ilan edilmesinin ardından Mustafa Kemal Paşa tarafından Ziya Bey'in siyasi gerekçelerle İstanbul'dan Ankara'ya geçip ikamet etmesi talep edilmiştir.Mustafa Kemal Paşa, Ziya ve Esma Songülen çiftini Ankara'daki evinde ziyaret ettiği sırada kendisine servis yapılırken kullanılan yeşil, altın yaldızlı Limoges fincan takımını çok beğenmiş, Ziya ve Esma (Erna) çifti de jest yaparak bu fincan takımını kendisine hediye etmiştir. Bu fincan takımı uzun yıllar Çankaya Köşkü'nde sergilenmiştir. Ziya Bey, aynı zamanda Türkiye'nin ilk seyahat acentesi olan NATTA'nın da kurucusudur. Felç hastalığı geçirdikten hemen sonra İstanbul Alman Hastanesi'ne yatırılan Ziya Bey, 1 sene kadar bu hastanede tedavi görmüştür. Tedavisinin ardından, bugünkü adı Kont Ostrolog Yalısı olan dedesine ait Server Paşa Yalısı'nı İngiliz bir mimara düzenlettirmiş ve burada inzivaya çekilmiştir. Ayrıca Ziya Bey'in bir dönem ikamet ettiği, babası Suad Bey'e ait Heybeliada'daki köşk ise; vefatından sonra İsmet İnönü ve ailesine satılmıştır. Ziya Bey, bir Osmanlı olarak doğmuş, Atatürk’le dostluk etmiş, Lozan ve kâtip sıfatıyla Londra Konferansı'na katılmış, cumhuriyetin kuruluşuna destek vermiş ve kuruluşuna şahit olmuştur. O devirde bu işlere vermiş olduğu desteği kanıtlayacak evraklar, Atatürk ile olan yazışmalar, Ziya Bey’in ölümüyle ekonomik krize giren ailenin elinden, çocuklarının eğitiminin devlet tarafından sağlanacağı gerekçesiyle, Celal Bayar Hükûmeti tarafından alınmış ve bir daha geri verilmemiştir.

Ziya Songülen, 21 Ağustos 1936'da 49 yaşındayken daha önce geçirdiği felç hastalığına bağlı beyin kanaması sonucu hayata veda etmiştir. Mezarı, Aşiyan Mezarlığı'ndadır.

Wikipediadan yararlanarak hazırladım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder