Dersimiz Tarih: MODERN HAYATTAKİ SOSYAL DEĞİŞİM

20 Mayıs 2020 Çarşamba

MODERN HAYATTAKİ SOSYAL DEĞİŞİM

Sanayi devrimi sonrasında Avrupa'da metropoller adı verilen kentler bir sistem olarak ortaya çıkmıştır. Bu sistemin özellikleri:
1.Kamusal alan ile özel alan birbirinden ayrılmıştır.
2.Metrpol yapısı içinde birbirinden ayrı olarak hastane,adliye ve üniversite binaları yapılmıştır.
3.Nüfus yoğunluğu sorunu ortaya çıkmıştır.
4.Su, kanalizasyon, atık toplama gibi belediye hizmetleri aksamaya başlamıştır.
5.Eğitim, sağlık ve kültür hizmetlerinin de aksamaya başlamıştır.
6.Çarpık kentleşme ortaya çıkmıştır.


Tüketim:Üretilen mal ve hizmetlerin, insanın ihtiyaç ve isteklerini karşılamak için kullanılması olup paraya, zamana ve mekâna göre değişiklik göstermektedir.
Tüketim, sanayi devriminden sonra tüketim ekonomisi şekline dönüşmüştür. Bu ekonomide Avrupa malları piyasayı kaplamıştır.
XVIII.yüzyıldan itibaren Avrupa malları Osmanlı için cazip hale gelmiş ve XIX.yüzyıldan itibaren Avrupa mallarının tüketilmesi şeklindeki siyaset yerleşmeye başlamıştır.
Avrupa tarzı tüketimin Osmanlı toplumuna girmesi batıyla yakın ilişkiler geliştirilen Lale Devriyle birlikte başlamıştır. Avrupa'ya gönderilen öğrenciler ve görevliler döndüklerinde beraberlerinde "Frenk Modası" nı da getirmişlerdir. Böylece önce devlet üst düzeyinde Avrupa modası yerleşmiş. Onları takip eden zengin kesimler de Avrupa modasına uymaya başlamışlardır. Zenginleri takip eden fakir kesimler de zenginleri takip ederek Avrupa modasına uymaya başlamışlardır.Bu süreç içinde Avrupa modası / Frenk modası / Batı tarzı tüketim kültürü /çağdaş yaşam toplumun önemli bir kesimi arasında yaygınlaşmıştır. Bu yaygınlaşma da batının askeri ve ekonomik üstünlüğünün getirdiği çekicilik de önemli bir etken olmuştur.
II.Mahmut döneminde devlet eliyle topluma modern/ çağdaş bir görünüm kazandırılmaya çalışılmış ve önemli ölçüde de bu iş başarılmıştır..
Osmanlı Devleti'ni yönetenler ve devrin Avrupa 'da okumuş veya Avrupalı yazarları okumuş aydınları topluma çağdaş /modern bir görünüm kazandırarak devletin dağılmaktan ve yıkılmaktan kurtulacağını zannediyorlardı.
Osmanlı Devleti'nde bu değişim olurken tüketime olan geleneksel bakış açısı olan "kanaat" de değişti. Kanaatin yerini tüketim ekonomisi almaya başladı.
Modern /Çağdaş yaşam arzusunun bir diğer yönü olan rahat yaşama arzusu İstanbul'a olan nüfus yönelişini oldukça yoğunlaştırdı. Bu durum karşısında Osmanlı Devleti, bir çeşit pasaport olan "mürur tezkeresi" uygulama yoluna dahi başvurdu.Buna rağmen plansız büyüme ve aşırı nüfus yoğunluğuna engel olamadı.
XIX.yüzyılda Osmanlı şehrini etkileyen bir diğer etmen yabancı sermayenin girişi olmuştur. Ulaşım ağının geliştiği bu şehirlerde iş hanları, fabrikalar, hastaneler, kışlalar çoğalmış ve şehirleşmedeki gelişim beraberinde aşırı nüfus artışını da getirmiştir. Ayrıca ulaşım ağının gelişmesi büyük kentlerin sayısını artırmıştır.Şehirlerin bu şekilde büyümesi devletin modern belediyeciliğin önünü açmak anlamına gelen aşağıdaki faaliyetleri yapmasına neden olmuştur:
1. Limanların modernleştirilmesi
2. İş merkezlerinin sayısının artırılması
3.Tramvay gibi hizmetlerin sağlanması

Kamuoyu


XVIII.yüzyıl sonlarında Batı Avrupa'da ortaya çıkan bu kavram, XIX.yüzyıldan itibaren  demokratik sistemlerin en önemli hususlarından biri hâline gelmiştir. 
Kamuoyu kavramını ilk kez 1741’de “halkın düşüncesi” anlamında İngilizler kullanmıştır. Fransa’da ise ilk kez 1744’de J. J. Rousseau tarafından “toplumun tavrı” anlamında kullanmıştır. Batılı ülkelerden dilimize geçen kamuoyu kavramının karşılığı olarak ilk zamanlar “efkârıumumiye, halk efkârı, amme efkârı, kamu efkârı” gibi kavramlar kullanılmıştır. Nejdet Atabek, Kamuoyu, Medya ve Demokrasi,  s.225-226’dan düzenlenmiştir.
XIX.yüzyıldan  itibaren basının gelişmesiyle basın kamuoyu oluşturmada en etkin unsurlardan biri halin gelmiştir. Modern devletler de bu durum karşısında basını kontrol altına almak için çeşitli kanunlar ve mekanizmalar / kurumlar oluşturmuşlardır.
Osmanlı Devleti de bu gelişmelerden etkilenmiştir. Özellikle Tanzimat döneminden itibaren Osmanlı Devleti'nde de kamuoyu kavramına önem verilmiştir. Avrupa'da olduğu gibi   hürriyet, meşrutiyet ve demokrasi fikirleri ilk kez kamuoyunda özellikle Avrupa basınını takip edenler arasında tartışılmaya başlanmıştır.

Popüler Kültür


Avrupa'da sanayileşme gerçekleştikten sonra  kitle iletişim araçlarına sahip olan  zenginler, kültüre de yön vermeye başlamıştır. Bütün bunlar Sanayi Devrimi sonrası, insanları tüketmeye teşvik eden popüler kültürü ortaya çıkarmıştır. Popüler kültürün ortaya çıkardığı kültür endüstrisi; kendi ürünlerini ihtiyaç hâline getirerek topluma, hayatın olmazsa olmazı olarak sunmuştur.
Bu öyle bir kültürdür ki çeşitli kulağa hoş gelen göze güzel gelen reklamlarl ve sloganları maske yaparak arkasında yerel kültürler yerine kendi tüketim kültürünü yerleştiren bir anlayıştır. 
Popüler kültür öyle bir şekilde yerleşir ki insanlar farklı olduğunu zanneden birbirinin kopyası tek tip tüketim kültürü bireyleri haline dönüşürler.
Popüler kültür sadece insanı maddi olarak kendine benzetmez. Aynı zamanda insanların zamanlarını da kendi istediği şekilde kullandırtır.
Böylece "özgürce tükettiği" zanneden insan kendi kendini tüketmiş olur da farkında bile olmaz.
Kitle iletişim vasıtaları ( radyo, tv, sosyal medya v.b.) aracılığıyla belirli bir yaşam tarzı insanlara benimsetilmiştir. Çekirdek aileler yaygın hale getirilmiştir.
Popüler kültürün oluşturduğu bir başka kavram da boş zaman kavramıdır. 
Oluşturduğu bu boş zamanı da yine kendisinin oluşturduğu tüketim etkinlikleriyle doldurmuştur. Böylece oradan da bir kâr sağlama yolu ortaya çıkarmıştır.

Metropollerin Oluşumu ve Osmanlı Şehirleri 

Sanayi inkılâbından sonra Avrupa'da şehirlerdeki değişim fabrikalar etrafına yerleşen yoğun bir işsizler ordusu şeklindeyken Osmanlı Devleti'nde ise  ülkenin dış pazarlara açılışı, ulaşım ve tarım teknolojisindeki gelişmelere bağlı olarak gerçekleşmiştir.

İstanbul



Yeniçeri Ocağı'nın kaldırıldığı İstanbul'un yerel hizmetleri ve güvenlik işleri yeniçerilerce görülürken onların kaldırılmasıyla bu işlerin görülmesi sorunu ortaya çıkmıştır.
1826’da İhtisab Nezareti kurularak esnaf denetimi, şehir güvenliği, göç denetimi, vergi denetimi görevlerini bu kurum üstlenmiştir. Ayrıca muhtarlık teşkilatı kurularak atanan muhtarlar görev yapmaya başlamıştır.
 Bunun için 1830’lu yıllarda yeni yönetim birimleri kurulmuş ve buna bağlı olarak da sorumluluk alanları yeniden tanımlanmıştır. 
İstanbul, her şehir gibi tarihinde pek çok değişiklikler geçirmiştir. Ancak, XIX.yüzyıldan sonra batı başkentlerindeki yaşam tarzı İstanbul'un Galata ve Üsküdar  bölgelerinde etkili olmaya başlamıştır. Bu durum İstanbul'un hayat şeklinde topyekün başka bir hayat tarzının etkili olmasının önünü açmıştır.

İstanbul’da sık sık çıkan yangınlara karşı kâgir binalar yapılmış ve geometrik caddeler oluşturulmaya çalışılmıştır.
XIX. yüzyılda İstanbul’un en önemli yapılarından birisi 1836’da yapılan Galata Köprüsü’dür. Yapıldıktan sonra köprü, İstanbul’un en işlek noktası hâline gelmiştir.

Osmanlı Devleti, II.Mahmut döneminde imzalanan 1838 Baltalimanı Ticaret Antlaşması'ndan sonra ekonomik açıdan batıya bağımlı hale gelmiştir Bu bağın baş noktası da Osmanlı da tüketim ve üretimin merkezi olan İstanbul olmuştur.

 Klasik Osmanlı şehirleri bedesten merkezli bir yapıya sahipken batı etkisine giren Osmanlı şehirlerinde banka merkezli  İstanbul, İzmir ve Selanik gibi modern şehirler oluşmaya başlamıştır. Bu şehirlerde dış ticaret ; özellikle ithalat oldukça gelişmeye başlamıştır.

Selanik



 Bölgede yetiştirilen ürünlerin dünyaya ulaştırıldığı bir liman olan şehir; Karadeniz, İstanbul ve İzmir arasında bir transit ticaret merkezi konumundaydı.
1830'lardan sonra Balkanlar için bir giriş-çıkış limanı konumuna yükselmiştir.
1840’larda Selanik’le İstanbul arasında bir gemi hattı kurulmuş ve Adriyatik limanlarına da seferler başlatılmıştır.
Selanik limanı demiryoluyla Avrupa içlerine bağlanınca önemive etkinliği daha çok artmıştır. Bunun sonucu olarak Selanik Limanı, İstanbul ve İzmir limanlarının da üzerinde bir ticaret hacmine ulaşmıştır. Ayrıca Selanik, Süveyş Kanalı’nın açılmasından sonra Avrupa için daha büyük önem kazanmıştır.
Buharlı vapurların çalışmaya başlaması Selanik’i, Doğu Akdeniz’in ve Karadeniz’in tüm limanlarına, Güney Rusya’ya, Yunanistan’a ve belli başlı adalara, Avusturya, İtalya, Belçika, Hollanda ve Almanya’ya bağlamıştır.


İzmir


 

İzmir ekonomisi, Avrupa ile yapılan ticarete bağlı olarak gelişmiştir. Bu bölgeden Avrupa'ya tütün ve benzeri ürünler hammadde olarak ihraç edildiği için İzmir limanı gelişmiştir.
  Liman yatırımının devamı niteliğindeki İzmir-Kasaba ve İzmir-Aydın demiryolları, İngiliz ve Fransızlar tarafından inşa edilmiştir. İç kısımlardan toplanan ürünler, deve kervanları ve demiryolu ağı vasıtasıyla İzmir'e taşınmıştır. İzmir’deki ambar ve hanlarda kaba halinden kurtarılıp tasniflenen   bu ürünler, İzmir Limanı’ndan  Avrupa’ya ihraç edilmeye başlanmıştır.

İzmir XIX.yüzyılda altın devrini yaşamıştır. İmparatorluğun en önemli  liman kenti haline gelmiştir. İhracatta bahsedildiği üzere çok büyük bir yere sahipti.


 Telgraf hattı, demiryolları, liman ve rıhtımların yapılmasıyla gerçekleşen yabancı sermaye yatırımları, İzmir’in sosyo-ekonomik yapısında önemli değişimlere yol açmıştır. Diğer taraftan Osmanlı Devleti'nin kaybettiği ülkelerden özellikle Balkanlardan gelen göçmenler şehri tamamen kozmopolit ( yerli halk, yabancılar,azınlıklar, levantenler ve göçmenlerin içiçe yaşadığı ) bir kent haline getirmiştir. Bu kozmopolit yapı, şehirde diğer Osmanlı şehirlerinden daha fazla bir oranda batılı hayat tarzının benimsenmesi durumunu ortaya çıkarmıştır.

TheTrailerPartsOutlet.com - shop now!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder