Tâif kuşatması
Huneyn Savaşında yenilen müşrikler Tâif’teki diğer müşriklerin yanına sığınmışlardı. Hz. Peygamber düşmanın toparlanmasına fırsat vermemek için Tâif şehrini kuşatmaya karar verdi.
Tâifliler, daha önceden savaşa hazırlandıkları için kale içinde 1 yıl kadar uzun süre savunma savaşı yapabilecek kadar erzakları olan bir durumda idiler.
Hz. Peygamber mancınık kurulup Tâiflilerin taşa tutulması konusunda ashâbıyla konuştu. Selmân el-Fârisî, mancınık yapılmasını teklif edince Hz. Peygamber ona bu görevi verdi. O da bir mancınık yapıp, Tâif’e karşı dikti. Müslümanlardan bazıları, sığır derisinden yapılmış debbâbenin altına girdiler. Kalenin duvarını delerek geçmek için bu debbâbe yardımıyla sürünerek kaleye yaklaştılar. Sakîfliler, onların üzerlerine ateşte kızdırılmış demirler ile şişleri bırakarak debbâbeyi yardılar ve yaktılar.
Hz. Peygamber’in emriyle bir kişi şunu yüksek sesle açıkladı: “Bu kaleden ne zaman bir köle iner ve yanımıza gelirse, o hürdür.” Bunun üzerine, ondan fazla köle kaleden kaçıp Müslüman olunca, Hz. Peygamber onları hürriyete kavuşturdu ve onları, yedirip içirmeleri için, hali vakti yerinde olan bazı Müslümanların yanlarına verdi ve kendilerine Kur´ân okutmalarını ve sünnetleri öğretmelerini de emretti.
İslam Ordusu kalelere sığınan Sakîflileri ve diğer Hevâzinlileri bir ay kadar kuşatma altında tuttu. Tâifliler, Müslümanları ok yağmuruna tutarak güçlü bir savunma yapıyorlardı. Çeşitli strateji ve taktiğin uygulandığı bu kuşatmada Müslümanlar mancınık ve debbâbe kullandılar. Resûlullah, Tâiflilerin bir yıl yetecek kadar erzak depoladıklarının anlaşılması ve haram aylarının yaklaşması üzerine kuşatmayı kaldırdı. Tâif kuşatmasında Müslümanların on iki şehit verdiği, öldürülen düşman müşrik sayısının ise üç olduğu belirlenmiştir.
Tâif halkının İslam’a girmesi
Tâif’de, el-Lât ve Cihâr denilen putlar bulunuyordu.
Taifteki müşrikler uzun müddet inat ettikten sonra Tâif’ten bir heyet halkın tamamını temsilen hicretin dokuzuncu yılı Ramazan ayında Medine’ye geldiler. Hz. Peygamber heyete güzel bir itibar gösterdi ve onları Mescid-i Nebevî’ye yerleştirdi. Onlar içki ve faizden muaf tutulmak, putlarının yerine kalması gibi çeşitli İslam açısından kabul edilemez teklifler yanında mallarının korunması gibi bazı makul tekliflerle gelmişlerdi. Mallarının ve şehirlerinin hakları olan koruma ve güvenlik verildi ve öşür vergisinden bir müddet muaf tutuldular. Böylece heyettekiler de İslam’ı kabul etmeye hazır olduklarını bildirip biat ettiler.
Tâifliler bir müddet sonra Kur’an’ın ve Sünnetin gösterdiği çizgide hareket ederek İslam ümmetinin sadık bir parçası olmuşlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder