1. Eğitim Anlayışı
Türk-İslam devletlerinde Karahanlılar dönemi bir dönüm noktasıdır. İlk Türk devletlerinde dağınık şekilde verilen eğitim bu dönemde bir plana bağlanmıştır. Eğitimin tüm toplum kesimleri için önemli olduğu görüşü ağırlık kazanmıştır.
2. Medreseler Eğitim, bir bütün olarak değerlendirilerek kurumsallaşmaya gidilmiş ve eğitim medrese adı verilen kurumlarda yapılmaya başlandı. Medreselerin kuruluşunda Uygurlar dönemi tapınaklarında verilen eğitimin etkisi vardır. Ayrıca Türklerin İslam’ı kabul etmeleri ve diğer İslam devletlerindeki Darü’l-Hikme, Beytü’l-Hikme ve Daru’l-İlm gibi eğitim kurumlarının da etkisi olmuştur. Medreseler ilk olarak Karahanlılar zamanında kurulmaya başlamıştır. Dönemin ilk medresesi Semerkant’ta Tabgaç Buğra Han tarafından kuruldu.
Medreseler; cami, kütüphane, genel eğitimin verildiği odalar, çalışma odaları, halkın ders dinlemek için katılabileceği salonlar, öğrenci ve öğretmenlerin kalacağı odalar ve dinlenme alanlarından oluşurdu.
Karahanlılarda medresenin yöneticilerine fakih; öğretmenlerine müderris denirdi. Medrese müderrisleri ve yöneticilerinin seçimi Semerkant’taki ilim adamları tarafından yapılırdı. Medrese çalışanlarına verilen ücretler yaptıkları işe göre değişirdi.
İlk Selçuklu medresesi Tuğrul Bey tarafından Nişabur’da açıldı. Nizamülmülk tarafından kurulan Nizamiye Medreseleri Türk eğitim tarihinde bir dönüm noktasıdır. Nizamiye Medreseleri’nde hukuk, din ve dil eğitimi ağırlıklı bir program uygulanıyordu.
Nizamiye Medreselerinin Kuruluş amaçları; Selçuklu topraklarında yıkıcı ve bölücü faaliyetleri önlemek için bilim insanı yetiştirerek fikre fikir ile karşılık vermek, genişleyen devletin yönetim kademeleri için memur yetiştirmek, din adamı ihtiyacını karşılamak ve Oğuzların İslam inançlarını pekiştirmek, bilim insanı yetiştirerek onların bilgilerinden devlet ve ülke yararına faydalanmaktı.
Tıp eğitimi hastane ve tıp okulu niteliğindeki bimaristan ve darüşşifalarda verilmekteydi. Medreselerin eğitim dili Arapçaydı. Medreselerden başarıyla mezun olanlara meslek icazetname (diploma) verilirdi.
Anadolu’da kurulan ilk Türk beylikleri ve Türkiye Selçukluları’nın kurdukları medreseler külliye niteliğindeydi. Tokat Niksar’da yapılan Yağıbasan Medresesi Anadolu’nun ilk medresesidir. Mısır’da kurulan Tolunoğulları inanç farkı gözetmeksizin bilim insanlarına büyük önem vermişlerdi. Bu durum Mısır’ı bilimin merkezi haline getirdi.
3. Yaygın Eğitim - Ahilik Türkiye tarihinde ilk defa Türkiye Selçukluları tarafından
oluşturulan Ahi teşkilatının üyeleri usta, kalfa ve çıraklardı. Bu teşkilatın amacı üyeleri arasında dayanışmayı sağlamak, mesleklerini iyi bir şekilde yapmak ve üyelerini
mesleki eğitim ile yetiştirmekti. Ahilikte eğitim işbaşında ve iş dışında oluyordu. İş dışında eğitim teşkilatın zaviyelerinde muallim ahi ve pir denilen öğreticiler tarafından verilirdi. Teşkilat üyelerine dinin esasları, okuma ve yazma, ahlak, temizlik, kurumun düzeni ve geleneği, silah kullanımı ve beden eğitimi öğretilirdi.
Ahiliğin iş başında uyguladığı eğitim ise uygulamalı olarak mesleğin inceliklerinin öğretilmesi şeklindeydi ve daha etkiliydi. Her meslek sahibi yanında mutlaka bir çırak bulundurmak zorundaydı. Zanaat dalında belli bir seviyeye gelen çırak icazet alır ve kendi işini kurardı. Ayrıca esnaf ve zanaatkârlara dürüst çalışkan olma, müşteriye saygılı olma kanaatkâr olma, çırakları iyi yetiştirme, komşularının da kazanmasını isteme gibi davranışlar kazandırılmaya çalışılırdı.
Halka dönük yaygın eğitim ise cami, mescit, kütüphane ve medreselerin halka açık bölümlerinde yapılırdı.
4. Atabeylik Türklerde şehzadelere devlet yönetimi hakkında eğitim verilmesi amacıyla tecrübeli ve bilge kişiler görevlendirilmişti. Kök Türklerde vezir Tonyukuk, Bilge Kağan’ın eğitimi ve danışmanlığını üstlenmişti. Büyük Selçuklularda meliklere devlet yönetimiyle ilgili bilgi ve tecrübe kazandırmak için görevlendirilen devlet atabey denilirdi. Sultan Melikşah’ın atabeyliğine Nizamülmülk getirilmişti. Osmanlı Devleti zamanında şehzadeleri eğiten bu görevlilere lala denilmiştir.
5. Türk-İslam Devletlerinde Bilim
İslamiyet’in bilime çok önem vermesi pek çok Müslüman bilim adamının yetişmesini ve bilimsel çalışmalar yapmasını sağladı. Müslüman bilim adamları Abbasiler dönemiyle birlikte birçok yabancı kaynağı Arapçaya çevirmiş ve orijinal fikirleri sayesinde önemli buluşlar yapmışlardır. Müslüman Türk devletleri de bilim adamlarını desteklemiş, onları bilimsel çalışmalara özendirmiş ve medreseler açarak bilimsel faaliyetlere imkân sağlamışlardır. Böylece Semerkant, Buhara, Fergana ve Bağdad gibi şehirler birer bilim ve kültür merkezleri haline gelmiştir.
Medreseler sayesinde dini ilimler yanında tıp, astronomi, matematik, kimya, tarih ve coğrafya alanında dünyayı etkileyecek hizmetler ve buluşlar yapılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder