29 Nisan 2024 Pazartesi

Batılılaşmanın Cumhuriyet Dönemi Batıcı Türk Düşünürlerine Etkisi

 Yunus Nadi, genç Cumhuriyet’in adıyla 1924’te yayınlamaya başladığı Cumhuriyet gazetesi ile dönemin Kemalist aydınları arasında, basın gücü ile farklılık oluşturanların arasında gelir

Bu dönemin önemli aydınlarından biri Falih Rıfkı Atay’dır. Falih Rıfkı, Mustafa Kemal’in isteğiyle 1923 yılında Yeni Mecmua’yı yeniden yayınlamaya başladı. Dergi kadrosunda Hamdullah Suphi Tanrıöver, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Necmettin Sadık Sadak ve Ahmet Ağaoğlu da vardı. Falih Rıfkı, Milliyet ve Ulus gibi pek çok gazetede başyazarlık yaptı.   “Biz ne komünistiz ne de faşistiz; biz Kemalist’iz” diyen Falih Rıfkı, Kemalizm’i bir ideoloji olarak değerlendirmekteydi.

Modernleşme, Millî Egemenlik ve Atatürk

 

Modernleşme

En genel ifadeyle modernleşme, ekonomik, politik ve kültürel değişimi kapsayan yeni tipte bir toplumsal gerçekliğe, yani modernliğe ulaşmaya imkan veren süreçlerin adıdır. Alan Touraine'in deyişiyle modernleşme, "eylem halindeki modernliği" nitelemektedir. Daha özel ve yaygın kullanıma göre modernleşme, Batı düşünce geleneği içerisinde, Batı dışı toplumların gelişmesi problemini temel alan ilk sistemli kuramsal çerçevenin kilit kavramıdır. Kavram 17. yüzyıl Avrupası'nda başlayan ve 20. yüzyılda Amerika'da devam etme ortamı bulan toplumsal yaşam ve örgütlenme biçimlerine işaret etmektedir. 

Sosyoloji literatüründe modernleşmenin dört türünden bahsedilir. 1) Siyasi partiler, parlamentolar, oy hakkı gibi katılımcı karar vermeyi destekleyen anahtar kurumları içeren siyasal modernleşme. 2) Genellikle sekülerleşme ve ulusalcı ideolojiye bağlılığın üretildiği kültürel modernleşme. 3) Endüstrileşmeden farklı olmakla birlikte artan bir ekonomik dönüşümle özdeşleşen ve giderek büyüyen iş bölümü, yönetim tekniklerinin kullanımı, teknolojinin ilerlemesi ve ticari yeteneklerin artması gibi unsurlara gönderme yapan ekonomik modernleşme. 4) Artan okuma yazma oranı, kentleşme süreci ve geleneksel otoritenin giderek zayıflaması gibi ögelerle tezahür eden toplumsal modernleşme. 

Batıcılık ve Sosyalizm Akımları

 Batıcılık :Batı medeniyetinin devletin devamlılığı için her türlü alanda örnek alınması gerektiğine inanılmaktadır. Özellikle Avrupa devletleri ile yakın ilişkiler kurulması Batıcılık akımına göre zorunlu tutulmuştur.

Batı düşünce dünyasında liberalizm, kapitalizm gibi değişik fikir akımları ortaya çıkmıştır. Bu fikir akımlarından biri de aşağıda göreceğimiz Sosyalizm akımıdır.

15 Nisan 2024 Pazartesi

Cumhuriyet Dönemi Dini Düşünce

Mehmet Rıfat Börekçi

 Mehmet Rifat Börekçi 29 Kasım 1860 ile 5 Mart 1941 yılları arasında yaşamış Türk din adamı ve siyasetçi olarak tanınmaktadır. Ankara'nın yerlisi ve müftüsü adı ile Türk Kurtuluş Savaşına ve Mustafa kemal Paşa'ya önemli destekte bulunmuştur. Mehmet Rifat Börekçi Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ilk Diyanet İşleri Başkanı olmaktadır. Aynı zamanda Mehmet Rifat Börekçi bir dönem milletvekilliği de yapmıştır.

13 Nisan 2024 Cumartesi

Edirne Selimiye Camisi

     Dersimiz Tarih Pro İndir

Selimiye Camisi - Edirne

Mimar Sinan'ın “Ustalık Eseri” Selimiye Camisi

İstanbul’dan önce Osmanlı Devleti’ne başkentlik yapan Edirne ile özdeşleşerek bu kentin simgesi haline gelen Selimiye Camisi dünyanın gelmiş geçmiş en büyük ve dâhi mimarlarından Mimar Sinan’ın eseridir. Osmanlı İmparatorluğu’nun gücünün zirvesinde olduğu yıllarda yaşayan Mimar Sinan bu gücü adeta mimari ile şekillendiren bir deha olup, Selimiye Camisi ile imparatorluğun kudretini yansıttığı ve Osmanlı mimarisinin zirve noktasını meydana getirdiği söylenebilir. Hatta camiyi yalnızca Osmanlı’nın değil dünya mimarlık tarihinin en gözde eserlerinden biri olarak tanımlamak abartı olmaz. Selimiye Camisi ve Külliyesi’nin UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alıyor olması da bu gerçeğin tüm dünyaca kabul edildiğinin kanıtı.

CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE SANAT

  Dersimiz Tarih Pro İndir

CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE SANAT

"Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir"

                                                               M.Kemal Atatürk

Cumhuriyet Döneminde Sanat dörde ayrılmıştır. Bunlar Mimari, Müzik, Resim ve Edebiyattır. 
1.Cumhuriyet Döneminde Müzik 
Yaklaşık 100 yıllık bir geçmişi olan saray orkestra ve bandosu Mızıka-i Hümayun, 1924'te Ankara'ya aktarılıp, Riyaseti Reisicumhur Musiki Heyeti'ne (Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası) dönüştürüldü. 
Bu orkestranın üyelerinden bir bölümüne öğretmenlik görevi verildi ve Eylül 1924'de Musiki Muallim Mektebi (Müzik Öğretmen Okulu) açıldı. Musiki Muallim Mekteplerinin amacı sanatçıdan çok, orta öğretim için öğretmen yetiştirmekti. İkinci adım, bir 'milli musiki ve temsil akademisi' nin kurulmasıydı. 
Devlet, ilkini 1925'te açtığı yarışmalar sonucunda başarılı olanları Paris, Berlin, Budapeşte ve Prag gibi kentlere öğrenim için gönderdi. 
1917'de kurulmuş olan Doğu Musikisi Bölümü'nün adı 1926 sonlarında İstanbul Belediye Konservatuarı olarak değiştirildi. Burada öğrencilere viyolonsel, keman, gibi Batı enstrümanlarının eğitimi verilmeye başlandı. 
İstanbul Belediyesi tarafından 1927 yılında kurulan Şehir Bandosu gibi bir çok kent ve kasabada belediye bandoları oluşturuldu. Bütün bunlara ek olarak, 19 Şubat 1932’den itibaren bütün ülkede kurulan Halkevleri'nde,  Türk folklorunun hemen hemen bütün dallarında derleme, araştırma ve eğitim çalışmaları başarıyla yürütüldü.

Osmanlı Sanatı

  Dersimiz Tarih Pro İndir

OSMANLI SANATI 

 Selçuklu Devleti ve Beylikler Döneminde önemli bir yere gelen Türk-İslam sanatı geliştirilmiştir. Ayrıca İran ve Bizans sanatından da etkilenen Osmanlı sanatı, kendine has bir üslup oluşturarak dünya sanat tarihinde kendisine özel bir yer edinmiştir. Bu dönemde sanat; genel olarak mimari, süsleme ve el sanatları (maden, halı, minyatür, çini, hat vb.) şeklinde incelenebilir. 

A) MİMARİ Dini mimari :İlk dönem , klasik dönem ve geç dönem olmak üzere 3 bölümde incelenebilir. 

 İlk dönem Osmanlı eserleri İznik, Bursa ve Edirne de verilmiştir.Dini mimari kapsamında cami türbe ve medreseler inşa edilmiştir. 

 Osmanlı klasik dönem mimarisi İstanbul’un fethinden ve 2. Beyazıt döneminden itibaren başlamış ve Osmanlı Devleti kendine özgü bir uslub oluşturmuştur. 

 Klasik dönemde yalpan Külliyeler Osmanlı mimarisinin önemli örnekleri oldu. 

 Osmanlı mimari sanatının en önemli sanatçısı Mimar Sinandır. 

 Mimar Sinan tarafından yapılan ; Şehzadebaşı Camii ( çıraklık), Süleymaniye Camii ( kalfalık) ve Selimiye Camii ve Mimar Sinan’ın Öğrencisi Sedefkar Mehmet Ağa tarafından yapılan Sultan Ahmet Camii klasik dönemin önemli camileridir. 

Türk-İslam Devletlerinde Sanat

 Dersimiz Tarih Pro İndir

TÜRK-İSLAM DEVLETLERİNDE SANAT 

1. MİMARİ: 

Türk-İslam sanatının temelleri KARAHANLILAR döneminde atılmıştır.Bu dönemin mimari eserleri diğer dönemlere örnek teşkil etmiştir. Süslemelerde bitki ve hayvan motifleri kullanılmıştır. 

KAVRAMLAR: 

Revak : Yapının ön yüzünde bir kemer dizisi ile dışa açılan üstü örtülü uzunlamasına mekân. 

Eyvan : Üç tarafı ve üstü kapalı, bir tarafı avluya ya da diğer bir mekâna açılan bölüm. 

Portal : Ana kapı, taç kapı. 

Kemer : İki sütun veya ayağı birbirine bağlayan mimari öge. 

Avlu : Bir yapının veya yapı grubunun ortasında kalan üstü açık, duvarla çevrili alan 


Konya Selimiye Camisi

Cumhuriyet Dönemi Eğitim Kurumları

  Dersimiz Tarih Pro İndir


Türklerde Sanat

  Dersimiz Tarih Pro İndir

TÜRKLERDE   SANAT 

 A. İlk Türk devletlerinde sanat 

B. Türk-İslam devletlerinde sanat 

C. Osmanlı sanatı 

Ç. Cumhuriyet dönemi Türk sanatı 

İLK TÜRK   DEVLETLERİNDE SANAT 

 Orta Asya Türk sanatının temeli ilk Türk devletlerinde görülen altı göçebe kültürüne dayanmaktadır.Konargöçer bir yaşam tarzını benimseyen Hunlarda ve Köktürklerde taşınabilir sanat eserleri öne çıkarken yerleşik hayata geçen Uygurlarda farklı eser tipleri görülmüştür. 

 Türkler sabit ev kültüründen haberdar olmalarına rağmen konargöçer yaşam tarzından dolayı çadırda yaşamayı tercih etmişler, buda çadır sanatının gelişmesine neden olmuştur. 

9 Nisan 2024 Salı

Osmanlıda Batı Örnek Alınarak Açılan Okullar

 Dersimiz Tarih Pro İndir


*1734 Hendesehane

*(1773)Mühendishane-i Bahr-i Hümayun

*(1793) Mühendishani Berr-i Hümayun

*(1834) Mızıka-i Humayun

*(1834) Mekteb-i Bahriye

Koçi Beyin Islahat Fikirleri

 Dersimiz Tarih Pro İndir

IV. Murad’a Sunulan Risâle. Yirmi yaşına gelinceye kadar tahtta pasif kalmış göründüğü yıllar esnasında toplum ve devlet idaresine hâkim bozuklukları kavramış, iktidara ve aksiyona geçmek için kendisini iyi hazırlamış gördüğü IV. Murad için kaleme aldığı risâlesinde Koçi Bey, XVI. yüzyılın sonlarından başlayarak ülke ve devletin içine düşmüş olduğu kötü durumun umumi manzarasını çizdikten sonra ülkeyi hükmü altına almış kötülükleri seyredip de susmasının kendisi için mümkün olamayacağını ifade eder ve bu durumu bütün acılığı ve açıklığıyla hükümdara duyurmayı kendisi için kaçınılmaz bir misyon saydığını belirtir. Genç sultanı gidişe dur demeye ve kötülüklerin, devletin sürüklendiği tehlikenin önünü almak için harekete geçmeye davet ile bunu yapmadığı takdirde “rûz-ı cezâda bunun hesabının kendisinden sorulacağını” pervasızca söylemekten kaçınmaz. Önceki yıl sel yüzünden Kâbe’nin duvarının yıkılması hadisesiyle (19 Şâban 1039 / 4 Nisan 1630; Naîmâ, Târih, 1147, I, 490) çok geçmeden neredeyse ayağının ucuna denecek kadar yakınına yıldırım düşmesinin (14 Zilkade 1039 / 25 Haziran 1630; a.g.e., I, 489) ona birer ilâhî uyarı olduğunu hatırlatır.

Koçi Bey, devletin geleceğini ve bekasını beklemekte olan büyük tehlikeyi haber veren bozuluş ve içten çürüme olgusunu idarî ve içtimaî müesseseler zemininde ele almaktaydı. Kuvvetli bir tahlil kabiliyetiyle gözden geçirdiği meseleler dizisine sadece güncel tesbitler düzeyinde kalmakla yetinmeyip bunların sebep ve menşelerine gitmeyi gözeten tarih perspektifi içinden bir yaklaşım ortaya koyar. Bozuluşu yönünden üzerinde durduğu müesseseyi evvelce ne idi, şimdi nasıldır ve ne haldedir tarzında bir muhakeme ile gözden geçirip tahlillerini geçmişle şimdiki zaman arasında devamlı bir mukayese düşüncesine dayandırarak yürütür. Yaşanmakta olan bozuluş ve çözülmelerin başlangıcını çok defa Kanûnî Sultan Süleyman devri (1520-1566) ve özellikle III. Murad’ın son saltanat yıllarına (1574-1595) götürür. Koçi Bey’in tahlil ve mukayeselerinde üstün ve en mühim taraf bunları istatistik bilgi ve rakamlara dayandırmasıdır. İstatistik bilgiyi çok iyi kullanmasını bilen Koçi Bey, meseleleri bu yoldan âdeta riyâzî bir kesinliğin çarpıcılığı ile ortaya koymak gibi bir başarıya ulaşır.

28 Mart 2024 Perşembe

Waterloo Savaşı

Savaş, Belçika'nın Brüksel şehrinin 14,5 km ve Waterloo kasabasının 2 km uzağında gerçekleşti.

Savaşta İngiliz kuvvetlerine Dük Wellington, Prusyalılar'a ise Gebhard von Blücher komuta etti. Müttefikler, Fransa'nın kuzeydoğusuna doğru saldırmayı düşünürken Napolyon onlara Belçika'da bir engelleyici saldırıda bulundu, sonrasında bu Waterloo Savaşı'na dönüştü.

Öncelikle İngiliz ordusuyla karşılaşan Napolyon, üstün görünürken süvari birliklerinin yanlış bir manevrası hemen hemen savaşı İngilizler'in lehine çevirdi, daha sonra Prusyalılar'ın yetişmesi Fransızlar'ı bozguna uğrattı ve savaş neredeyse Fransız ordusunun tamamının imhası ya da esaretiyle sonuçlandı. Rus kralı'nın kendisi, savaş hakkında "Görebileceğiniz en berabere/yakın çatışmalardan biriydi." demiştir.

Sonuçları

Fransa monarşisinin yeniden kurulduğu bu muharebe sonrasında, Napolyon Saint Helena adasına sürgüne gönderildi ve orada 1821 yılında öldü.