Dersimiz Tarih

13 Ekim 2019 Pazar

İslamiyet Öncesi Türk Tarihi

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ:
Türk Adı: Güçlü – Türeyen – Töreli – Olgunluk Çağı – Erdemli – Nizam Sahibi Gibi Anlamlara Gelmektedir Türk Adına İlk Kez: Çin Yıllıklarında, Bunun Yanında Bizans – Sasani (İran) – Arap
Kaynaklarında Rastlanmaktadır * Türk Adının Bir Çok Kaynakta Geçmesi Göçebe Yaşamdan Dolayı Bir Çok Milletle İletişim Kurmuş Olmasındandır * Türk Adına İlk Kez Başka Milletlerin Kaynaklarında Rastlanılması Yazılı Hayata Geç Geçmiş Olmamızdandır Türk Kültürleri: Anav (En Eski Kültür) – Afanesyevo – Karasuk – Tagar – Androva – Kelteminar Kültürleri

Türk Göçleri ve Sonuçları Göçlerin Nedenleri
İklim koşullarının değişmesine bağlı olarak meydana gelen kuraklık, artan nüfusa mevcut toprakların yetmemesi ve bu gelişmelerin sonucunda bölgede geçim sıkıntısının ortaya çıkması
Türk boyları arasındaki siyasal anlaşmazlıklardan dolayı ortaya çıkan savaşlar Dış baskılardan (Çin, Kitan ve Moğol) dolayı Türklerin bağımsızlıklarını kaybetmek istememeleri Salgın hayvan hastalıkları ve otlakların yetersiz hale gelmesi
Göçlerin Sonuçları
Orta Asya kültür ve medeniyeti dünyanın değişik yerlerine yayılmıştır. Orta Asya’da kalan boylar Hunların yönetiminde ilk Türk devletini kurmuşlardır. Farklı bölgelerde Türk devletleri kurulmuştur.
Batıya giden Türkler, Kavimler Göçü’nü başlatmışlardır. Türkler değişik kültür çevreleriyle etkileşim içine girmişlerdir. Türklerin çok çeşitli bölgelere yayılması, Türk tarihinin bir bütün halinde incelenmesini engellemiştir.
Türklerin atı evçilleştirmeleri ve tekerleği kullanmaları çok uzak bölgelere göç etmelerine yardımcı olmuştur.
İlk Türk Devletleri
 1. Asya Hun İmparatorluğu
Kuruldukları tarih kesin olarak bilinmeyen Hunlar hakkında Çinlilerin verdiği bilgiler M.Ö. I. Bin yılın başlarına kadar uzanır.
M.Ö. III. yüzyılın ikinci yarısında Hunlar, Çinlilere karşı büyük bir güç haline gelmişlerdir. Çinliler, Hun akınlarına engel olabilmek için kuzey sınırlarında bir duvar örmeye başlamışlardır. Bugün “Çin Seddi” diye bildiğimiz bu duvar M.Ö. 214 yılında tamamlanmıştır.
Çinlilerle mücadele eden Mete Han’ın asıl düşüncesi, Çin’i etkisiz hale getirmekti. Çin’i yıllık vergiye bağlayan Mete, gücünün sembolü olarak Çinli bir prensesle evlenmiştir.
Kalabalık Çin nüfusu içerisinde Türklerin asimile olmasından çekinen Mete, Çinlilerle antlaşma yapmış ve onlarla dost kalmayı tercih etmiştir.
Mete Han’dan sonra Hunlar zayıflamıştır. Bu dönemde, Çinlilerin propagandasıyla Hun beyleri birbirine düşmüştür. Mete’nin ölümünden sonra zayıflayan Hunlar, önce Doğu ve Batı olarak sonra da Güney ve Kuzey olarak parçalanmışlardır.
Kavimler Göçü
Aral gölü çevresinde toplanan Hun boyları Orta Asya’daki Çin baskısı ve kuraklık yüzünden IV. yüzyılın ortalarından itibaren batıya doğru göç ederek barbar kavimleri Roma İmparatorluğu üzerine saldırmaları sonucu Kavimler göçü olmuştur (375).
Kavimler Göçü’nün Sonuçları
Roma İmparatorluğu ikiye ayrılmıştır (395). Batı Roma İmparatorluğu yıkılmıştır (476). Avrupa’da yeni milletler ortaya çıkmış ve yeni devletler kurulmuştur. Böylece Avrupa’nın günümüze kadar gelen etnik yapısı oluşmuştur. İlkçağ’ın sonu Ortaçağ’ın başlangıcı kabul edilmiştir. Feodalite (Derebeylik) rejimi ortaya çıkmıştır.
Avrupa’da Hun Devleti kurulmuştur. Hristiyanlık barbar kavimler arasında yayılmıştır.
2. Göktürk Devleti (552 - 630) Göktürkler Türk adıyla kurulan ilk devlettir. Başkentleri Ötüken, ilk hükümdarları Bumin Kağan’dır.
Ülkenin batısını yöneten İstemi Yabgu batı yönünde fetih hareketlerinde bulunmuş, Akhunlara karşı Sasanilerle birleşmiş ve bu devletin toprakları Göktürkler ile Sasaniler arasında paylaşılmıştır. Çinlilerin Göktürk Devleti’ni içişlerine karışması sonucunda 582 tarihinde ülke ikiye ayrılmıştır.
Doğu Göktürkleri 630 yılında, Batı Göktürkleri ise 659 yılında Çin egemenliğine girerek yıkılmışlardır.
3. Kutluk Devleti (682 - 745)
Kutluk Devleti’nin en güçlü olduğu dönemler Bilge Kağan ve kardeşi Kül Tiğin dönemleri olmuştur. Vezir Tonyukuk ise danışman olarak Kutluk Devleti’nin siyasetinde önemli rol oynamıştır.
Bilge Kağan öldükten sonra Kutluk Devleti’nde iç karışıklıklar başlamıştır. Basmil, Karluk ve Uygur Türkleri Kutluk Devleti’ne son vermişlerdir.
4. Uygur Devleti (745 - 840)
Doğu Türkistan’a yerleşen Uygurlar, diğer Türk boylarını egemenlikleri altına aldılar. Uygurların en önemli özelliği yerleşik hayatı benimseyen ilk Türk toplumu olmalarıdır. Bu nedenle tarım, sanat ve ticarette ilerlemişlerdir. Mani dinine ait tapınaklar yaparak mimaride gelişme göstermişlerdir.
Uygurlar, XIII. yüzyılda Cengiz Han’ın egemenliğini kabul etmişlerdir. Bundan sonra Moğollar Uygur Türklerini önemli görevlere getirmişlerdir. Uygur yazısı, Moğolların da yazısı olmuştur. Uygurlar, diğer Türk toplulukları ile birlikte Moğolların Türkleşmesinde önemli rol oynamışlardır. Çağatay ve Özbek Türkleri bu şekilde ortaya çıkmıştır.
DİĞER TÜRK DEVLET ve TOPLULUKLARI Sibirler: Batıya göçtüler. Bizans’la mücadele ettiler. Hazar Devleti’ne temel oluşturdular.
Avarlar: Göktürklerin baskısıyla Batı’ya göçtüler. Orta Avrupa’da devlet kurdular. İstanbul’u kuşattılar. Ruslara devlet teşkilatını öğrettiler. Frank saldırılarıyla yıkıldılar. Balkanlar’daki yerli topluluklara karışarak benliklerini kaybettiler.
Bulgarlar: Oğuz kökenlidirler. Batıya göçtüler. Avar baskısından kurtularak bağımsız oldular. Hazar saldırılarıyla yıkıldılar. İtil Bulgarları yüzyılda İslamiyet’e girdiler. Tuna Bulgarları ise Hristiyanlığı kabul ederek benliklerini yitirdiler.
Hazarlar: İtil merkez olmak üzere bağımsız bir devlet kurdular. Devlet yöneticileri Musevilik dinini kabul ettiler; fakat, inanç konusunda hoşgörülü davrandılar. Ruslar tarafından yıkıldılar.
Macarlar: Ogur Türkleriyle karışarak ortaya çıktılar. Peçenek baskısıyla bugünkü yerlerine yerleştiler. Hristiyanlaşarak Türklüklerini terk ettiler.
Peçenekler: Batıya göçtüler. Devlet teşkilatı kuramadılar. Bizans hakimiyetine girdiler. Hristiyan-laşarak Balkanlar ve Anadolu’ya yerleştiler. Malazgirt Savaşı’nda Selçukluların safına geçtiler.
Kıpçaklar (Kumanlar): Bir kısmı Moğollara karışarak Macaristan’a kadar gitti. Geriye kalanlar Altınordu Devleti‘ne temel oluşturdu. Moğolların Türkleşmesinde etkili oldular. Mücadeleleri Dede Korkut Destanı’na konu olmuştur.
Oğuzlar (Uzlar): Bir kısmı Balkanlara yerleşerek zamanla Hristiyanlaştı. Güneye inenler ise İslamiyet’i seçtiler.Selçuklu, Osmanlı ve diğer Türk devletlerini kurdular. İslamiyet’i benimsemeleri, yerleşik hayata geçmelerinde etkili oldu.
Türgeşler: Göktürk mirası üzerinde yaşadılar. İslamiyet’in Orta Asya’da yayılmasını önlediler. Karluklar tarafından siyasi hayatlarına son verildi.
Kırgızlar: Uygurları yıkarak bağımsız oldular. Sonra, Moğol hakimiyetine girerek Kırgızistan’a yerleştiler. Manas Destanı Kırgızlara aittir.
Karluklar: Talas Savaşı’nda Araplara yardım ettiler. Savaştan sonra Müslüman Daha sonra Karahanlı Devleti’netemel oluşturdular.
İlk Türk Devletlerinde Kültür ve Medeniyet Devlet Yönetimi
Türklerde hükümdarlar ülkeyi törelere, gelenek ve göreneklere göre yönetirlerdi. Hükümdarların görevi dağınık boyları toplamak, halkın ihtiyaçlarını gidermek, toplumda adalet ve eşitliği sağlamak, halkın huzur ve güvenini sağlamaktı.
Türklerde iktidarı ve hükümdarı kontrol eden, savaş ve barış gibi konularda devleti ilgilendiren önemli konuları görüşen ve kurultay adı verilen bir meclis bulunuyordu.
Bazı Türk hükümdarları kurultayın aldığı kararların bir kısmını uygulamamıştır. Bu durum kurultayın danışma meclisine benzediğini göstermektedir.
Eski Türklerde, devlet yönetme görevinin Hükümdarlara tanrı tarafından verildiğine olan inanç halkın Hakan’a mutlak bağlılığını sağlamıştır. Osmanlılara kadar Türk devletlerinde “Ülke toprakları hükümdar ailesinin ortak malıdır.” anlayışı devam etmiştir.
Bu uygulamanın sonuçları şunlardır:
Aile üyeleri arasında sık sık taht kavgaları yaşanmıştır. Türk devletleri kısa sürede parçalanmış ve yıkılmıştır. Ayrıca irili ufaklı birçok devletin kurulmasına neden olmuştur.
İç mücadeleler Türk devletlerinin zayıflamasına ve dış müdahalelere ortam hazırlamıştır. Ordu
Türk devletlerinde hemen her Türk savaşa hazır durumda olduğundan, askerlik özel bir meslek sayılmazdı. Türk ordusunun temeli, atlı askerlerden meydana gelmiştir. Düzenli ve disiplinli ilk Türk ordusunun kurucusu Mete Han’dır. Mete Han, Türk ordusunu “onlu sisteme” göre teşkilatlandırmıştır (Onbaşı, Yüzbaşı, Binbaşı ve Tümenbaşı gibi).
Hukuk
Eski Türklerde yazılı hukuk yoktu. Türklerin âdet, gelenek ve göreneklerinden oluşan yazısız hukuka “töre” (türe) denilirdi. Bununla beraber, törenin anayasa niteliğinde, adalet, eşitlik ve iyilik gibi değişmez ilkeleri vardı.
Uygurlarla birlikte hukuk daha sağlam ve şekilci bir nitelik kazanmıştır. Ticaret hayatının gelişmesi, kişiler arasındaki ilişkilerin “kanıtlanabilir” nitelikte olmasını gerektirdiğinden yazılı ve tanıklı sözleşmeler önem kazanmıştır.
Türklerin ceza işlerinin kesin hükme bağlanması ve devlet tarafindan takip edilmesi toplumda ''kan gütme'' geleneğinide engellemiştir.
Din ve İnanış
Türklerde en eski din Göktanrı dinidir. Gökten başka bazı dağ, ırmak, vadi gibi varlıklarda bir takım gizli güçlerin bulunduğuna inanılırdı. Bu arada güneş ve ay kutsal sayılmıştır. Eski Türklerde tanrı,
sonsuzdur ve herhangi bir şekle sokulamaz. Bundan dolayı Türklerde putçuluk olmadığı gibi putları korumak için yapılan tapınaklar da yoktur.
Öldükten sonra dirilmeye inanan Hunlar, ölülerini günlük eşyalarıyla birlikte gömerlerdi. Türklerdeki tek Allah inancı ve yeniden dirilme düşüncesi Türklerin İslâm dinini kolaylıkla benimsemelerinde etkili olmuştur. Türkler Maniheizm, Budizm, Nasturizm (tabiatçılık), Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık gibi inançları kabul etmişlerdir.
Sosyal ve İktisadi Hayat
Hunlar ve Göktürkler dönemlerinde göçebe bir hayat süren halk çadırlarda yaşıyordu. Türklerin yaşadıkları coğrafi şartlar hayvancılık faaliyetlerini öne çıkarmıştır.
Türkler Uygurlar döneminde yerleşik hayata geçmişlerdir. Bu gelişmeler sonucunda Türklerde mimari gelişmiş, şehircilik ve şehir kültürü ortaya çıkmıştır.
Türk devletlerinde sosyal hayat sınıfsızdı. Başarılı olan bir kişi en üst görevlere kadar çıkabilirdi. Ayrıca Türklerde kölecilik anlayışı yayılmamıştır.
Elverişli bölgelerde tarım faaliyetleriyle uğraşılmıştır. Türkler arpa, buğday ve darı gibi tahılları yetiştirmişlerdir.
Yenilgiye uğratılan ve egemenlik altına alınan ülkelerden alınan yıllık vergiler ve halktan toplanan vergiler Türk ekonomisine destek olmuştur.
Türkler yakın komşularıyla yoğun ticari ilişkilerde bulunmuşlar, ticaret yaptıkları ülkelere canlı hayvan, konserve et, deri, kösele, kürk ve hayvani gıdalar satmışlardır.
Türklerin yaşadığı topraklardan geçen İpek ve Kürk Yolları Türk devletlerine önemli ölçüde gelir sağlamıştır.

11 Ekim 2019 Cuma

Üniversiteye girişte 3 bölüme 'başarı sırası' düzenlemesi

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç: YÖK Genel Kurulunca, hukuk fakülteleri için 190 bin olan başarı sırası şartının 125 bin olarak yenilenmesine karar verildi. Gelecek yıldan itibaren hukuk fakültelerine alımlar bu şarta göre yapılacak. Öte yandan başarı sırası şartını iki fakülte için de genişlettik ve eczacılık fakülteleri için en düşük başarı sırası şartını 100 bin, diş hekimliği fakülteleri için en düşük başarı sırası şartını da 80 bin olarak belirledik

9 Ekim 2019 Çarşamba

Yüzyıl Hesaplamaları

Milattan Sonraki tarihler için aşağıdaki şekilde hesaplarız.
Tarihimiz eğer iki basamaklı veya tek basamaklı ise 1. yüzyıldır.
Örnek: 59 ⇒ 1. yy
7⇒ 1. yy
87 ⇒ 1. yy

Tarihimiz eğer üç basamaklı ise yüzler basamağına 1 ekliyoruz.
Örnek: 600 ⇒ 6 + 1 = 7. yy
857 ⇒ 8 + 1 = 9. yy
0-25 yüzyılın 1. çeyrek
25-50 yüzyılın 2.çeyrek
50-75 yüzyılın 3.çeyrek
75-100 yüzyılın 4.çeyrek

0-50 yüzyılın ilk yarısı
50- 100 yüzyılın ikinci yarısı

Yüzyılın hangi yarısında olduğunu öğrenmek için verilen yılın son iki rakamına bakmak gerekir. son iki rakama göre;

M.Ö
0-49 II. yarı
50-99 I. yarı

Aynı şekilde verilen yılın kaçıncı çeyrekte olduğunu görmek için yine son iki rakama bakılır. son iki rakama göre;

M.Ö
0-24 IV. çeyrek
25-49 III. çeyrek
50-74 II. çeyrek
75-99 I. çeyrek

Soru: MÖ 1383 yılı, kaçıncı yüzyılın hangi yarı ve çeyreğine denk gelir?
Cevap: ilk iki rakam 13 olduğuna göre 1 ekleyip yüzyılı buluruz. 13+1= 14. yy.

Son iki rakam 83. yukarıdaki açıklamadan yola çıkarak; 83 rakamı I. yarı, I. çeyrektir.

Net olarak: MÖ 1383 yılı; 14. yy., 1. yarı, 1. çeyrek

7 Ekim 2019 Pazartesi

Otuz Yıl Savaşları(1618-1648) ve Modern Devlet

İngiltere ve Fransa XII. yüzyıldan itibaren bağımsız hareket etmeye başlamıştır. Kiliseye karşı belli bir mücadele o tarihlerden itibaren artarak devam etmiştir.
XV.yüzyıldan itibaren kiliseye karşı eleştiriler artmaya başlamıştır. Kendisine Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu ismini veren Habsburg hanedanı Avrupa'ya hakim olma çabasında Papalığın desteğinde hareket ederken, onun hakimiyetine karşı mücadele edenler ise protestan mezhepleri desteklemişlerdir. XVII. yüzyılın ikinci yarısına kadar devam eden savaşlarda Habsburglar yenilmiş ve Avrupa'da  politik çoğulculuk kazanmıştır.

Otuz Yıl Savaşlarının Nedenleri

  • Kutsal Roma Germen İmparatorluğu’nun (Habsburg Hanedanı) Avrupa’da tek hakim güç olma isteği.
  • Protestanlık hareketi ve bu harekete destek veren Alman prenslikleri (Saksonya ve Brandenburg gibi)
Protestan:Beş Alman prensi ve on dört şehir, imparatoru protesto etmiş ve bu nedenle Martin Luther’e taraftar olan Hrıstiyanlara “Protestan” denilmiştir.
Otuz Yıl Savaşlarının Gelişimi
  • Almanya’da Kutsal Roma Germen İmparatorluğu ile Protestanlar ve destekçileri arasında mücadele başladı.
  • Zamanla savaşa Fransa, Danimarka, İspanya ve İsveç de katıldı.
  • Tüm Avrupa sefalet içinde kaldı.
  • Savaş zamanla dini nitelikten çıkarak siyasi içerikli bir savaşa dönüştü. (Katolik Fransa’nın Protestan Alman prenslerini desteklemesi bu duruma örnektir.)
  • Alman prensliklerinin Kutsal Roma İmparatorundan desteğini çekmesi ve Danimarka ile İsveç'in anlaşması sonrasında imparatorluğun direnci kırılmış ve barış anlaşmasına yönelmiştir.
  • İspanya ve Fransa ise 1659'a kadar savaşmıştır.








Otuz Yıl Savaşları Sonrası Avrupa Haritası

Otuz Yıl Savaşlarının Sonuçları

  • Otuz Yıl Savaşları Westphalia Antlaşması ile sona ermiştir.
  • Kutsal Roma Germen İmparatorluğu güç kaybetmiştir.
  • Protestanlık ve Kalvenizm tanınmıştır.
  • Modern Devlet Anlayışı doğmuştur.
Westphalia Antlaşması  ve Sonuçları
Bu antlaşma tek bir antlaşmadan ibaret olmayıp iki antlaşmayı içine alan bir antlaşmalar dizisidir(Münster Antlaşması ve Osnabrück Antlaşması ,hatta Pyrenees Antlaşması). Habsburg elçilerinin Fransa ve İsveç’le ayrı ayrı imzaladıkları ikili antlaşmalara verilen genel bir isimdir.

Sonuçları:
1.İlk büyük barış konferansıdır.
2.Sorunlar, din eksenli olmadan ele alınmıştır.
3.Papalık temsilcisi dinlenilmemiş ve antlaşmalara imzası alınmamıştır.
4.Almanya'da Katoliklik,Protestanlık ve Kalvinizm serbest bırakılmıştır.
5.Kutsal Roma İmparatorluğu adını almış olan Alman devleti parçalanmış ve gerilemeye başlamıştır.
6.Fransa ve İngiltere, Avrupa siyasetinde etkin olmaya başlamışlardır.
7.Hollanda,İsviçre ve Portekiz bağımsız olmuştur.
8.Avrupa'da tek imparatorluk projesi çökmüş.Bunun yerini denge politikası almıştır.
9.Modern devletler hukuku doğmuştur.
10.Evrensel devletler, yerini ulusal krallıklara bırakmıştır.

MODERN DEVLET
 Westphalia barışından sonra ortaya çıkmıştır. Kilisenin yerine ülkedeki merkezi otoritenin etkin olması süreciyle oluşmuştur. İngiltere ve İsveç gibi ülkelerde önce ulusal kiliseler, ardından modern devletlere gidiş olmuşken  ,diğerlerinde direk modern devlete geçiş olmuştur.
Modern devletin kuruluşunu hızlandıran etkenler:
1.Coğrafi keşifler
2.İstanbul'un fethiyle topların kaleleri yıkabileceğinin görülmesi
3.Matbaanın etkin kullanımı
4.Kiliseyle ulusal krallıklar arasındaki mücadeleler
Modern devletin unsurları: merkezi ordu ve  merkezî otoritenin koyduğu hukuk kuralları.


6 Ekim 2019 Pazar

TYT ve AYT PUAN HESAPLAMA

Türkçe, Matematik, Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler testlerinin olduğu TYT’de Türkçe ve Matematik testlerinin soru sayısı 40 iken, Fen ve Sosyal testlerinin soru sayısı 20. Bu testlerin yüzde oranları ise şu şekilde:

  • Türkçe: %33
  • Matematik: %33
  • Fen Bilimleri: %17
  • Sosyal Bilimler: %17

Bu oranlar ilk bakışta 1 matematik sorusunun 2 fen sorusuna eşit olduğu izlenimi uyandırabilir. Fakat bu doğru değil. Zira testlerin soru sayılarına oranladığımızda birbirine neredeyse eşit geliyor.

Sadece TYT puan hesaplama yapacaksanız şu yolu izlemelisiniz:

Her yaptığınız neti; Türkçede 3,3 ; Matematikte 3,3 ; Fen Bilimlerinde 3,4 ; Sosyal Bilimlerde 3,4 sayılarıyla çarpın. ÖSYM’nin her adaya otomatik olarak verdiği 100 puanı ve OBP’nizi (Lise bitirme ortalamanızın yüzde 60’ı - ortalamanız 90 ise 90 x 0,6 = 54 puan) ekleyin. Çıkan sonuç TYT puanınızı verecektir.

AYT PUAN HESAPLAMA

TYT puan hesaplamada olduğu gibi AYT’de doğrudan bir puan hesaplama yapmanın bir mantığı yok, zira ÖSYM de bunu yapmıyor. ÖSYM; bir TYT puanı ve YKS puanı açıklıyor. Bu sebeple AYT puanını hesaplarken TYT’yi de dikkate alacağız.

AYT puanı hesaplarken TYT net katsayıları:

  • Türkçe: 1,32
  • Matematik: 1,32
  • Sosyal Bilimler: 1,36
  • Fen Bilimleri: 1,36 ile çarpın

AYT Alan testleri net katsayıları:

Sayısal:

  • Matematik: 3,00
  • Fizik: 2,85
  • Kimya: 3,07
  • Biyoloji: 3,07 ile çarpın.

Eşit Ağırlık:

  • Matematik: 3,00
  • Edebiyat: 3,00
  • Tarih-1: 2,80
  • Coğrafya-1: 3,33 ile çarpın.

Sözel:

  • Edebiyat: 3,00
  • Tarih-1: 2,80
  • Coğrafya-1: 3,33
  • Tarih-2: 2,91
  • Coğrafya-2: 2,91
  • Felsefe: 3,00
  • Din Kültürü: 3,33 ile çarpın.

Dil:

  • Her soru: 3,00 ile çarpın.

Bulduğunuz her sonucu toplayın. Ardından ÖSYM’nin her adaya otomatik olarak verdiği 100 puanı ve OBP’nizi (Lise bitirme ortalamanızın yüzde 60’ı - ortalamanız 90 ise 90 x 0,6 = 54 puan) ekleyin. Çıkan sonuç AYT puanınızı (YKS yerleştirme puanı) verecektir.

Elbette tüm bu işlemleri kendinizin yapmasına gerek yok. Puango, Puanzade, Doping Hafıza, Başarı Sıralamaları gibi siteler, tüm bu işlemleri otomatik olarak, sizin yerinize yapıyor. Hatta bazıları puan hesaplamakla kalmıyor aynı zamanda tahmini bir yerleştirme sıralaması da sunuyor. Puan tarafı genellikle çok çok benzese de, sıralamaların tamamen alakasız olma ihtimali var. Bunun sebebi ise her sene standart sapmanın farklı olması.

TYT’de hangi konulardan kaç soru var?

TYT sınavı ders fark etmeksizin okuduğunu anlama ve yorumlama sınavıdır. Bu yüzden yine ders fark etmeksizin paragraf tarzı sorularla karşılaşabilirsiniz. Sorular ağırlıklı olarak 9 ve 10. sınıfta işlenen konuları kapsıyor.

TYT soru sayıları:

  • Türkçe: 40
  • Matematik: 40
  • Coğrafya, Din Kültürü, Felsefe, Tarih: 5’şer soru, toplam 20
  • Fizik, Kimya, Biyoloji: Sırayla 7, 7, 6 soru, toplam 20

AYT’de hangi konulardan kaç soru var?

AYT, TYT’ye nazaran daha çok bilgi sınavıdır. Buna rağmen ÖSYM, soruları benzer şekilde paragraf şeklinde sorarak anlama ve yorumlama becerisini de test eder. AYT’deki sorularda TYT’de olduğu gibi sınıf mantığı yoktur. 12’inci sınıf konusunu 9’uncu sınıf sorusuyla karıştırarak sorar. Bununla birlikte şu konudan kesin soru var şeklinde bir yorum yapmak da doğru değildir.

Sınavın sayısal bölümünde “integralin sonucu nedir” tarzı bir soruyla da karşılaşmanız çok olası değil. Bunun yerine ÖSYM, bir olay anlatır; hangi işlemi kullanmanız gerektiğini size bırakır.

Sınavın sözel kısımlarında ise bu pek mümkün olmadığı için doğrudan bilgi istenir. Zaman zaman çok ayrıntı sorulduğu gibi çok temel şekilde de karşınıza çıkabilir.

Sayısal alan soru sayısı:

  • Matematik: 40
  • Fizik: 14
  • Kimya: 13
  • Biyoloji: 13

Eşit ağırlık alan soru sayısı:

  • Matematik: 40
  • Edebiyat: 24
  • Tarih-1: 10
  • Coğrafya-1: 6

Sözel alanı soru sayısı:

  • Edebiyat: 24
  • Tarih-1: 10
  • Coğrafya-1: 6
  • Tarih-2: 11
  • Coğrafya-2: 11
  • Felsefe: 12
  • Din Kültürü: 6

Dil alanı soru sayısı: 

  • 80 soru


5 Ekim 2019 Cumartesi

İLK ÇAĞ MEDENİYETLERİ

İLK ÇAĞ MEDENİYETLERİ

Anadolu Medeniyetleri

Anadolu, göç ve ticaret yollarının üzerinde bulunması, Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlaması, topraklarının verimli olması ve ikliminin insanların yaşayışına uygun olması gibi nedenlerden dolayı zengin ve yüksek kültürlerin beşiği olmuştur. Karşılıklı kültür alış – verişleri Anadolu’da uygarlıkların gelişmesini hızlandırmıştır.
M.Ö. II. Binden M.Ö. VI.Yüzyıla Kadar Türkiye Hititler
Hititler, M.Ö. 2000 yılı başlarında Kafkaslardan Orta Anadolu’ya gelerek Kızılırmak kıvrımı içine yerleşmişlerdir. Hititler, M.Ö. 1400 yıllarında imparatorluk haline gelmişlerdir.
Bu dönemin en önemli gelişmesi, Hititler ile Mısırlılar arasında yapılan Kadeş Savaşı Antlaşması’dır.
 M.Ö. 1296’da yapılan Kadeş Antlaşması tarihte bilinen ilk yazılı antlaşmadır.
Hitit Devleti, M.Ö. 1200 yıllarında batıdan gelen kavimler tarafından parçalanmıştır. Ege göçlerinden sonra şehir devletleri halinde yaşayan Hititlere M.Ö. 700 yıllarında Asurlular son vermişlerdir.
Asurlulardan sonra Türkiye’de Pers egemenliği kurulmuş ve Hitit halkı tamamen Pers hakimiyetine girmiştir.
Frigyalılar
Frigler, Ege göçleri sırasında Anadolu’ya gelerek M.Ö. 800 yıllarında Gordion (Polatlı) merkezli bir devlet kurdular.
Kafkaslar üzerinden gelen Kimmerlerin egemenliği altına giren Frigyalılara Persler son vermişlerdir.
Lidyalılar
Lidyalılar, Frigyalılar gibi M.Ö. 1200’lerde Anadolu’ya gelerek, bugünkü Gediz ve Küçük Menderes vadileri arasında kalan bölgede Kral Giges tarafından Sard (Salihli) merkezli bir devlet kurmuşlardır. Pers saldırılarına dayanamayan Lidya Devleti, M.Ö. 546 yıllarında yıkılmıştır.
İyonyalılar
Dorların baskısı sonucunda Akaların bir kısmı Yunanistan’dan Batı Anadolu’ya göç etmişler ve İzmir çevresindeki yerli halkla kaynaşarak şehir devletleri kurmuşlardır. Bu şehir devletleri arasında siyasal birlik sağlanamamıştır. İyon şehir devletleri arasında en tanınmışları Efes, Milet, Foça ve İzmir’dir.
Ön Asya’dan gelen ticaret yollarının bitim noktasında bulunan İyonyalılar, kısa zamanda ileri bir medeniyet kurmuşlar ve kolonicilik faaliyetleriyle zenginleşmişlerdir.
Urartular
Urartu Devleti, Doğu Anadolu’da Asya kökenli Hurriler tarafından kurulmuştur. Urartuların merkezi Tuşpa (Van)’dır. Bölgenin en güçlü devletlerinden biri olan Urartular, M.Ö. 600’lerde Medler tarafından yıkılmıştır.
M.Ö. II. Binden M.Ö. VI. Yüzyıla Kadar Türkiye’de Kültür ve Medeniyet

İlk Çağlarda Devlet Yönetimi

İlk çağlarda Türkiye’de kurulan devletler krallıkla yönetilmiştir. Bütün yetkiyi elinde bulunduran krallar, aynı zamanda başkomutan, baş yargıç ve baş rahiptir.
Bu durum kralların siyasi askeri ve dini yetkileri kendilerinde topladıklarını ve güçlerini arttırdıklarını göstermektedir
Başlangıçta Hitit Krallığı, feodal beyliklerden oluşuyordu. Daha sonraları bu beylikler kaldırılarak yerlerine merkezden valiler atanmıştır. Böyle bir değişiklikle Hititler merkezi otoriteyi güçlendirmeyi amaçlamışlardır.
Hititlerin ilk zamanlarında kralın yetkileri soylulardan oluşan Pankuş Meclisi tarafından sınırlandırılmıştır. Ancak imparatorluk döneminde Pankuş Meclisi’nin yetkileri azalırken kralın yetkileri artmıştır.
Dolayısıyla soylular yönetimden uzaklaştırılmıştır. Devlet yönetiminde kraldan sonra en yetkili kişi Tavananna adı verilen kraliçeydi. Tavananna, dini törenlere ve bayramlara başkanlık yapar, kral savaşa gittiğinde ülkeyi yönetirdi. Hatta Kadeş Antlaşması’nda Hitit kralının yanında kraliçenin de imzası yer almıştır. Bu durum Hititlerde kadınların devlet idaresinde etkili olduğunu göstermektedir.
Hititlerde Pankuş Meclisi‘nin bulunması meşrutiyete benzeyen bir yönetim varlığını ve kralların yetkilerinin bir dönem kısıtlandığını göstermektedir.
İlk Çağlarda Ordu

Türkiye; topraklarının verimli olması ve ticaret yolları üzerinde bulunması sebebiyle sık sık istilalara uğramıştır. Bu durum Anadolu’da kurulan devletleri askerliğe önem vermeye zorlamıştır.
Ticaret faaliyetleriyle zenginleşen Lidyalılar, Anadolu’ da ücretli askerlik sistemini kurmuşlardır. Ancak bu askerler arasında dil ve taktik birliği olmadığı gibi vatan – millet sevgisi de yoktu. Sadece para için savaşan ücretli askerlerin başarı kazanmasını zorlaştırmıştır. Bu durum Lidyalıların yıkılmasında etkili olmuştur.
İlk Çağlarda Hukuk
Anadolu’da İlk çağ hukuku, komşu medeniyetlere göre yumuşak bir karakter taşımaktadır. Anadolu’da yapılan kanunlarda komşu medeniyetlerin önemli etkisi ve katkısı olmuştur.
Hititler, kanunlarını Mezopotamya’dan almakla beraber, ilaveler ve düzeltmelerle Anadolu’da ilk kanunları yapmışlardır. Medeni hukuk ve ceza hukuku büyük gelişme göstermiştir. Hitit kanunları, hür vatandaşlara olduğu kadar kölelere de mülkiyet hakkı tanıyordu.
İlk çağ devletlerinin temel geçim kaynağı tarım ve hayvanlılık olduğu için tarım ve hayvanlığı korumaya yönelik ağır cezalar içeren kanunlar yapmışlardır.Örneğin;Frigyalılarda öküz kesene ölüm cezası verilmiştirHititlerde krallın buyruklarına karşı gelmek develete baş kaldırmak büyük suç sayılmış ve ölümle cezalandırılmıştır Bu da Hititlerin merkezi otoriteye önem verdiklerini göstermektedir
İlk Çağlarda Din ve İnanış
İlk Çağlarda Türkiye’de çok tanrılı bir din anlayışı hakimdi. Bu nedenle Anadolu için “Bin Tanrı İli” denilmiştir. Anadolu’nun batısında kurulan medeniyetler Yunan tanrılarından, doğuda kurulan medeniyetler ise, Mezopotamya tanrılarından etkilenmişlerdir. Bu durum, Türkiye’nin coğrafi konumundan doğan tabii bir sonuçtur.
İlk çağ insanlarında uğraş alanlarındaki gelişmeler inançları üzerinde etkili olmuştur.Örneğin tarım faaliyetlerine önem veren Frigyalılarda en büyük tanrı olarak bereket tanrısı Kibele’yi kapul etmeleri gibi

Sosyal ve İktisadi Hayat

Anadolu’da halk sosyal sınıflara ayrılmıştı. En üst sınıf olarak kabul edilen kral ve ailesi devletin yönetimini üstlenmiştir. Anadolu’da asillerden başka rahipler, sanatçılar, askerler, memurlar ve köleler gibi sınıflar da bulunuyordu.
Anadolu’da bu sınıfların bulunması Türkiye’de yaşayan insan topluluklarının arasında eşitsizliğin olduğunu göstermektedir.
Ticarete büyük önem veren Lidyalılar, bu amaçla Efes’ten başlayarak Mezopotamya’ya kadar uzanan Kral Yolu’nu yapmışlardır. Bu yolun yapılması sonucunda;

  • Lidyalılar zenginleşmiştir.
  • Doğu – Batı kültürleri arasında etkileşim artmıştır.
  • Takas usulünün gelişen ticareti karşılayamaması üzerine M.Ö. 700 yıllarında Lidyalılar ilk parayı kullanmışlardır.
Lidayalıların parayı icat etmeleri;alışverişi kolaylaştırmış ekonomik hayatı canlandırmış sermaye birikimine ve finans sektorünün oluşmasına ortam hazırlamıştır. Paranın kullanılmasına  başlanmasından sonra değiş dokuş(takas) uygulaması ortadan kalkmıştır.
Denizci bir medeniyet olan İyonyalılar, Akdeniz ve Karadeniz’de koloniler kurarak ticaret faaliyetleriyle zenginleşmişlerdir.
Bir devletin ekonomik, siyasal ve sosyal nedenlerden dolayı, kendi sınırları dışında ele geçirip yönettiği ülkeye veya topraklara koloni denir. Kolonilerin kurulmasında;
  • Hammadde ihtiyaçlarının karşılanması
  • Üretim fazlası mallar için pazar bulunması
  • Askeri gücün artırılmak istenmesi
  • Diğer devletlere askeri, siyasal ve ekonomik alanlarda üstünlük sağlama düşüncesi etkili olmuştur.
Yazı ve Edebiyat
Anadolu’ya yazıyı Mezopotamya medeniyetlerinden Asurlular getirmiştir.
Hititler ve Urartular, Asurlulardan aldıkları çivi yazısını kullanmışlar, ayrıca Hititler kendi icatları olan hiyeroglif yazısını da kullanmışlardır. Frigyalılar, Lidyalılar ve İyonyalılar Fenikelilerin alfabesini kullanmışlardır.
Hititlerden kalan en önemli yazılı eserler anal adı verilen yıllıklardır. Hititler anallarla (yıllıklar) Anadolu’da tarih yazıcılığını başlatmışlardır.

Hitit yıllıklarında kralların,zaferi kadar yenilgilerininde yıllıklara yazdırılması tarafsız bir tarih anlayışına sahip olduğunu göstermektedir.Bu yıllıklar ,İlkçağ Anadolu tahihinin aydınlanmasında önemli rol oynamışlardır.
Bilim ve Sanat
 Anadolu medeniyetleri içinde her yönden en ileri olanı İyonyalılardır. İyonyalılar özgür düşüncenin ve pozitif bilimlerin öncüsü olmaları yönüyle önem taşırlar. Felsefe, matematik ve tıp bilimlerinin temeli İyonya’da atılmıştır.
Hitit sanatı, Mezopotamya sanatının etkisinde gelişmiştir. Heykelcilik ve kabartmacılık gelişen başlıca sanatlar olmuştur. Hititlerin en önemli kabartmaları Yazılıkaya ve İvriz kabartmalarıdır. Frigyalılarda dokumacılık, maden işçiliği, kaya mimarisi, Lidyalılar da dokumacılık, çömlekçilik, dericilik ve madencilik, Urartular da maden işlemeciliği, su mimarisi, İyonyalılarda ise, saray ve tapınak mimarisi gelişmiştir.

İskender İmparatorluğu

M.Ö. 337’de tahta geçen İskender, önce Yunanistan’daki bütün şehir devletlerini, sonra da Anadolu, İran, Irak, Suriye ve Mısır’da Perslere ait tüm toprakları kendine bağlamayı başardı. Büyük İskender’in Asya seferinin sonucunda Hellenizm uygarlığı doğmuştur. Büyük İskender, 33 yaşında öldü (M.Ö. 323). İskender’in ölümünden sonra kazanılan topraklarda bağımsız devletler kurulmuştur.

Roma İmparatorluğu

Romalılar; disiplinli, planlı ve teşkilatlı hareket ederek kısa sürede bütün İtalya’yı Roma’ya bağlamışlardır. Bu gelişmelerden sonra Romalılar, Doğu Akdeniz’e yönelmişlerdir. İskender İmparatorluğu parçalandıktan sonra Selevkoslar Krallığı’nı yenerek Türkiye topraklarının tamamına hakim olmuşlardır.
Roma İmparatorluğu’nun siyasal tarihinde; Krallık Cumhuriyet ve İmparatorluk dönemleri yaşanmıştır. Merkezi yönetimin zayıflaması, eyaletlerin güçlenmesi, Hristiyanlığın yayılması, Kavimler Göçü’nün meydana getirdiği kargaşa, iç savaşlara katılan orduların sınırları ihmal etmesi gibi nedenlerden dolayı Roma İmparatorluğu, Doğu ve Batı olarak parçalanmıştır (395). Bunlardan Batı Roma 476’da, Doğu Roma ise 1453’te yıkılmıştır.
Roma’da patricilerle (soylular) plepler (Roma’ya sonradan gelen halk) arasında çatışmalar olmuştur. Romalılar Yunan kanunlarından yararlanarak 12 Levha Kanunlarını yapmışlardır. Patrici-Plep mücadelesi 12 Levha Kanunlarından sonra da devam etmiştir.
Gümümüz Batı dünyasında uygulanan hukuk kurallarının temeli  Roma hukukuna dayanır. Bu hukuk kuralları bazı değişikliklerle Bizans hukuku adıyla Doğu Roma ‘da yürürlükte kalmıştır
Romalılar ticareti geliştirmek amacıyla Anadolu’da yeni yollar yapmışlar ve ihtiyaç duydukları ürünleri Anadolu’dan götürmüşlerdir.
Romalılar; Fenikeliler, İyonyalıların ve Yunanlıların geliştirdiği alfabeye son şeklini kazandırmışlar ve “Latin Alfabesi”ni oluşturmuşlardır. Mısır’dan aldıkları Güneş yılı esaslı takvimi, Sezar ve Papa XIII. Gregor dönemlerindeki düzenlemelerle bugün kullandığımız şekle getirmişlerdir.

Mezopotamya Medeniyetleri

Sümerler birbirinden bağımsız birçok küçük şehir devletçiklerinden oluşan bir uygarlık kurdular.
Şehir devletleri arasında savaş eksik olmuyordu. Kuvvetli prensler, yakınındaki diğer şehirlere de söz geçirerek büyük krallıklar kuruyordu.
Mezopotamya’daki ilk medeniyet olan Sümerler, aynı zamanda tarihte bilinen ilk yazıyı da kullanmışlardır. M.Ö. 3000’lerde kullanılmaya başlanan yazı sayesinde kültür aktarımı kolaylaşmıştır.
Aşağı Mezopotamya’da bulunan Sümerlerin kralı Urugakina tarafından ilk yazılı kanunlar yapılmıştır (M.Ö. 2375). Bu kanunların cezalandırma yöntemi genel olarak “fidye” yani “bedel” sistemine dayalıydı.
Çok tanrılı dine inanan Sümerlerin kralları rahip – kral olarak bilinirdi. Öncelikle dini amaçlı yaptıkları “Ziggurat” denen tapınaklar aynı zamanda rasathane ve soğuk hava deposu olarak kullanılmıştır.
Bilimde ilerlemiş olan Sümerler dört işlemi kullanmışlar ve dairenin alanını hesaplamayı başarmışlardır. Edebiyat alanında günümüze kadar ulaşan en önemli eserleri Yaradılış, Tufan ve Gılgamış destanlarıdır.
Akadlar tarihte bilinen ilk büyük imparatorluğu, ilk düzenli ve sürekli orduları kurmuşlar, bunun sonucu olarak Sümer uygarlığını Ön Asya’ya yaymışlardır.
I. Babil Devleti’nin krallarının en önemlisi olan Hammurabi ilk anayasa olarak kabul edilen “Hammurabi Kanunları’nı” yapmıştır. Bu kanunlar yapılırken daha önce uygulanan kanunlardan yararlanılmıştır. Urugakina Kanunlarına göre daha sert cezalar vardır. Bazı suçlara kısas cezaları verilmiştir.

Babil Kralı Hammurabi rahip-kral anlayışını reddederek gücünü dinden değil askeri kuvvetten almıştır.Mutlak Krallık sistemi Hammurabi ile başlamıştır.
M.Ö. 2000 yıllarında Asurlular, Anadolu’da ticaret kolonileri kurarak hem ticareti geliştirmişler, hem de Anadolu’da yazılı devirleri başlatmışlardır. Kayseri yöresindeki Kültepe’de ticaretle ilgili Asurca birçok tablet bulunmuştur.

Mısır Medeniyeti
Mısır Medeniyeti, Nil nehrinin çevresinde kurulmuştur. Etrafının çöllerle çevrili olması, diğer medeniyetlerle daha az etkileşmesine neden olmuştur.
Mısırlılar öldükten sonra dirilmeye inanmışlar ve bu nedenle diğer yaşamlarında kullanabilmek için bazı eşyalarını mezarlarına koymuşlardır.
Mısır sanatı dini ağırlıklıdır. Yeniden dirileceklerine inandıklarından cesetlerin bozulmamasına dikkat etmişler ve Mısırlılarda mumyacılık milli sanat haline gelmiştir. Mumyacılık faaliyetleri insan vücudunun yakından tanınmasını ve Mısır’da tıp biliminin gelişmesini sağlamıştır.
Mısırlılar, resim yazısı denilen hiyeroglif yazısını kullanmışlardır. Gök cisimlerini incelemek için rasathaneler kurmuşlar ve astronomide oldukça ilerlemişlerdir. Bugün kullandığımız Miladi takvimin ilk düzenli şeklini Mısır medeniyeti oluşturmuştur.
Mısır ekonomisinin temelini tarım ürünlerinden sağlanan gelirler oluşturuyordu. Mısır’da canlı bir ticaretin olduğu bilinmektedir.
Fenikeliler
Fenikeliler, Lübnan dağları ile Akdeniz sahili arasında kalan kıyı şeridine yerleşmişlerdir. Arazilerinin tarıma elverişli olmaması ve Mısır’dan Anadolu’ya ulaşan ticaret yolu üzerinde bulunmaları Fenikelilerin ticaret alanında ilerlemelerini sağlamıştır. Fenikeliler şehir devletçikleri halinde yaşamış ve krallıkla idare edilmişlerdir.
Fenikeliler kurdukları kolonilere sadece ticari amaçlarını gerçekleştirmek için gittiklerinden dolayı askerliğe önem vermemişler ve kolonilerini yurt edinmemişlerdir. Bu nedenle kolonilerini kaybetmişlerdir.
Tarihe en önemli katkıları günümüz Latin alfabesinin temelini oluşturan 22 harfli ilk alfabeyi bulmalarıdır.
Denizcilik ve ticaret faaliyetleriyle gelişme gösteren Fenikeliler Doğu lve Ön Asya uygarlıklarındaki gelişmeleri Batıya taşıyarak kültürler arası etkileşimi sağlamışlardır.
İbraniler
Tarihte ilk defa tek tanrılı bir dine inanan İbraniler, Musevilik dininin sadece kendi kavimlerine ait olduğunu kabul ederek diğer toplumlarda yayılmasını engellemişlerdir. Bu durum dünyanın değişik yerlerine dağılan Yahudilerin milli birliklerini korumalarını ve varlıklarını sürdürmelerini sağlamıştır.
Yunan Medeniyeti
Dorlar taarfından Yunanistan’da kurulan şehir devletçiklerine polis adı verilmiştir. Yunanistan’ da sınıflar arasındaki mücadeleler sonunda sınıf farkları kaldırılmış ve demokrasi yönetimi benimsenmiştir.
Yunanistan’da Halk gelirine göre, “Dörtyüzler Meclisi” veya “Halk Meclisleri”nde yönetime katılma olanağı elde etmiştir.
Yunanistan’da yapılan kanunlarla demokratikleşme yolunda önemli bir adım olmasına rağmen asillerin yetkileri ellerinden alındığı   için diğer sınıflar arasında mücadele yine devam etmiştir.

1 Ekim 2019 Salı

TYT Tarih Konu Dağılımı


1) Tarih Bilimine Giriş2) İlk Çağ Uygarlıkları
3) İslamiyet Öncesi Türk Tarihi4) İslam Tarihi ve Uygarlığı
5) Ortaçağ Avrupa Tarihi6) Türk İslam Tarihi
7) Türkiye Tarihi8) Beylikten Devlete (1300-1453)
9) Dünya Gücü Osmanlı Devleti10) Yeni Çağ Avrupa Tarihi
11) Yakın Çağ Avrupa Tarihi12) Osmanlı Devletinde Arayış Yılları
13) 18. Yüzyılda Değişim14) En Uzun Yüzyıl
15) Osmanlı Kültür ve Medeniyeti16) 20. Yüzyılda Osmanlı Devleti
17) I. Dünya Savaşı18) Mondros Ateşkesi, İşgaller
19) Kurtuluş Savaşına Hazırlık20) I. TBMM Dönemi
21) Kurtuluş Savaşı ve Antlaşmalar22) II. TBMM Dönemi ve Çok Partili
23) Türk İnkılabı24) Atatürk İlkeleri
25) Atatürk Dönemi Dış Politikası

AYT Tarih Konu Dağılımı


1) Tarih Bilimine Giriş2) Uygarlığın Doğuşu ve İlk Uygarlıklar
3) İlk Türk Devletleri4) İslam Tarihi ve Uygarlığı
5) Türk-İslam Devletleri6) Türkiye Tarihi
7) Beylikten Devlete (1300-1453)8) Dünya Gücü: Osmanlı Devleti (1453-1600)
9) Arayış Yılları (17. Yüzyıl)10) Avrupa ve Osmanlı Devleti (18. Yüzyıl)
11) En Uzun Yüzyıl (1800-1922)12) Osmanlı Kültür ve Medeniyeti
13) 1881’den 1919’a Mustafa Kemal14) Milli Mücadele’nin Hazırlık Dönemi
15) Kurtuluş Savaşı’nda Cepheler16) Türk İnkılabı
17) Atatürkçülük ve Atatürk İlkeleri18) Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası
19) Atatürk’ün Ölümü20) Yüzyılın Başlarında Dünya
21) İkinci Dünya Savaşı22) Soğuk Savaş Dönemi
23) Yumuşama Dönemi ve Sonrası24) Küreselleşen Dünya
25) Türklerde Devlet Teşkilatı26) Türklerde Toplum Yapısı
27) Türklerde Hukuk28) Türklerde Ekonomi
29) Türklerde Eğitim30) Türklerde Sanat