20 Aralık 2020 Pazar

Orta Çağ'da Askeri Organizasyonlar

 1.Konar-göçerlerde Ordu

Toplumların çıkardıkları / oluşturdukları ordular onların yaşam tarzlarıyla yakından bağlantılıdır. Konar- göçer tarzında hayat süren toplumlar, kışın kışlaklarda yazın yaylaklarda hayat sürerlerdi. Bu da iki alan arasında sürekli hareketliliği getirirdi. Bu hareketlilik ise teşkilatlanmayı zorunlu kılardı. Böyle teşkilatlı bir toplumun da askeri yapısı tam teşkilatlı olurdu. 

Otlaklar merkezinde süren bu zorlu hayat tarzında her an savaşa hazır olunurdu. Hatta kadınlar da erkekler      gibi    savaşa hazır olurlardı. Gerektiğinde onlar da savaşa katılırlardı. Öyle bir toplum yapısı vardı ki hayatın olağan akışı askeri eğitim şeklinde geçerdi. İnsanlar eğlenmek için kılıçla oynayıp, hedefe ok atma yarışı yaptıkları gibi yabani hayvan avı da toplumun en önemli eğlencelerindendi. Bu şekilde askeri yetenekler sürekli gelişiyordu. Konar-göçer toplumların açık bir misali olan  devrin Türk toplumunda herkes asker sayıldığı için ordu-millet anlayışı yerleşmiş ve Türkler de askerlik özel bir meslek sayılmamıştır.



Moğollar, Türklere komşu olan bir topluluk olarak Türkler gibi onlu sisteme göre bir ordu kurmuşlardır. Bu orduda sistem şu şekildeydi:

10-->100-->1000-->10.000-->3x10.000=1 Ordu

                  Alay -->Tümen--->Ordu

Savaşta sözlü iletişim yerine siyah ve beyaz bayrak kullanırlardı.

Konar-göçerlere etrafı surlarla çevrili olan güçlü şehirler zorluk çıkarmıştır. Bu kuşatma araçlarından yoksun olmalarıyla ilgiliydi.

2.Yerleşiklerde Ordu

Türklerde sadece Hazarlar ücretli (paralı) askerleri olan bir devlettir. Bu devirde Bizans ve Abbasilerde ücretli(paralı) askerler de vardır.

Orta Çağ Avrupasında ilk başta krallıklar  askeri sistem olarak feodaliteyi kullanmışlardır. Bunun sebepleri:

A.Güçlü bir merkezi otorite kuramamaları

B.Ekonomik açıdan zayıf olmaları

Feodalitenin askeri sisteminin özellikleri

A.İyi bir askeri eğitimi olmayan köylüler ve serfleri de içinde barındırır.

B.İyi eğitimli şövalyeler de var olmakla birlikte çok masraflı oldukları için sayıları azdır.



Orta Çağ'da IX. yüzyıldan sonra İtalyan şehir devletlerinin zenginleşmesiyle birlikte ücretli(paralı) askerlerden iyi eğitimli ordular kurma yoluna gidilmeye başlandı. Senyörlere vergi yerine asker beslemekten vazgeçip vergi vermeleri söylendi.

Ücretli(paralı) askerlerin avantajları:

A.İyi eğitim almış askerlerdi.

B. Büyük sayıda eğitimli ordu kurulabiliyordu.

Ücretli(paralı) askerlerin dezavantajları:

A. Savaşta zorluk çıkarsa kaçabiliyorlardı.

B. Sonuç alıcı hamlelerden kaçınıyorlardı.

Not: Bu devrin en dikkat çeken süvarilere karşı başarılı olan ücretli askerleri Falanks  düzeninde kurulmuş İsviçre piyadeleridir.



Orta Çağın sonlarına  doğru Avrupa'da düzenli disiplinli merkezi ordular kurulmaya çalışılmıştır. Merkezi hükümetler bunlarla kendi güçlerini pekiştirmek istemişlerdir. İngiltere ve Fransa bunun öncülüğünü yapmışlardır. İngiltere'de her vatandaşın kırk gün askerlik yapması zorunlu hale getirilmiştir.

Not: Askerliğin tam olarak vatan borcu haline gelmesi Fransız İhtilali'nden sonra oluşan bir olgudur.

XIV. Ve XV. Yüzyılda Ordu
XIV. yüzyıldan sonra ise İngiltere ve Fransa gibi krallıklar ordularında maaş karşılığı asker( subay gibi görevliler, ordu değil) bulundurmaya başlamıştır. 
Böylece Avrupa’da askerlik mesleği ortaya çıkmıştır.
Osmanlı Devleti sürekli asker olan 1363'de Yeniçeri Ocağı'nı kurarak profesyonel askerliği(askerlik mesleğini) Avrupa'dan önce başlatmıştır.
Avrupa ise XV. yüzyıldan itibaren devletler sürekli piyade kıtaları (ordular) bulundurmaya başlamıştır.
Savaş tarihini değiştirecek olan top tüfek gibi ateşli silahlar, 1331’den sonra kullanılmaya başlanmıştır.
Fransa XV. yüzyılda silahlı askerlerden oluşan daimî bir kıta oluşturmaya başlamıştır.
Yerleşik ve Konar-göçerler Arasındaki Savaşlar
Yerleşik topluluklar üretimde, konar-göçer topluluklar ise askerlik alanında birbirlerine karşı üstünlük kurmuştu. 
Başlıca geçim kaynağı hayvancılık olan konar-göçer toplulukların ekonomileri, ihtiyaçlarını karşılamada yetersizdi. 
Bu nedenle konar-göçer topluluklar ya yerleşik topluluklarla ticaret yoluyla mal değişikliği yapmak ya da savaş yoluyla yerleşik toplulukların mallarına sahip olmak istemiştir.
Konar-göçerler ile yerleşik topluluklar arasındaki savaşlarda genellikle konar-göçerler üstünlük sağlamıştır.
Konar-göçer topluluklar dışa açık ve savaşçı bir yaşam biçimine sahipken yerleşik topluluklar bunun tam tersine dışa kapalı ve barışçı bir yaşam biçimini benimsemiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder