Enver Paşa liderliğindeki İttihat ve Terakki Partisi'nin yönettiği Osmanlı Devleti, yine Enver Paşa ve arkadaşlarının bir oldu bittisiyle I.Dünya Savaşı'na girdi.
1917 Yılında İngiltere Balfour Deklarasyonu ile İsrailin kurulması ve Filistin'in işgaline giden yolu açmış oldu.
I.Dünya Savaşı'nda Filistin Cephesinde Türk Komutanlarla kazanılan ilk 2 Gazze savaşından sonra komuta Almanya'nın isteği ve Enver Paşa'nın da onayıyla değişerek bir Alman General olan K.V.Kresenstein'in Osmanlı Ordusuna komuta etmeye başladı. Bunun ertesinde III. Gazze Muharebesini kaybettik. Bunun üzerine Filistin, İngilizlerin eline düştü ve İngilizlerce işgal edildi.
I.Dünya Savaşı'ndan sonra emperyalist Avrupa devletlerinin yenilenleri paylaştığı Paris Konferansında İngiltere, Filistini kendine aldı. Bunun sonrasında Balfour Deklarasyonunu uygulamaya başladı. Böylece İngilizlerin himayesi altında Filistinde azınlıkta olan Yahudi nüfusu gün geçtikçe artmaya başladı.
Siyonist Yahudiler sadece kendi nüfuslarını arttrmakla kalmadılar. Aynı zamanda Müslüman köylerine Deir Yasin katliamı gibi çeşitli katliamlar yaparak da korku ve terör yoluyla Müslüman nüfusu azaltma çalışmaları yaptılar. Diğer taraftan II.Abdülhamitin tahttan inmesinden sonra iktidarı ele geçiren İttihat ve Terakki döneminde Cemal Paşa bölgeyi yönetirken Filistine Yahudi göçünün üzerindeki sınırlandırmaları fiilen kaldırmıştı. Bölgeye 1908'den itibaren yoğun bir Yahudi göçü başlamıştı.
BM Genel Kurulu'nda 29 Kasım 1947'de Filistin'in, Yahudi ve Filistin devleti olarak bölünmesini öngören karar onaylandı.
Filistinliler için Nekbe (Büyük Felaket), 14 Mayıs 1948’de İsrail’in ilk başbakanı olan David Ben Gurion'un beraberindeki 25 kişiyle birlikte Tel Aviv Müzesi’nde İsrail’in Bağımsızlık Bildirgesi’ni dünya kamuoyuna ilan etmesiyle başladı .
Anti emperyalist olduğunu iddia eden SSCB ertesi gün,halkarın özgürlüğüne taraf olduğunu iddia eden ABD ise bu kararı hemen tanıdı.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra - eski Fransız ve İngiliz Mandasıyken çeşitli anlaşmalar ve bağlarla bağımsız hale gelen İngiltere'nin perde arkası asıl kurucusu olduğu- Arap Birliği ülkeleri ( Mısır,Ürdün,Suriye ve Irak) , İsrail'in kuruluşu kararından hemen sonra İsrail'e savaş ilan ettiler. Müslüman Arap komutanlar komutasında İsrail'e karşı önemli başarılar kaydettiler. Ancak, savaş içindeyken cephede daha iyi savaş eğitimleri var gerekçesiyle Müslüman Arap komutanların yerine İngiliz komutanların getirilmesiyle savaş Müslüman Arapların aleyhine döndü ve İsrail işgal güçleri ilerlemeye başladılar. 1949'da imzalanan ateşkes antlaşmalarıyla savaş sona erdi.
İsrail'in gayri meşru bir şekilde İngiltere'nin , BM 'in ve devrin büyük devletlerinin onayı ve desteğiyle başlayan bu süreçte 500'den fazla köy İsrail tarafından yerle bir edildi.
Sağ kalanlar ya çalışma kamplarına ya da toplama kamplarına gönderildi.
Kendilerini sağ kurtarabilenler, kadınlar ve çocuklar en yakın Arap ülkelerine sığındılar.
Kendi ülkelerinde hür ve başı dik gezerken komşu ülkelerde dışlanan birer mülteci konumuna düştüler.
Şu anda 12 milyon 700 bin Filistinlinin 8 milyon 260 bini dünyanın çeşitli yerlerinde mülteci olarak yaşıyor. 5 milyon 400 bin Filistinli mülteci Birleşmiş Milletler'den mülteci kaydı ile yardım alıyor. 1 milyondan fazla Filistinli hala kayıt dışı olarak göründüğü için yardım alamıyor.
Filistinli Mülteciler Sorununun ana nedeni işte bu Nekbe Olayıdır.
Hubeyze köyünden Faysal Saliit, Filistinliler için felaketin yaşandığı o gün 9 yaşındaydı.
"Çocuklarımız ailemiz hep gurbette. Lübnan’a, Suriye’ye, Irak'a gittiler. Vatanımızın her köşesinde katledildik. Bize mültecilerin çocukları dediler. Araplar da bize haksızlık etti. Biz başka bir yeri istemiyoruz, vatanımıza geri dönmek zorundayız."
Not:Yazıyı hazırlarken eski tarihi birikimimden, AA, TRTHaber, Wikipedia ve İHH sitelerinden yararlandım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder