İlçenin ilk adı olan "Tabas" incelendiğinde, Taba sözcüğünün kaya anlamına geldiği, kayalık bir tepe üzerinde kurulduğundan, bu adı aldığı anlaşılmaktadır. Diğer taraftan Tabae'nin bir başka adı Türklerle birlikte, Davas veya Tavas olarak günümüze kadar söylenip gelmiştir. İlçe ilk olarak antik Tabas kentinin harabeleri üzerine kurulmuştur. Bu şehir, iki surlu bir kaledir. Kaleden dolayı, Kale Davaz olarak bilinir. 1950 yılından sonra ise, sadece Kale denilmeye başlanmıştır.
Denizli-Muğla karayolunun 78.km'sinde bulunan Tabae, doğal bir kale görünümündedir. Tabae, Büyük İskender'den sonra Anadolu'da kurulan kent devletlerindendir ve Helenistik dönemden günümüze kadar kesintisiz bir yerleşime sahne olmuştur. Antik dönemde kendi adına altın sikke bastırmıştır. Roma Hamamı ve Osmanlı ait Cevherpaşa Camii, günümüze kadar gelen kalıntılardır.
Tabea Ovası'nın fethinin Karaağaç Ovası'nın bir devamı niteliğinde olduğu sanılmakla Osman Bey, Abdi Bey Sultan, Bedir Bey Han gibi Beylerin Karaağaç Ovası'nın fethinden sonra diğer uç beyleri fetihlere devam etmişlerdir. Kale'nin fethi, 1200 ile 1250 yılları arasında olmuştur. Menteşe Oğulları'ndan Mirza Bey, Kale'yi muhasara etmiş, ancak bir türlü ele geçirememiştir. Çok uzun süren bu muhasara sırasında Mirza Bey, Kale'nin zayıf taraflarını nereden saldıracağını öğrendikten sonra büyük bir hamle yaparak, Kale'nin fethini gerçekleştirmiştir. Kale'nin 12. yy başlarında Mirza Beyin fethinden sonra, Kale bir Türk yurdu olmuştur. Ünlü Türk gezgini Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde; Menteşe Oğulları'ndan Mirza Bey, Kale'yi fetih ettikten sonra Kale'nin içinde insan az manasına gelen “Adem Az” demiştir. Halk tarafından bu söz zamanla Davaz şekline dönüşmüştür.
Osmanlılar döneminde Kale, Menteşe Defterdarlığı'na bağlanmıştır. Kale önceleri "Has" toprağı iken daha sonraları, "Tımar" olarak değiştirilmiştir. Zamanla burası III. Selim'in annesi Mihrişah Sultan adına verilmiş ve topraklar vakıf haline getirilmiştir. XX. yy başlarında vakıf, Mabeyn Kâtiplerinden Ali Cevdet Bey'e hibe edilmiştir. 1811'de idari teşkilatta yapılan düzenlemede Menteşe Sancağı, Aydın Eyaletine bağlandı. 1867- 1883 yılları arasında Tavas ve Denizli Aydın'a bağlı iki kaza iken, 10 Mart 1883'deki düzenlemede Denizli, İzmir'e bağlı bir mutasarrıflık haline getirildi. Bu durum, 1959'a kadar devam etmiş; bu tarihte, Tavas Kazası'ndan tamamen ayrılarak müstakil bir kaza haline getirilmiştir.
Antik Tabae kenti üzerine kurulan Kale-Tavas, Menteşe Beyliği'nin önemli kentlerinden biri olmuş ve Osmanlı döneminde de önemini korumuştur. Kenti 1330'lu yıllarda gören İbni Batuta, sadece kalesinden bahsetmiş; Evliya Çelebi ise 1670'li yıllarda kentin 50 ev ve bir cami içeren bir iç kale ile 300 ev, 5 mahalle, 5 cami, 1 han, 1 hamam, 3 mektep, 3 sebil, 2 tekke ve 6 zaviyesi olan bir dış kaleden oluştuğunu belirtmiştir. Cumhuriyet döneminde 1950'liyıllardan itibaren kent heyelan nedeniyle terk edilmeye başlanmış ve 3 km kuzeyine şimdiki yerleşim yerine taşınmıştır. Kentten günümüze sadece iki cami, bir hamam, bir çeşme, bir sebil ulaşabilmiştir. Eski Kale 1985 yılında Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından “Sit Alanı” ilan edilmiştir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder