Richard Nixon, 9 Ocak 1913 tarihinde ABD’nin Kaliforniye eyaletinin Orange şehrinde Yourba Linda adında ki bir tarım Köyünde, Francis (Frank) Nixon ve Hanna Milhous çiftinin 5 oğlunun ikincisi olarak doğmuştur.
Nixon, hukuk fakültesini bitirdikten sonra avukatlık yapmaya başlamakla birlikte politikaya da atıldı. Bu sahada başarılı oldu. Başkan olmadan önce 1953 – 1961 yılları arasında Dwight D. Eisenhower’ın başkanlığı sırasında 36. başkan yardımcılığı görevlerini üstlenecek kadar yükseldi.
Nixon, başkan olduğunda ABD Vietnam bataklığına saplanmış bir durumdaydı. O bu bataklıktan çıkmayı temel hedef olarak belirlemişti. Bu noktada en büyük avantajı ABD tarihinin en önemli devket adamlarından olan Alman Yahudisi Henry Kissenger'ın hem dış işleri, hem de ulusal güvenlik danışmanı olarak görev yapmasıydı. Kissenger’ın ”Üçgen Diplomasisi” diye tanımladığı Nixon dış politikasını uygulattı.
Vietnam Savaşı
ABD de Vietnam savaşındaki başarısızlığa ve bu savaşın ABD için gereksizliğine dair protestolar birbirini takip ediyordu.
Başkanlığa başlarken, çoğu Amerikalı gibi o da Vietnam’da bir doğrudan zaferin artık mümkün olmadığına inanmıştı.ABD her zamanki gibi görüşmeler seçeneğini de masada tutuyordu. Kuzey Vietnamlılarla görüşüldü. Onlar da her komünist hareketin olduğu gibi karşıtları olan karşı hükümetin (Saygon’daki Nguyen Van Thieu hükümetinin ) devrilmesi şartını ileri sürdüler..
Nixon, Vietnam’ın kaybedildiğinin farkındaydı fakat ikinci bir yol arıyordu. Durumun ABD lehine dönüştürülmesi için yapılacakların peşine düşmüştü. Bunu yaparken batı dünyasında ve onun peşinde olan batıcı dünyada ABD ye duyulan güvenin sarsılması tehlikesi de önemli bir risk olarak Nixon'un önüne duruyordu.
ABD içindeki şahinlerin savaş devam etsin şeklindeki baskıları da ayrı bir baskı unsuru olarak devam etmekteydiler. ABD iç politikası bu açıdan bir Vietnamlılaştırma sendromuna girmişti.
Nixon bir çıkmazın içine girildiğinin farkındaydı. Bunun yanında ABD dış politikasının temel yapıcılarından olan Henry Kissinger'ın açtığı yeni yol "Çevreleme Politikası" uygulanması ve bunun da yeni müttefikler yoluyla yapılması şeklindeydi.
ABD çekildiği hemen her ülkede yaptığı gibi masaya güçlü oturabilmek için 1970-1971-1972 yıllarında Kamboçya sığınaklarını ve Kuzey Vietnamı yoğun şekilde bombaladı.( ABD politikasının aldığı kararlar 10 yıllık gibi dönemleri içerir).
Kanaatimce Kissingerın icate ettiği Nixon'un ise uygulayıcısı olduğu ABD’nin çevreleme politikası ABD’nin, SSCB karşısında tek başına mücadele etmemesi yeni müttefiklerle beraber hareket etmesi gerektiği şeklindeydi. Bu politika, aynı zamanda güçlerin birbirini dengelediği tezi, olup artık oyuna Çin’i sokmanın zamanının geldiğini de anlatmaktaydı.
"Rusya, Amerika’nın başarısızlığından, Domino Teorisi’ni savunanların korktuğu gibi, kuvvetlerin tarihi dengesinin kendi lehine döndüğü sonucunu çıkardı. Bunun sonucunda Yemen, Angola, Etiyopya ve son olarak Afganistan’a doğru yayılmaya çalıştı. Fakat bu süreç içinde, jeopolitik gerçeklerin, kapitalist toplumlara uygulandığı kadar komünist toplumlara da uygulandığını fark etti. Gerçekte, daha az esnek olan Sovyetlerin gereğinden fazla yayılması, Amerika’da olduğu gibi bir boşalma değil, dağılma getirdi."
Vietnam Savaşı bitmiş, ABD grünüşte kaybetmişti. Zira bugün Vietnamda komünistlerden zulümlerini gösteren müzelerden başka bir şey kalmamıştır.
ABD için yeni dönem Lider ABD
SSCB(Rusya) nın liderliğini Çin'in kabul etmemesi ABD ye istediği fırsatı sağladı. Böylece Nixon Doktrini işlemeye başlamıştı.
Nixon Doktrini : Bu bölgelerle ilgili olarak, Nixon Doktrini Amerika’nın bu işlere karışması hakkındaki üç kriter oluşturarak gereğinden fazla genişleme ile tamamen terk etme seçenekleri arasında kendine yol bulmaya çalıştı:
– Birleşik Devletler antlaşma yükümlülüklerine sadık kalacak.
– Birleşik Devletler, ”nükleer bir güç, bizim müttefiklerimiz olan bir ülkenin veya hayatta kalmasını güvenliğimiz açısından hayati gördüğümüz bir ülkenin özgürlüğünü tehdit ederse, bir koruma kalkanı sağlayacaktır.”
– Nükleer olmayan saldırı içeren olaylarda, Birleşik Devletler ”doğrudan doğruya tehdit edilen ülkenin kendisini savunmak için gerekli insan gücünü sağlama sorumluluğunu üstlenmesi bekleyecektir.”
Nixon ve onu yönlendiren H.Kissinger ekibi ABD politikasının çok yönlüllüğünü burada da işlettiler. Çin'le başlayan diplomatik ilişkiler SSCB ile de belirli ölçülerde ilişkiler şeklinde devam etti. Burda bütün komünist devletleri bir bütün düşman görmek yerine her birine ayrı yaklaşım getirmesi, Çin'e SSCB'den daha yakın davranması gibi bir politika görmekteyiz.
ABD ,Çin ile iyi diplomatik ilişkiler kurunca SSCB iki taraftan sarılmış / çevrelenmiş oldu. Ancak, ABD halkıyla arasındaki duygusal bağda çözülmeler artarak devam ediyordu. ABD nin yararına olan o politikalar ın yıllarca katı komünist devletler karşıtı ve Vietnam Savaşında zafer kazanılacağına inandırılmış şekilde eğitilen bir halkla arasındaki duygusal bağda çözülmeye yol açması da kaçınılmazdı aslında.
Watergate Skandalı
Nixon, istifa eden ilk ve tek ABD başkanıdır. İstifa etmeden önceki konuşmalarından birisinde ”Başkana kadar uzansa bile Watergate soruşturmasını sürdürün. Ben masumum. Masum olduğuma inanmalısınız. İnanmıyorsanız beni görevimden alın”. diyordu.
Olay, Demokrat Parti’nin başkent Washington DC’de bulunan Watergate isimli bir otel ve iş merkezindeki genel merkezine dinleme cihazı yerleştirmeye çalışan kişilerin yakalanması ile patlak verdi. Fakat hırsızların üzerinden çıkan isimler başkanın çok yakınındaki kişilere kadar gidiyordu ve bu normal bir hırsızlık girişimi değildi. Washington Post gazetesinin iki muhabiri olayı en başından beri takip ederek Nixon’a adeta Beyaz Saray’ı dar etmişlerdi. Bu iki gazeteci Carl Bernstein ve Bob Woodword’dı. Süreç devam ederken Nixon’ın ekibinden itiraflar art arda geliyordu. Nixon suçu kabul etmese de yolun sonuna gelmişti ve Amerika Dışişleri Bakanı Henry Kissenger’e yazdığı bir buçuk satırlık istifa mektubu başkanlığı dönemindeki son yazılı belgesiydi.
Watergate skandalı, 1972 seçimleri yönelik bir dinleme olduğu şeklindeki görüş sonradan değer kazanmıştır.Hatta kendisinden sonraki başkan Gerald Ford kendisinden özür dilemişti. Zaten ülkeleri için büyük işler yapan devlet adamlarının çoğu böyle olaylarla karşılaşmışlardır.Not: Bu yazının hazırlanmasında aşağıda yer alan makaleden faydalandım.
https://akademikarastirma.org/richard-nixon-donemi-ve-grand-strateji/