Atatürkçü Düşünce Sisteminin Oluşmasında Etkili Olan Olaylar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Atatürkçü Düşünce Sisteminin Oluşmasında Etkili Olan Olaylar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Nisan 2024 Pazartesi

Modernleşme, Millî Egemenlik ve Atatürk

 

Modernleşme

En genel ifadeyle modernleşme, ekonomik, politik ve kültürel değişimi kapsayan yeni tipte bir toplumsal gerçekliğe, yani modernliğe ulaşmaya imkan veren süreçlerin adıdır. Alan Touraine'in deyişiyle modernleşme, "eylem halindeki modernliği" nitelemektedir. Daha özel ve yaygın kullanıma göre modernleşme, Batı düşünce geleneği içerisinde, Batı dışı toplumların gelişmesi problemini temel alan ilk sistemli kuramsal çerçevenin kilit kavramıdır. Kavram 17. yüzyıl Avrupası'nda başlayan ve 20. yüzyılda Amerika'da devam etme ortamı bulan toplumsal yaşam ve örgütlenme biçimlerine işaret etmektedir. 

Sosyoloji literatüründe modernleşmenin dört türünden bahsedilir. 1) Siyasi partiler, parlamentolar, oy hakkı gibi katılımcı karar vermeyi destekleyen anahtar kurumları içeren siyasal modernleşme. 2) Genellikle sekülerleşme ve ulusalcı ideolojiye bağlılığın üretildiği kültürel modernleşme. 3) Endüstrileşmeden farklı olmakla birlikte artan bir ekonomik dönüşümle özdeşleşen ve giderek büyüyen iş bölümü, yönetim tekniklerinin kullanımı, teknolojinin ilerlemesi ve ticari yeteneklerin artması gibi unsurlara gönderme yapan ekonomik modernleşme. 4) Artan okuma yazma oranı, kentleşme süreci ve geleneksel otoritenin giderek zayıflaması gibi ögelerle tezahür eden toplumsal modernleşme. 

5 Mart 2017 Pazar

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ

Türk milletinin bugün ve gelecekte tam bağımsızlı­ğa, huzur ve refaha sahip olması, devlet yönetimi­nin millet egemenliği esasına dayandırılması, aklın ve bilimin öncülüğünde Türk kültürünün çağdaş uygarlık düzeyi üzerine çıkarılması amacıyla temel­leri yine Atatürk tarafından belirtilen devlet hayatı­na, fikir hayatına ve ekonomik hayata, toplumun te­mel kurumlarına ilişkin gerçekçi düşüncelere ve il­kelere Atatürkçülük denir.
Atatürkçülüğün Nitelikleri
  1. Atatürkçülüğü oluşturan ilkeler bir bütündür.
  2. Birbirinin devamı ve tamamlayıcısıdır.
  3. Akıl ve bilime dayanır.
  4. Millî birlik ve beraberliğe önem verir.
  5. Yurtta ve dünyada barışın korunmasından ya­nadır.
  6. Millete ve insanlığa hizmet etmeyi esas alır.

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ
Atatürkçülük; Türk Devleti’nin ve toplumunun çağdaşlaşması yolundaki genel hedef, amaç ve ilkeleri ortaya koyduğundan, Atatürkçü düşün­ce sistemi olarak da adlandırılmaktadır.
Atatürkçü Düşünce Sisteminin Özellikleri
  1. Siyasi, ekonomik, kültürel, adli, askeri vb. alan­larda tam bağımsızlığı sağlamayı hedefler.
  2. Millî egemenliğe dayalı güçlü bir devleti öngö­rür.
  3. Millî kültürümüzü aklın ve bilimin yol göstericili­ğinde çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkar­mayı; çağın ihtiyaçlarına uygun siyasal ve sos­yal kurumlar oluşturmayı; demokratik ve laik ku­rallar içinde Türk milletinin rahat ve mutlu bir ya­şam sürmesini hedefler.
  4. Millî birlik ve beraberliğin sağlanmasını ve sür­dürülmesini hedefler.
  5. Türk milletinin ihtiyaçlarından, tarihi gerçekle­rinden doğmuş, temelinde Türk tarihi ve kültürü olan millî bir düşünce sistemidir.
  6. Dogmalara dayanmaz. Akılcılık ve bilimselliği temel aldığından yeniliklere açık, dinamik bir düşünce sistemidir.
  7. Atatürk’ün belirlediği ilkeler, işaret ettiği hedefler ve gerçekleştirdiği inkılaplarla bir bütündür.

Atatürkçü Düşünce Sisteminin Oluşmasında Etkili Olan Olaylar
  1. Fransız ihtilali’nden sonra demokrasi, eşitlik, adalet, insan hakları, özgürlük ve milliyetçilik gi­bi kavramların tüm dünyada yaygınlık kazan­maya başlaması
  2. Osmanlı Devleti’nin, Avrupa devletlerinin geri­sinde kalması ve her alanda Avrupa’ya bağımlı hale gelmesi
  3. Trablusgarp, Balkan ve I. Dünya Savaşlarının kayıplarla sonuçlanması neticesinde Türk halkı­nın büyük acılar çekmesi
  4. Avrupa devletlerinin ve azınlıkların, Osmanlı top­raklarını bölmeyi amaçlamaları
  5. Mondros Ateşkesi’nin ardından başlayan işgal­ler karşısında Osmanlı yönetiminin aciz kalması