Tezkiye kelimesi temizlenme, arındırma anlamlarına gelir. Terim olarak ise inkar, isyan ve gafletten kalbi, ruhu ve nefsi arındırmaya; kendini veya başkasını kusurdan uzak tutup temize çıkarmaya, manevi kirlerden (cehalet, şirk, küfür, günah, çirkin düşünce gibi) temizlemeye denir.
Âyet-i kerîmede buyrulur:“(Ey insanlar!) Andolsun ki, kendi içinizden, size bir Peygamber gönderdik. O, size âyetlerimizi okuyor, sizi tezkiye ediyor (kötülüklerden arındırıyor), Kitâb’ı ve hikmeti tâlim edip bilmediklerinizi öğretiyor.” (el-Bakara, 151)
Bu âyet-i kerîmede Cenâb-ı Hak, Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in üç mühim vazifesine dikkat çekiyor:
- Allâh’ın âyetlerini okuyup dîni tebliğ etmek.
- İç âlemleri tezkiye etmek; duyguları temizlemek.
- Bu rûhî terbiye neticesinde Kitab’ın derinliklerini; kâinat, hâdisat ve vukuatta sergilenen ilâhî sır ve hikmetleri öğretmek
Bilindiği üzere, Peygamber Efendimiz’in ümmetini İslâm inancına dâveti; gelen vahyi okuyup tebliğ etmesiyle başlamıştır. Ancak bu vazife, insanları nihâî hedefe ulaştırmada ilk merhaledir.
İslamın tevhid dâvetinin asıl maksadına ulaşması ise, nefisleri küfür, şirk, nifak, riyâ, kibir ve haset gibi mânevî kirlerden tamamen arındırıp, ihlâs, takvâ, huşû ve huzûra erdirmekle mümkündür.