Dersimiz Tarih

20 Ekim 2019 Pazar

İslam Tarihi ve Medeniyeti( Uygarlığı)

  • Coğrafi konumundan dolayı Güney Arabistan daha önce medeni hayata ve siyasi teşkilatlanmaya geçmiş; Main, Sebe ve Himyeri devletleri kurulmuştu. Kuzey Arapları ise çoğunlukla “bedevi” (göçebe) idiler. Orta ve kuzey Arabistan’da Nebati, Tedmür, Kinde, Lahmi ve Gassani devletleri kurulmuştu. Gassaniler Bizans’ın, Lahmîler ise Sasanilerin ileri karakolu niteliğindeydiler.
  • Arabistan’ın dini çok tanrılı bir putperestlikti. Fakat, Hristiyanlık, Yahudilik ve Zerdüştlük de yayılmıştı. Ayrıca, kendilerine Hanif denen ve ” İbrahim dinine inananlar” olarak bilinen bazı kimseler de vardı.
  • Şehirlerin servet kaynağı ticaretti. Yemen’den başlayıp Akdeniz limanlarına ulaşan Baharat Yolu, yol üzerindeki şehirleri zenginleştirmişti. Her yıl Mekke yakınlarında Ukaz Panayırı düzenlenirdi
  • İslam öncesi Araplarda edebiyat denilince akla hitabet ve şiir Araplar vezinli, kafiyeli söz söyleme sanatında çok ileriydiler. Bir insanın mükemmel sayılabilmesi için üç şart aranırdı: Belagat (duygu ve düşünceleri açık ve etkili olarak anlatma), rimaye (silah kullanma) ve furusiye (binicilik).

İSLAMİYET’İN DOĞUŞU ve YAYILIŞI

HZ. MUHAMMED DÖNEMİ

  • Muhammed, Haşimoğulları ailesindendi. Doğmadan önce babası Abdullah, doğduktan sonra da annesi Aminevefat etmişlerdi. Dedesi Abdulmuttalib Hz. Muhammed’i himaye etti. Hz. Muhammed gençliğinde, doğru sözlülüğü, ahlakı ve olgunluğu nedeniyle Araplar tarafından “El – Emin” (Güvenilir Kişi) sıfatıyla anılıyordu. Hz. Muhammed, Arapların zulüm ve ahlaksızlığa dayalı yaşam tarzından uzak dururdu.
  • Muhammed İslam’a çağrıyı açıkça yapmaya başlayınca, Kureyşliler Müslümanlara eziyet ettiler. Çünkü, İslamonların köleci ve baskıcı düzenlerini temelinden sarsıyor; bunun yerine adalet ve doğruluğa dayalı bir düzen öngörüyordu. Eziyet ve işkencenin artması üzerine bazı Müslümanlar Habeşistan’a gittiler. Hristiyan Habeş Kralı Asmaha Müslümanlara iyi davrandı.

Akabe Biatları ve Hicret:
  • Bazı Medineliler, Hz. Muhammed ile karşılaşarak Müslüman olmuş ve Medine’de İslam’ı yaymışlardı. Medineli Müslümanlar daha sonra Hz. Muhammed ile görüşerek; her zaman O’na bağlı kalacaklarına dair yemin ettiler. Buna İslam tarihinde Birinci Akabe Biatı Heyet geri döndükten sonra İslam Medine’de hızla yayıldı. Kısa sürede Medine halkının çoğu Müslüman oldu.
  • Medineli Müslümanlar tekrar Akabe’de Hz. Muhammed ile görüşerek, İslamiyet’in emirlerine uyacaklarına ve Hz. Muhammed’i canları gibi koruyacaklarına dair söz verdiler. Buna İslam tarihinde İkinci Akabe Biatı Bu antlaşmadan sonra Hz. Muhammed Mekkeli Müslümanların Medine’ye göçmelerine izin verdi. Müslümanlar kafileler halinde Mekke’den Medine’ye göç ettiler. Bu olaya İslam tarihinde “Hicret” denir (622).
  • Hicret, İslam tarihinde bir dönüm noktasıdır. Mekke Devri’ni kapatıp Medine Devri’ni açmıştır. Hicret ile “Medine İslam Devleti”nin temelleri atılmış; Hz. Muhammed’in peygamberliğinin yanı sıra “devlet kurucu siyaset adamı” vasfı da belirginleşmiştir. Müslümanlar güç kazanmış ve İslamiyet kısa sürede tüm Arabistan’a yayılmıştır.
Medine’deki İlk İcraatlar:
  • Medine’de üç grup insan vardı: Muhacirler (göçmen Müslümanlar), Ensar (yerli Müslümanlar) ve Yahudiler.Muhammed, göçmenlerin mağdur olmalarını önlemek üzere “kardeşlik” ilkesini uyguladı. Buna göre, her Ensarbir Muhaciri kendi öz kardeşi gibi kabul ederek, tüm mal varlığını onunla paylaştı.
  • Muhammed Medine’deki Yahudilerle bir anlaşma yaptı. Buna göre, Yahudiler Müslümanlara sataşmayacak; aralarında bir anlaşmazlık çıkarsa durumu Hz. Peygambere arz edeceklerdi. “Medine Sözleşmesi” de denen bu anlaşma, İslam Devleti’nin ilk anayasası olarak kabul edilmektedir.
Siyasi Gelişmeler:

a) Bedir Savaşı (624):
  • Müslümanların Mekke kervanlarına yönelik akınlar düzenlemeleri üzerine harekete geçen Mekke (Kureyş) ordusu yenilgiye uğradı.
  • Bedir, İslam tarihinin ilk ve en önemli Müslümanların kendilerine olan özgüvenlerini artırmıştır.
  • İslam savaş hukukunun ilk çerçevesi çizilmiş, ganimetlerin nasıl paylaşılacağı belirlenmiştir.
  • Esirlerin bir kısmı kurtuluş akçesi ödeyerek kurtulmuş; okuma yazma bilenler ise, her biri on Müslüman çocuğa okuma yazma öğretmek şartıyla serbest bırakılmıştır.
  • Savaş sırasında Mekkelilerle işbirliği yapmış olan Kaynuka Yahudileri Medine’den çıkarıldı.
b) Uhud Savaşı (625):
  • Müslümanların bir Mekke kervanını ele geçirmeleri, Bedir’in intikamını almak isteyen Mekkelileri harekete geçirdi. Okçuların, ganimet alma telaşıyla yerlerini terk etmeleri üzerine Müslümanlar yenilgiye uğradılar. Hz. Muhammed yaralandı. Bedir’in intikamını aldıklarına inanan Kureyşliler çekip gittiler. Savaşı kazanmalarına rağmen kesin sonuç alamadılar. Savaş sırasında Mekkelilerle işbirliği yapan Beni Nadir Yahudileri Medine’den çıkarıldı.
c) Hendek Savaşı (627):
  • Müslümanlara kesin darbe vurmak isteyen Mekkeliler harekete geçtiler. Müslümanlar, Medine’de kalarak savunma savaşı yaptılar. Medine’nin saldırıya açık tarafına hendek kazıldı. Kureyş müttefikleri kısa sürede kuşatmayı kaldırdılar. Müslümanlar taarruz üstünlüğü elde ettiler. Kuşatma sırasında Mekkelilerle işbirliği yapmış olan Kureyza Yahudileri de Medine’den çıkarıldı. Böylece Medine’de Yahudi kalmadı.
d) Hudeybiye Antlaşması (628):
  • Muhammed Hacc yapmaya karar verdi. Müslümanlarla savaşmak isteyen, fakat buna cesaret edemeyen Mekkelilerle bir antlaşma yapıldı:
  • İki taraf on yıl boyunca savaşmayacaklardı.
  • İki taraf da istedikleri kabilelerle anlaşma yapabilecekler; fakat onların kendi aralarındaki sorunlara karışmayacaklardı.
  • Velisinin izni olmadan bir Kureyşli İslamiyeti kabul eder de Medine’ye sığınırsa velisine iade edilecek; ancak, bir Müslüman Kureyş’e sığınırsa iade edilmeyecekti.
  • Müslümanlar o yıl haccetmeden geri dönecekler; ama ertesi yıl hac mevsiminde üç gün Mekke’de kalıp ibadetlerini yapabileceklerdi.
  • Müslümanların varlığı resmen tanındı. Müslüman olup da Medine’ye giremeyenler, Mekke dışına çıkarak müşrikleri zor durumda bıraktılar.
e) Hayber’in Fethi (629):
  • Fetih hareketinin ilk başarılı adımı atıldı. Arap yarımadasında, tehlike oluşturabilecek bir Yahudi yerleşimi kalmadı. Şam ticaret yolunun denetim ve güvenliği sağlandı.
f) Mute Seferi (629):
  • İslam ordusu ilk kez Bizans’la karşı karşıya geldi. Müslümanların yenilgisiyle sonuçlandı.
g) Mekke’nin Fethi (630):
  • Kureyş’in Hudeybiye Antlaşması’nı bozması üzerine, İslam ordusu Mekke’ye girdi. Uzlaşmaz birkaç İslam düşmanı hariç kimse öldürülmedi. İslamiyet’in Arap Yarımadası’nda yayılma süreci hızlandı. Mekke’nin fethinden sonraki iki yıl zarfında, bütün Arabistan kabileleri barış yoluyla İslam’a girdiler. Arap yarımadasında siyasi ve dini birlik
h) Taif Seferi ve Huneyn Savaşı (630):
  • Taif şehri kuşatıldı, fakat alınamadı. Ertesi yıl Taifliler kendiliğinden Müslüman oldular.
k) Tebük Seferi (631):
  • Bizans’ın Arabistan’a doğru harekete geçtiği haberi alınınca sefere çıkıldı. Fakat Bizans’tan herhangi bir hareket görülmeyince geri dönüldü.
Veda Haccı ve Hz. Muhammed’in Vefatı:
  • Muhammed, Hac ibadetini ifa etmek üzere ashabının başında Mekke’ye doğru yola çıktı. Her vesileyle Müslümanlara hitap ederek, bir bakıma İslamiyet’in tüm prensiplerini özetledi. Kur’an-ı Kerim’in de nüzulü sona erdi. Böylece tebliğ vazifesi bitmiş, görev tamamlanmıştı. Hz. Peygamber, 8 Haziran 632 Pazartesi günü vefât etti.

DÖRT HALİFE DÖNEMİ (632 – 661)


1) Hz. Ebu Bekir Dönemi (632-634):
  • Hilafeti, İslamiyet’ten dönenler ve yalancı peygamberlerle mücadeleyle geçmiştir. İç huzur sağlandıktan sonra, sıra fetihlere geldi. İslam ordularının düzenli olarak fetihle görevlendirildikleri ilk ülke Suriye’dir. Bizans ordusu yenilerek, Filistin ve Suriye’nin fetih kapıları açıldı.
  • Kur’an ayetleri, tahta ve deri gibi nesnelerin üzerine yazılıyor ve hafızlar tarafından ezberleniyordu. Yalancı peygamberlerle yapılan savaşlarda birçok hâfızın şehid olması üzerine, Kur’an-ı Kerim “Mushaf” (Kitaphaline getirildi. Böylece Kur’an’ın ileride tahrif edilmesi tehlikesi önlenmiş oldu.
2) Hz. Ömer Dönemi (634-644):
  • Bizans’la mücadele edilerek Suriye, Ürdün, Filistin ve Mısır alındı. Kadisiye Savaşı‘nda İran ordusu yenilgiye uğratıldı (636). Irak Müslümanların eline geçti. Nihavend Savaşı‘nda İran ordusu son kez yenilerek Sasani Devleti yıkıldı (642). İran’ın fethi tamamlandı. Müslümanların Horasan’a kadar ilerlemelerine ve daha sonraki yıllarda Türklerin Müslüman olmalarına ortam hazırlandı.
3) Hz. Osman Dönemi (644-656):
  • Osman fetih siyasetini devam ettirdi. Kafkaslar aşılarak, Hazar ülkesine akın yapıldı. İslam orduları Anadolu cephesinde Toroslara kadar uzandı. Afrika’da Libya geçilerek, Bizans’a bağlı olan sahil şeridinde ilerlediler. Şam Valisi Muaviye, Suriye sahillerinde ilk İslam donanmasını kurarak Kıbrıs’a sefer düzenledi.
  • Kur’an-ı Kerim çoğaltılarak illere gönderildi. Osman’ın önemli görevlere akrabalarını getirmesi iç karışıklıklara yol açtı. Yönetimden rahatsız olanlar Hz. Osman’ı şehid ettiler (656).
4) Hz. Ali Dönemi (656-661):
  • Hilafeti iç çekişmelerle geçti. Bu nedenle fetih hareketi durdu. Suriye valisi Muaviye, Hz. Ali’nin hilafetini tanımadı. Cemel (Deve) Olayı ve Sıffin Savaşı çıktı. Muaviye, yenilmek üzereyken hile yoluna baş vurdu. Hakem Olayı olarak bilinen bu gelişme sorunu iyice çıkmaza sürükledi. Hz. Ali taraftarları bölündü. Bir kısmı ordudan ayrıldı. Bunlara Hariciler Böylece, ilk mezhep ayrılığı da ortaya çıktı. Hz. Ali bir Harici tarafından şehid edildi. Dört halife devri de böylece sona erdi.

EMEVİLER DÖNEMİ (661-750)

  • Emevi Devleti’nin kurucusu olan Muaviye, devlet merkezini Şam’a taşıdı. Hilafeti, babadan oğula geçen bir saltanat haline getirdi. Muaviye’nin oğlu Yezid, halifeliğini tanımayan Hz. Hüseyin ve taraftarlarını Kerbela‘da şehid ederek Müslümanları derinden yaraladı (680).
  • Emeviler döneminde İstanbul kuşatıldı. Fas ve Cezayir Bizans Afrika’dan çıkarıldı. Tarık bin Ziyad, CebelitarıkBoğazı’nı geçerek İspanya’ya çıktı. Kadiks Savaşı‘nda Vizigotlar yenilgiye uğratıldı. Toledo ve Kurtubafethedildi. Arkasından Portekiz alındı. İslam ordularının Avrupa ilerleyişi, Puvatya Savaşı‘nda Franklara karşı alınan yenilgiyle durdu.
  • Maveraünnehir ve Türkistan’ın fethi tamamlandı. Ömer bin Abdülaziz‘in bölge halkını vergiden muaf tutması üzerine İslam Türkler arasında hızla yayıldı. Semerkant ve Buhara şehirleri kısa sürede İslam kültür merkezleri haline geldi.
  • Abbasilerin Emeviler aleyhindeki faaliyetleri ve Ebu Müslim isyanı sonucu Emevi Devleti yıkıldı.

Endülüs Emevi Devleti (756-1031):  

  • Abbasilerden kaçan, Emevi hanedanına mensup Abdurrahman, İspanya’da Endülüs Emevi Devleti‘ni kurdu (756). Abbasilerin Bağdat’ta, Emevilerin İspanya’da, Fatımilerin ise Mısır’da “halife” ünvanını kullanmaları üzerine, İslam dünyası X. yüzyılda üç ayrı siyasi güç tarafından temsil edilmeye başlandı.
  • Endülüs Emevi Devleti’nin yıkılmasıyla yerine yirmiye yakın irili ufaklı devlet kuruldu. Bu devletler hristiyanların baskısı karşısında geri çekildiler. Böylece Hristiyanların Reconquista Devri (eski toprakları yeniden ele geçirmehareketi) başladı. Gırnata hariç, birçok şehir elden çıktı. Aragon Kralı Ferdinand ile Kastilya Kraliçesi İzabel’in evlenmeleriyle İspanya Krallığı kuruldu (1469).

Beni Ahmer (Gırnata) Devleti (1230-1492):
  • Endülüs Emevilerinin mirası üzerinde kurulmuştu. Devlette iç karışıklıkların çıkması üzerine, Ferdinand Gırnata’yı işgal etti. Beni Ahmer Devleti yıkıldı (1492). İslam medeniyetine ait tüm eserler yakıldı. Engizisyonmahkemesi kurularak zulüm ve işkence makinesi devreye kondu. Müslümanlar ve kendileriyle aynı kaderi paylaşan Yahudiler öldürüldü. (Osmanlı Devleti bunlara yardım elini uzattı).

ABBASİLER DÖNEMİ (750-1258)


  • Abbasi Devleti’nin kurulmasıyla Irak ön plana çıkarak, Suriye’nin nüfuzu sona erdi, Bağdat başkent yapıldı. Emeviler devrinde köle statüsünde görülen Arap olmayan milletler, Abbasiler devrinde Araplarla eşit hale geldiler. İranlıların ve Türklerin devlet idaresinde etkinliği arttı. Abbasiler, Emeviler gibi büyük fetihlerle değil, medeni ve ilmi faaliyetleri ile tanınmışlardır. Siyasi alanda ilk önemli zafer Çinlilerle yapılan Talas Savaşı‘dır (751). Bu savaşta Karluk Türkleri de Arapların yanında yer almışlar ve savaştan sonra da Müslüman olmuşlardır. Talas Zaferi, Çin’in batıya yayılma siyasetini durdurmuş, Müslümanların Çin bilim ve teknolojisi ile tanışmalarına ortam hazırlamıştır.
  • Mu’tasım döneminde Samarra Şehri kurularak Türkler buraya yerleştirilmiş ve onların askeri ve siyasi yeteneklerinden faydalanılmıştır. Anadolu’da Bizans sınırında kurulan Avasım Eyaleti‘ne de Türkler yerleştirilmiştir. Abbasi Devleti’ndeki Türk tesiri IX. yüzyıldan itibaren zirveye ulaşmıştır. Türk komutanlar siyasi nüfuz kazanmış, uzak eyaletlerin valiliklerini aralarında paylaşmışlardır. Fakat, bu eyaletlerin başına bizzat gitmeyip güvendikleri komutanları vekil (naib) olarak göndermişlerdir.
  • Halifelerin otoritelerinin zayıflaması, vilayetlerin “naibler” tarafından idare edilmesi ve iç isyanlar Abbasi Devleti’nin parçalanmasına sebep oldu. Devletin doğusunda ve batısında, şeklen Abbasilere bağlı devletçikler ortaya çıktı. Bunlar:
  • İran, Irak ve Horasan’da: Tahiriler, Saffariler, Büveyhiler ve Samanoğulları.
  • Mısır ve Kuzey Afrika’da: Ağlebiler, Tolun-oğulları, İhşidiler, Fatımiler.
  • İslam aleminin içeriden bölündüğü ve halifelerin sadece birer sembol haline geldiği bu devirde ortaya çıkan yeni bir siyasi güç, hem halifeleri baskıdan korumuş, hem de durmuş olan fetihleri yeniden başlatmıştır. Bunlar Selçuklu ailesinin idaresindeki Oğuz Türkleridir. 1055’de Tuğrul Bey’in Bağdat’a girmesiyle İslam ve Yakındoğu tarihinde yeni bir sayfa açılmıştır. Oğuzlar, Anadolu’yu fethetmiş ve Yakındoğu’da istikrarı sağlamışlardır. Ancak, XIII. yüzyılın ilk çeyreğinde Moğolistan’dan yükselen yeni bir güç Türk ve İslam alemi üzerine yuvarlanmış, bu arada Abbasi hilafetine son vermiştir (1258). Son Abbasi Halifesi Mutasım’ın Moğollar tarafından katledilmesinden sonra, aynı aileden biri Memluk Sultanı Baybars tarafından Mısır’da halife ilan edilmiştir. Mısır’daki Abbasi hilafeti, Osmanlı Devleti’nin Mısır’ı alması üzerine son bulmuştur.

İSLAM KÜLTÜR ve MEDENİYETİ

  • İslam medeniyetinin temellerini teşkil eden ilkeler, Kur’an-ı Kerim’in hükümlerinden oluşur. Bu ilkeler dinisosyalve iktisadi alanların tümünü kapsar. İslamiyet’in temel esaslarına göre devletin iki amacı vardır: İnsanlar arasındaadaleti sağlamak ve ülke kaynaklarının tamamının halkın yararına kullanılmasını temin etmek.
  • İslam medeniyeti, Kur’an’da belirlenmiş temel ilkelerden sapmamak kaydıyla, İslamiyet’in ilk yıllarından günümüze kadar, Müslüman olmuş toplumların kültürel katkılarıyla oluşmuş ve bu gün de gelişimini sürdürmektedir. Bu açıdan İslam medeniyeti, İslamiyet’i kabul etmiş olan tüm milletlerin tarih boyunca katkılarıyla oluşturdukları bir ortak medeniyettir. Biz burada Abbasilerin yıkılmasına kadar geçen süre içindeki durumu inceleyeceğiz.
Devlet Yönetimi:
  • Muhammed, Medine İslam Devleti’nin başkanıydı. Sadece İslam Dini’nin peygamberi değil, aynı zamanda siyasi, askeri, idari ve adli yetkileri elinde tutan kişiydi. Hz. Peygamber’den sonra halifeler devlete başkanlık yaptılar. İlk dört halife “seçim” ile belirlendi. Emevilerden itibaren hilafet babadan oğula geçen bir saltanat halini aldı. Devletin merkezi Medine’ydi. Hz. Ali Kufe’ye, Emeviler Şam’a, Abbasiler ise Bağdat’a taşıdılar.
  • Ömer devrinden itibaren sınırların genişlemesi idarede yeni sorunlar ortaya çıkardı. Bu ihtiyacı karşılamak üzere ülke “yönetim birimlerine” ayrıldı. İllerin başına “valiler” atandı. Halifelerin bizzat davalara bakma uygulaması kaldırılarak, bu görev için “kadı”lar tayin edildi. Devlet hazinesi (Beytü’l-mal) kurularak, başına ”hazinedar”ünvanlı bir görevli atandı. Vergi sistemi yeniden düzenlendi. Hicri Takvim hazırlandı.
Ordu:
  • Osman ilk donanmayı kurdu. Hz. Ebubekir maaşlı komutanlar tayin etti. Hz. Ömer düzenli orduların kurulması amacıyla “Divanü’l – Cünd“‘ü (Ordu Divanı) kurdu. Ordugah şehir uygulamasını başlattı. Daha sonra Basra, Kufe, ŞamFustat ve Merv önemli ordugah şehirler haline geldiler.
  • Emeviler Hassa Birliği, Abbasiler ise Avasım Şehirleri Ayrıca Emeviler, “Şurta” (Polis) ve “Berid” (Posta); Abbasiler ise “Vezirlik” teşkilatlarını kurdular.
Hukuk:
  • İslamiyet bir inanç sistemi olduğu kadar Müslümanların dünyevi hayatını düzenleyen bir sosyal hukuk Çeşitli grup, toplum ve milletlerin İslamiyet’i farklı anlama ve yorumlamalarından dolayı Emeviler döneminde “fırka“laşmalar başlamış; Abbasiler devrinde ise felsefi, siyasi ve itikadi mezhepler ortaya çıkmıştır.
  • İslamiyet Ehl-i Kitab’ın devamına izin vermiş; Hristiyan ve Yahudiler, “zimmet hukuku” çerçevesinde inançlarını sürdürmüşlerdir. Bunlar, devletin kendilerine tanıdığı himaye karşılığında cizye ödüyorlardı. İslam hukuku bunlara uygulanmıyordu.
İktisadi Hayat
  • İktisadi hayat ticaret, sanayi, tarım ve hayvancılığa dayanıyordu. Bağdat, Basra, Kahire, İskenderiye gibi şehirler kara ve deniz ticareti merkezleri haline gelmişlerdi. Müslüman tüccarlar hurma, şeker, pamuklu ve yünlü kumaşlar, demir aletler ve cam eşya ihraç ederler; bunlara karşılık baharat, ipek, fildişi ve deri mamulleri ithal ederlerdi.
  • Devletin başlıca gelir kaynakları zekat, ganimet, haraç, cizye ve öşürdü. Ayrıca maden, tuzla, gümrük gibi gelir kaynaklarından da vergi alınırdı. İlk resmi para Emevi Sultanı Abdülmelik tarafından bastırılmıştır.
Yazı, Dil ve Edebiyat:
  • Abdülmelik, resmi yazışmalarda Arap alfabesinin kullanılmasını emredince bu alfabe yaygınlaştı. Zayıf kültürlü toplumlar zamanla Araplaştılar. Arapça, fetihlerle birlikte Arap yarımadasının dışına çıktı. Milletlerarası bir nitelik kazandı. Arapça’nın Kur’an dili olması da bu dilin yayılmasında ve uluslararası bir nitelik kazanmasında etkili oldu.
  • Muhammed’in hayatını ve siyasi gelişmeleri konu alan eserlerin yazılmasıyla yazılı bir gelenek başladı. Bu çalışmalar İslam tarihçiliğinin de başlangıcı oldu.
Bilim ve Sanat:
  • Emeviler döneminde Kufe ve Basra önemli kültür merkezleri haline geldiler. Kur’an’ın okunup açıklanması dil, hadis, akaid, fıkıh ve bibliyografya bilimlerini doğurdu. Hadis ilminde Buhari, fıkıhta Ebû Hanife aşılamayan eserler ortaya koymuşlardır. Taberi tarihçilikte çığır açmıştır.
  • Abbasiler devrinde Yunanca, Farsça, Hintçe ve Süryanca dillerinden çok sayıda çeviri yapıldı. Bu çevirilerin yapıldığı“Beytü’l-Hikme” (Bilgi Evi) meşhurdur. Müslümanlar eski kültür ve bilgileri kendi düşünce tarzlarına uyarlayarak geliştirdiler.
  • Tıp alanında İbn Sina zirveye ulaşmış, Tıbbın Kanunları isimli eseri 500 yıl Avrupa üniversitelerinde ders kitabı olarak okutulmuştur. Astronomi ve matematikte Biruni ve Harezmi zirveye çıkmışlardır. Cabir bin Hayyan İslam kimyasının babası sayılır. Felsefede Kindi, Farabi, İbn Sina ve İbn Rüşd İslam düşüncesinin zirveleridirler.
  • Mimari eserlerde, Suriye’de Roma ve Bizans, Mezopotamya’da Sasani ve Nasturi, Mısır’da eski Mısır sanatının tesirleri görülür.
  • Emeviler camilere mihrap ve minareyi Elhamra Sarayı, Kubbe-i Sahra ve Ümeyye Camii Emevi mimarisinin başlıca örnekleridir. Emeviler döneminde İslam mimarisi Avrupa mimarisiyle boy ölçüşebilecek düzeye geldi.
  • Muhammed döneminde, İslamiyet’i yeni kabul etmiş, puta tapmaktan henüz ayrılmış kişilerin anılarını canlandırmamak için resim ve heykel yasaklanmış; bu yasağa rağmen Müslümanların diğer kültürlerle etkileşimi sonucu, Emeviler döneminde Kasr-ül Hayr Sarayı, Abbasiler döneminde ise Balkuvara Sarayı resim,kabartma ve heykellerle süslenmiştir.

İslam Medeniyetinin Diğer Medeniyetlere Etkisi:
  • İslam dini, getirdiği yüce insani değerlerle kendi dışındaki din , kültür ve medeniyetler üzerinde etkili olmuştur. İslam medeniyeti her Müslümanın gittiği yere kadar ulaşmıştır. En çok etki ettiği sahalardan biri Avrupa’dır.
  • yüzyılda Endülüs’teki zengin İslam kültürü İspanya üzerinden Avrupa’ya taşmaya başladı. Bu faaliyette Toledoşehri önde gelmektedir.
  • Endülüs’teki İslam bilginlerinin çok sayıda Hristiyan öğrencileri vardı. Bunlar hocalarını Avrupa’ya tanıttılar. Eski Yunan’dan, Hint’ten, İran’dan gelen ve İslam medeniyetinden süzülerek geçen bilimsel ve felsefi çalışmalar Latince’ye tercüme edildi. Böylece tıp, matematik, astronomi, kimya, felsefe gibi sahalarda insanoğlunun bilgi birikimi Avrupa’ya mal oldu. İslam medeniyeti, Ortaçağ Avrupa’sını aydınlatacak ışığı yaktı.

13 Ekim 2019 Pazar

İslamiyet Öncesi Türk Tarihi

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK TARİHİ:
Türk Adı: Güçlü – Türeyen – Töreli – Olgunluk Çağı – Erdemli – Nizam Sahibi Gibi Anlamlara Gelmektedir Türk Adına İlk Kez: Çin Yıllıklarında, Bunun Yanında Bizans – Sasani (İran) – Arap
Kaynaklarında Rastlanmaktadır * Türk Adının Bir Çok Kaynakta Geçmesi Göçebe Yaşamdan Dolayı Bir Çok Milletle İletişim Kurmuş Olmasındandır * Türk Adına İlk Kez Başka Milletlerin Kaynaklarında Rastlanılması Yazılı Hayata Geç Geçmiş Olmamızdandır Türk Kültürleri: Anav (En Eski Kültür) – Afanesyevo – Karasuk – Tagar – Androva – Kelteminar Kültürleri

Türk Göçleri ve Sonuçları Göçlerin Nedenleri
İklim koşullarının değişmesine bağlı olarak meydana gelen kuraklık, artan nüfusa mevcut toprakların yetmemesi ve bu gelişmelerin sonucunda bölgede geçim sıkıntısının ortaya çıkması
Türk boyları arasındaki siyasal anlaşmazlıklardan dolayı ortaya çıkan savaşlar Dış baskılardan (Çin, Kitan ve Moğol) dolayı Türklerin bağımsızlıklarını kaybetmek istememeleri Salgın hayvan hastalıkları ve otlakların yetersiz hale gelmesi
Göçlerin Sonuçları
Orta Asya kültür ve medeniyeti dünyanın değişik yerlerine yayılmıştır. Orta Asya’da kalan boylar Hunların yönetiminde ilk Türk devletini kurmuşlardır. Farklı bölgelerde Türk devletleri kurulmuştur.
Batıya giden Türkler, Kavimler Göçü’nü başlatmışlardır. Türkler değişik kültür çevreleriyle etkileşim içine girmişlerdir. Türklerin çok çeşitli bölgelere yayılması, Türk tarihinin bir bütün halinde incelenmesini engellemiştir.
Türklerin atı evçilleştirmeleri ve tekerleği kullanmaları çok uzak bölgelere göç etmelerine yardımcı olmuştur.
İlk Türk Devletleri
 1. Asya Hun İmparatorluğu
Kuruldukları tarih kesin olarak bilinmeyen Hunlar hakkında Çinlilerin verdiği bilgiler M.Ö. I. Bin yılın başlarına kadar uzanır.
M.Ö. III. yüzyılın ikinci yarısında Hunlar, Çinlilere karşı büyük bir güç haline gelmişlerdir. Çinliler, Hun akınlarına engel olabilmek için kuzey sınırlarında bir duvar örmeye başlamışlardır. Bugün “Çin Seddi” diye bildiğimiz bu duvar M.Ö. 214 yılında tamamlanmıştır.
Çinlilerle mücadele eden Mete Han’ın asıl düşüncesi, Çin’i etkisiz hale getirmekti. Çin’i yıllık vergiye bağlayan Mete, gücünün sembolü olarak Çinli bir prensesle evlenmiştir.
Kalabalık Çin nüfusu içerisinde Türklerin asimile olmasından çekinen Mete, Çinlilerle antlaşma yapmış ve onlarla dost kalmayı tercih etmiştir.
Mete Han’dan sonra Hunlar zayıflamıştır. Bu dönemde, Çinlilerin propagandasıyla Hun beyleri birbirine düşmüştür. Mete’nin ölümünden sonra zayıflayan Hunlar, önce Doğu ve Batı olarak sonra da Güney ve Kuzey olarak parçalanmışlardır.
Kavimler Göçü
Aral gölü çevresinde toplanan Hun boyları Orta Asya’daki Çin baskısı ve kuraklık yüzünden IV. yüzyılın ortalarından itibaren batıya doğru göç ederek barbar kavimleri Roma İmparatorluğu üzerine saldırmaları sonucu Kavimler göçü olmuştur (375).
Kavimler Göçü’nün Sonuçları
Roma İmparatorluğu ikiye ayrılmıştır (395). Batı Roma İmparatorluğu yıkılmıştır (476). Avrupa’da yeni milletler ortaya çıkmış ve yeni devletler kurulmuştur. Böylece Avrupa’nın günümüze kadar gelen etnik yapısı oluşmuştur. İlkçağ’ın sonu Ortaçağ’ın başlangıcı kabul edilmiştir. Feodalite (Derebeylik) rejimi ortaya çıkmıştır.
Avrupa’da Hun Devleti kurulmuştur. Hristiyanlık barbar kavimler arasında yayılmıştır.
2. Göktürk Devleti (552 - 630) Göktürkler Türk adıyla kurulan ilk devlettir. Başkentleri Ötüken, ilk hükümdarları Bumin Kağan’dır.
Ülkenin batısını yöneten İstemi Yabgu batı yönünde fetih hareketlerinde bulunmuş, Akhunlara karşı Sasanilerle birleşmiş ve bu devletin toprakları Göktürkler ile Sasaniler arasında paylaşılmıştır. Çinlilerin Göktürk Devleti’ni içişlerine karışması sonucunda 582 tarihinde ülke ikiye ayrılmıştır.
Doğu Göktürkleri 630 yılında, Batı Göktürkleri ise 659 yılında Çin egemenliğine girerek yıkılmışlardır.
3. Kutluk Devleti (682 - 745)
Kutluk Devleti’nin en güçlü olduğu dönemler Bilge Kağan ve kardeşi Kül Tiğin dönemleri olmuştur. Vezir Tonyukuk ise danışman olarak Kutluk Devleti’nin siyasetinde önemli rol oynamıştır.
Bilge Kağan öldükten sonra Kutluk Devleti’nde iç karışıklıklar başlamıştır. Basmil, Karluk ve Uygur Türkleri Kutluk Devleti’ne son vermişlerdir.
4. Uygur Devleti (745 - 840)
Doğu Türkistan’a yerleşen Uygurlar, diğer Türk boylarını egemenlikleri altına aldılar. Uygurların en önemli özelliği yerleşik hayatı benimseyen ilk Türk toplumu olmalarıdır. Bu nedenle tarım, sanat ve ticarette ilerlemişlerdir. Mani dinine ait tapınaklar yaparak mimaride gelişme göstermişlerdir.
Uygurlar, XIII. yüzyılda Cengiz Han’ın egemenliğini kabul etmişlerdir. Bundan sonra Moğollar Uygur Türklerini önemli görevlere getirmişlerdir. Uygur yazısı, Moğolların da yazısı olmuştur. Uygurlar, diğer Türk toplulukları ile birlikte Moğolların Türkleşmesinde önemli rol oynamışlardır. Çağatay ve Özbek Türkleri bu şekilde ortaya çıkmıştır.
DİĞER TÜRK DEVLET ve TOPLULUKLARI Sibirler: Batıya göçtüler. Bizans’la mücadele ettiler. Hazar Devleti’ne temel oluşturdular.
Avarlar: Göktürklerin baskısıyla Batı’ya göçtüler. Orta Avrupa’da devlet kurdular. İstanbul’u kuşattılar. Ruslara devlet teşkilatını öğrettiler. Frank saldırılarıyla yıkıldılar. Balkanlar’daki yerli topluluklara karışarak benliklerini kaybettiler.
Bulgarlar: Oğuz kökenlidirler. Batıya göçtüler. Avar baskısından kurtularak bağımsız oldular. Hazar saldırılarıyla yıkıldılar. İtil Bulgarları yüzyılda İslamiyet’e girdiler. Tuna Bulgarları ise Hristiyanlığı kabul ederek benliklerini yitirdiler.
Hazarlar: İtil merkez olmak üzere bağımsız bir devlet kurdular. Devlet yöneticileri Musevilik dinini kabul ettiler; fakat, inanç konusunda hoşgörülü davrandılar. Ruslar tarafından yıkıldılar.
Macarlar: Ogur Türkleriyle karışarak ortaya çıktılar. Peçenek baskısıyla bugünkü yerlerine yerleştiler. Hristiyanlaşarak Türklüklerini terk ettiler.
Peçenekler: Batıya göçtüler. Devlet teşkilatı kuramadılar. Bizans hakimiyetine girdiler. Hristiyan-laşarak Balkanlar ve Anadolu’ya yerleştiler. Malazgirt Savaşı’nda Selçukluların safına geçtiler.
Kıpçaklar (Kumanlar): Bir kısmı Moğollara karışarak Macaristan’a kadar gitti. Geriye kalanlar Altınordu Devleti‘ne temel oluşturdu. Moğolların Türkleşmesinde etkili oldular. Mücadeleleri Dede Korkut Destanı’na konu olmuştur.
Oğuzlar (Uzlar): Bir kısmı Balkanlara yerleşerek zamanla Hristiyanlaştı. Güneye inenler ise İslamiyet’i seçtiler.Selçuklu, Osmanlı ve diğer Türk devletlerini kurdular. İslamiyet’i benimsemeleri, yerleşik hayata geçmelerinde etkili oldu.
Türgeşler: Göktürk mirası üzerinde yaşadılar. İslamiyet’in Orta Asya’da yayılmasını önlediler. Karluklar tarafından siyasi hayatlarına son verildi.
Kırgızlar: Uygurları yıkarak bağımsız oldular. Sonra, Moğol hakimiyetine girerek Kırgızistan’a yerleştiler. Manas Destanı Kırgızlara aittir.
Karluklar: Talas Savaşı’nda Araplara yardım ettiler. Savaştan sonra Müslüman Daha sonra Karahanlı Devleti’netemel oluşturdular.
İlk Türk Devletlerinde Kültür ve Medeniyet Devlet Yönetimi
Türklerde hükümdarlar ülkeyi törelere, gelenek ve göreneklere göre yönetirlerdi. Hükümdarların görevi dağınık boyları toplamak, halkın ihtiyaçlarını gidermek, toplumda adalet ve eşitliği sağlamak, halkın huzur ve güvenini sağlamaktı.
Türklerde iktidarı ve hükümdarı kontrol eden, savaş ve barış gibi konularda devleti ilgilendiren önemli konuları görüşen ve kurultay adı verilen bir meclis bulunuyordu.
Bazı Türk hükümdarları kurultayın aldığı kararların bir kısmını uygulamamıştır. Bu durum kurultayın danışma meclisine benzediğini göstermektedir.
Eski Türklerde, devlet yönetme görevinin Hükümdarlara tanrı tarafından verildiğine olan inanç halkın Hakan’a mutlak bağlılığını sağlamıştır. Osmanlılara kadar Türk devletlerinde “Ülke toprakları hükümdar ailesinin ortak malıdır.” anlayışı devam etmiştir.
Bu uygulamanın sonuçları şunlardır:
Aile üyeleri arasında sık sık taht kavgaları yaşanmıştır. Türk devletleri kısa sürede parçalanmış ve yıkılmıştır. Ayrıca irili ufaklı birçok devletin kurulmasına neden olmuştur.
İç mücadeleler Türk devletlerinin zayıflamasına ve dış müdahalelere ortam hazırlamıştır. Ordu
Türk devletlerinde hemen her Türk savaşa hazır durumda olduğundan, askerlik özel bir meslek sayılmazdı. Türk ordusunun temeli, atlı askerlerden meydana gelmiştir. Düzenli ve disiplinli ilk Türk ordusunun kurucusu Mete Han’dır. Mete Han, Türk ordusunu “onlu sisteme” göre teşkilatlandırmıştır (Onbaşı, Yüzbaşı, Binbaşı ve Tümenbaşı gibi).
Hukuk
Eski Türklerde yazılı hukuk yoktu. Türklerin âdet, gelenek ve göreneklerinden oluşan yazısız hukuka “töre” (türe) denilirdi. Bununla beraber, törenin anayasa niteliğinde, adalet, eşitlik ve iyilik gibi değişmez ilkeleri vardı.
Uygurlarla birlikte hukuk daha sağlam ve şekilci bir nitelik kazanmıştır. Ticaret hayatının gelişmesi, kişiler arasındaki ilişkilerin “kanıtlanabilir” nitelikte olmasını gerektirdiğinden yazılı ve tanıklı sözleşmeler önem kazanmıştır.
Türklerin ceza işlerinin kesin hükme bağlanması ve devlet tarafindan takip edilmesi toplumda ''kan gütme'' geleneğinide engellemiştir.
Din ve İnanış
Türklerde en eski din Göktanrı dinidir. Gökten başka bazı dağ, ırmak, vadi gibi varlıklarda bir takım gizli güçlerin bulunduğuna inanılırdı. Bu arada güneş ve ay kutsal sayılmıştır. Eski Türklerde tanrı,
sonsuzdur ve herhangi bir şekle sokulamaz. Bundan dolayı Türklerde putçuluk olmadığı gibi putları korumak için yapılan tapınaklar da yoktur.
Öldükten sonra dirilmeye inanan Hunlar, ölülerini günlük eşyalarıyla birlikte gömerlerdi. Türklerdeki tek Allah inancı ve yeniden dirilme düşüncesi Türklerin İslâm dinini kolaylıkla benimsemelerinde etkili olmuştur. Türkler Maniheizm, Budizm, Nasturizm (tabiatçılık), Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık gibi inançları kabul etmişlerdir.
Sosyal ve İktisadi Hayat
Hunlar ve Göktürkler dönemlerinde göçebe bir hayat süren halk çadırlarda yaşıyordu. Türklerin yaşadıkları coğrafi şartlar hayvancılık faaliyetlerini öne çıkarmıştır.
Türkler Uygurlar döneminde yerleşik hayata geçmişlerdir. Bu gelişmeler sonucunda Türklerde mimari gelişmiş, şehircilik ve şehir kültürü ortaya çıkmıştır.
Türk devletlerinde sosyal hayat sınıfsızdı. Başarılı olan bir kişi en üst görevlere kadar çıkabilirdi. Ayrıca Türklerde kölecilik anlayışı yayılmamıştır.
Elverişli bölgelerde tarım faaliyetleriyle uğraşılmıştır. Türkler arpa, buğday ve darı gibi tahılları yetiştirmişlerdir.
Yenilgiye uğratılan ve egemenlik altına alınan ülkelerden alınan yıllık vergiler ve halktan toplanan vergiler Türk ekonomisine destek olmuştur.
Türkler yakın komşularıyla yoğun ticari ilişkilerde bulunmuşlar, ticaret yaptıkları ülkelere canlı hayvan, konserve et, deri, kösele, kürk ve hayvani gıdalar satmışlardır.
Türklerin yaşadığı topraklardan geçen İpek ve Kürk Yolları Türk devletlerine önemli ölçüde gelir sağlamıştır.

11 Ekim 2019 Cuma

Üniversiteye girişte 3 bölüme 'başarı sırası' düzenlemesi

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç: YÖK Genel Kurulunca, hukuk fakülteleri için 190 bin olan başarı sırası şartının 125 bin olarak yenilenmesine karar verildi. Gelecek yıldan itibaren hukuk fakültelerine alımlar bu şarta göre yapılacak. Öte yandan başarı sırası şartını iki fakülte için de genişlettik ve eczacılık fakülteleri için en düşük başarı sırası şartını 100 bin, diş hekimliği fakülteleri için en düşük başarı sırası şartını da 80 bin olarak belirledik

9 Ekim 2019 Çarşamba

Yüzyıl Hesaplamaları

Milattan Sonraki tarihler için aşağıdaki şekilde hesaplarız.
Tarihimiz eğer iki basamaklı veya tek basamaklı ise 1. yüzyıldır.
Örnek: 59 ⇒ 1. yy
7⇒ 1. yy
87 ⇒ 1. yy

Tarihimiz eğer üç basamaklı ise yüzler basamağına 1 ekliyoruz.
Örnek: 600 ⇒ 6 + 1 = 7. yy
857 ⇒ 8 + 1 = 9. yy
0-25 yüzyılın 1. çeyrek
25-50 yüzyılın 2.çeyrek
50-75 yüzyılın 3.çeyrek
75-100 yüzyılın 4.çeyrek

0-50 yüzyılın ilk yarısı
50- 100 yüzyılın ikinci yarısı

Yüzyılın hangi yarısında olduğunu öğrenmek için verilen yılın son iki rakamına bakmak gerekir. son iki rakama göre;

M.Ö
0-49 II. yarı
50-99 I. yarı

Aynı şekilde verilen yılın kaçıncı çeyrekte olduğunu görmek için yine son iki rakama bakılır. son iki rakama göre;

M.Ö
0-24 IV. çeyrek
25-49 III. çeyrek
50-74 II. çeyrek
75-99 I. çeyrek

Soru: MÖ 1383 yılı, kaçıncı yüzyılın hangi yarı ve çeyreğine denk gelir?
Cevap: ilk iki rakam 13 olduğuna göre 1 ekleyip yüzyılı buluruz. 13+1= 14. yy.

Son iki rakam 83. yukarıdaki açıklamadan yola çıkarak; 83 rakamı I. yarı, I. çeyrektir.

Net olarak: MÖ 1383 yılı; 14. yy., 1. yarı, 1. çeyrek

7 Ekim 2019 Pazartesi

Otuz Yıl Savaşları(1618-1648) ve Modern Devlet

İngiltere ve Fransa XII. yüzyıldan itibaren bağımsız hareket etmeye başlamıştır. Kiliseye karşı belli bir mücadele o tarihlerden itibaren artarak devam etmiştir.
XV.yüzyıldan itibaren kiliseye karşı eleştiriler artmaya başlamıştır. Kendisine Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu ismini veren Habsburg hanedanı Avrupa'ya hakim olma çabasında Papalığın desteğinde hareket ederken, onun hakimiyetine karşı mücadele edenler ise protestan mezhepleri desteklemişlerdir. XVII. yüzyılın ikinci yarısına kadar devam eden savaşlarda Habsburglar yenilmiş ve Avrupa'da  politik çoğulculuk kazanmıştır.

Otuz Yıl Savaşlarının Nedenleri

  • Kutsal Roma Germen İmparatorluğu’nun (Habsburg Hanedanı) Avrupa’da tek hakim güç olma isteği.
  • Protestanlık hareketi ve bu harekete destek veren Alman prenslikleri (Saksonya ve Brandenburg gibi)
Protestan:Beş Alman prensi ve on dört şehir, imparatoru protesto etmiş ve bu nedenle Martin Luther’e taraftar olan Hrıstiyanlara “Protestan” denilmiştir.
Otuz Yıl Savaşlarının Gelişimi
  • Almanya’da Kutsal Roma Germen İmparatorluğu ile Protestanlar ve destekçileri arasında mücadele başladı.
  • Zamanla savaşa Fransa, Danimarka, İspanya ve İsveç de katıldı.
  • Tüm Avrupa sefalet içinde kaldı.
  • Savaş zamanla dini nitelikten çıkarak siyasi içerikli bir savaşa dönüştü. (Katolik Fransa’nın Protestan Alman prenslerini desteklemesi bu duruma örnektir.)
  • Alman prensliklerinin Kutsal Roma İmparatorundan desteğini çekmesi ve Danimarka ile İsveç'in anlaşması sonrasında imparatorluğun direnci kırılmış ve barış anlaşmasına yönelmiştir.
  • İspanya ve Fransa ise 1659'a kadar savaşmıştır.








Otuz Yıl Savaşları Sonrası Avrupa Haritası

Otuz Yıl Savaşlarının Sonuçları

  • Otuz Yıl Savaşları Westphalia Antlaşması ile sona ermiştir.
  • Kutsal Roma Germen İmparatorluğu güç kaybetmiştir.
  • Protestanlık ve Kalvenizm tanınmıştır.
  • Modern Devlet Anlayışı doğmuştur.
Westphalia Antlaşması  ve Sonuçları
Bu antlaşma tek bir antlaşmadan ibaret olmayıp iki antlaşmayı içine alan bir antlaşmalar dizisidir(Münster Antlaşması ve Osnabrück Antlaşması ,hatta Pyrenees Antlaşması). Habsburg elçilerinin Fransa ve İsveç’le ayrı ayrı imzaladıkları ikili antlaşmalara verilen genel bir isimdir.

Sonuçları:
1.İlk büyük barış konferansıdır.
2.Sorunlar, din eksenli olmadan ele alınmıştır.
3.Papalık temsilcisi dinlenilmemiş ve antlaşmalara imzası alınmamıştır.
4.Almanya'da Katoliklik,Protestanlık ve Kalvinizm serbest bırakılmıştır.
5.Kutsal Roma İmparatorluğu adını almış olan Alman devleti parçalanmış ve gerilemeye başlamıştır.
6.Fransa ve İngiltere, Avrupa siyasetinde etkin olmaya başlamışlardır.
7.Hollanda,İsviçre ve Portekiz bağımsız olmuştur.
8.Avrupa'da tek imparatorluk projesi çökmüş.Bunun yerini denge politikası almıştır.
9.Modern devletler hukuku doğmuştur.
10.Evrensel devletler, yerini ulusal krallıklara bırakmıştır.

MODERN DEVLET
 Westphalia barışından sonra ortaya çıkmıştır. Kilisenin yerine ülkedeki merkezi otoritenin etkin olması süreciyle oluşmuştur. İngiltere ve İsveç gibi ülkelerde önce ulusal kiliseler, ardından modern devletlere gidiş olmuşken  ,diğerlerinde direk modern devlete geçiş olmuştur.
Modern devletin kuruluşunu hızlandıran etkenler:
1.Coğrafi keşifler
2.İstanbul'un fethiyle topların kaleleri yıkabileceğinin görülmesi
3.Matbaanın etkin kullanımı
4.Kiliseyle ulusal krallıklar arasındaki mücadeleler
Modern devletin unsurları: merkezi ordu ve  merkezî otoritenin koyduğu hukuk kuralları.


6 Ekim 2019 Pazar

TYT ve AYT PUAN HESAPLAMA

Türkçe, Matematik, Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler testlerinin olduğu TYT’de Türkçe ve Matematik testlerinin soru sayısı 40 iken, Fen ve Sosyal testlerinin soru sayısı 20. Bu testlerin yüzde oranları ise şu şekilde:

  • Türkçe: %33
  • Matematik: %33
  • Fen Bilimleri: %17
  • Sosyal Bilimler: %17

Bu oranlar ilk bakışta 1 matematik sorusunun 2 fen sorusuna eşit olduğu izlenimi uyandırabilir. Fakat bu doğru değil. Zira testlerin soru sayılarına oranladığımızda birbirine neredeyse eşit geliyor.

Sadece TYT puan hesaplama yapacaksanız şu yolu izlemelisiniz:

Her yaptığınız neti; Türkçede 3,3 ; Matematikte 3,3 ; Fen Bilimlerinde 3,4 ; Sosyal Bilimlerde 3,4 sayılarıyla çarpın. ÖSYM’nin her adaya otomatik olarak verdiği 100 puanı ve OBP’nizi (Lise bitirme ortalamanızın yüzde 60’ı - ortalamanız 90 ise 90 x 0,6 = 54 puan) ekleyin. Çıkan sonuç TYT puanınızı verecektir.

AYT PUAN HESAPLAMA

TYT puan hesaplamada olduğu gibi AYT’de doğrudan bir puan hesaplama yapmanın bir mantığı yok, zira ÖSYM de bunu yapmıyor. ÖSYM; bir TYT puanı ve YKS puanı açıklıyor. Bu sebeple AYT puanını hesaplarken TYT’yi de dikkate alacağız.

AYT puanı hesaplarken TYT net katsayıları:

  • Türkçe: 1,32
  • Matematik: 1,32
  • Sosyal Bilimler: 1,36
  • Fen Bilimleri: 1,36 ile çarpın

AYT Alan testleri net katsayıları:

Sayısal:

  • Matematik: 3,00
  • Fizik: 2,85
  • Kimya: 3,07
  • Biyoloji: 3,07 ile çarpın.

Eşit Ağırlık:

  • Matematik: 3,00
  • Edebiyat: 3,00
  • Tarih-1: 2,80
  • Coğrafya-1: 3,33 ile çarpın.

Sözel:

  • Edebiyat: 3,00
  • Tarih-1: 2,80
  • Coğrafya-1: 3,33
  • Tarih-2: 2,91
  • Coğrafya-2: 2,91
  • Felsefe: 3,00
  • Din Kültürü: 3,33 ile çarpın.

Dil:

  • Her soru: 3,00 ile çarpın.

Bulduğunuz her sonucu toplayın. Ardından ÖSYM’nin her adaya otomatik olarak verdiği 100 puanı ve OBP’nizi (Lise bitirme ortalamanızın yüzde 60’ı - ortalamanız 90 ise 90 x 0,6 = 54 puan) ekleyin. Çıkan sonuç AYT puanınızı (YKS yerleştirme puanı) verecektir.

Elbette tüm bu işlemleri kendinizin yapmasına gerek yok. Puango, Puanzade, Doping Hafıza, Başarı Sıralamaları gibi siteler, tüm bu işlemleri otomatik olarak, sizin yerinize yapıyor. Hatta bazıları puan hesaplamakla kalmıyor aynı zamanda tahmini bir yerleştirme sıralaması da sunuyor. Puan tarafı genellikle çok çok benzese de, sıralamaların tamamen alakasız olma ihtimali var. Bunun sebebi ise her sene standart sapmanın farklı olması.

TYT’de hangi konulardan kaç soru var?

TYT sınavı ders fark etmeksizin okuduğunu anlama ve yorumlama sınavıdır. Bu yüzden yine ders fark etmeksizin paragraf tarzı sorularla karşılaşabilirsiniz. Sorular ağırlıklı olarak 9 ve 10. sınıfta işlenen konuları kapsıyor.

TYT soru sayıları:

  • Türkçe: 40
  • Matematik: 40
  • Coğrafya, Din Kültürü, Felsefe, Tarih: 5’şer soru, toplam 20
  • Fizik, Kimya, Biyoloji: Sırayla 7, 7, 6 soru, toplam 20

AYT’de hangi konulardan kaç soru var?

AYT, TYT’ye nazaran daha çok bilgi sınavıdır. Buna rağmen ÖSYM, soruları benzer şekilde paragraf şeklinde sorarak anlama ve yorumlama becerisini de test eder. AYT’deki sorularda TYT’de olduğu gibi sınıf mantığı yoktur. 12’inci sınıf konusunu 9’uncu sınıf sorusuyla karıştırarak sorar. Bununla birlikte şu konudan kesin soru var şeklinde bir yorum yapmak da doğru değildir.

Sınavın sayısal bölümünde “integralin sonucu nedir” tarzı bir soruyla da karşılaşmanız çok olası değil. Bunun yerine ÖSYM, bir olay anlatır; hangi işlemi kullanmanız gerektiğini size bırakır.

Sınavın sözel kısımlarında ise bu pek mümkün olmadığı için doğrudan bilgi istenir. Zaman zaman çok ayrıntı sorulduğu gibi çok temel şekilde de karşınıza çıkabilir.

Sayısal alan soru sayısı:

  • Matematik: 40
  • Fizik: 14
  • Kimya: 13
  • Biyoloji: 13

Eşit ağırlık alan soru sayısı:

  • Matematik: 40
  • Edebiyat: 24
  • Tarih-1: 10
  • Coğrafya-1: 6

Sözel alanı soru sayısı:

  • Edebiyat: 24
  • Tarih-1: 10
  • Coğrafya-1: 6
  • Tarih-2: 11
  • Coğrafya-2: 11
  • Felsefe: 12
  • Din Kültürü: 6

Dil alanı soru sayısı: 

  • 80 soru