18 Şubat 2024 Pazar

Osmanlı Devleti’nin Klasik Dönem Ekonomik Yapısı

 Osmanlı Devleti’nin Klasik Dönem Ekonomik Yapısı

1.Ahilik

      Fiskalizm, iaşecilik ve gelenekçilik  ilkeleri etrafında şekillenen Osmanlı ekonomisinde Ahiler önemli bir rol oynamışlardır.
  Osmanlı Devleti’nde Ahi örgütlenmesine lonca teşkilatı denilmiştir. Esnaflar birbirleriyle yardımlaşmayı ve dayanışmayı sağlamak amacıyla esnaf birlikleri kurmuşlar ve kurdukları bu esnaf birlikleriyle teşkilatlanmışlardır.
      Lonca Teşkilatı’nın geçmişte yaptığı görevlerin bir benzerini, günümüzde Esnaf Odası, Pazarcılar Odası ve Şoförler Odası gibi kurumlar üstlenmiştir.
      Osmanlı şehirlerindeki ekonomik faaliyetler her ülkede olduğu gibi belirli şartlara bağlandığı için her isteyen zanaata ve ticarete atılamazdı. Şehirlerde plansız iş yeri açmayı önlemek ve bölgeler arasında ekonomik dengeyi sağlamak için çeşitli tedbirler alınmıştır.  Bu tedbirlerden biri de gedik hakkıdır. Gedik hakkı, ihtiyaç duyulduğunda gerekli mesleki yeterliliğe sahip olan kişilerin dükkân açma hakkıdır.  Gedik hakkı sayesinde ticaret, ziraat ve sanayide dengeler korunmuş, ekonomik düzenin devamlılığı sağlanmıştır.

2.Kapalıçarşı
        Kapalıçarşı’nın, ekonominin kalbinin attığı yer olması, burayı diğer ülkelerle rekabet merkezi hâline getirmiştir. Ticaret yoluyla sermaye birikimi de yapılan Kapalıçarşı, bir finans merkezi olarak da önemli bir yere sahipti.
3.Ziraat
         Osmanlı Devleti büyük oranda tarıma dayalı sosyo-ekonomik bir yapıya sahipti ve nüfusun çoğunluğu köylerde yaşıyordu.  Köylülerin büyük bir kısmı vergi vermekle yükümlü reayadan oluşuyor ve çifthane sistemi içerisinde tarımla uğraşıyordu. 
        Halkın çok az bir kısmı da mukataa denilen işletme biçimindeki yerlerde yaşıyordu. Toprağın mülkiyeti devlete, kullanma hakkı ise köylülere aitti.  Köydeki her bir aileye bir çift öküzün sürebileceği bir arazi verilmekteydi. Köylüler dirlik sahibine çift vergisi öderler, ellerinde tuttukları topraklarda ürettikleri koyun, keçi ve bal gibi ürünlerin üretimi üzerinden belli miktarda vergi verirlerdi. Bu vergiler de yine dirlik sahiplerine ödenirdi.
         Osmanlı Devleti üretimi arttırmak ve üretimde devamlılığı sağlamak amacıyla bir kısım ekonomik tedbirler almıştır.
         Köylüler toprağı üç yıl üst üste ekmezse, köylünün elinden toprak alınır ve başkasına verilirdi. Toprağı üç yıl üst üste ekmeyen köylü, ceza olarak çift bozan vergisi öderdi.
          Tarım arazilerinin boş kalmasını önlemek ve üretici kesime vergi indirimi sağlayarak üretimi teşvik etmek, alınan bu tedbirlerden bir diğeriydi.

4.Üretim ve Tüketim

            Osmanlı ekonomik sistemi, küçük üreticiliğe dayanırdı.
     Klasik Dönem tüketim anlayışı köylerde, kasabalarda ve şehirlerde farklılık göstermiştir.  Tüketiciyi koruma konusunda ise kadı ve muhtesiplere önemli yetki ve sorumluluklar verilmiş, tüketiciyi korumak için çeşitli tedbirler alınmıştır.  Sanayi ve tarım ürünlerinin aynı özellik ve kalitede tüketiciye ulaştırılmasına çalışılmıştır.  Fiyatlar önceden belirlenmiş, esnafın belirlenen fiyatların üzerinde satış yapmasına izin verilmemiştir. Şehre gelen tarım ürünleri, kapan adı verilen toptancı hallerine getirilerek tüketicinin talebine sunulmuştur. 
Tüketiciyi Korumak İçin Alınan Tedbirler
1.Standardizasyon
Sanayi ve tarım ürünlerinin aynı özellik ve kalitede tüketiciye ulaştırılmasına çalışılmıştır.
2.Narh
Fiyatlar önceden belirlenmiş, esnafın belirlenen fiyatların üzerinde satış yapmasına izin verilmemiştir.
3.Toptancı halleri (kapan)
Şehre gelen tarım ürünleri, kapan adı verilen toptancı hallerine getirilerek tüketicinin talebine sunulmuştur.
       Osmanlı toprakları, Doğu ve Batı ekonomilerini birbirine bağlayan İpek ve Baharat Yollarının Akdeniz’e ulaştığı bölgede bulunuyordu.  Osmanlı’da dış ticaret ve transit ticaret teşvik edilmiş, elde edilen gümrük vergileriyle devlet için önemli bir gelir kaynağı oluşturulmuştur. Bu nedenle ticarette denetimin yapılmasını ve yol güvenliğinin sağlanmasını bizzat devlet üstlenmiştir.
       Ticaret yolları üzerinde güvenlik amacıyla derbent (karakol) teşkilatı kurulmuş, tüccarların ulaşımını kolaylaştıracak olan taşımacılık işlerini yapan mekkari taifesi ile kervanların dinlenebilecekleri kervansaray, han, imaret ve misafirhane yapılmıştır.
       İstanbul, İzmir, Antalya, Alanya, Sinop ve Trabzon gibi limanlar karayollarının bitiminde yer aldıkları için önemli birer ticaret merkezi olmuştur.   Osmanlı Devleti, Anadolu’nun transit bölge olma özelliğini korumak ve buranın güçlendirilmesini sağlamak amacıyla dünya ticaretinin kalbinin attığı Akdeniz’de kapitülasyon (ayrıcalık) ve gümrük politikaları uygulamıştır.
        XVI. yüzyılda iç ve dış ticaret dengesi sağlanmış, yerli esnafı koruyucu tedbirler almıştır.

5.Sanayi

 Denizli’de pamuklu sanayi; Musul, Bursa, Bilecik, İstanbul ve Üsküdar’da ipekli sanayi; Erzurum ve Erzincan’da ise yünlü dokuma sanayi kurulmuştur. İstanbul, Edirne, Bursa, Tokat ve Doğu Anadolu’da deri işleri yapılmış, Karaman’da kaliçe (küçük halı); Demirci, Gördes ve Kula’da halı ve kilim dokumacılığı gelişmiştir. Çuha, Antalya’da; keten ve kendir sanayisi ise Karadeniz sahillerinde gelişmiştir. Kök boyalarla yapılan  Edirnekari pamuk boyama işi hem içeride hem de dışarıda ün kazanmış, ülkenin değişik yerlerinde tophane, kumbarahane, fişekhane ve baruthane gibi işletmeler kurulmuştur.
Osmanlı ekonomisi Klasik Dönem’de madenî para sistemine göre işlemiştir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder