( Alak Suresi 1.Ayet )
“İlim Çin'de de olsa ona tâlip olun. Çünkü ilim her Müslümana farzdır.”
(Beyhakî, Şuabu’l-İman-Beyrut,1410, 2/253).
Yukarda da görüldüğü üzere İslamın ilim, eğitim ve öğretime büyük önem vermektedir.
1.İslam Medeniyetinde İlim ve Eğitim Kurumları
Peygamber efendimiz döneminde mescidin hemen yanında eğitim-öğretim kurumu olarak Suffe" kurulmuştur. Bunun yanında çocukların eğitim öğretimi için küttab adlı kurumlar var olagelmiştir.
Emeviler döneminde ilim faaliyetlerine de önem verilmiştir. Hadislerin derlenmesi ve İslam tarihi çalışmalarıyla tıp ilmine özel önem verilmiştir.
A.Beytülhikme
Abbasi Halifesi Mansur döneminde "Hazinet'ül Hikme" adıyla ilk kurumsal faaliyet başladı.Bu kurumda Yunanca, Sanskritçe,Süryanice ve Farsça gibi dillerden çeviriler yapılmaya başlandı.
Abbasi Halifesi Me'mun döneminde Hazinet'ül Hikme büyüyerek bir akademi haline geldi ve Beyt'ül Hikme adını aldı. Burada kitapların korunduğu odalar dışında mütercimler, onların emrinde çalışan kâtipler, yazılan kitapları çoğaltan müstensihler ve kitapları ciltleyen mücellitlerin odaları ile bir de okuma salonu bulunuyordu. Beytü’l-Hikme “sâhib-ü Beytü’l-Hikme” unvanını taşıyan müdür tarafından yönetiliyordu.
Bu kurumda sadece tercüme yapılmıyordu.Aynı anda çeşitli bilimsel çalışmalar da yapılıyordu. Böylece 750 yılından 900 yılına kadar ilimde büyük bir gelişme sağlandı.Hatta Antik Yunan eserleri gibi İlk Çağa ait eserlerin pek çoğu bu kurum sayesinde günümüze ulaşabildi.
B.Kütüphaneler
Kütüphanelerin ilk temeli, camiilerde ve mescidlerde olan kitaplıklarla atıldı. Bunu devlet adamlarının kurduğu özel kütüophaneler takip etti. Bu devirde devlet adamları arasında daha büyük kütüphanesi olmak üstün olmanın temelllerinden biriydi.
794'de Bağdatta ilk kağıt imalathanesinin kurulmasıyla bu ilim aşkı daha büyük boyutlara ulaştı.
Selçuklu Veziri Nizamülmülk'ün kurduğu Nizamiye Medreseleri ve kütüphanesi de bu gelişmeyi devam ettirdi.Onu başkaları takip ettiler.
Endülüs Emevilerinde Kurtuba şehri ilim hayatıyla ön plana çıktı. Endülüs Emevi Halifesi II.Hakem döneminde yüzbinlerce cillten oluşan büyük bir kütüphane kuruldu. Bu kütüphanede Müslümanların yanısıra Hristiyanlar ve Yahudiler de ilmi çalışmalar yapabiliyorlardı.Burda ilme verilen değerin bir diğer delili şehrin en hareketli yerinin kitap çarşısı olmasıdır.
C.Camiiler
İlk eğitim faaliyetleri Mekke'de Erkam b.Ebi Erkam'ın evinde başladı. Hicretten sonra Mekke döneminde ise Mescidi Nebevi'nin yanında Suffe'nin kurulmasıyla devam etti. Suffede ders veren muallimler bunu ücretsiz yaparlardı.Öğrencilerin masrafları ise zengin müslümanlarca karşılanırdı. Böylece camiiler ibadet yanında eğitim için de kullanılır oldular. Bu model ( masrafların zenginlerce karşılanması ve camii - medrese birlikteliği) bu zamandan sonraki İslam dünyasında eğitim için bir örnek olarak kullanılmaya devam edilmiştir.
Dört Halife döneminde durum aynı şekilde devam etmişken Emeviler döneminde bağımsız kurumlar kurulmuştur.Abbasiler döneminde ise Beyt'ül Hikme ve Dar'ül İlim gibi kurumlar kurulmuştur.
Bunun yanında camiilerdeki eğitim-öğretim de devam etmiştir.Eğitim faaliyetlerinin yürütüldüğü camilerin en tanınmışları Şam’da Emeviye, Bağdat’ta Mansur, Mısır’da Ezher ve Endülüs’te Kurtuba Camileri idi.
Ç.Medreseler
Abbasiler döneminde ortaya çıkmış camii dışı eğitim kurumlarıdır. Bunların genel adı medrese olmakla birlikte kendi içlerinde çeşitli derecelendirmeler mevcuttu.
Nizamülmülk'ün 1067'de ilim insanı ve devlet görevlisi yetiştirmenin yanı sıra İslam dünyasında ortaya çıkan İslam inancına aykırı bozucu propagandalarla mücadele ihtiyacı da etkin olmuştur.
Medreselerin belli bir programı, belli bir öğrenci olma ve öğretmen/ ders veren (müderris) olma yöntemi vardı. Örneğin İslam medreselerinde müderrislik yapanlar arasında Farabi, Ebu Bekir Razi, Fahrüddin Razi, İbn-i Sina ve Gazali gibi dünyaca ünlü âlimler vardı.
Dinî bilimler ve çeşitli dil derslerinin yanı sıra felsefe ve mantık dersleri ile tıp, matematik, geometri, astronomi, coğrafya gibi temel bilimler okutulurdu.
İslam dünyasında genel medreseler denilen bu eğitim kurumları dışında dâr-ül-hadis, dâr-ül-kurrâ, dâr-ül-hendese ve dâr-üt-tıb adlarıyla belli alanlarda eğitim veren ihtisas medreseleri de vardı.
2. İslam Âlimlerinin İlme Bakışı ve İlimler
VIII.yüzyıldan itibaren İslam dünyasında pek çok alim yetişmiştir. İslam alimleri dünyayı Allah'ın bir sanat eseri olarak görür ve onu bu gözle inceler ve araştırmalar yaparlardı.
İnsanın kendini bilmesi ona Allah’ı tanıtacak, Allah hakkındaki bilgisi arttıkça da kendisi ve âlem hakkında kesin ve gerçek bilgiye ulaşabilecekti. İslam âlimlerine göre bu sürecin tamamlanması aynı zamanda akıl sağlığının da bir göstergesi idi.
Müslümanlara göre herşeyin çözümü elbette Kur'an ve Sünnet'te yer alıyordu.Onun için öncelikle bu alana ait Tefsir,Hadis gibi ilimler gelişti.Bunların yanı sıra karşılaşılan diğer medeniyetler ve kültürlerle olan ilişki sonucu yeni ilim dalları da buna eklendi.
Yeni ilimler içinde felsefe özellikle de bilim felsefesi önem kazandı. Farabi’den Gazali’ye, İbn-i Rüşd’den El-Kindi’ye kadar pek çok İslam âlimi bu ihtiyacı gidermek üzere ilimleri tasnif etmeye çalıştı.Bunlardan Farabi “İhsaü’l-Ulûm” adlı eserinde ilimleri teorik ve pratik ilimler olarak iki ana bölümde topladı.
İslam dünyasında yaygın olan bir diğer sınıflandırma ise
1. Aklî İlimler
Felsefe,coğrafya,matematik , astronomi v.b. ilimler
2.Naklî İlimler (İslamî İlimler)
Hadis, Fıkıh,Tefsir,Kelâm v.b. ilimler
şeklindedir.
3.İslam Medeniyetinde İlmî Ekoller ve Âlimler
İslam dünyasında ilk dönemlerde dil ve kültür birliği sebebiyle ayrı ekoller yoktu.
İlerleyen tarihlerde şu sebeplerle çeşitli ekoller oluştu:
a. Farklı etnik gruplara mensup insanların müslüman olması
b.Hint,Yunan ve İran medeniyetine ait eserlerin tercümesi
İslam Medeniyetinde başlıca ekoller
A.Meşşaiyye Ekolü
Din ile felsefeyi uyumlu yapmaya çalışanlar.Meşşaîyyenin en önemli temsilcileri El-Kindi, Farabi, İbn-i Sina ve İbn-i Rüşd’dür
B.Maturidiyye Ekolü
Bu ekole göre insan fiillerinin yaratıcısı Allah’tır. İnsan bu fiillerden dilediğini yapıp yapmamakta hürdür.
C.Eş'ariyye Ekolü
Bu ekole göre iyilik, kötülük ve adalet gibi ilkeler Allah’ın emir ve yasaklarıyla anlam kazanır.
D.Tabiiyyun Ekolü
Dünyanın yoktan var edildiğini ve kendi dışındaki üstün bir güç tarafından düzenlenip yöneltildiğini savunan görüştür. Bu ekolde tabiatın bilimsel yöntemlerle araştırılması, bunun için de deney ve tümevarım yöntemlerinin kullanılması esastır. Tabîiyyûn ekolünün en önemli temsilcisi Ebu Bekir Zekeriyya Razi’dir.
Bu görüşler yanında İslam alimlerince reddedilmiş Mutezile, Cebriye ve Kaderiye gibi ekoller de ortaya çıkmıştır.
Ameli mezhepler alanında ise Hanefilik, Şafiilik,Malikilik,Hanbelilik şeklinde mezhepler ortaya çıkmıştır. Tasavvuf alanında Nakşilik ve Kadirilik gibi çeşitli ekoller oluşmuştur.
Bilim Adamının İsmi | Doğum-Ölüm | Çalıştığı Alanlar | Keşifleri | Eserleri |
Gazali (Huccet’ul İslam) | 1058-1111 Horasan | İslam Fıkhı,Felsefe,Tasavvuf | Devrindeki dini tartışmaları çözüme kavuşturdu. | İhya-Ulumud-din, El-Munkızu- Mined-Dalal |
El-Cezeri | 1153-1233 Cizre | Mekanikçi, Mühendis, Matematikçi, Otomat Ustası, Fizikçi | Sibernetik ve robotik aletler | Kitāb fi ma-'rifat al-Hiyal al-handasiyya, Kitâb-ül-Câmi Beyn-el-İlmi vel-Amel-in- Nâfî fî Sınâat-il- Hiyel |
El-Farabi (Muallimi Sani) | 870 – 950 Türkistan | Filozof, Siyaset Kuramcı, Müzik Kuramcı | Müzik aletleri: Kanun, Rübap | Kitab’ül Musiki, İhsa’ül Ulûm |
İbn El-Rüşd | 1126 – 1198 Endülüs | Felsefe,Tıb,İslam Fıkhı | Güneş lekelerini ilk defa gözlemleyen kişi | Makale Fit Mizac (Felsefe), Tehafütü't Tehafüt (Felsefe) |
İbn Sina | 980 – 1037 Buhara | Hekim, Eczacı, Astronom, Filozof, Matematikçi,Farmakolog | İlk mide ameliyatı, | El Kanun Fı’t-tıp (Tıp Kanunu) ve 200 diğer eser |
İbnü’l Heysem | 965 – 1040 Basra | Optikçi, Fizikçi, Matematikçi, Astronom, Filozof | Optiği bilim haline getirmiştir. | Kitabü’l Menazir |
4.İslam Medeniyetindeki Başlıca İlim Havzaları
A. Endülüs Havzası
B. Suriye Havzası
C. Bağdat Havzası
D. Mağrip(Kuzey Batı Afrika) Havzası
E. Mısır Havzası
F. Hicaz Havzası
G. İran Horasan Havzası
5. İslam Âlimlerinin ve Müslümanların Avrupa’ya Etkileri
Avrupa Orta Çağda Katolik Kilisesi'nin Skolastik Düşüncesi karanlığında boğulurken İslam Dünyası, ilim aşkıyla medeniyetin yüksek ışığında güçlü ve parlak bir dönemini yaşıyordu.
Avrupalılar XI.yüzyıldan sonra İslam medeniyetinden faydalanma yolunu seçtiler. 1085'te Endülüsteki Tuleytula Hristiyanlarca ele geçirildikten sonra Rahip Raymond Avrupa'nın ilk Doğu Okulunu açarak Müslümanlardan ele geçirdikleri eserleri Latince'ye tercüme ettirmeye başladı. Bu çevirilen eserler Avrupa'da Rönesans ve Reformun oluşmasında önemli bir etki yapmıştır.
1224'te İtalya Napoli'de açılan mimari özelliklerinden ders programlarına ve öğretim yöntemlerine kadar İslam medreselerini taklit eden üniversiteyi Bologna, Montpellier ve Paris Üniversiteleri takip etti.
Müslüman bir hocadan dersler alan İtalyan matematikçi Leonardo Fibonacci (Liyanardo Fibanacci) 1202 yılında yazdığı “Liber Abaci” adlı eserinde Arap-Hint sayıları olarak bilinen onluk sayı sistemini tanıttı. Böylece Romen rakamlarıyla toplama ve çıkarma yapmakta zorlanan Avrupalılara günlük hayattaki matematiksel işlemleri kısa yoldan kolayca yapabilmeyi öğretti.
6. İslam Medeniyetinde Sanat
Müslümanlar “Allah güzeldir, güzeli sever.” ilkesi gereği sanata önem verdiler.
Bunun yanısıra şu sebeplerle sanata önem verdiler:
a. Allah kainatı güzelce yaratan sanatkardır. Buna göre güzel eserler yapmalıdır.
b. İslam öncesi döneme ait eserleri gölgede bırakma arzusu.
c. Camii, hamam,darüşşifa ve medrese gibi ihtiyaçların karşılanması
Örnek: Şam, Bağdat, Kahire, Kurtuba ve Gırnata gibi başkentlerde inşa edilen camiler ve saraylar ile ticaret yolları üzerinde yapılan kervansaraylar.
İslam sanatında ilk dönemlerde hayvan ve insan resimlerinden putperestliği canlandırma tehlikesi yüzünden kaçınıldı. Bunun yerine bitkisel motifler , geometrik şekiller ,hüsnü hat ,tezhip ve ebru sanatlarında büyük bir atılım oldu.
İslam tarihinin ilerleyen dönemlerinde iki boyutlu ve gölgesiz resimler demek olan minyatür sanatı gelişti.
İslam Medeniyeti geliştikçe yeni kültürler de içine girdi. Bu yeni kültürler İslam Medeniyeti potasında yoğrularak ona katkıda bulundular. Böylece birlik içinde çoklukla İslam Medeniyeti gelişti.
Türkler başta mimari olmak üzere ağaç oymacılığı, taş işçiliği, çinicilik ve musikide hayranlık uyandırıcı eserler verdiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder