Dersimiz Tarih: Osmanlı Devleti
Osmanlı Devleti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Osmanlı Devleti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Ocak 2022 Perşembe

17 Haziran 2017 Cumartesi

Okuma Parçası ABAZA MEHMED PAŞA



 ABAZA MEHMED PAŞA

           Abaza Mehmet Paşa; Osmanlı veziridir. (1576 – İstanbul 1634). Gürcü Mehmet Paşa’nın kardeşidir. Gençliğinde ünlü Celalilerden Canbulatoğlu’nun hazinedarlığını yaptığı sırada Kuyucu Murat Paşa’nın Canbulatoğlu ile yaptığı savaşta tutsak edildi. O sırada Yeniçeri Ağası olan Halil Ağa’nın (daha sonra vezirazam Halil Paşa) aracılığıyla bağışlandı ve onun korumasına girdi. Halil Paşa kaptanıderya olunca Abaza Mehmet de deryabeyi oldu. Yine Halil Paşa’nın veziriazamlığı sırasında önce Maraş, daha sonra da Erzurum Beylerbeyliği’ne atandı (1621). Yeniçerilerin İstanbul’da ayaklanmaları ve II. Osman’ı öldürmeleri üzerine, Erzurum Kalesi’ndeki yeniçerileri ortadan kaldırmak istedi. Erzurum’dan çıkardığı yeniçerilerle yanından kaçanlar, İstanbul’a gelerek şikâyette bulununca Abaza Mehmet Paşa Sivas Valiliği’ne atandı (1623). Bunun üzerine ayaklandı ve Erzurum’a vali olarak atanan Mustafa Paşa’yı kente sokmadı. Ayrıca Kars ve Ahıska kalelerinin valilerini de kendi yanına çekti. Yeniçerinin tamamını Erzurum’dan çıkardıktan sonra, yanına topladığı sekbanlarla Şebinkarahisar’ı ele geçirdi. Yakaladığı yeniçerileri öldürttü. Yöre beylerine de, II. Osman’ın öcünün alınması için, kendisiyle birlikte hareket etmeleri için çağrıda bulundu. Kendisine katılanlarla birlikte kuvvetlerinin sayısı 40 bini buldu. Bu kuvvetlerle Ankara’yı kuşattıysa da içkaleyi ele geçiremeyince Niğde’ye çekildi. 1627’de Kayseri yakınlarında Karasu Köprüsü’nde Osmanlı kuvvetlerine yenilince Erzurum’ a dönmek orunda kaldı. Sadrazam Hüsrev Paşa, Abaza Mehmet Paşa’nm üzerine yürüyerek Erzurum’u kuşattı. Ayrıca çeşitli yollardan Abaza’nın yanındakileri kendi yanına çekmeyi başardı. İran Şahı Ababas’tan gelen yardım da Osmanlı kuvvetlerinin eline geçince çok zor durumda kaldı ve Sadrazam Hüsrev Paşa’dan af diledi. Kabul edilince de teslim oldu (1628). İstanbul’a geldi ve IV. Murat’ın buyruğuyla Bosna Valiliği’ne atandı. Bosna Valiliği sırasında Belgrat ve Vidin yörelerinde başarılı askeri hizmetlerde bulundu. Lehistan Seferi’nde de orduya komuta etti. Yine Lehistan sorununa ilişkin görüşmelere katılmak üzere geldiği İstanbul’da IV. Murat’ın yakın ilgisini gördü. Padişaha olan bu yakınlığı bazı kimselerin kıskançlığına yol açtı ve Ermenilerle Rumlar arasındaki anlaşmazlık konusunda Ermenilerden rüşvet almakla suçlandı. İran Seferi sırasında Anadolu’ya geçmek isteği de düşmanlarınca yeniden ayaklanacağı biçiminde yorumlandı. Bu sırada padişahın davranışlarından kuşkulanarak, Üsküdar’a 40-50 at geçirince, durumu haber alan IV. Murat, Abaza Mehmet Paşa’nın öldürülmesini buyurdu. 24 Ağustos 1634 gecesi boynu vurulduktan sonra Kuyucu Murat Paşa türbesine gömüldü.
         Giyim-kuşama meraklı ve yakışıklı bir adam olan Abaza Mehmet Paşa, IV. Murat döneminde kendi adına taşıyan bir modanın başlatıcısı oldu. Abaza kesimi adı verilen bu modayı IV. Murat bile benimsedi, kaftan, kavuk, sarık gibi giysiler onun biçiminde kesildi ya da sarıldı. II. Osman’ın öcünü almak için giriştiği mücadele ile halkın gözünde bir kahraman haline geldi. Bu mücadelesi, 17. yüzyıl şairlerinin Abaza Destanı adını verdikleri birçok eserin oluşmasına yol açtı.


Abaza Mehmed Paşa okuma parçamızın kaynağı

5 Haziran 2017 Pazartesi

Okuma Parçası 1509 İstanbul Depremi (Küçük Kıyamet)

1509 İstanbul Depremi 

                 10 Eylül 1509 tarihinde İstanbul'da 45 gün aralıklarla devam eden şiddetli depremlerde, iki ay boyunca çadırlarda süren bir hayat başlamıştır. Deprem Edirne ve İstanbul'da aynı şiddetlerle oluyordu. Bunlar Osmanlı tarihinde meydana gelen en şiddetli depremlerdir. 14 Eylül 1509 tarihindeki deprem, en şiddetli yaşanandır. Binlerce insan hayatını kaybetmiş, denizden gelen dalgalar tufan yaratmıştır. 2. Beyazıt'ta çadırda on gün kadar yaşamıştır. Edirne'de kendisine yapılan ahşap evde ikamete başlamıştır. Bu depremlerin ardından İstanbul'un yeniden imar edilmesi çalışmaları başlamıştır. 2. Beyazıt'ın çabalarıyla İstanbul kısa sürede Mimar Hayreddin nezaretinde inşa edilmiştir.

18 Nisan 2017 Salı

19. Yüzyıl Başlarında Asya ve Avrupa L 10

19. Yüzyıl Başlarında Asya ve Avrupa


  1. 19.yüzyıl başlarında Osmanlı Devleti'nin çağdaşı olan ve dünya politikalarına yön veren devletler; İngiltere, Fransa, Rusya, İspanya, Hollanda ve Avusturya idi.
  2. 19. yüzyılda Avrupa'nın siyasi ve sosyal gelişimini hızlandıran etkenler milliyetçilik ve liberalizmdi.
  3. Bu dönemde mutlakiyetçilik zayıflarken, Avrupa ülkelerinde demokrasi arttı.
  4. 419. yüzyılın ikinci yarısından itibaren siyasi birliklerini sağlayan İtalya ve Almanya da Avrupa'da etkili olmaya başlayan devletler oldular.

XIX. Yüzyılda Dünya Politikalarına Yön Veren Devletlerin Genel Politikaları 

A.İngiltere

  1. 19. yüzyılın en güçlü devletiydi.
  2. Meşrutiyet'e (parlamenter sistem) geçmiş, 1689'da insan haklan bildirisini kabul etmişti.
  3. Büyük bir sömürge imparatorluğu kurmuştu.
  4. Fransa ile birlikte milliyetçilik fikrini destekliyordu. Böylece çok uluslu imparatorlukların parçalanacağına, sömürgelerindeki hakimiyetinin sağlamlaşacağına inanıyordu.

B.Fransa

  1. Osmanlı topraklarına yönelik sömürgeci politikalar besliyordu.
  2. 1848 ihtilali sonrası ikinci cumhuriyet ilan edilmiş, herkese oy kullanma hakkı verilmişti.

C.Avusturya

  1. Çok uluslu bir yapıya sahip olduğundan Fransız ihtilalinin sonuçlarını kendisi için bir tehdit olarak görüyordu.
  2. Rusya ile arasında Balkan topraklarına egemen olma konusunda bir mücadele başladı.
  3. Alman birliğini sağlama konusunda Prusya ile mücadeleye girişti.

D.Rusya

  1. Tarihi emeli olan boğazlara egemen olup, sıcak denizlere açılma fikri hala gündemdeydi.
  2. Diğer taraftan Orta-Asya'daki Türk-İslam ülkelerinde yayılma politikalarını hızlandırdı.
  3. Rusya, 19. yüzyılda da Orta Asya'daki Türkmenlere baskı uygulayarak bu bölgeleri egemenliği altına aldı.

E.Osmanlı Devleti

  1. Osmanlı Devleti, 18. yüzyıldan itibaren iç ve dış meseleleri kendi başına çözemedi.
  2. Avrupalı devletler ile çeşitli ittifaklar kurarak bir denge politikası izledi.
  3. Osmanlı Devleti, siyasi ve ekonomik sıkıntılar yaşasa da hala çok geniş sınırlara sahipti.
  4. Osmanlı toprakları, başta İngiltere olmak üzere sömürgeci Avrupalı devletlerin iştahını kabartıyordu.


Soru: XIX. yüzyıl başlarındaki Osmanlı Devleti’ni yukarıda adı geçen Avrupa devletleriyle siyasi ve ekonomik özellikleri açısından karşılaştırınız?
Cevap: Avrupa'nın önde gelen devletlerinde mutlakiyet veya demokrasi uygulanırken, Osmanlı monarşi ile yönetiliyordu. Ekonomik açıdan bu devletler sanayi inkılabını tamamlamış ve sömürge imparatorlukları kurmuşken, Osmanlı sanayi inkılabını gerçekleştirememiş ve Avrupa devletlerinin açık pazarı haline gelmeye başlamıştı.