Dersimiz Tarih

8 Nisan 2017 Cumartesi

20.YÜZYIL BAŞLARINDA DÜNYA 3 L12

İKİ SAVAŞ ARASI DÖNEMDE DÜNYADA MEYDANA GELEN BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK GELİŞMELER

Albert Einstein (1879–1955): XX. yy en önemli kurumsal fizikçisi olarak değerlendirilir. 1921 Nobel Fizik ödülüne layık görülmüştür. Almanya doğumlu olmasına rağmen İsviçre vatandaşlığına geçmiş böylece I. Dünya savaşında tarafsız kalmıştır.
Sanayide kullanılan petrol ve elektrik günlük hayata girmiştir.
Demiryolu yapımına önem verilmiş böylece ulaşım kolaylaşmıştır.
Bazı hastalıkların tedavisi için aşı ve ilaçlar bulunmuştur.
İlk kez organ nakli başlamıştır.
1921’de Tüberküloz (Verem) hastalığına karşı BCG aşısı bulunmuştur.
1929’da Penisilin keşfedilerek antibiyotiklerin gelişeceği alan açılmıştır.
1927’ye kadar filmler bütünüyle sessizdi. İlk sesli sinema “Caz Şarkıcısı”dır. 1930’lardan itibaren ise tüm filmler sesli çekilmeye başlanmıştır.
Walt Disney, ilk sesli çizgi filmlerini çekmeye başladı (TV’de yayınlanmıştır).
I.Dünya Savaşı sonunda Batı medeniyeti ve bu medeniyetin dayandığı değerlerin sorgulanması Avrupa tarihi ve edebiyatını etkilemiştir. John Stainbeck’in “Gazap Üzümleri” adlı eseri Avrupa’daki durumunu anlatan önemli eserler arasıdadır.
1930’lar aynı zamanda renkli sinemaya geçiş dönemi oldu. 1937’de tamamlanan Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler renkli film olarak yayınlandı.
1936’dan sonra radyonun iletişimde ne kadar etkili olduğunu anlayan ülkeler bu alandaki çalışmalara önem verdiler.
1929–65 yılları arasında BBC yayına başlamıştır.

*Marksizm? Komünist bir ideolojik akımdır. Sınıfsız bir toplum yaratmak ister. Özel mülkiyete dayalı üretim biçimlerini tamamen ortadan kaldırılması gerektiğini savunur.
Lenin’in 1924’te ölümünden sonra başa geçen Joseph Stalin, uzun vadeli bir ekonomik planlamaya yöneldi. Stalin, bir dizi 5 yıllık kalkınma planları uyguladı. Stalin, tarım devrimini gerçekleştirme amacı ile köylülerin topraklarını makinelerle donatmış, daha sonra birleştirerek büyük çiftlikler haline getirmiştir (Kollektifleştirme Politikası).

SSCB İLE İLİŞKİLERİMİZ

 Brest-Litowsk Antlaşması ile savaştan çekilen ve aldığı yerleri (Kars-Ardahan-Batum) geri veren Rusya, bu yönüyle Kurtuluş Savaşı başladığı dönemlerde Anadolu’da yayılmacı bir siyaset izlemediğini göstermişti. Rusya’daki Komünist yönetimi, kendileri için tehlikeli bulan İtilaf devletleri ise, I. Dünya Savaşından sonra Sovyet Rusya’ya karşı saldırgan bir politika izlemeye başladılar. Bu nedenle Sovyet Rusya, İtilaf Devletlerinden gelebilecek saldırılara karşı sınırlarını güvence altına almaya çalıştı. Bu arada TBMM de, hem Kafkas sınırını güvence altına almak hem de Kurtuluş Savaşında işgalci İtilaf Devletlerine karşı Sovyet Rusya’dan destek almak amacıyla diplomatik girişimlerde bulundu.
Basmacılık Hareketi, Orta Asya’nın tam bağımsızlığı ve İslam’ın korunması adına başlatılmış ve 1936’ya kadar sürmüştür. Sovyet Rusya, dünya kamuoyuna bu hareketi önemsiz bir olay gibi göstererek mücadeleye katılanları basmacı, basan veya haydutluk eden anlamında “Basmacılık Hareketi” olarak tanıtmıştır.
Orta Doğu’da Manda Yönetimlerinin Kuruluşu: Orta Doğu, Asya, Afrika ve Avrupa kıtalarının kesişme bölgesidir. Burası tüm Semavi dinlerin ortaya çıktığı bölgedir. Ayrıca bu dinler için kutsal sayılan topraklar ve mekânlar bu bölgede bulunmaktadır. Bölgenin önemi siyasal açıdan duyarlı bir bölge olması yanında, son yüzyılda bulunan petrol rezervlerinden de kaynaklanmaktadır. Bu nedenle Avrupa devletlerinin çıkarlarının çatıştığı bir bölge haline gelmiştir.
Arapları bağımsızlık vaadi ile kandıran İngiliz ve Fransızlar, I. Dünya Savaşından sonra Sykes-Picot Antlaşması doğrultusunda Ortadoğu’yu ve Afrika’yı siyasi ve ekonomik çıkarlarına uygun olarak cetvellerle ve sınırlar arasında geniş boşluklar bırakarak yeniden çizip bu topraklarda manda yönetimleri kurdular.
Sonuç: Meiji dönemi, Japonya’nın modern ve güçlü bir devlet haline gelmesini sağlayan gelişmelerin temelini oluşturmuştur. Bu dönemde Japonya, Batının yüzyıllar içinde kurduğu modern sanayileri bürokratik ve politik kurumları 20–30 yılda oluşturmayı başarmıştır. Bu durum Japonya’yı büyük devletlerarasına sokmuştur.
Sonuç: 1929 Bunalımı sonucunda o gün ki paraya göre 4,2 milyon dolar yok oldu. 4 bin banka battı. Binlerce insan mal varlığını kaybetti. Piyasada para olmadığından takas usulüne geri dönüldü. İşsizlik arttı. İnşaat faaliyetleri durdu. Önce tüketim sonra üretim düştü. Uluslararası ticaret durma noktasına geldi. Buhranı en fazla hisseden alan madencilik oldu.
Amerika’da durum: Amerikalılar bu çöküşün faturasını Başkan Hoower’e kestiler. 1933’te Başkan Roosevelt ekonomik sistemde köklü değişiklikler vadeden “New Deal” projesi ile iş başına geldi. Bu planla ilk kez devlet ekonomiye müdahale ediyordu. Bu doğrultuda ilk kez Merkez Bankası kuruldu.
Almanya’da durum: Yaşanan kriz Hitler’in Almanya’da iktidarı ele geçirmesine yol açtı. Hitler, Versay Antlaşması’nın Almanya’yı sınırlayan ekonomik hükümlerini tanımadığını açıklayarak yayılmacı bir politika izlemeye başladı.
Türkiye’de durum: Bu kriz karşısında Türkiye kalkınmasını sağlayabilmek için ihracat ve ithalatını arttırmak zorunda kaldı. Kliring ve takas sistemi uygulandı. Bu sistemle Türkiye ile ticaret ve ödeme anlaşması yapan ülkelerden ithalata öncelik verildi. İhraç mallarına kalite kontrol sistemi getirildi 1934’te bu iş için “Türk Ofis” kuruldu. Yerli Malı Haftası ilan edildi.
Genel barışı korumak amacıyla kurulan bu kuruluş “Cemiyet-i Akvam” olarak da bilinir. Ancak büyük devletlerin çıkarlarını korumaya yönelik taraflı davrandığı ve II. Dünya savaşının çıkmasını engelleyemediği için dağılmıştır. II. Dünya Savaşından sonra BM adıyla kurulacaktır (1945).

20.YÜZYIL BAŞLARINDA DÜNYA 2 L12

ABD’nin Uzakdoğu Politikası:

I.Dünya savaşından sonra Monroe Politikasına geri dönen ABD, daha çok uzak doğu ile ilgilenmeye başlamıştı. Çünkü I. Dünya Savaşından karlı çıkan Japonya uzak doğuda yeni bir güç olarak bölgede etkin bir rol oynamaya başlamıştı (Yayılmacı hareketlere girişen Japonya, Almanya’nın uzak doğudaki sömürgelerinin bir bölümünü ele geçirmişti). Böylece ABD için bir rakip ülke olmuştur.

1929 DÜNYA EKONOMİK BUHRANI VE DÜNYAYA ETKİLERİ:

Dünya Ekonomik Buhranı, Amerika’da 1929’da New York Borsasının çöküşü ile başlayan ve etkileri on yıl boyunca dünyada devam eden ekonomik krizdir.
Krizin nedenleri şunlardır:
a) ABD ekonomisinin %50’sinin 200 kadar Holding’in kontrolünde olması ve bir tanesinin dahi batmasının ülke ekonomisini etkilemesi
b) Bankaların kötü yapılanmış olması, mali yapıdaki yasaların yetersizliği (bankaların ölçüsüzce verdiği kredilerin engellenememesi)
c) ABD’nin tüm dünyaya kredi veren tek ülke olması ve bu konuda büyük hatalar yapması (dünya devletlerine verdiği kredileri geri alamaması)
d) ABD Başkanı Hoower yönetiminin zafiyeti ve ekonomi alanındaki tecrübesizliği
Yatırımcıların 21 Ekim günü ellerindeki hisse senetlerini satması ve bunun sonucunda ortaya bir panik havası “Kara Perşembe” olarak anılan 24 Ekim 1929 Perşembe günü New York borsasının çöküşüne yol açmıştır.
Dünya ekonomik krizi başta Kuzey Amerika ve Avrupa olmak üzere tüm dünyayı ekonomik açıdan olumsuz etkilemiştir. Bu bunalımdan en çok etkilenen devlet Almanya olmuştur.

İKİ SAVAŞ ARASINDA AVRUPA’DA DURUM

Dünya’da Barışın Sürekliliğini Sağlama Çabaları (Atatürk Dönemi’nde Dünya )

a) CEMİYET-İ AKVAM’IN KURULUŞU (1920)

ABD Başkanı Wilson’un yayımladığı ilkeler doğrultusunda dünya barışını korumak amacıyla Paris Barış Konferansında kurulmasına karar verildi. Milletler Cemiyeti, Uluslararası iş birliğini geliştirmek, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak amacıyla Cenevre’de kurulmuştur.

b) LOCARNO ANTLAŞMASI (1925)

Fransa’nın, Almanya’ya olan güvensizliği sonucunda imzalanan bir antlaşmadır. Versay Antlaşması sonrası bir gerginlik devresine giren Fransız- Alman ilişkileri ancak bu antlaşma ile toparlanabilmiştir. Alsas-Loren bölgesini geri alan Fransa, Almanya’nın kendisine karşı bir saldırıda bulunmasından endişelenmiş ve ittifak arayışına girmiştir. Almanya da savaş tazminatı konusunda kendisine kolaylık sağlanması için Fransa ile yakınlaşma içine girmiştir. Bu antlaşmadan sonra Almanya 1926’da Milletler Cemiyetine girmiştir. Böylece 1930’a kadar barışı korumanın amaçlandığı bir dönem olmuştur.

c) BRİAND-KELLOG PAKTI (1928)

Fransız Dışişleri Bakanı Briand ile ABD Dışişleri Bakanı Kellog’un mimarı oldukları pakttır. Amaç, savaşı ulusal politikaların bir aracı olmaktan çıkarmaktır. Bu pakt, ABD’nin öncülüğünde imzalanmış, pakta daha sonra SSCB ve Türkiye’de katılmıştır. Kellog Paktı barış ve silahsızlanma çabalarında önemli bir adımdır. Barışın sürekliliğini sağlamak ve devletlerarası ilişkilerde barışçı yollara başvurmak dünyada kalıcı bir barış ortamı oluşturmak amaçlanmıştır.

d)LİTVİNOV PROTOKOLÜ (1929)

Sovyetler Birliği hazırlanmıştır. Briand Kellog Paktıyla aynı amacı taşıyan protokoldür. Türkiye bu protokolü de imzalamıştır.


e)AKDENİZ PAKTI(1936 )

İtalya'nın Akdeniz de oluşturduğu tehdit karşısında İngiltere, Türkiye, Yugoslavya ve Yunanistan'ın katılımıyla oluşturulmuştur.

BÜYÜK DEVLETLERDE REJİM DEĞİŞİKLİKLERİ ve DIŞ POLİTİKALARI:

1) İtalya’da FaşizmI. Dünya savaşından istediğini alamayan İtalya müttefiklerine kızgındı. Savaştan olumsuz yönde etkilenen İtalya’da ülke içindeki karışıklıkları fırsat bilen Benito Mussolini tarafından kurulan Faşist Parti harekete geçti. Mussolini önderliğinde aşırı milliyetçiliği esas alan Faşist yönetim kısa bir süre sonra demokrasiyi (cumhuriyeti) kaldırarak yayılmacı bir politika izlemeye başladı. Onun söylemleri ve politikaları Büyük Roma İmparatorluğu kurma düşünceleri (Akdeniz Bizim Deniz) halk tarafından büyük rağbet görmüş bir ayaklanma sonucu Başbakan olmuştur.

2) Almanya’da Nazizm I. Dünya savaşından sonra Versay Antlaşması’nın aşırı zorlayıcı maddelerinin de etkisi ile Almanya önemli iç sorunlarla karşı karşıya kalmıştır.HiperYüksek Enflasyon meydana gelmiştir. Ülkedeki ekonomik yapının bozukluğuna Versay Antlaşması’nın getirdiği hükümler de eklenince ülkede ekonomik kriz ortaya çıkmıştır. Dış borçlarını ödeyemeyen Almanya’da aşırı sağ görüşlü Naziler iktidara gelerek Hitlerin yönetiminde aşırı ırkçı ve yayılmacı bir politika izlemeye başladı (Hayat Sahası politikası). Savaş sonunda enflasyon ve işsizlik Alman halkının en büyük sorunu olmuş, bunu çok iyi kullanan Hitler, 1933’te iktidarı ele geçirerek ırkçı bir yönetim kurmuştur.

3) Rusya’da Bolşevik ihtilali ile Lenin önderliğinde Sosyalistlerin iktidara gelmesi ( Leninden sonra Stalin iktidara geçmiştir.).

4) Japonyada 1926-1989 arası 63 yıl süren Hirohito Yönetimi.

5) İspanya’da iç savaş sonunda iktidara gelen General Franco, Cumhuriyet yönetimine son vererek Irkçı Faşist bir yönetim(falanjist) kurmuştur (1939). İspanya’daki iç savaşta İtalya ve Almanya yaptıkları askeri yardımla Franco’yu desteklemişlerdir. Karşı cephe ise cumhuriyetçileri desteklemiştir.

6) Yugoslavya’da  Tito öncülüğünde sosyalist yönetim kurulmuştur.

20.YÜZYIL BAŞLARINDA DÜNYA 1 L12

20. YY BAŞLARINDA DÜNYA
I. DÜNYA SAVAŞI (1914–1918): Bu konu daha önce ayrıntılı olarak işlenmiştir.
Monroe Doktrini (ABD’nin Yalnızlık Politikası): ABD Başkanı James Monroe, 1823’te Monroe Doktrini olarak bilinen prensiplerini yayımlamıştır.
Bu doktrin Amerikan siyasetinin adeta değişmeyen anayasası olmuştur. Monroe Doktrini, ABD’nin dünya siyasetini açıklığa kavuşturmuştur.
Avrupalı Emperyalist devletler, Avrupa’da yaşanan gelişmelere ABD’yi de çekmek istemişler, ancak ABD kendisini bu gelişmelerin dışında tutmaya çalışmıştır. Ayrıca, Avrupalıların Amerika’daki sömürgelere karışmalarını önlemeye çalışmıştır.
SSCB’NİN KURULUŞU: SSCB, Rus Çarlığı’nın 1917’deki Büyük Ekim Devrimiyle (Bolşevik İhtilali) yıkılmasından sonra aynı topraklar üzerinde kurulan ve 1991’e kadar varlığını sürdüren devlettir.
* Avrupa’nın doğusundan, Asya’nın kuzeyine kadar yayılan SSCB, son yıllarında yüz ölçümüyle dünyanın 1.si, nüfus bakımından da 3.sü idi.
Sovyet Rusya’nın sınırları içinde farklı dine ve etnik yapıya sahip toplumlar yaşamaktaydı. Bu nedenle ideolojik ve kültürel dönüşümle bölgede hâkimiyet sağlamaya çalıştılar. Bu amaçla da Marksizm’i yayarak amacına ulaşmaya çalıştı.
Bolşevik İhtilalinden sonra Rusya’da Sosyalizm rejimi ile Totaliter (baskıcı) tek parti diktatörlüğü kuruldu. Bu diktatörlüğe karşı iç savaş çıktı. (1922’ye kadar sürdü). Sonuçta Lenin’in başında bulunduğu Komünist parti tartışılmaz güç haline geldi.
ORTA ASYA TÜRK TOPLULUKLARI Basmacılık Hareketi (1917–1936):
1917 İhtilalinden sonra Sovyet Rusya, Orta Asya’da Türk kültürünü yok edip yerine Sovyet kültürünü getirmeye çalıştı. “Temizleme Hareketleri” ile potansiyel Türk liderlerini öldürtüp yerlerine Rus yöneticiler atadı. Orta Asya halklarını fakirleştirip kendine bağımlı hale getirdi. Ya da onları Sibirya’ya zorunlu göçe zorladı, yerlerine Rusları yerleştirdi. Böylece homojen bir toplum oluşturmaya çalıştı. Bu gelişmeler üzerine Özbek, Türkmen, Kırgızların çoğunluğunu oluşturduğu Türk ve yerli Müslüman halklar, Sovyet Rejimine karşı 1917’de ilk önce Türkistan’ın öncülüğünde 1936’ya kadar aralıklarla süren bağımsızlık mücadelesine başladılar.
ZEKİ VELİDİ TOGAN (Tarih Yazan ve Yapan):
Enver Paşa gibi Zeki Velidi Togan da 1920–23 yılları arasında Türkistan’da Basmacı Hareketi’nin içinde yer almıştır. Zaten Türkistan Milli Birliği’nin kurucusu ve ilk başkanıdır. Yine İsmail Gaspıralı ve Yusuf Akçura da Orta Asya’daki Türklerin, politik ve kültürel haklarını elde etmesinde etkili olan kişilerdir.
İNGİLİZ VE FRANSIZLARIN ORTADOĞUYU YENİDEN YAPILANDIRMASININ NEDENLERİ:
a) Orta Doğu petrollerini ele geçirmek istemeleri
b) Siyasi istikrarı sağlanan ve petrollerini kullanarak ekonomik refaha ulaşan Arapların, Emperyalist ülkelerin çıkarlarını tehdit edeceği düşüncesi
c) Emperyalist devletlerin, Arap topraklarında istikrarsızlığın sürmesini sağlayarak Orta Doğu’yu yönlendirmek istemeleridir.
UZAKDOĞU’DA YENİ BİR GÜÇ: JAPONYA
Meiji Restorasyonu: Bu dönemin önemi Japon modern tarihinin temellerinin atılmasıdır. 1868 Meiji Restorasyonu ile yeni bir dönem başlamıştır. İmparator Meiji, Japonya’da feodal rejimi ortadan kaldırdı, mutlak monarşi yerine meşruti monarşi yönetimini getirip yeni bir anayasa yaptı. Batıdan akademisyen-uzman ve teknisyen getirterek çalıştırmaya başlayan Japonya, kendi uzmanlarının da batıda eğitilmesine önem verdi. Böylece Japonya 25–30 yılda teknik ve teknolojik olarak dünya arenasında söz sahibi olmaya başladı.

5 Nisan 2017 Çarşamba

OKUMA PARÇASI 2 Sultan Alparslan'ın Malazgirt Savaşı Öncesinde Askerlerine Yaptığı Konuşma L9


Sultan Alparslan daha sonra askerlerine dönerek şöyle demiştir:
    "Burada Allah'tan başka bir sultan yoktur; emir ve kader tamamiyle O'nun elindedir. Bu sebepten benimle birlikte savaşmakta veya savaşmamak için uzaklaşmakta serbestsiniz."

   Askerler heyecanla, hep bir ağızdan; "Asla emrinden ayrılmayacağız!" diye haykırmışlardı. Alparslan konuşmasına böyle devam etmiştir:
   "Ey askerlerim! Eğer şehit olursam bu beyaz elbise kefenim olsun, Zaferi kazanırsak önümüzde çok hayırlı günler olacaktır. Ey askerlerim ve kumandanlarım! Daha ne zamana dek biz azınlıkta düşman çoğunlukta olmak üzere, böyle bekleyeceğiz. Düşmanı yenersek arzu ettiğimiz netice olacaktır. Yoksa şehit olarak Cennete gideceğiz. Beni izlemek isteyenler gelsinler. Geri dönmek isteyenler serbestçe dönsünler. Onlara hiçbir ceza verilmeyecektir. Bugün burada ne emreden bir sultan, ne de emir alan bir asker vardır. Ben de sizlerden biriyim ve sizinle birlikte savaşacağım."

   Bu konuşmasından sonra oku, yayı atarak kılıcını sıyıran Alparslan, "Bismillah!" diyerek en ön safta düşmana doğru at sürmüştür. Kumandanlarının arkasından şimşek gibi Bizans ordusu üzerine atılan 54 bin er, düşman ordusunu perişan etmişti. Gün boyu devam eden savaş neticesinde müslümanlar kesin zaferi kazanmış, Bizans askerleri yüz geri kaçmağa başlamışlardı.

3 Nisan 2017 Pazartesi

OKUMA PARÇASI SELÇUK BEY

Selçuk Bey, Büyük Selçuklu Devleti'ne adını veren kişidir.
Aral Gölü'yle Hazar Denizi arasındaki topraklara hakim olan Oğuz Türkleri'nin Kınık boyundandır. Babası Hazar Türk Devletinin ordu komutanı (sü-başı)dır.[1] "Temür Yalıg" (Demir yaylı) unvanı ile anılan babası Dukak Bey, devlet işlerinde söz sahibi bir bey idi.[2]
10. Yüzyılın birinci yarısı içinde sü-başı olan Selçuk, Yabgu unvanı ile tanınan Oğuz hükümdarının yerini almak gibi yüksek siyasi bir amacın peşinde olmakla birlikte henüz genç ve tecrübesizdi.Nitekim o, henüz güçlü hale gelmeden, bir toplantı sırasında protokolda olması gereken yerin üzerinde bir mevkiye oturmak suretiyle, bu niyetini açığa vurdu.[3] Bu amacına denk bir gücü bulunmadığı için yabgu ile mücadele etmeyi göze alamayan Selçuk, kendisine bağlı birlikler ve ailelerle birlikte Oğuz Devletinin kışlık merkezi Yenikentten ayrılarak, İslam gazilerinin toplandığı Cend kentine gelip yerleşti. Cend, Oğuz Devletine bağlı bir şehir olup, Oğuz yabgusuna vergi veriyordu. Selçuk bey, Cend'de bir toplantı meclisi kurarak İslamiyete geçme kararı aldı[4]. Bölge valisine gönderdiği elçiyle validen kendilerine İslam dinini öğretecek imam ve fakihler istedi.
Bu tarihi olaydan sonra, İslam dünyasında, Müslüman olan oğuzlara, diğer soydaşlarından ayırt etmek için özel bir adlandırma ile Türkmen denmeye başlandı. Bundan sonra gittikçe yerleşip yaygınlaşan Türkmen adı, 13. yüzyıldan itibaren tamamen Oğuz adının yerini aldı.[5]
Bir yıl sonra Oğuz yabgusundan Cend şehrinin vergisini almak üzere tahsildarlar geldi. Bu durum üzerine Selçuk Bey; "Müslümanların, gayrimüslimlere vergi vermeyeceğini" söyleyerek, bağımsızlık yolunda ilk adımını attı ve gayrimüslimler üzerine cihad hareketini başlattı.[6] Bu savaşlar her iki taraf için de zorlu geçti, hatta Selçuk Bey bu savaşlardan birinde oğlu Mikaili kaybetti. Bunun üzerine Mikail'in oğulları olan Tuğrul ve Çağrı Bey'i yanına alarak kendi yetiştirdi.
Maveraünnehir bölgesinde Karahanlılar ve Samanîler arasındaki hakimiyet mücadelesinde Samanîlerin yanında yer aldı. Buhara'ya kadar ilerlemiş olan Karahanlı hükümdarı Buğra Han'ı Selçuk bey'in bizzat başında bulunduğu Türkmen kuvvetleri sayesinde geri püskürtmeyi başardılar[7]. Nûr kasabasını ele geçirerek oğlu Arslan Yabgu'yu buraya göndermiştir.
Kendi oğullarıyla birlikte, Büyük Selçuklu Devleti'nin temellerini atan Selçuk Bey, 1007 veya 1009 yılında Cend'de vefat etti.[8]

2 Nisan 2017 Pazar

18.YÜZYIL OSMANLI SİYASAL TARİHİ 3 (FRANSAYLA İLİŞKİLER) L10

OSMANLI FRANSIZ İLİŞKİLERİ

Napolyon’un Mısır Seferi (1798)


Sebepleri:


1-Yedi yıl savaşları sonrasında Fransızların sömürgelerini İngiltere’ye
bırakmak zorunda kalması.
2-Fransa’nın İngiltere’yi zor durumu düşürmek amacıyla
sömürge yolunu kapatmak istemesi
3-Yeni sömürgeler elde etmek istemesi.
4-Napolyon’un Fransa’dan uzaklaştırılmak istenmesi.
5-Akdeniz’in kontrol altına alınmak istemesi.
6-Dağılmakta olan Osmanlı’dan pay alma düşüncesi

Bu sebeplerden ötürü Napolyon 38.000 kişilik bir ordu ile önce
 Malta’yı almış daha sonrada İskenderiye limanına çıkarak
Mısırlı kölemenlerle piramitler savaşını yapıp galip gelmiştir.
İngiltere ve Rusya Osmanlının yanında yer aldı.İngiliz
donanması, Fransız donanmasını Abakır’da yaktı.Rus
donanması boğazları geçerek Akdeniz’e çıktı. Karada
 güçlenmek isteyen Napolyon Gazze ve Yafa’yı alarak
 Akka kalesini kuşattı. Cezzar Ahmet Paşa
komutasındaki nizam-ı cedid askerleri Fransızları
 yenilgiye uğrattı.Fransızlarla El Ariş antlaşması imzalandı.

EL -ARİŞ ANTLAŞMASI

Maddeleri:
1-Fransa mısırı boşaltacak.
2-Mısır’da ki Fransız askerleri İngiliz gemileri ile taşınacak.
3-Savaştan önceki sınırlara dönülecek.

Sonuçları:


1. Fransa’nın Akdeniz’deki gücü sona erdi. Akdeniz’deki
 güç İngiltere’ye geçti.
2. Ruslar ilk kez boğazlardan geçtiler.
3. Osmanlı toprakları ve denizleri uluslararası
 tartışma konusu olmağa başladı(özellikle boğazlar).
4. Osmanlı devletinin topraklarını koruyamayacak
duruma geldiği görülmüştür.

PARİS ANTLAŞMASI (1802)

Osmanlı – Fransız Savaşı 1802’de imzalanan 
Paris Antlaşması ile sona erdi.

Sonuçları

1. Bu antlaşma ile Mısır kesin olarak Osmanlı 
Devleti’ne verildi.
2. İngiltere’ye Karadeniz’de ticaret yapma hakkı tanındı. 

 Osmanlı- Fransız Dostluğunun Yeniden Başlaması

   Nedenleri:

 1. Rusların Ege  Adaları’nda milliyetçilik 
propagandası yapması
 2. İngilizlerin de Mısır’a yerleşmek istemeleri 
 Osmanlı Devleti’nin   Fransa ile dostluğa 
yeniden önem vermesine neden oldu.


    İngiltere ve Rusya ise 1804  yılında Napolyon’un
 kendisini imparator ilan etmesini kendilerine 
tehdit kabul ederek kendi aralarında  ittifak kurdular. 
Osmanlı Devleti’ni Fransa’ya karşı kışkırttılar. 
Osmanlı Devleti ise onların isteklerini  kabul
 etmedi ve bunun üzerine de 1806 yılında
 Rus – İngiliz ittifakının saldırısına uğradı.







TÜRK İSLÂM TARİHİ 4 ( BÜYÜK SELÇUKLULAR) L9

BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ (1040-1157)
Bağımsız olduğu yer: Horasan.
Kurucusu: Selçuk Bey.

Bağımsızlığı Sağlayan : Tuğrul Bey.

* Selçuklular, Oğuzların Üçok kolunun Kınık boyundandır. 
* Büyük Selçuklu Devleti’ne, bu boydan olan Selçuk Bey adını verdi. 
* Selçuk Bey, Oğuzlar Devleti’nde subaşı iken, Oğuz Devleti’nin hükümdarı ile arasında çıkan anlaşmazlık yüzünden kendisine bağlı ordularla güneye inerek Seyhun ırmağı yakınlarındaki Cent şehrine yerleşti (930-935).
Hükümdarları: 
  1. Selçuk Bey
  2. Arslan Yabgu
  3. Tuğrul ve Çağrı Beyler
  4. Alp Arslan 
  5. Melikşah
  6. Sultan Sencer 


Selçuk Bey:
* Cent şehrinde İslamiyet’i kabul etti. 
* Bir çok Türk boyunu yönetimi altına aldı. 
* Samanoğulları ile Karahanlılar arasındaki savaşta, daha güçsüz olan Samanoğullarına yardım etti. Karşılığında toprak aldı. 

Arslan Yabgu: 
* Selçuk Bey’in ölümünden sonra yerine oğlu Arslan Yabgu geçti. 
* Selçukluların güçlenmesini istemeyen Gazneli Mahmut, Arslan Yabgu’yu tutuklattı. 

Tuğrul ve Çağrı Beyler:
* Tuğrul ve Çağrı beyler, iki kardeş olarak toprakları parçalamadan aralarında iş bölümü yaparak ülkeyi idare ettiler. 
* Gaznelilerle başarılı savaşlar yaptılar. 
* Horasan’ın önemli şehirlerinden biri olan Nişabur’u aldılar (1038).

Dandanakan Savaşı (1040):

Selçuklular ile Gazneliler arasında yapıldı. 

Sebepleri: 
  1. Gazneliler’in Selçukluları Horasan’dan çıkarmak istemeleri.
  2. Selçukluların kendilerine yurt arayışı içinde olmaları.
Sonuçları:

  1. Gazneliler yenilgiye uğratıldı ve yıkılma sürecine girdi.
  2. Selçuklular büyük bir zafer kazandı. Horasan ve İran toprakları Selçukluların eline geçti.
  3. Büyük Selçuklu Devleti kuruldu (1040).
  4. Tuğrul Bey sultan ilan edildi. Devleti Çağrı Bey ile birlikte yönetti.
  5. Rey şehri alınarak başkent yapıldı.
  6. Selçukluların İslam dünyasındaki otoritesi arttı.
* Abbasi halifesinin, Şii Büveyhoğullarının baskılarına karşı Selçuklulardan yardım istemesi üzerine Tuğrul Bey, Bağdat Seferine çıkarak 1055 Abbasileri Şii Büveyhoğullarının baskısından kurtardı. Böylece Türk-İslam dünyasının koruyuculuğu Selçukluların eline geçti. Bu olaydan sonra İslam Dünyasının dini lideri Abbasiler, siyasi lideri de Selçuklular oldu. 
* Bizans üzerine sefere çıkılarak Doğu Anadolu’da başarılı savaşlar yapıldı. Bir çok şehir alındı (Erzurum, Kemah, Malatya, Sivas).

Pasinler Savaşı (1048):
  • Selçuklular ile Bizanslılar arasında yapılı.
  • Gürcüler Bizanslılara yardım etti. 
Sebepleri:
  1. Dandanakan Savaşı’ndan sonra Selçuklular’ın batı yönünde ilerlemeleri.
  2. Bizanslıların, Türklerin Anadolu’ya girmelerini engellemek istemeleri.
Not: Pasinler (Hasankale) Savaşı, Selçuklular ile Bizanslılar arasında yapılan ilk savaştır. 
Sonuçları:

  1. Bizanslılar yenildi ve Selçukluları Resmen tanıdı.
  2. Doğu Anadolu, Selçukluların denetimine girmeye başladı. Van’dan Trabzon’a kadar olan topraklar Selçuklular’ın eline geçti.
  3. Gürcü Kralı Liparit, Selçuklulara esir düştü.
Alp Arslan (1063-1072):


  1. Önce iç işlerini düzeltti. Çıkan ayaklanmaları bastırdı. 
  2. Bizans İmparatorluğuna savaş açıldı. Gürcistan, Ani Kalesi ve Kars alındı. 
  3. Alp Arslan, komutanlarını Anadolu’nun fethi ile görevlendirdi. 
  4. Türk akıncıları Akdeniz kıyılarına kadar ilerlediler. 


Malazgirt Savaşı (26 Ağustos 1071):
Selçuklular ile Bizanslılar arasında yapıldı. 
Sebebi: 

  1. Bizans’ın, Anadolu’ya yapılan Türk akınlarını önlemek  istemesi
  2. Doğu Anadolu’da gittikçe güçlenen Selçuklu egemenliğine karşı koymak istemesi
Gelişmesi:

  1. Savaş, Malazgirt ile Ahlat arasındaki Malazgirt ovasında başladı.
  2. Selçuklu kuvvetleri üçe bölündü.
  3. Alp Arslan sahte geri çekilme planı uygulayarak Bizans ordusunu merkezden ayırdı.
  4. Bu sırada Bizans ordusunda bulunan Peçenek ve Uzlar, Selçuklu tarafına geçtiler. Pusuya yatan Türk askerlerinin seri hücumu ile Bizans ordusu büyük bir yenilgiye uğradı.
  5. Ancak savaşın kazanılmasında ordunun manevi gücünün yüksek olması, iyi teşkilatlanması ve Alp Arslan gibi yetenekli, güçlü bir hükümdar tarafından yönetilmesinin de büyük katkısı vardır.
Sonuçları:
1) Bizans İmparatoru Romen Diyojen komutasındaki ordu savaşı kaybetti.
2) Savaşta, Bizans ordusunda paralı askerlik yapan Oğuzlar ve Peçeneklerin yardımları da belirleyici rol oynadı.
3) Anadolu’nun kapıları Türklere açıldı.
4) Türkler fazla bir direnişle karşılaşmadan Marmara kıyılarına kadar ilerlediler.
5) Bugünkü Türkiye’nin temelleri atıldı.
6) Anadolu’da gücü kaybolan Bizans, Balkanlara çekildi.
7) Abbasi ve İslam dünyası üzerindeki Bizans baskıları kayboldu.
8) Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ilk Türk beylikleri kuruldu.
Not: Alparslan, Anadolu’yu komutanlarına ikta olarak verdi. Bu olay, Anadolu’da beyliklerin kurulmasına neden oldu.
9) Bizansla Selçuklular arasında bir antlaşma yapıldı. Buna göre Bizans, Selçuklulara vergi ödeyecekti. Fakat Romen Diyojen tahttan indirilince bu antlaşma uygulanamadı.
Not: Bizans ilk defa Büyük Selçuklulara vergi ödemeyi kabul etti.
Melikşah (1072-1092):

  1. Ege Denizine ve boğazlara kadar bütün Anadolu alındı.
  2. Suriye, Filistin ve Arabistan alındı.
  3. Devletin sınırları; doğuda Tanrı dağları ve Seyhun ırmağından batıda Akdeniz kıyılarına, kuzeyde Kafkas dağlarından güneyde Basra körfezine kadar genişletildi.
  4. Vezir Nizamülmülk’ün koyduğu kanun ve metotlarla devlet işleri çok düzenli olarak yürütüldü.
  5. Güçlü bir ordu ile, çıkan ayaklanmalar hemen bastırıldı.
  6. Başkent, Rey’den İsfahan’a taşındı.
  7. Selçukluların en parlak dönemidir.
  8. Melikşah’ın ölümünden sonra oğulları arasında taht kavgaları başladı ve ülkede ayaklanmalar çıktı.
Sultan Sencer (1118-1157):
  1. Merv şehri başkent yapıldı.
  2. Gaznelilerden Gazne şehri, Karahanlılardan Maveraünnehir alındı.
  3. Karahitaylılarla yapılan Katvan Savaşı’nda Selçuklular yenilgiye uğradı (1141). Maveraünnehir elden çıktı.
  4. Bundan sonra ayaklanan Oğuzlar üzerine gidildi. Fakat Sultan Sencer esir düştü. Bir süre sonra 1157’de öldü.
  5. Sultan Sencer’in ölümüyle Büyük Selçuklu Devleti yıkıldı (1157).
Büyük Selçuklu Devleti’nin Yıkılma Sebepleri:
    1. Ülkenin hanedan üyeleri arasında paylaştırılması ve taht kavgaları,
    2. Atabeylerin, merkezi otoritenin zayıflamasıyla bağımsızlıklarını ilan etmeleri,
    3. Haçlı Seferlerinin meydana getirdiği sarsıntılar,
    4. Türkmenlerin küstürülmesi,
    5. Abbasilerin, eski güçlerine kovuşmak için Selçuklular aleyhine çalışmalarıdır.
    6. Katvan Savaşı’nın yıkıcı etkisi,
    7. Batınilerin çalışmaları

Büyük Selçuklu Devleti’nin Yıkılmasından
 Sonra Kurulan Devletler

  1. Suriye Selçukluları
  2. Horasan Selçukluları
  3. Kirman Selçukluları
  4. Irak Selçukluları
  5. Anadolu Selçukluları

18.YÜZYIL OSMANLI SİYASAL TARİHİ (Rusya ve Avusturyayla ilişkiler) 2 L10

Belgrat Antlaşmaları –1739- (I. Mahmut Dönemi)

Osmanlı Avrupa da barışı istemesine rağmen Rusya rahat durmuyordu. Prut antlaşmasına rağmen Lehistan’ın iç işlerine karıştırmış III.Ogüst'ü leh kral seçtirmişti. Ayrıca Osmanlı devletini paylaşmak için Avusturya ile gizli   antlaşmalar yapıyordu.
Avusturya’nın Emeli:
Bosna Hersek ve Sırbistan’ı alarak Akdeniz’e inmektir.
Rusya Prut antlaşmasını bozarak Azak bölgesini işgal etti. Osmanlı Rus savaşı başladı. Avusturya Osmanlılara savaş ilan etti. Osmanlı Belgrat’ı Avusturya’dan geri adlı.Avusturya orduları Sırbistan ve Eflaktan çıkarıldı. Rusya Kırımı işgal ederek bölgede katliam yaptı. Avusturya tarafından yenilgiye uğratıldı. Ruslar kırımdan çıkarıldı ve ağır yenilgiler aldılar.Fransa’nın arabuluculuğu ile Belgrat antlaşması yapıldı.

Avusturya ile Belgrat Antlaşması –1739-

1. Avusturya Banat yaylası hariç (temeşvar eyaleti) Pasarofça ant. ile aldığı bölgeleri geri verecek.
2. Devam eden savaşta Avusturya Rusya’ya yardım etmeyecek.
İsveç’in Osmanlı lehine savaşa hazırlanması v4e tek başına kalması üzerine Rusya Fransa’nın arabuluculuğu ile barışa razı oldu.

Rusya ile Belgrat Antlaşması –1739-

Maddeleri:

1. Ruslar savaşta elde etmiş oldukları toprakları Osmanlı devletine geri verecek.Yalnızca Bug ırmağı ile Dinyeper arasındaki arazi Ruslara bırakılacak
2. Azak kalesi Ruslarda kalacak, fakat Ruslar bu kaleyi yıkacak ve yerine yeni bir kale yapmayacaklar.
3. Buna karşılık Rusya Karadeniz’de savaş ve ticaret gemisi bulundurmayacak.
4. Rus çarı protokol bakımından Avusturya imp. ve Fransa kralına eşit sayılacak.
5. Anlaşma 27 yıl geçerli olacak.

Sonuçları:

Her iki antlaşmada Osmanlı’nın 17.yy da imzaladığı son şerefli antlaşmadır.Osmanlı devleti devrin iki büyük devletine karşı koyabileceğini göstermiştir. Ruslar Karadeniz’in bir Türk gölü olduğunu onaylamışlardır. Otuz yıl kadar barış dönemi yaşanmıştır. Bu başarıların altında yapılan ıslahatlar, özellikle humbaracı ocağının etkisi vardır. Avusturya ve Rusya veraset savaşları ve yedi yıl savaşları ile uğraşmıştır.

1740 kapitülasyonları (I. Mahmut Dönemi)

Fransa Belgrat antlaşmaları sırasında Osmanlı’ya yardımcı olmuştu, buna karşılık Kanuni döneminde Fransa’ya verilen kapitülasyonlar sürekli hale getirildi.

1768-1774 Osmanlı Rus Savaşı 

(III. Mustafa Dönemi)
Belgrat antlaşmalarından sonra Rusya il barış dönemi yaşamıştı.ancak Ruslar Osmanlı aleyhine faaliyetlere devam ediyorlardı.Rusya’nın Lehistan'ın iç işlerine karışması Osmanlı Rus savaşlarının başlamasına neden oldu. Osmanlı  ordusu uzun zamandır savaşmıyordu beş kolan saldırıya geçen Ruslar Osmanlıyı ağır bir yenilgiye uğrattı. Kafkasya, Gürcistan, Ukrayna ve Baserebya’yı işgale başladılar. Yaş, Bükreş Rusların eline geçti. Rus ordusu Kırım’a girdi.1770 yılında İngilizlerinde desteğini alarak Cebeli Tarık boğazından geçen Rus donanması Akdeniz’e girdi. Rus donanması Osmanlı donanmasını yaktı(Çeşme Baskını) Mora'da ki Rumları kışkırttı.Ancak isyan bastırıldı. Rusların bu başarıları Avusturya ve Prusya’yı telaşlandırdı. Kendi aralarında bir antlaşma yaparak Lehistan’ı paylaştılar. Osmanlıyla Rusya arasında arabuluculuk yaparak

KÜÇÜK KAYNARCA ANTLAŞMASI 1774


Maddeleri:

1-Kırıma bağımsızlık verilecek. Kırım sadece dini açıdan Osmanlı halifesine bağlı olacak
2- Kerç, Dinyeper Yenikale arasındaki Kılburun kalesi ile Azak kalesi etrafındaki arazi Rusya’ya verilecek.
3-Rusya'nın savaş sırasında işgal ettiği Eflak, Boğdan, Baserabya, Akdeniz deki Rusların işgal ettikleri adalar Osmanlıya iade edilecek, Fakat buna karşılık:
Bu yerlerde genel af ilan edilecek
Buralarda halka din ve mezhep özgürlüğü tanınacak
Belli bir süre buradaki halktan vergi alınmayacak
Arzu eden halk istediği yere göç edecek
Rus Hıristiyanları kutsal yerleri serbestçe ziyaret edebilecek
4-Rus gemileri Osmanlı limanlarından yararlanabilecek İngiltere ve Fransa'ya verilmiş olan kapitülasyonlar Rusya yada verilecek.
5-Rusya gerekli gördüğü yerlerde konsolosluk açabilecek.
6-Rusya Osmanlı topraklarında Ortodokslarla, Eflak Boğdan beylerinin haklarını koruya bilecek.
7-üç taksin ile ödemek şartıyla Osmanlı Rusya’ya 15.000 kese altın savaş tazminatı ödeyecekti.

Sonuçları

1-İlk defa bir Müslüman arazisi kaybedildi.
2-Karadeniz bir Türk gölü olmaktan çıktı.
3-Rusya’ya kapitülasyonlar verildi.
4-Rusya altıncı maddeye dayanarak Osmanlı iç işlerine karışmaya başladı.
5-Osmanlı ilk kez savaş tazminatı verdi.
6-Osmanlı devleti ilk kez halifelikten yararlanmaya çalışmıştır.

Aynalıkavak Tenkihnamesi -1779

 (I. Abdülhamit Dönemi)
Küçük Kaynarca antlaşmasından sonra Rusya Kırım’ın iç işlerine karışmayacağını ilan etmişti. Ancak Rus taraftarı olan Şahin Giray’ın Kırım tahtına çıkmasını sağlamıştır.Osmanlı devleti III. Selim Giray’ı Kırım  hanı ilan etti ve savaş hazırlılarına girişti.Halk Şahin Giray’a isyan etti.Rus ordusu Kırım’a girdi.Osmanlı Rus savaşı üzerine Fransa’nın arabuluculuğu ile Aynalıkavak tehkihnamesi imzalandı.

Maddeleri:

1-Ruslar Kırım’dan askerini çekecek.
2-Osmanlı devleti Şahin Giray’ın hanlığını tanıtacak.
Bu antlaşmaya rağmen halkın Şahin Giray’a isyan etmesi üzerine Rus ordusu Kırım’a girdi(1783). İsyan bastırıldı. Bir oldu bitti ile Kırım Rusya’nın vilayeti haline getirildi.

Osmanlı-Rus ve Avusturya Savaşları (1787-1792)

 (I. Abdülhamit Dönemi-III. Selim Dönemi)
Aynalıkavak tekihnamesine rağmen Rusların kırımı işgal etmesi üzerine Osmanlı Rus savaşları başladı.Avusturya Rusya’nın yanınsa savaşa girdi.Ruslar Ozi kalesini alarak halkını kılıçtan geçirdi.baseberya işgal edildi,bu sırada Prusya’nın ve İsveç’in Osmanlı yanında savaş girmek istemesi, Fransız ihtilalinin ortaya çıkması üzerine Avusturya ile Ziştovi antlaşması imzalandı (1791). (III. Selim Dönemi)

ZİŞTOVİ ANTLAŞMASI

Maddeleri:

1-Avusturya Osmanlıdan aldığı yerleri geri verecek.
2-Orsava ve Unna nehirleri arasında kalan arazi Avusturya’ya bırakılacak.
3-devam eden Osmanlı Rus savaşında Avusturya Rusya’ya yardım etmeyecek.

Sonuçları

1.ilk kez Avusturya ile Osmanlı arasında sınır kavramı ortaya çıktı.
2.Tek başına kalan Rusya barış istemek zorunda kaldı.

YAŞ  ANTLAŞMASI


Rusya’yla Yaş antlaşması imzalandı.-1792- (III. Selim Dönemi)

Maddeleri:

1-Kırım’ın Rusya’ya ait olduğu onaylandı.
 2-Ozi kalesi Buğ ve Dinyester ırmakları arasındaki arazi Rusya’ya bırakıldı.Dinyester ırmağı sınır kabul edildi.
3-Doğu Anadolu’da Rusların işgal ettiği bölgeler boşaltılacak.

Sonuçları:


1.Kırım’ın Rus toprağı olduğu kabul edilmiştir.
2.Osmanlı devleti kaybettiği toprakları geri alma ümidini tamamen kaybetmiştir.


29 Mart 2017 Çarşamba

ATATÜRK İLKELERİ VE İLGİLİ İNKILÂPLAR

ATATÜRK İLKELERİ

CUMHURİYETÇİLİK:

Cumhuriyetçilik: Cumhuriyeti benimseme, kabul etme, koruma ve yaşatmaya denir.

Cumhuriyetin Kazandırdıkları:

  • Toplumdaki ayrıcalıklar kaldırılarak vatandaşlar eşit katılma hakkı elde etti.
  • Vatandaşlar kanun önünde eşit hale geldi, hakkını mahkemelerde aradı.
  • Vatandaşların temel hak ve özgürlükleri güvence altına alındı, vatandaşlar fikrini söyleyerek huzurlu hayat sürme imkanı buldu.
  • Gelişmemizin önündeki engeller kaldırılarak ülkede ilerleme sağlandı.

Cumhuriyetçilik İle İlgili İnkılaplar: