Dersimiz Tarih

1 Kasım 2019 Cuma

Türk İslam Tarihi

TÜRKLERİN İSLÂMİYET’E GİRİŞİ
▪Hz.Ömer’in Sasani Devletini yıkmasıyla beraber Türkler ile Araplar komşu oldu.
Hz.Osman zamanında Türkler ile Araplar ilk mücadelelerini etmişlerdir.
Emevilerin Arap milliyetçiliği politikası izlemeleri, İslamiyet’in Müslümanlar arasında yayılmasını önlemiştir.
Abbasilerin Türklere değer vermesi ile Arap ve Türkler arasındaki ilişkiler daha da gelişmeye başladı.
▪Talas savaşında (751) Türkler, Çinlilere karşı Arapları desteklemişlerdir.
 Talas Savaşının Önemi:
▪Orta Asya Çin egemenliğine girmekten kurtuldu.
▪İslamiyet Türkler arasında yayılmaya başladı.
▪Bu olay Türk İslam Tarihinin başlangıcı oldu.
▪Müslümanlığı kabul eden ilk Türk boyu Karluklardır. Bunu Yağma ve Çiğil Türkleri takip etmiştir.
▪Talas savaşı kağıt, matbaa, barut ve pusula gibi teknik buluşların dünyaya yayılmasında etkili oldu.
Türklerin İslamiyet’e Girmelerinin Nedenleri:
▪Eski Türk dini ile Müslümanlık arasın daki benzerlik,
▪Türk toplumu yapısının İslamiyet ile bağdaşması,
▪İslam Medeniyetinden Türklerin etkilenmesi,
▪Çin ve Müslümanların arasında kalan Türklerin, tarihi düşmanlarına karşılık Müslümanları tercih etmeleri,
▪ Türklerin Müslüman tüccarlar ile ticaret yapması,
▪ Abbasiler’in ırkçı bir politika takip etmemesi,
 Türklerin İslamiyet’e Hizmetleri:
▪İslamiyet’in yayılmasında etkili oldular.
▪Haçlı seferlerine başarıyla karşı koydular.
▪Halifeliği dış tehlikelere karşı korudular
▪İslam ülkelerinde bilimin gelişmesini sağladılar.
KARAHANLILAR (840-1212)
▪Karahanlı Devleti, Karluk, Yağma ve Çiğil adlı Türk boylarından meydana gelmekteydi.
Bilge Kül Kadir Han tarafından Batı Türkistan da kurulmuştur.
Satuk Buğra Han zamanın da İslamiyet’i kabul ettiler. Karahanlılar ilk Türk Müslüman devletidir.
▪Karahanlılar, Gazneliler ile birleşerek Samanoğullarına son verdiler. Gazneliler ile de  mücadele etmişlerse de yenilmişlerdir.
▪ İlk ticari amaçlı kervansaraylar Karahanlılar tarafından yapılmıştır.
▪ Resmi dil olarak Türkçe’yi kullanmışlardır.
▪Türk İslam Tarihine ait ilk edebi eserler, bu dönemde ortaya çıkmıştır.
   Eser                                    Yazarı
-Kutadgu Bilig  ————-Yusuf Has Hacip
-Divan-ı Hikmet ———–Ahmet Yesevi
-Divan-ı Lügat-i Türk —–Kaşgarlı Mahmut
-Atabet-ül Hakayık ——–Edip Ahmet Yükneki
 ▪Devletin en parlak zamanı, Yusuf Kadir Han zamanıdır.
▪Yusuf Kadir Han’ın ölümünden sonra devlet Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrıldı.
▪Doğu Karahanlılara Karahitaylar, Batı Karahanlılara ise Harzemşahlar son vermiştir.
 GAZNELİLER (963-1187)
▪ Samanoğullarının Horasan Valisi Alp Tekin, bu devletin zayıflamasından yararlanarak Afkanistan’da ki Gazneşehrine egemen olarak devletini kurmuştur.En parlak dönemi Gazneli Mahmut zamanıdır.
▪Gazneli Mahmut, Hindistan’a 17 sefer yaptı. Bu seferlerde büyük başarı kazandı ve Hindistan da İslamiyet yayılmaya başladı.
▪Gazneli  Mahmut, Karahanlılar ile birleşerek Samanoğulları’na son verdi.
▪Gazneli Mahmut Abbasi Halifesini, Şii Büveyhioğullarının baskısından kurtardığı için halife, Mahmut’a “Sultan”ünvanını verdi. Böylece Gazneli Mahmut, Sultan ünvanını kullanan ilk Türk hükümdarı olmuştur.
▪Sultan Mesut dönemin de, Tuğrul ve Çağrı Bey komutasındaki Selçuklular ile Dandanakan Savaşıyapıldı(1040).Gazneliler bu savaştaki yenilgiden sonra,  bir daha toparlanamayarak yıkılışa geçtiler.
▪Gazneliler, Gurlular tarafından yıkıldı.
BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ (1040-1157)
A-Kuruluş Devri
▪Selçuklular, Oğuzların Üçok kolunun, Kınık Boyu’na mensuptur.
▪Selçukların atası kabul edilen Dukak, Oğuz Yabğu Devletinde Subaşıydı. Dukak’ın ölümünden sonra yerine Selçuk Bey geçti.
▪Selçuk Bey, Oğuz Yabğusu ile arası açılınca, kendine bağlı kuvvetlerle Cent şehrine yerleşti. Burada İslam dinini kabul etti.
▪Selçuk Bey’den sonra yerine oğlu Arslan Yabğu ğeçti. Gazneli Mahmut, Arslan Yabğu’yu yakalatarak hapsettirdi.
▪Arslan Yabğu’nun ölümünden sonra Selçukluların başına Selçuk Bey’in torunları olan Tuğrul ve Çağrı Bey geçti.
▪Tuğrul ve Çağrı Bey Gazneliler ile Dandanakan Savaşını yaptılar(1040).
Dandanakan Savaşı’nın Sonuçları:
1-Gazneliler yıkılış dönemine girerken Selçuklularda yükselme dönemi başladı.
2-Devletin merkezi Nişabur dan Rey’e taşındı.
3-Tuğrul Bey sultan ilan edildi ve Selçuklu Devleti resmen kuruldu.
▪Bu dönemde Selçuklular Bizans ile Pasinler Savaşını yaptı (1048). Bu savaş Selçukluların Bizans ile yaptığı ilk savaş ve ilk zaferdir.
 B- Yükselme Devri
▪Tuğrul Bey’in ölümünden sonra yerine Alp Arslan geçti.
▪ Alp Arslan Kars, Gürcistan ve Ani Kalesini ele geçirdi.
▪ Bizans ordusu Türk akınlarını durdurmak ve Türkleri Anadolu dan atmak için Türkler ile Malazgirt Savaşınıyaptı(1071).
Malazgirt Savaşının Önemi :
1-Anadolunun kapıları Türklere açıldı.
2-Türkiye tarihi bu savaşla başladı.
3-Bizans vergiye bağlandı .
▪ Alp Arslan dan sonra oğlu Melikşah hükümdar oldu.
▪ Melikşah zamanı Selçuklular’ın en parlak dönemidir.
▪Vezir Nizam’ül Mülk, Nizamiye Medreselerini ve İkta sistemini kurarak devletin yükselmesinde önemli rol oynadı.
 C- Yıkılma Devri
▪Melikşah’ın ölümünden sonra taht kavgaları başladı. Bu durum merkezi otoritenin zayıflamasına neden oldu.
Sultan Sancar’ın, Karahitaylılar ile yaptığı Katvan Savaşını (1141)  kaybetmesi devletin zayıflamasına zemin hazırladı.
▪Sultan Sancar’ın Oğuz isyanını bastıramaması ve ölmesi üzerine Büyük Selçuklu Devleti yıkıldı.
▪Devletin yıkılmasında: Haçlı seferleri, Türkmenlerin devlete küstürülmeside etkili olmuştur.
▪Büyük Selçuklu Devletinin zayıflamasından sonra bu aileye mensup kişiler; Anadolu Selçukluları, Suriye Selçukluları, Kirman Selçukluları, Irak Selçuklularını kurdular.
 KÜLTÜR VE UYGARLIK
1-Devlet Yönetimi
Ülke hanedan üyelerinin ortak malı idi. Bu durum devletlerin kısa sürede yıkılmasına neden olmuştur.
▪Devletin başında Sultan,Han,Hakan ünvanlı bir hükümdar bulunurdu.
▪Sultandan sonra en yetkili kişi Vezirdi. Sultanın eşi “Hatun” da yönetimde söz sahibi idi.
▪Sultandan sonra yerine oğlu hükümdar olurdu. Para bastırmak, hutbe okutmak hükümdarlık simgelerindendi.
▪Devlet işleri Divan adı verilen bir kurulda görüşülürdü.Divana Vezir başkanlık ederdi.
▪Ülke yönetim bakımından eyaletlere ayrılmıştı. Eyaletleri yöneten Şehzadelerin yaşları küçük ise yanlarına Atabeyler gönderilirdi. Atabey, şehzadenin askerlik, yönetim ve eğitim bakımından yetişmesini sağlardı.
▪Mahkeme, adalet ve hukuk işlerine Kadılar bakardı.
 2-Ordu
▪Onlu sisteme göre ordularını teşkilatlandıran Karahanlılar da orduyu Subaşı denilen ordu komutanı idare ederdi. Savaşlarda en çok kullanılan taktik “Turan Taktiği” idi.
▪Gazne ordusu farklı milletlerden oluşuyordu. Bu durum Gaznelilerin kısa sürede yıkılmasına neden olmuştur.
▪Selçuklu ordusu ise daha teşkilatlı idi. Büyük Selçuklular ordularını üçe bölmüşlerdi:
-Gulam Askerleri (Hassa Ordusu): Genellikle savaş sonunda esir edilen gençlerden oluşuyordu.Hükümdarın yanında bulunan ve maaş alan askerlerdi.
-İkta Askerleri: Selçukluların askeri teşkilatta yaptığı en önemli yeniliktir. Komutan veya askerlere hizmet karşılığı verilen topraklara “İkta” denirdi. İkta sahipleri bu toprakların karşılığında asker beslerlerdi. Bu askerlere “İkta Askerleri” denirdi. Bu uygulama ile devlet hazineden para harcamadan  güçlü bir orduya sahip olmuş, üretimde süreklilik, topraklarda güvenlik sağlanmıştır.
-Yardımcı Kuvvetler:Selçukluların egemenliğini tanımış devletlerin savaş sırasında gönderdiği kuvvetlerden oluşmaktaydı.
 3-Sosyal ve Kültürel Yaşam
▪Halk göçebeler, köylüler ve şehirliler olmak üzere üçe ayrılırdı. Göçebeler hayvancılıkla, köylüler tarım ve hayvancılık ile, şehirliler ise  ticaret ve sanatla uğraşırlardı.
▪Türk toplumunda ayrıcalıklı sınıflar yoktu. Toplumda sıkı bir yardımlaşma duygusu hakim idi. Yardımsever insanlar bir araya gelerek vakıflar kuruyorlardı.
 4-Dil Edebiyat ve Bilim
▪Türk İslam devletlerinde genel olarak resmi dil Farsça, bilim dili ise Arapça idi. Yalnız Karahanlılarda Türkçe hem resmi dil hem de bilim dili olmuştur.
Kaşgarlı Mahmut, Araplara Türkçeyi öğretmek ve Türkçenin üstünlüklerini göstermek amacıyla “Divan-ı Lügat it Türk” ü yazmıştır.


▪Büyük Selçuklu veziri Nizam’ül Mülk , Alp Arslan’ın emri ile “Nizamiye Medreselerini” kurmuştur.

Orta Çağ Avrupa Tarihi

Kilise ve Papalık

Ortaçağ’da Katolik Kilisesi siyasal, dinsel ve ekonomik alanlarda güçlenmiştir.
Katolik Kilisesi’nin güçlenmesinde;
  1. Papa’nın Avrupa krallarına taç giydirerek krallıklarını onaylaması
  2. Siyasal yapının parçalanması
  3. Skolastik düşüncenin yaygınlaşması
  4. Kilisenin kişileri dinden çıkarma (aforoz), bir bölgede yaşayanları dinsel faaliyetlerden men etme (enterdi) ve para karşılığında günah çıkarma, cennetten yer satma (endülüjans) yetkileri bulunması  
etkili olmuştur.
Orta çağ’da kurulan devletlerin bir çoğunda hükümdarlar egemenliklerini dine dayandırmışlardır. Ortaya çıkan laik olmayan devlet anlayışında din adamları devlet yönetiminde etkili olmuşlardır.

Fedoalite

Siyasal ve askeri gücü elinde bulunduran, toprağın mülkiyetine veya imtiyazına sahip olan bir senyörler (derebeyler) sınıfı ile bu sınıfa bağımlı köleler sınıfının oluşturduğu idari düzene feodalite denir.
Feodalite Rejiminin Özellikleri
  • Feodalite rejimin kurulmasından sonra Avrupa’da siyasal birlik bozulmuş, küçük yönetim birimleri ortaya çıkmıştır. Derebeylik yönetimi, IX. yüzyılda Fransa’dan bütün Avrupa’ya yayılmış ve bütün Orta çağ boyunca devam etmiştir.
  • Feodalite rejiminde, halk arasında eşitlik yoktu. Avrupa’da halk; soylular, rahipler, burjuvalar ve köylüler diye sınıflara ayrılmıştır. Bu nedenle Orta çağ’da Avrupa’da sosyal adalet sağlanamamıştır.
  • Toprakların mülkiyeti soyluların elinde toplanmıştır. Orta çağ’da kapalı bir ekonomik politika izlendiği için halk sermaye birikimine sahip olamamıştır.

Feodalite Rejiminin Zayıflaması

Derebeylerinin zayıflamasında;
  • Haçlı Seferleri sırasında derebeylerin ölmesi veya ordularını kaybetmesi
  • Barutun ateşli silahlarda kullanılmaya başlanması
  • Avrupa’da sürekli orduların kurulması
  • Yeniçağ başlarında Coğrafi Keşiflerin yapılmasından sonra ticaretin gelişmesi ve tarımsal faaliyetlerin gerilemesi
  • Papa ile krallar arasındaki mücadelenin krallar lehine sonuçlanması
  • gibi gelişmeler etkili olmuştur.
Haçlı Seferleri (1096 – 1270)
Hristiyan Avrupalıların birleşerek XI. yüzyılın sonlarından itibaren Anadolu, Suriye ve Filistin’e düzenledikleri seferlere “Haçlı Seferleri” denir.

1. Haçlı Seferlerinin Nedenleri

a. Dinsel Nedenler
  • Hristiyanların, Müslümanların elinde bulunan kutsal yerleri (Kudüs) geri almak istemeleri
    – X. yüzyılda Fransa’da ortaya çıkan Kluni tarikatının Hristiyanları Müslümanlarla savaşmak için kışkırtması
  • Katolik Kilisesi’nin Ortodoks Kilisesi’ne hakim olmak istemesi
b. Ekonomik Nedenler
  • Açlık ve yoksulluk içinde bulunan Avrupalıların, ekonomik düzeyi yüksek olan Türk ve İslâm ülkelerini ele geçirerek zengin olmak istemeleri
  • Avrupalıların doğudan gelen ticaret yollarına hakim olmak istemeleri
  • Toprak sahibi olamayan soyluların toprak kazanmak için yaptığı çalışmalar
c. Siyasal Nedenler
  • Malazgirt Savaşı’ndan sonra kısa zamanda Anadolu’yu ele geçiren Türkleri durduramayan Bizans İmparatorluğu’nun Avrupalılardan yardım istemesi
  • Avrupalıların doğu ülkelerinde derebeylik sistemini kurmak istemeleri
  • Avrupalıların Türkleri denizlerden ve Ön Asya’dan uzaklaştırmak istemeleri

2. Haçlı Seferlerinin Sonuçları

a. Dinsel Sonuçları
  • Katolik Kilisesi zayıflamış ve din adamlarına olan güven sarsılmıştır.
  • Papa ve kilisenin baskısı kalkınca bilim, edebiyat ve sanat alanlarındaki gelişmeler hızlanmış, skolastik düşünce zayıflamıştır.
  • Avrupa dışında misyonerlikler kurularak Hristiyanlık dini Asya ve Afrika’da yayılmaya çalışılmıştır.
b. Ekonomik Sonuçları
  • Doğu – Batı arasındaki ticaret faaliyetleri gelişmiş ve Akdeniz limanlarının önemi artmıştır.
  • Seferler sırasında gerekli mali desteğin sağlanması için krallıkların İtalya bankerlerinden borç para almaları, bankacılığın gelişmesine ortam hazırlamıştır.
  • Haçlıların deniz yoluyla taşınması gereği gemiciliğin gelişmesinde etkili olmuştur. Ayrıca Avrupalılar kağıt, cam, deri işleme ve dokuma sanayisini öğrenmişlerdir.
  • Anadolu, Suriye ve Filistin’deki şehirler zarara uğramış ve bölgedeki Türk devletleri ekonomik yönden olumsuz etkilenmişlerdir.
c. Siyasal Sonuçları
  • Seferlere katılan derebeylerinin bir kısmı öldü, bir kısmı da ordularını ve eski topraklarını kaybettiler. Bu durum derebeylerinin zayıflamasına, mutlak krallıkların güçlenmesine yol açmıştır.
  • Türklerin batı yönündeki ilerleyişleri bir süre durmuştur. Dolayısıyla Haçlı Seferleri Türklerin Balkanlara geçişini geciktirmiştir.
  • Türklerin elinde bulunan toprakların bir kısmı istilaya uğramış, Batı Anadolu Bizans’ın eline geçmiştir. Türkiye Selçukluları Orta Anadolu’ya çekilmiştir.
  • Türkler, Haçlı saldırılarına karşı İslâm dünyasını korumuşlar, bu durum Türklerin Müslümanların yaşadığı bölgelerde önemini artırmıştır.
d. Sosyal Alandaki Sonuçları
Feodalite rejiminin zayıflaması sonucunda Avrupa’da köylüler yeni haklar elde ettiler. Çiftçilerin sosyal etkinliği artmıştır. Ayrıca ticaret ve sanatla uğraşan burjuva sınıfı zenginleşmiş ve önem kazanmıştır.
e. Bilim ve Teknik Alandaki Sonuçları
  • Avrupalılar Türk ve İslâm dünyasını daha yakından tanıma olanağı bulmuşlardır.
  • Avrupalılar, Müslümanlardan pusula, barut, kağıt, matbaa, şeker, tarçın ve ipek işlemeciliğini öğrenmişlerdir. Avrupalıların bu teknolojik buluşları öğrenmeleri, hayatlarında önemli değişikliklere neden olmuş, Yeniçağ’da Avrupa’nın her alanda ilerlemesine ortam hazırlamıştır.
  • Skolastik düşüncenin yerini özgür düşünce almaya başlamış, halk okulları açılmış, Müslüman bilginlerin eserleri tercüme edilmiştir. Dolayısıyla Avrupa’da kültürel ve bilimsel hayat canlanmıştır.

Magna Charta (Büyük Şart) (1215)

İngiltere’de halkın kişisel haklarının tanındığını belirten ilk siyasal belgedir. 1215 yılında İngiltere Kralı Jan (John) ile soylular arasında imzalanmıştır.
İngiliz demokrasisinin temeli sayılan Magna Charta (Büyük Şart) krala zorla kabul ettirildi.
Bu ferman ile;
  • İngiltere’de kralın yetkileri sınırlandırılmıştır.
  • Anayasa niteliğindeki bu ferman bir süre sonra İngiltere’de parlamento yönetiminin kurulmasına ortam hazırlamıştır. İngiltere Mutlak Krallık yönetiminden Meşruti Krallık yönetimine geçmiştir.
  • İngiltere’de demokratikleşme süreci başlamıştır.

Hadisten Hayata (Peygamber Efendimizin Nezaketi ve Ağırbaşlılığı)

Nezaket nedir geçmeden önce şunları belirtmekte fayda vardır. İnsan sosyal bir varlıktır. Daima toplumun diğer bireylerine iç içe yaşar. Yaşamını sürdürürken o toplumun fertleri ile daima doğrudan ya da dolaylı olarak bir etkileşim hali içerisinde olur. Bu etkileşiminde takındığı tavır, duruş, konuşması onun nezaket boyutunu gösterir. İslam dini her zaman iki ilişkilere önem verir ve tatlı dil  her zaman ön planda olmuştur. Bu konuda bizlere en güzel örnek Peygamberimiz Hz. Muhammed'dir. 

Nezaket nedir?

Kökeni Farsça olan nezaket kavramı, 
başkalarına karşı saygılı olma, insanlara 
karşı incelikten bulunma, naziklik olarak tanımlanır

Peygamberimizden (as) Nezaket Örnekleri:

Kendisine soru sorulduğunda en güzel şekilde cevap verirdi.





Birisi ile tokalaşırken karşısındaki elini çekmeden 





o elini çekmezdi.





Birisiyle karşılaştığında o yüzünü başka yöne





 çevirmeden kendisi yüzünü çevirmezdi.





Önünde oturan kişiye doğru ayaklarını uzatmazdı.





Karşılaştığı kişiye önce kendisi selam verirdi.





Kendisini ziyarete gelenlere ikramda bulunurdu.





Misafirlerini kapıya kadar uğurlardı.





Arkadaşlarına güzel unvanlar verir, onları hoşlarına 





giden isimlerle çağırırdı.





Kimsenin sözünü kesmezdi.





Daima güler yüzlü idi.





Her zaman temiz ve düzenli giyinirdi.m





Bir insana baktığında bütün gövdesiyle dönerdi.





Hastaları ziyaret ederdi.





Cenaze merasimlerine katılırdı.



Nezaketle ilgili ayet ve hadisler:

Cehennemin kimi yakmayacağını size haber vereyim mi? 
Cana yakın olan, herkesle iyi geçinen, yumuşak başlı
 olup insanlara kolaylık gösteren kimseleri cehennem 
yakmaz.

(Hadis-i Şerif)


Gurura kapılarak insanlara üstünlük taşlama ve 
yeryüzünde böbürlenerek çalımlı çalımlı yürüme! 
Unutma ki Allah, kendini beğenenleri ve 
övünenleri asla sevmez. Gidişinde dengeli ol! 
Sesini ayarla, bağırarak konuşma: alçalt! 
Çünkü seslerin en çirkini eşeğin sesidir.  
(31 / Lokman Suresi, 18-19. ayetler)
 Yumuşak huylu davranmayan kimse bütün
hayırlardan mahrum sayılır.

Yarım hurma vermek suretiyle de olsa kendinizi 
cehennem ateşinden koruyunuz. O kadarını da
 bulamayanlar, güzel bir sözle olsun kendilerini korusunlar. 
(Hadis-i Şerif)


28 Ekim 2019 Pazartesi

Osmanlı Denizciliği


Barbaros Hayrettin Paşa ile ilgili görsel sonucu
Barbaros Hayreddin Paşa (Hızır Reis)
1.Dönem :1302-XVII.yüzyılın sonları olup kürekli gemiler dönemi.Kadırgalar kullanılmıştır. 
En etkin denizci Barbaros Hayrettin Paşa. 







                                                                  2.Dönem:XVII.yüzyılın sonları - XIX. yüzyılın ortaları olup yelkenli gemiler dönemi. Kalyonlar kullanılmıştır. Bu geçiş tam olarak XVIII. yüzyılda gerçekleşmiştir. 
Avrupalılar, okyanustaki güçlü gelgitler ve rüzgarlar nedeniyle kadırgaları bırakıp birer top bataryası olacak şekilde kalyonlar yaptılar.

XVI. yüzyıl sonlarından itibaren Akdeniz'e gelen İngiltere'nin ve Hollanda'nın bu tip (kalyon) gemileri, Osmanlı donanmasına üstünlük sağladılar. Özellikle Girit kuşatmasında Venedik'in kiraladığı bu tip gemiler, Osmanlı Devleti'ni zora sokunca o da bu tarz gemiler inşa etmeye başladı. Bu bir dönüm noktasıydı.
Girit kuşatması ile ilgili görsel sonucu
Egemenliğin Zayıflaması
Osmanlı Fas hakimiyetiyle sınırı Atlas Okyanusu'na dayanmasına rağmen etkili bir okyanus siyaseti izlemediği gibi büyük bir zafer için Akdeniz'e de açılmamıştır. Sadece sahilleri korumak için denizlere açılmıştır. 
Osmanlı Devleti 'nin gemi teknolojisini takip edememesinin sebepleri:
1.XVII. yüzyılda ortaya çıkan siyasi ve ekonomik sorunlar. 
2.Osmanlı Devleti' nin siyasi hedeflerine ancak kara gücüyle ulaşabileceğini düşünmesi. 
Osmanlı Girit kuşatmasında pek çok kalyonunun Venedik'in eline geçmesine engel olamamıştır. Bunun sebebi, kalyonları kullanmasını iyi bilmemeleridir. Bu noktada Katip Çelebi 'nin haklı olduğunu görürüz. 
Kalyon kullananların eğitimi sonunda Osmanlı Devleti denizlerde 1770 Çeşme yenilgisine kadar başarılı olmuştur. Akdeniz hakimiyetini elinde tutmuştur. Bu yenilgide Osmanlı donanması yakılmış ve bu ikinci büyük yenilgi olmuştur. 
Yeniden İnşa Çalışmaları (1774-1789)
1. Sultan III. Mustafa Baron de Tott adlı Fransız mühendise donanmayı iyileştirme görevi verdi. 
sultan 3.mustafa ile ilgili görsel sonucu
2.Cezayirli Gazi Hasan Paşa "Tersane Hendesehanesi" adıyla Deniz Harp Okulunu kurdu(1773 ).
cezayirli gazi hasan paşa ile ilgili görsel sonucu

25 Ekim 2019 Cuma

Hazreti Osman

Peygamberimizin üçüncü halifesi, hayâ ve edep numunesi Hz. Osman, hayatta iken cennetle müjdelenen bahtiyarlardan biriydi. Hz. Ebû Bekir, ilk defa eski samimi dostlarını ziyaret ederek hak dini onlara anlatmaya başlamıştı. Bu dost­larından biri de Hz. Osman’dı. Hz. Osman yaradılıştan halim selim, iyi ahlaklı ve dürüst bir şahsiyetti. İslam’ı kabule müsait bir mizaca sahipti. Hz. Ebû Bekir’i dikkatle dinledi ve anlattıklarına büyük bir alaka duydu. Sonra da birlikte Re­sû­lul­lah’ın huzuruna gittiler.
Peygamberimiz (a.s.m.), Hz. Osman’a:
“Allah’ın ihsanı olan cennete rağbet et. Ben sana ve bütün insanlara hidayet rehberi olarak gönderildim. Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur.” dedi. Kur’ân-ı Kerim okudu.
Hz. Osman İlahî kelamın cazibesine kapıldı. Hemen Kelime-i Şehadet getire­rek Müslüman oldu. Hz. Osman, daha sonraları bu hissiyatını şöyle dile geti­rir:
“Re­sû­lul­lah’ın lisanından duyduğum o ilk sözler, o kadar saf ve sade, o kadar tesirli idi ki, âdeta Kelime-i Şehadet ihtiyarsız olarak dudaklarımdan dökülüverdi.”
Hz. Osman, İslam’la şereflendiği sırada 34 yaşında idi. Genç, nüfuzlu bir tüc­cardı. Hâli vakti yerinde bir kimseydi. Müslüman olduğunu öğrenen amcası Hakem bin Ebi’l-As öfkesinden çıldıracak gibi olmuştu. Osman’ı bir direğe bağladı ve:
“Bu dini terk etmedikçe sana hiç yiyecek vermeyeceğim!” dedi. Fakat ölüm pahasına da olsa, onun dininden dönmeyeceğini anlayan diğer akraba­sı araya girerek serbest bıraktırdılar.
Hazreti Osman'ın Özellikleri
Güzel hâlleri ve fazîletleri çok, sıfatları mükemmel, kerâmet sahibi, tatlı dilli ve güzel konuşan şânı yüce bir zât idi.
Osman (r.a), eli açık, iffetli, yumuşak huylu, herkesle anlaşan, hilim ve şecaat sahibi, müsâmahalı ve cömert idi.
Zâhid, âbid, gözü yaşlı, her şeye ibret nazarıyla bakan, sabr-ı cemîl sahibi, çok şükreden, mütevâzı ve hayâ ehli idi. İnfak ve cömertlikle temâyüz etmiş, fukaraya bol bol ihsanlarıyla tanınmıştı. Evde olan her şeyi infak eder, sirke ile zeytinyağı yerdi. Yemeğin azını, amellerin ise büyük ve çoğunu severdi.
Kur'ân kıraati hususunda Allah Rasûlü'nden ilim alanların en üstünüdür. Kendi başına kıldığı namazlarda Kur'ân-ı Kerîm'i bir rekâtta hatmettiği olurdu. Cemaate namaz kıldırırken de uzun sûreler okurdu. Fürâfisa bin Umeyr (r.a) şöyle der:
"Ben Yûsuf Sûresi'ni, Osman ibn-i Affân'ın sabah namazlarındaki kırâatinden öğrendim. Çünkü o, bu sûreyi çok sık okurdu." (Muvatta', Salât, 35)

20 Ekim 2019 Pazar

XVII VE XVIII. YÜZYILLARDA OSMANLI DEVLETİ’NDE VE AVRUPA’DA DENİZCİLİK FAALİYETLERİ


Sömürgecilik: bir devletin kendi sınırları dışında kalan (genelde deniz aşırı) toprakları askeri yollarla  ve  çeşitli diğer yollarla ele geçirerek hakimiyet kurup yerli toplumlar üzerinde siyasi, iktisadi ve kültürel alanlarda üstünlük sağlayarak bunların maddî ve manevî  varlıklarını  kendi menfaati için yağmalamasıdır.
Sömürgecilik Hızlanıyor
Yüzyıllara göre sömürgecilik 
 1.On Altıncı Yüzyıl 
İspanyollar ( ve Portekizliler) (XVI.Yüzyıl )
   Okyanus denizciliği siyaseti Avrupa'da etkin olmaya başladı..
 2.On Yedinci Yüzyıl 
   A. İngiltere ve Hollanda'nın yükselerek  1654-1660 İngiliz-İspanyol Savaşını kazanıp  İspanyolların sömürgelerine el koydu ( XVII.Yüzyıl). Bunun sonucunda İspanyolların deniz hakimiyeti sona erdi.
    B. İngiltere uzakdoğuyu sömürge haline getirdi. Doğu Hindistan Şirketini kurup sömürgeciliği kurumsallaştırdı.
        Hollanda'nın XVII.yüzyılın ortalarında en büyük sömürgeci olması üzerine XVII.yüzyılın sonlarında İngiltere-Hollanda Savaşları oldu. İngilizler  onları yenerek bazı sömürgelerini ele geçirdiler. 
    C. Fransa XVI. yüzyılda ulusal birliğini kurduktan sonra yeni bir sömürgeci deniz gücü olarak ortaya çıktı (XVII.Yüzyıl). Amerika kıtasını sömürgeleştirmeye başladı.
   D.Hollanda Portekizliler'e ve İspanyollar'a saldırarak sömürgeciliğe başladı.Ümit Burnu'ndan Doğu Hint Adaları'nın ucuna kadar olan sahayı sömürgeleştirdi.Bunu takiben Hollanda Doğu Hindistan Şirketini kurup sömürgeciliği kurumsallaştırdı.Böylece Avrupa'nın en güçlü devletlerinden biri haline geldi.
       Hollanda XVII.Yüzyılda Amerika kıtasında sömürge ele geçirmek için Portekiz ve İngiltere ile savaştı.XVII.Yüzyılın ortalarında Hollanda dünyanın en büyük sömürgeci gücü oldu. Bunun üzerine İngiltere'nin karşı saldırısıyla aynı yüzyılın sonunda yenilip güç kaybetti.  
3.On Sekizinci Yüzyıl 
İngiltere Kuzey Amerika'daki Fransız sömürgelerini ele geçirdi( XVIII.yüzyılın  ikinci yarısı).Bunun sonucunda İngiltere sömürgeciliğin mutlak üstün gücü haline geldi.
 Bu yüzyılda  İngiltere,Fransa ve Rusya doğu ticaretini ele geçirmek için Akdeniz'de üstünlük mücadelesine giriştiler .Osmanlı Devleti bunlara karşı koymak için  herşeyiyle mücadele etti.