Tarih derslerinde yer alan herşeyden öte tarihe dair aradığınız ne var ise hepsi burada.
Nureddin Mahmud Zengi
Muhyiddin-İ Arâbi’nin Osmanlı Kerameti
Muhyiddin-İ Arâbi’nin Osmanlı Kerameti
Muhyiddin-i Arabi’nin Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna dair verdiği müjde, dikkate değer bir konudur. Ahmed Cevdet Paşa’nın anlattığına göre Muhyiddin-i Arabî, Osmanlı Devleti henüz kurulmadan yetmiş yıl önce bu devletin geleceği hakkında bir müjde vermişti. Osmanlı’dan sonra 100 yıl duraklama olacak. Sonra kurulacak devlet ise 10 devlet gücünde olacaktır.
Bu müjdeyi Muhyiddin-i Arabî, ilm-i cifir adı verilen simgesel bir bilgiyle Kur’an-ı Kerim’deki bazı ayetlerden çıkarmıştı. Üstelik Osmanlı Beyliği henüz var olmadığı bir dönemde bile Muhyiddin-i Arabî, eserinin ismini “eş-Şeceratü’n-Nu’mâniyye fi’d-Devleti’l-Osmâniyye” (Osmanlı Devleti’nde Soy Ağacı) olarak belirlemişti. Ayrıca bu eserde, Osmanoğulları’ndan ilk halifenin Yavuz Sultan Selim Han olacağı gibi bazı olaylara dair öngörüler de bulunmaktadır
Cumhuriyet Döneminde Ekonomi
CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE EKONOMİ
Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Ekonomik Anlayış
- Osmanlı Devleti XX. yüzyılın başlarında Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı gibi büyük buhranlardan çıktığı için devletin ekonomisi iyice zayıflamıştır.
- Mondros Mütarekesi’yle askerî ve siyasi kısıtlamaların yanında ekonomik kısıtlamalar da yer alınca Osmanlı ekonomisi iyice zor duruma düşmüştür.
- Millî Mücadele ise bu kötü şartlar altında başlamış ve bütün olumsuzluklara rağmen başarıya ulaşmıştır.
- Atatürk, Millî Mücadele’yi bitirdikten sonra ekonomik kalkınmayı sağlayıp millî bir ekonomi modeli oluşturmak için çalışmalar başlatmıştır.
- 17 Şubat 1923 tarihinde İzmir İktisat Kongresi’ni toplayarak ekonomik kalkınmanın politikalarını belirlemiştir.
- Bu kongrede yerli üretimin teşvik edilmesi, girişimciliğin desteklenmesi ve çalışma özgürlüğü sağlanması kararları alınmış, yasalara uymak kaydı ile yabancı sermayeye de izin verilmesi kararlaştırılmıştır.
Bir Gece
On dört asır evvel, yine bir böyle geceydi,
Kumdan, ayın on dördü, bir öksüz çıkıverdi!
Lâkin, o ne hüsrandı ki: Hissetmedi gözler;
Kaç bin senedir, halbuki, bekleşmedelerdi!
Nerden görecekler? Göremezlerdi tabî’î:
Bir kerre, zuhûr ettiği çöl en sapa yerdi;
Bir kerre de, ma’mûre-i dünyâ, o zamanlar,
Buhranlar içindeydi, bugünden de beterdi.
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!
Fevzâ bütün âfâkına sarmıştı zemînin,
Salgındı, bugün Şark’ı yıkan, tefrika derdi.
Derken, büyümüş, kırkına gelmişti ki öksüz,
Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi!
Bir nefhada insanlığı kurtardı o ma’sûm,
Bir hamlede kayserleri, kisrâları serdi!
Aczin ki ezilmekti bütün hakkı, dirildi;
Zulmün ki, zevâl aklına gelmezdi, geberdi!
Âlemlere, rahmetti, evet, Şer’-i Mübîn’i,
Şehbâlini adl isteyenin yurduna gerdi.
Dünyâ neye sâhipse, onun vergisidir hep;
Medyûn ona cem’iyyeti, medyûn ona ferdi.
Medyûndur o ma’sûma bütün bir beşeriyyet...
Yâ Rab, bizi mahşerde bu ikrâr ile haşret.
Hilvan, 11 Rebîülevvel 1347
(28 Ağustos 1928)
Mehmet Akif Ersoy
Klasik Osmanlı Siyaset Düşüncesinin Temelleri
İslam devlet geleneği hâkim olmuştur. Bu dönemde, Osmanlı devletinin kuruluşunda siyasi düşünce olarak Selçuklu siyasi görüşü ve İslam Devlet geleneğinden etkilenmiştir. Devlet yönetimi için Selçuklu dönemindeki devlet şekli örnek alınarak Osmanlı devlet anlayışı üç temel esastan oluşmuştur.
Bu üç temel esas şu şekildedir;
1. Devlet-i Ebed Müddet (Devletin sonsuza kadar yaşatılması)
2. Nizam-ı Âlem (Dünya düzeninin sağlanması adalet ve barışın sağlanması)
3. Kanun-ı Kadim (Kamu hukuk kurallarının üstünlüğü, büyük kanunlar) dir.
Pertek Kalesi Tarihi
Fatih Döneminde Devlet Yönetiminde Yapılan Değişiklikler
a)Fatih , padişahın divana başkanlık etme uygulamasına son vererek veziriazamları etkin kıldı. Diğer taraftan onların kararlarını padişaha sunmaları esasını getirerek padişah otoritesinin üstünlüğünü yine devam ettirdi. Hem de divan daha işlevsel hale gelmiş oldu.
b)Müsadere uygulamasını üst düzey devlet memurlarının hepsine ölümleri halinde de uygulamak üzere genişletti. Böylece onların hem dürüst davranmalarını sağladı, hem de merkezi otorite karşısında başka güç odakları oluşmasının önüne geçmiş oldu.c)Haremden evlenme geleneğini başlattı. Böylece nüfuzlu ailelerin Osmanlı içerisinde etkin olmasının önüne geçerek bu açıdan da merkezi otoriteyi güçlendirmiş oldu.
Osmanlı Devleti Klasik Dönemi Ekonomi Tarihi ve Sonrası
Merkez Maliyesi ve Hazine Yönetimi
XVII. Yüzyıl Sonrası Osmanlı Devlet Ekonomisi
XVII. Yüzyıl Sonrası Osmanlı Devlet Ekonomisi
Osmanlı Devleti’nin Klasik Dönem Ekonomik Yapısı
Osmanlı Devleti’nin Klasik Dönem Ekonomik Yapısı
1.Ahilik
Osmanlı Ekonomisi Ana İlkeler
OSMANLI EKONOMİSİ
Osmanlı ekonomisinde klasik dönemde üç ana ilke etkili olmuştur.
Bunlar; iaşecilik, fiskalizm ve gelenekçiliktir.
İaşecilik: Bu ilkeye göre reayanın refahını sürekli kılmak için öncelikle piyasada istenilen kalitede, uygun fiyatta yeteri kadar mal bulunmalıdır. Bu nedenle Osmanlı’da üretime önem verilmiştir.
Gelenekçilik: Bu ilke sosyal ve ekonomik ilişkilerde mevcut dengeleri(üretim-tüketim dengesi) korumayı ve var olan düzeni bozacak değişme eğilimlerini engelleme eğilimlerini ifade etmektedir.
Fiskalizm: Bu ilke hazineye ait gelirleri mümkün olduğunca yüksek tutma ve ulaştığı düzeyin altına indirmemeyi hedefliyordu. Devletin bir yandan gelirlerinin yükseltmesi, diğer yandan harcamaların kısılması olarak özetlenebilir.
Ülke toprakları hanedana aitti ancak bu toprakların kullanımı reayaya(halk) bırakılmıştı. Devlet, her köylüye geçimini sağlayacak kadar toprağı kullanmasına özen göstermişti. Tarımsal teşkilatlanmayı da tımar sistemiyle gerçekleştirmişti.
TÜRK-İSLAM DEVLETLERİNDE EKONOMİ
TÜRK-İSLAM DEVLETLERİNDE EKONOMİ
Osmanlıda Kardeş Katli Meselesi
Kardeş katli, Osmanlı padişahlarının "devletin bekası" için kardeşlerini öldürmeleri olayıdır. Fatih Sultan Mehmet döneminde yapılan “Fatih Kanunnamesi” ile resmiyet kazanmıştır.
Fatih Kanunnamesi’ne dayanan kardeş katli yaklaşık 150 yıl boyunca geçerliliğini sürdürdü. Bu süre içinde 61 şehzadeden 22’si devlete isyan ettikleri için, diğerleri ise Fatih Kanunnamesi’ne dayanılarak öldürüldü. 1603 yılında Osmanlı tahtına geçen I. Ahmet kardeşi Mustafa’yı öldürmedi ve hanedan ailesinin aklı başında olan en büyük üyesinin tahta çıkması sistemini getirdi (ekberiyet ve eşrediyet). Nitekim 1617’de öldüğünde, oğulları olduğu halde, Osmanlı tahtına 22 Kasım 1617’de hanedanın en yaşlı üyesi olarak kardeşi I. Mustafa çıktı. Böylece Osmanlı tahtına ilk kez bir padişahın oğlu değil, padişahın kardeşi geçmiş oluyordu.
