16 Mart 2024 Cumartesi

Osmanlı'da Islahatlar ve Yenilik Arayışları

 Osmanlı'da Islahatlar ve Yenilik Arayışları

XVI.yüzyılın son çeyreğinden  itibaren devletin buhran içine girdiğinin görülmesi üzerine  devlet adamlarınca nasihatname tarzında layihalar ve risaleler yazılmıştır. Bunlarda genel eğilim klasik tarz terk edildiği için bu burhanın olduğudur.
A.Lütfi Paşa
Eseri  : Asafname.
Tavsiyeleri: Hazinede gelir-gider dengesine  önem verilmelidir.Bunun için de ücretli memur sayısı belirli sayıda olmalı. Emekliye ayrılanlara maaş bağlanmamalı, bu gider başka kaynaklarla sağlanmalıdır.

9 Mart 2024 Cumartesi

Mersin Meb 2.Dönem Yazılıları Örnek Konu Dağılımları

 

Mersin İli 2023/2024 Eğitim Öğretim Yılı 2. Dönem Konu Soru Dağılım Tabloları

Aşağıda yer alan linkte ortaöğretim tarih dersi dağılımları OrtaÖğretim Soru Kazanım Dağılım Tabloları adlı başlık altında tıklayıp indirerek ulaşabilirsiniz.
                                                                         Burdan İndir

Nureddin Mahmud Zengi


Zengî hanedanının bir üyesi olan Nûreddin 1118 yılında dünyaya geldi. 1146 yılında babası I. İmâdüddin Zengî'nin ölümü üzerine devlet eski Türk geleneklerine göre varisler arasında bölündü, bu paylaşım sonunda Musul Seyfeddin Gazi'ye bırakılırken, Nûreddin Mahmud'a da Haleb ve çevresi bırakıldı. 1150 yılında Türkiye Selçuklu Sultanı I. Rükneddin Mesud'un kızıyla evlendi. Oğuzların Avşar boyundandır.

Haçlılarla mücadelesi


I. ve II. Haçlı seferleri arası Anadolu, Suriye ve Filistin.
I. İmâdüddin Zengî 1144'te Urfa'yı fethetti ve I. Haçlı seferi sonunda kurulan Urfa Kontluğu'na son verdi. Bu zafer Haçlılara karşı kazanılmış ilk önemli başarıdır. Urfa'nın kaybedilmesi üzerine Avrupa ikinci bir Haçlı seferine hazırlanmıştır. Orta Çağ İslam dünyasının en parlak simalarından olan Nûreddin Mahmud Zengî, babasından devraldığı Haçlılar ile mücadelesinde ağabeyi ve Musul Atabeyi Seyfettin Gazi'yle ve 1148'de ağabeyinin ölümünden sonra yerine geçen küçük kardeşi Kudbeddin Mevdud'le birlikte hareket ederek, Haçlılara karşı İslam cephesini birleştirmiş, II. Haçlı seferinin etkisizleştirilmesine çalışmıştır. Zengîlerin bu fedakarlıkları sonucu Haçlılar daha fazla ilerleme imkânı bulamayarak sahil şeridine sıkışıp kalmışlardır.

5 Mart 2024 Salı

Muhyiddin-İ Arâbi’nin Osmanlı Kerameti

Muhyiddin-İ Arâbi’nin Osmanlı Kerameti

Muhyiddin-i Arabi’nin Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna dair verdiği müjde, dikkate değer bir konudur. Ahmed Cevdet Paşa’nın anlattığına göre Muhyiddin-i Arabî, Osmanlı Devleti henüz kurulmadan yetmiş yıl önce bu devletin geleceği hakkında bir müjde vermiştiOsmanlı’dan sonra 100 yıl duraklama olacak. Sonra kurulacak devlet ise 10 devlet gücünde olacaktır.

Bu müjdeyi Muhyiddin-i Arabî, ilm-i cifir adı verilen simgesel bir bilgiyle Kur’an-ı Kerim’deki bazı ayetlerden çıkarmıştı. Üstelik Osmanlı Beyliği henüz var olmadığı bir dönemde bile Muhyiddin-i Arabî, eserinin ismini “eş-Şeceratü’n-Nu’mâniyye fi’d-Devleti’l-Osmâniyye” (Osmanlı Devleti’nde Soy Ağacı) olarak belirlemişti. Ayrıca bu eserde, Osmanoğulları’ndan ilk halifenin Yavuz Sultan Selim Han olacağı gibi bazı olaylara dair öngörüler de bulunmaktadır

3 Mart 2024 Pazar

Cumhuriyet Döneminde Ekonomi

 CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE EKONOMİ


Cumhuriyet’in İlk Yıllarında Ekonomik Anlayış


- Osmanlı Devleti XX. yüzyılın başlarında Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı gibi büyük buhranlardan çıktığı için devletin ekonomisi iyice zayıflamıştır.

- Mondros Mütarekesi’yle askerî ve siyasi kısıtlamaların yanında ekonomik kısıtlamalar da yer alınca Osmanlı ekonomisi iyice zor duruma düşmüştür.

- Millî Mücadele ise bu kötü şartlar altında başlamış ve bütün olumsuzluklara rağmen başarıya ulaşmıştır.

- Atatürk, Millî Mücadele’yi bitirdikten sonra ekonomik kalkınmayı sağlayıp millî bir ekonomi modeli oluşturmak için çalışmalar başlatmıştır.

- 17 Şubat 1923 tarihinde İzmir İktisat Kongresi’ni toplayarak ekonomik kalkınmanın politikalarını belirlemiştir.

- Bu kongrede yerli üretimin teşvik edilmesi, girişimciliğin desteklenmesi ve çalışma özgürlüğü sağlanması kararları alınmış, yasalara uymak kaydı ile yabancı sermayeye de izin verilmesi kararlaştırılmıştır.

26 Şubat 2024 Pazartesi

Bir Gece

On dört asır evvel, yine bir böyle geceydi,
Kumdan, ayın on dördü, bir öksüz çıkıverdi!
Lâkin, o ne hüsrandı ki: Hissetmedi gözler;
Kaç bin senedir, halbuki, bekleşmedelerdi!
Nerden görecekler? Göremezlerdi tabî’î:
Bir kerre, zuhûr ettiği çöl en sapa yerdi;
Bir kerre de, ma’mûre-i dünyâ, o zamanlar,
Buhranlar içindeydi, bugünden de beterdi.
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!
Fevzâ bütün âfâkına sarmıştı zemînin,
Salgındı, bugün Şark’ı yıkan, tefrika derdi.

Derken, büyümüş, kırkına gelmişti ki öksüz,
Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi!
Bir nefhada insanlığı kurtardı o ma’sûm,
Bir hamlede kayserleri, kisrâları serdi!
Aczin ki ezilmekti bütün hakkı, dirildi;
Zulmün ki, zevâl aklına gelmezdi, geberdi!
Âlemlere, rahmetti, evet, Şer’-i Mübîn’i,
Şehbâlini adl isteyenin yurduna gerdi.
Dünyâ neye sâhipse, onun vergisidir hep;
Medyûn ona cem’iyyeti, medyûn ona ferdi.
Medyûndur o ma’sûma bütün bir beşeriyyet...
Yâ Rab, bizi mahşerde bu ikrâr ile haşret.

Hilvan, 11 Rebîülevvel 1347
(28 Ağustos 1928)

Mehmet Akif Ersoy


25 Şubat 2024 Pazar

Klasik Osmanlı Siyaset Düşüncesinin Temelleri

İslam devlet geleneği hâkim olmuştur. Bu dönemde, Osmanlı devletinin kuruluşunda siyasi düşünce olarak Selçuklu siyasi görüşü ve İslam Devlet geleneğinden etkilenmiştir. Devlet yönetimi için Selçuklu dönemindeki devlet şekli örnek alınarak Osmanlı devlet anlayışı üç temel esastan oluşmuştur.

 Bu üç temel esas şu şekildedir; 

1. Devlet-i Ebed Müddet (Devletin sonsuza kadar yaşatılması) 

2. Nizam-ı Âlem (Dünya düzeninin sağlanması adalet ve barışın sağlanması) 

3. Kanun-ı Kadim (Kamu hukuk kurallarının üstünlüğü, büyük kanunlar) dir. 

21 Şubat 2024 Çarşamba

Pertek Kalesi Tarihi




2800 yıllık tarih Pertek Kalesi

Milattan önce 8’inci yüzyılda Murat Nehri’nin kıyısındaki sivri bir tepenin üzerine Urartular tarafından inşa edilen Pertek Kalesi, 1974 yılında Keban Barajı’nın kurulmasıyla sular altında kalarak ada görünümüne kavuştu.

Urartulardan Perslere, Helenlere, Roma’ya, Selçuklulara ve Mengüceklilere ev sahipliği yapmış, Osmanlılar zamanında da onarımı yapılan kale, iç içe iki surdan oluşuyor ve surlar arasında yapı kalıntıları bulunuyor. Kalenin güney cephesindeki yontma taşların arasına kondurulmuş kırmızı sert tuğlalar ve serpiştirilmiş mavi çiniler içinde ise sarnıç ve yapı kalıntıları mevcut.

Kaynak : kolayyolculuk 
📸: @ymirnam 

#kolayyolculuk #seyahat #travel #tatil #bestdestinations #destination #traveling #travelinspiration #gezi #vacation 


19 Şubat 2024 Pazartesi

Fatih Döneminde Devlet Yönetiminde Yapılan Değişiklikler

 a)Fatih , padişahın divana başkanlık etme uygulamasına son vererek veziriazamları etkin kıldı. Diğer taraftan onların kararlarını padişaha sunmaları esasını getirerek padişah otoritesinin üstünlüğünü yine devam ettirdi. Hem de divan daha işlevsel hale gelmiş oldu.

b)Müsadere uygulamasını üst düzey devlet memurlarının hepsine ölümleri halinde de uygulamak üzere genişletti. Böylece onların hem dürüst davranmalarını sağladı, hem de merkezi otorite karşısında başka güç odakları oluşmasının önüne geçmiş oldu.
c)Haremden evlenme geleneğini başlattı. Böylece nüfuzlu ailelerin Osmanlı içerisinde etkin olmasının önüne geçerek bu açıdan da merkezi otoriteyi güçlendirmiş oldu.

18 Şubat 2024 Pazar

Osmanlı Devleti Klasik Dönemi Ekonomi Tarihi ve Sonrası

  Merkez Maliyesi ve Hazine Yönetimi

 İlk kez II. Murat zamanında Çandarlı Kara Halil Paşa ve Karamanlı Rüstem Paşa tarafından oluşturulan Osmanlı Devleti Maliye Teşkilatı’nın başında defterdar bulunurdu.
Defterdarın idaresindeki Osmanlı hazinesi, iç hazine ve dış hazine olmak üzere iki kısma ayrılır, hazinede para ve çeşitli kıymetli eşyalar saklanırdı.
İç hazine (Hazine-i hassa): Padişaha ait hazineydi ve gerektiği zaman devlet hazinesine buradan para aktarılabilirdi.
Dış hazine (Devlet hazinesi): Örfî ve şerî vergilerin, ganimet gelirlerinin ve diğer gelirlerin toplandığı hazineydi.

XVII. Yüzyıl Sonrası Osmanlı Devlet Ekonomisi

 XVII. Yüzyıl Sonrası Osmanlı Devlet Ekonomisi


- XV. yüzyıla kadar ticaret yolları büyük ölçüde Osmanlı Devleti’nin kontrolü altındaydı.
,
- Coğrafî keşifler sonucu Osmanlı’nın Akdeniz ve Karadeniz’deki ticaret limanları önem kaybederken Atlas Okyanusu’na kıyısı olan Avrupa limanları önem kazanmaya başlamıştır.

- Amerika’nın altın ve gümüşünün Avrupa’ya girmesiyle birlikte Osmanlı akçesi değer kaybetmiş, bu durum Osmanlı ekonomisini olumsuz etkilemiştir.

Osmanlı Devleti’nin Klasik Dönem Ekonomik Yapısı

 Osmanlı Devleti’nin Klasik Dönem Ekonomik Yapısı

1.Ahilik

      Fiskalizm, iaşecilik ve gelenekçilik  ilkeleri etrafında şekillenen Osmanlı ekonomisinde Ahiler önemli bir rol oynamışlardır.
  Osmanlı Devleti’nde Ahi örgütlenmesine lonca teşkilatı denilmiştir. Esnaflar birbirleriyle yardımlaşmayı ve dayanışmayı sağlamak amacıyla esnaf birlikleri kurmuşlar ve kurdukları bu esnaf birlikleriyle teşkilatlanmışlardır.
      Lonca Teşkilatı’nın geçmişte yaptığı görevlerin bir benzerini, günümüzde Esnaf Odası, Pazarcılar Odası ve Şoförler Odası gibi kurumlar üstlenmiştir.
      Osmanlı şehirlerindeki ekonomik faaliyetler her ülkede olduğu gibi belirli şartlara bağlandığı için her isteyen zanaata ve ticarete atılamazdı. Şehirlerde plansız iş yeri açmayı önlemek ve bölgeler arasında ekonomik dengeyi sağlamak için çeşitli tedbirler alınmıştır.  Bu tedbirlerden biri de gedik hakkıdır. Gedik hakkı, ihtiyaç duyulduğunda gerekli mesleki yeterliliğe sahip olan kişilerin dükkân açma hakkıdır.  Gedik hakkı sayesinde ticaret, ziraat ve sanayide dengeler korunmuş, ekonomik düzenin devamlılığı sağlanmıştır.

Osmanlı Ekonomisi Ana İlkeler

 OSMANLI EKONOMİSİ

 Osmanlı ekonomisinde klasik dönemde üç ana ilke etkili olmuştur. 

Bunlar; iaşecilik, fiskalizm ve gelenekçiliktir.

 İaşecilik: Bu ilkeye göre reayanın refahını sürekli kılmak için öncelikle piyasada istenilen kalitede, uygun fiyatta yeteri kadar mal bulunmalıdır. Bu nedenle Osmanlı’da üretime önem verilmiştir. 

Gelenekçilik: Bu ilke sosyal ve ekonomik ilişkilerde mevcut dengeleri(üretim-tüketim dengesi) korumayı ve var olan düzeni bozacak değişme eğilimlerini engelleme eğilimlerini ifade etmektedir. 

Fiskalizm: Bu ilke hazineye ait gelirleri mümkün olduğunca yüksek tutma ve ulaştığı düzeyin altına indirmemeyi hedefliyordu. Devletin bir yandan gelirlerinin yükseltmesi, diğer yandan harcamaların kısılması olarak özetlenebilir. 

Ülke toprakları hanedana aitti ancak bu toprakların kullanımı reayaya(halk) bırakılmıştı. Devlet, her köylüye geçimini sağlayacak kadar toprağı kullanmasına özen göstermişti. Tarımsal teşkilatlanmayı da tımar sistemiyle gerçekleştirmişti.