Harezmi, Hayatı ve Bilime Katkıları

 Harezmi matematik, coğrafya, astronomi ve tarih alanlarında çalışma yapmış birisidir. En büyük çalışmaları ise matematik alanında olmuştur. Bunun yanında Harezmi gibi isimlerin çalışmaları ve eserleri Batı'da bile yankı uyandırmıştır. Harezmi Batı'da Algebra ismi ile bilinir. 

İstimâlet Politikası

 İstimâlet Politikası

  Osmanlı Devleti'nin Türk-İslam devlet geleneği içinde Selçuklulardan devralıp uygulamaya devam ettiği bir devlet politikasıdır. Kelime anlamı olarak  “meylettirme, cezbetme, gönül alma” olan istimâlet, Osmanlı kroniklerinde “halkı ve özellikle gayri müslim tebaayı gözetme, onlara karşı iyi davranma, raiyyetperverlik” mânasında kullanılmıştır. 

    Uygulamada Fethedilen yerlerin halkına iyi davranma, onları himaye etme, dış düşmanlara karşı can ve mal güvenliğini sağlama, dinî konularda serbestiyet verme, vergi hususunda kolaylık gösterme Osmanlı istimâletinin başlıca unsurlarıdır.

    Balkanlarda diğer hristiyan mezheplerinin baskılarından ve yönetici voyvodaların ağır baskılarından ve vergilerinden bunalmış olan halk işte bu istimâlet politikasıyla Osmanlı'yı bir kurtarıcı olarak karşılamış ve uzun yıllar Osmanlı hakimiyetinin devamı diğer etkenler yanında İstimâlet politikasıyla da pekişerek devam etmiştir.


Ayrıntılı bilgi için:TDV İA "İstimâlet " Maddesi 

Meşrutiyet ve Cumhuriyet Dönemi’nde Toplum Yapısı

 

Meşrutiyet ve Cumhuriyet Dönemi’nde Toplum Yapısı

   1. Meşrutiyet ve Cumhuriyet Dönemi’nde Toplumsal Yapıdaki Değişim 

       Osmanlı toplumu, Müslüman ve gayrimüslimlerden oluşuyordu. Gayrimüslimler, Tanzimat Dönemi’nde elde ettikleri hakları Meşrutiyet Dönemi’nde de korumuşlardır.  Meşrutiyet Dönemi’nde kabul edilen Kanun-i Esasi ile, Osmanlı Devleti’nde yaşayan bütün unsurlar fark gözetmeksizin Osmanlı olarak ifade edilmiştir. 

          Osmanlı Devleti’nde Tanzimat’la birlikte başlayan kadın erkek eşitliği konusundaki tartışmalar, Meşrutiyet Dönemi’nde de devam etmiştir. Cevdet Paşa’nın kızı Aliye Hanım, kadın konusunu işlediği Nisvanı İslam (İslam kadını) adlı eserinde, döneme ait önemli bilgiler vermiştir. 

Tanzimat Sonrası Osmanlı Toplumu

 Tanzimat Sonrası Osmanlı Toplumu :

     Tanzimat Dönemi’nde, büyük şehirlerde yaşayan Osmanlı halkı arasında Batılı yaşam tarzının etkileri görülmeye başlanmış, bu dönemde eski kültür ile yeni kültür arasında âdeta gelgitler yaşanmıştır. 

      İstanbul gibi büyük şehirlerde insanlar geleneksel çizgilerinden uzaklaşıp mağaza, kafeterya, pastane, restoran, otel ve apartman hayatıyla tanışmaya başlamıştır. Yaşanan bu tüketim zevki ve sefasıyla bambaşka bir insan ve toplum modeli ortaya çıkmıştır.  Bu yeni hayat tarzında ahşap konaklar, Avrupa mobilyası ve alafranga sofra, insanların hayatında yer almaya başlamıştır. 

Osmanlı Devleti’ndeki Toplumsal Yapı

           Osmanlı Devleti’ndeki Toplumsal Yapı 

     Osmanlı Devleti’nde toplum, önceki Türk devletlerinde olduğu gibi yönetenler ve yönetilenler olmak üzere iki kısımdan oluşmuştur. Bu ayrım da görev dağılımından kaynaklanmıştır. 

      Osmanlı Devleti toplum içerisindeki farklılıklara saygı gösterdiği için Osmanlı’da sosyal sınıf ayrımı ve tabakalaşma meydana gelmemiştir. 

        Burada yaşayan farklı toplulukların siyasal ve sosyal konumları, kendi din ve mezhep esaslarına göre şekillenmiştir.  Böylece farklı inançtaki insanların kendi inançları doğrultusunda yaşamalarına imkân sağlanmış, uygulanan bu sisteme de millet sistemi denilmiştir. 

İlk Türk İslam Devletlerinde Toplumsal Yapının Özellikleri

  İlk Türk İslam Devletlerinde Toplumsal Yapının Özellikleri :

      İlk Türk İslam devletlerinde toplum İslamiyet’in etkisiyle yeniden şekillenmiş, bu dönemde şehir hayatı yaygınlaşmış, giyim ve kuşamda pek değişiklik olmamıştır. Bu dönemde Türklerin büyük bir kısmı yerleşik hayata geçmiş, bunun sonucunda tarımsal faaliyetler çeşitlenerek artmış ve önem kazanmıştır. 

   İslamiyet öncesi Türk toplumunda gündelik yaşamın işleyişini töre belirlerken, İslamiyet’in etkisiyle töre kurallarının yanında İslami gelenek ve görenekler de etkili olmaya başlamıştır. 

İlk Türk Devletlerinde Toplumsal Yapının Özellikleri

       İlk Türk devletlerinin yaşadıkları coğrafyalarda karasal iklim hüküm sürdüğü için bu coğrafyalar insan yaşamı açısından zor bölgelerdi. 

        Temel geçim kaynakları hayvancılık olan ilk Türk toplumları, bu zor coğrafya koşulları yüzünden konargöçer hayat tarzını benimsemişlerdir. 

     İlk Türk toplumlarında sınıfsal bir tabakalaşma olmamıştır. Yetenekli olan kişiler, herhangi bir ayrım yapılmadan devletin önemli noktalarında görev almışlar ve kağanlar halkı için çalışmayı övünç kaynağı olarak görmüşlerdir.

İbni Sina Hayatı ve Eserleri

 

HAYATI

İbn-i Sina, Orta Çağ İslam dünyasında yaşamış ve önemli bir filozof, hekim ve bilim insanıdır. 980 yılında İran'ın Buhara şehrinde doğmuş ve 1037 yılında Hamedan'da vefat etmiştir. 57 yıllık yaşamında Tıp alanında özellikle "el-Kanun fi't-Tıb" (Tıp Kanunu) adlı kitabı ile ünlü olan İbn-i Sina matematik, astronomi, mantık, psikoloji, kimya ve metafizik alanlarında da önemli eserler kaleme almıştır.

Büyük Selçuklularda Kültür ve Sanat


İlk olarak Tuğrul Bey zamanın açılan medreselerin en önemlisi Vezir Nizamülmülk tarafından Bağdat’ta açılan Nizamiye Medresesidir.Ayrıca Vezir Nizamülmülk tarafından oluşturulan Siyasetname adlı eser de hükümdarlara devlet yönetimi ve düzeni hakkında bilgi veren bir siyasal bilimler eseri niteliği taşımaktadır. Nizamiye Medresesi Dünyanın ilk Üniversitesi sayılmaktadır ve sonraki devletlere örnek teşkil etmiştir. 

Nizamülmülk ve Siyasetname

 Tarihe Nizamülmülk olarak geçmiş olan ünlü devlet adamının asıl adı Hasan bin Ali bin İshak’tır.

1018 yılında Tus şehrinde doğmuş ve gençliğinde iyi bir eğitim almıştır. Bazı görüşlere göre, döneminin göze çarpan iki ünlü şahsiyeti olan İran’ın büyük şair ve bilgini Ömer Hayyam ile Bâtınî tarikatının kurucusu Hasan b. Sabah ile birlikte eğitim görmüştür.

Orhun Kitabeleri

 Keşfedilme Tarihleri

1709’da Poltava muharebesinde esir düşen bu İsveçli subayı Ruslar Sibirya’ya sürmüşlerdir. Sürgünde 13 sene kalan ve Messerschmidt’e kılavuzluk ederek serbestçe gezip dolaştığı yerlerde incelemelerde bulunan Strahlenberg 1722′de vatanına döndükten sonra 1930′da araştırmalarının neticesini yayınlamış ve bu arada eserinde meçhul Yenisey kitabelerinden de bahsederek bazılarını yayımlamıştır. Bu yayın derhal ilim aleminin dikkatini çekmiş ve Orhun âbidelerinden bir iki asır öncesine âit bulunan Yenisey kitabeleri arka arkaya bulunmaya başlamıştır. Nihayet 1899′da Rus bilgini Yadrintsev, sonradan Kül Tigin ve Bilge Kağan âbideleri olduğu anlaşılan Orhun kitabelerini bulmuş, bunun üzerine 1890 tarihinde Heikel’in başkanlığında, bir Fin, 1891′de de Radloff’un başkanlığında bir Rus ilmî sefer heyeti mahalline gönderilmiştir. Her iki sefer heyeti de âbideleri yakından tetkik etmiş ve fotoğraflarını alarak dönmüştür.

Fin heyeti getirdiği mükemmel fotoğrafları Avrupa ilim merkezlerine dağıtmış, öte yandan hem Fin heyeti, hem de Radloff getirdikleri malzemenin fotoğraflarını büyük atlaslar halinde neşretmişlerdir. Bu atlas yayınları ile kitabelerin okunması çalışmaları hızlanmış ve daha başka yazıları da çözmüş bulunan Danimarkalı büyük âlim Vilhelm Thomsen, kısa bir zaman sonra, 1893′te Orhun yazısını çözmeye muvaffak olmuştur. Önce, kitabelerde çok geçen tengri, Türk ve Kül tigin kelimelerini çözen Thomsen, sonra bütün âbideleri okumuş ve böylece Türk milletinin ebedî minnettarlığına mazhar olmuştur.


Göktürk Yazıtları (Orhun Abideleri)

(Prof. Dr. Muharrem Ergin’in “Orhun Abideleri” adlı kitabının ön sözünden)

Türk adının, Türk milletinin isminin geçtiği ilk Türkçe metin. İlk Türk tarihi. Taşlar üzerine yazılmış tarih. Türk devlet adamlarının millete hesap vermesi, milletle hesaplaşması. Devlet ve milletin karşılıklı vazifeleri. Türk nizamının, Türk töresinin, Türk medeniyetinin, yüksek Türk kültürünün büyük vesikası. Türk askeri dehasının, Türk askerlik san’atının esasları. Türk gururun ilâhi yüksekliği. Türk feragat ve faziletinin büyük örneği. Türk içtimai hayatının ulvi tablosu. Türk edebiyatının ilk şaheseri. Türk hitabet sanatının erişilmez şaheseri. Hükümdarâne eda ve ihtişamlı hitap tarzı. Yalın ve keskin üslûbun şaşırtıcı numunesi. Türk milliyetçiliğinin temel kitabı. Bir kavmi bir millet yapabilecek eser. Asırlar içinden millî istikameti aydınlatan ışık. Türk dilinin mübarek kaynağı. Türk yazı dilinin ilk, fakat harikulade işlek örneği. Türk yazı dilinin başlangıcını milâdın ilk asırlarına çıkartan delil. Türk ordusunun kuruluşunu en az 1250 sene öteye götüren vesika. Türklüğün en büyük iftihar vesilesi olan eser. İnsanlık âleminin sosyal muhteva bakımından en manalı mezar taşları. Dünyanın bugün belki de en büyük meselesi olan Çin hakkında 1250 sene evvelki Türk ikazı. vs. vs.

Gök Tanrı (Gök Tengri) İnancı

  Gök Türkler'in dini, Gök Tanrı dinidir. Gök Tanrı düşüncesinin, toprağa yerleşmiş topluluklardan daha çok avcılık, çobanlık ya da hayvancılıkla geçinen göçebe topluluklara özgü olduğu bilindiğinden, bu inancın kökeni, Asya bozkırlarına bağlanmıştır. Türk tarihi ve kültürüyle ilgili araştırmalarıyla tanınmış bilim adamlarına göre Gök Tanrı inancı bütün Türklerin ana kültüdür.

Bu inançta cennet ( uçmak) , cehennem( tamu) şeklinde ahiret düşüncesi de bulunmaktadır. Ayrıca bu inanışta aile kadın, erkek ve çocuklardan oluşan bir bütünü temsil eder.

Kutsal dağlar, ırmaklar anlayışı olduğu gibi kurban kesme anlayışı da bu inancın içinde bulunur.

Bu temel esaslar yanında din adamları olarak şamanlar da bu dinde bulunmakla birlikte şamanlar sınıflı toplumlarda olduğu gibi ayrı bir sınıf teşkil etmezler.


Az Sonra

Yakın gelecekte
Uygulama yenilenecek / YENİLENDİ YAYINDA
Türk Düşünce Tarihi kısmı /GELDİ
Türk Kültür Tarihi kısımları gelecek.
İzlemeye devam edin.