Osmanlı Devleti’nde İsyanlar

OGM MATERYAL KONU SUNUSU

Osmanlı Devleti  XVI. Ve XVII. Yüzyılda doğuda İran’la batıda Avusturya ile savaşırken içerde ise isyanlarla uğraşmıştır.Bu isyanlar: a)Anadolu’da Celali ve Suhte  b) Yeniçeri   isyanlarıdır.
A) Anadolu İsyanları
I)Celali  İsyanları
Yavuz Sultan Selim zamanında Yozgat’ta Bozoklu Şeyh Celal tarafından  Osmanlı idaresinden memnun olmayan zümrelerin ve Şii eğilimli Türkmenlerin Safevilerin   yönlendirmesiyle   olan  bu tip isyanlar başlatıldığı için bu adla anılmışlardır.
İlk büyük Celali isyanı , Karayazıcı  İsyanıdır. Karayazıcı, Deli Hasan, Tavil Halil, Kalenderoğlu Mehmed, Canboladoğlu ve benzerlerinin isyanı onu takip etmiştir.
XVI.Yüzyılda Celali İsyanlarının tekrar başlamasının sebepleri:
1. Hızlı nüfus artışı
2.Fetih hareketlerinin azalmasıyla nüfusu yönlendirecek yerlerin  azalması
3.Anadolu’da  artan işsizlik
4.1591-1595 yıllarındaki kuraklık
İşsiz kalan topraksız köylüler ya ücretli askerliğe (sekban,sarıca ve benzeri) ya da medreselere kayıt oldular. Bu da devlet işleyişindeki dengeyi bozmuştur.
Celali İsyanlarının Sonuçları:
1. Ekonomide bozulma (para sıkıntısı ve fiyatların yükselmesi).
2. Anadolu’da  sosyal düzenin bozulması.
3. “Büyük Kaçgun” adıyla köy halkının köyleri boşaltarak ya şehirlere ya dağların ulaşılmaz yerlerine göç etmeleri ya da isyancılara katılmaları.
4.Şehirlerin gelen göçlerle güvenli yerler olmaktan çıkmaları.
5. Bu isyanları yapanların pek çoğu bir zaman sonra devlette sancakbeyi ve benzeri yöneticiler haline gelmişlerdir. Bu durum bu isyanları çıkaranların devletten menfaat koparmak için isyan ettiklerini gösterir.

II)Suhte  isyanları
Medrese öğrencilerinin XVI.yüzyılda başlayan  Sivas’ın batısındaki Anadolu topraklarında görülen ayaklanmalardır.
Sebepleri:
1.Klasik medrese eğitiminin bozulması.
2. Ulema çocuklarının hak etmeden ayrıcalık kazanması.
3. İlmiyede yükselmenin rüşvet ve iltimasla olması.
4.Nüfus artışı ve  enflasyon sebebiyle gençlerin yatılı ve burslu olan medreselere sığınması
5. Medreselere kapasitesinin üzerinde talebe alınması.
6. Enflasyon nedeniyle medreselerin gelirinin azalması.
7.Devletin bu nedenle medrese öğrencilerine  cer, nezir ve kurban adıyla para toplamalarına izin vermesi. Onların da bir kısmının bunu kötüye kullanıp çeteleşerek  köy ve kasabaları yağmalaması.
B)Yeniçeri  İsyanları
Genellikle İstanbul’da   olmuşlardır.
Sebepleri:
1. Devlet adamları arasındaki  iktidar mücadeleleri
2.Ekonomik   sıkıntılar.
İlk isyanları Fatih vaktinde olup  XV. Ve XVI.yüzyılda etkili  olamayan yeniçeriler daha sonra etkili olmaya başlamışlardır.  III.Murat döneminde düşük ayarlı akçeden dolayı isyan etmişlerdir. III.Murat isteklerini yerine getirmiştir. Bundan sonra  yönetim üzerinde etkili olmaya başlamışlardır.
Yeniçeri ocağının bozulmasıyla birlikte taşrada vergiden muaf olan  ticaret,ziraat ve iltizam işlerine başlayan yeniçeriler halkın tepkisini çekmiş . Bu çeşitli isyanlara yol açmıştır.
Sonuçları:
1. Anadolu’da isyanlar çıkması.
2.II.Osman’ın öldürülmesi
3. IV.Mehmet zamanında Çınar Vakasının (Vak’ayı Vakvakiye) yaşanması.
4. Önemli devlet adamlarının idam edilmesi, liyakatsiz kişilerin üst makamlara getirilmesi.
5. Sık sık padişah değişikliklerinin yaşanarak merkezi otoritenin sarsılması.
6. Devlet idaresinin bozulması ve ıslahatların sonuçsuz kalması.
Ekber ve Erşet  Sistemi

Osmanlı Devleti’nde hangi şehzadenin başa geçeceğiyle ilgili belirli bir kural olmadığı  için devlet  Fetret Devri’nde, Yavuz Sultan Selim’in başa geçmesi , II.Bayezit dönemindeki olaylar,Kanuni’nin hayatında yaşayan şehzade Bayezit isyanı gibi olaylar devleti önemli sıkıntılar içine atmıştı.
Fatih kendisinden önceki olaylardan ders alarak “kardeş katli” uygulamasını getirmiştir. Kanuni devrinde Şehzade Bayezid’in isyanından sonra sadece en büyük şehzade sancağa gönderilmiştir.
III.Mehmed sancakta yetişip tahta çıkan son Osmanlı padişahıdır.Onun oğlu I.Ahmed, kafes usulüyle yetişen ve tahta çıkan ilk Osmanlı padişahıdır. I.Ahmed, oğulları olduktan sonra kardeşi Mustafa’yı öldürtmek istemişse de devlet erkanı buna izin vermemiştir. Bunun üzerine I.Ahmed öldükten sonra yerine hanedanın en yaşlısı olan  I.Mustafa geçmiştir. Böylece ekber ve erşet sistemi başlamıştır.
Ekber ve erşet  sisteminin zararları:
1.Şehzadelerin  devlet tecrübesi kazanamamaları.
2.Padişahların tahta geçince ne yapacaklarını bilememeleri.
Yararları:
1. Kardeş katli bir kural olmaktan çıkmıştır.
2. XVII.yüzyıl Osmanlı ‘da taht mücadelelerinin yaşanmadığı bir dönem olmuştur.

Hz. Peygamberin Temsil Görevi

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Temsil Görevi
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) bir diğer görevi ise temsildir. Temsil sözlükte “simge, örnek olma, belirgin özellikleri ile yansıtma, birinin veya bir topluluğun adına davranma” gibi anlamlara gelir.
Hz. Muhammed (s.a.v.), gerek ümmeti gerekse tüm insanlık için dinî ve dünyevi konularda en güzel örnek olmuştur. Kur’an-ı Kerim’de “İçinizde Allah’ın lütfuna ve ahiret gününe umut bağlayanlar, Allah’ı çokça ananlar için hiç şüphe yok ki Resulullah’ta güzel bir örneklik vardır.” ayetiyle bu konuya dikkat çekilmiştir. Hz. Peygamber de “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”buyurarak temsil görevine işaret etmiştir. Kur’an’ın ilk muhatabı olan Hz. Peygamber onu en iyi şekilde anlamış ve yaşamıştır.
Böylece söz, fiil ve davranışlarıyla insanlara örnek olmuştur. Onun ahlakını en güzel şekilde tarif eden kişi, Hz. Aişe (r.a.) olmuştur. Hz. Peygamber’in ahlakının nasıl olduğunu sorulduğunda
Hz. Aişe (r.a.): “Siz hiç Kur’an okumuyor musunuz? Onun ahlakı Kur’an’dır.”
şeklinde cevap vermiştir.

Sınıf Geçme Sistemi Değişiyor

MİLLİ Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) lisede ders geçmeyle ilgili yeni bir çalışma yaptığı öğrenildi. Buna göre artık dersten geçme zorlaşacak, çalışmayan öğrenci sınıf tekrarı yapabilecek. Mevcut sistemde tüm derslerinin ortalaması 50 olan öğrenci zayıf dersleri olsa dahi bir üst sınıfa geçiyor. 50 ortalamayı tutturamayan ise sınıfta kalıyor. Ancak bir öğrenci için 50 ortalamayı tutturmak çok zor değil. Şu anki sistemde sınıf tekrarlarının çoğunluğu devamsızlık nedeniyle yapılıyor. Edinilen bilgiye göre, yeni sistemde öğrencinin her dersten ayrı ayrı 50 puan ortalamasını tutturması gerekecek. 50 ortalamayı alamayan dersten kalacak. Üç zayıfla sorumlu olarak bir üst sınıfa geçebilecek. Ancak o dersleri üst sınıfta verme zorunluluğu olacak. Öğrenciler geçemedikleri derslerin ortalamasını yükseltmek için yaz aylarında ikmale kalacak. Yeni sistem 2020-2021 eğitim öğretim yılından itibaren geçerli olacak.
ÖĞRETMENE DEĞER ARTACAK
Bu değişikliğin yapılmasının nedeni ise öğretmen ve ders ayrımını ortadan kaldırmak. Çalışmanın nedeninin öğretmenin değerini arttırmak ve eşitliği sağlamak olduğunu belirten bir yetkili, şunları söyledi:
“Mevcut sistemde 4, 5 zayıfı olmasına rağmen öğrenci sınıfı geçebiliyor. Ortalamayı diğer derslerle tutturduğu için bu dersleri önemsemiyor. Bu da sınıfta öğretmenini dinlememe, öğretmene saygı göstermeme gibi nedenlere yol açabiliyor. Öğretmenin etkinliğini, saygınlığını arttırma adına yapılan bir çalışma. Bu çalışmayla birlikte öğrenciler dersi geçmek için çalışmak zorunda olacak. Dersler arasındaki, öğretmenler arasındaki ayrım kalkacak. Öğretmenin niteliğinin arttırılması, velinin saygı duyması, öğretmenin değerinin toplum nazarında yükseltilmesi 2023 Eğitim Vizyonu hedefleri arasında.”

Osmanlı'da Değişim


Avrupa'ya akan servet
XV.Yüzyıl sonunda yeni keşfedilen Amerika kıtası,Avrupa'nın kötü giden ekonomisi için bir can simidi oldu. İngiltere,Hollanda ve Fransa gibi Avrupa devletleri kıtada koloniler kurmaya başladılar.Kurulan bu kolonilerle bölgenin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini sömürmeye başladılar.
1600'lerin başında yeni kıtaya büyük göçler olmaya başladı.
İspanya bu sömürgecilik de özellikle yeni dünyanın altını ve gümüşüne el koyarak ilk büyük zengin devlet olmuştur.  İngiltere karşısında yenilince üstünlüğünü kaybetmiştir. Sömürgeci Avrupa devletleri kendi aralarında büyük mücadeleler yapmışlardır (Hollanda,Fransa ve İngiltere).
akçe ile ilgili görsel sonucu
Osmanlı Akçesi
Osmanlı Devleti,Avrupa piyasasına giren bu değerli madenlerden dolayı ekonomik açıdan etkilenmiştir. Osmanlı para birimi olan akçede önemli fiyat dalgalanmaları olmuştur. Osmanlı parası değer kaybetmeye başlamıştır. Hatta bu paranın İpek Yolu güzergahında ilerleyip devam etmesi bu etkiyi daha da keskin hale getirmiştir. 1574'te ilk defa Osmanlı bütçesi açık vermiştir. XVII.yüzyılın ikinci yarısından itibaren Akdeniz ticareti tamamen önemini kaybetmiştir.Bu da ekonomik çöküşü getirmiştir.
Osmanlı Devleti, buna karşı tedbir olarak şunları yapmıştır:
1.Yeni maden ocaklarını işletmek.
2.Taşra eyaletlerinde de para bastırmak
Osmanlı ekonomisinde temel ölçüt akçeydi. Bastırılan diğer paralar ve ülkede dolaşımı serbest olan yabancı paralar akçeye göre değerlendirilirdi.
Osmanlı ekonomisinde devlet dışı kişilerin para ve fiyatlar üzerindeki etkilerinin önüne geçmek için çeşitli zamanlarda değeri ayarlanmış para çıkartılmıştır.Buna sikke tashihi denilmiştir. Bazen de paranın içindeki bakır oranı artırılıp altın oranı düşürülmüştür.Buna sikke tağşişi denilmiştir.
Osmanlı Devleti bu dönemde artan nüfus  için de çözümler geliştirememiş.Bu da ekonomiyi olumsuz etkilemiştir.
Osmanlı Devleti, bu durumu çözebilmek için iltizam sistemini yaygınlaştırmaya başlamıştır. Bunun yanında miri arazilerin bir kısmı mülk ve vakıf statüsüne geçirilmiştir.Bu da vergi kayıplarını getirmiştir.
Osmanlı'da Askeri ve Ekonomik Dönüşüm
Avrupa'da feodal sistemin çöküşünden sonra sürekli askeri kuvvetler oluşturulmuştur.
Ayrıca Otuz Yıl Savaşları sırasında sürekli askeri birlikler, sürekli ateş gücü teknikleri (kontra-marş tekniği) geliştirerek kullanmaya başlamışlardır.  Osmanlı Devleti bu tip askeri sistemle Avusturya ile yapılan uzun savaşlar döneminde karşılaşmış olup bu durum Osmanlı Devleti'nin askeri üstünlüğünü zora sokmuştur.
Osmanlı Devleti'nin aldığı tedbirler:
1.Yeniçerilerin sayısını arttırmak.
2.Ateşli silahlar kullanabilen sadece sefer için ücret alan sekban,sarıca,levent ve benzeri yeni atlı birlikler oluşturmak.

Yeniçeri sayısının bu şekilde arttırılması, yeniçeri ocağının bozulmasını da beraberinde getirmiştir.Bozulan yeniçeri ocağı hem ulufeler ve cülus bahşişi nedeniyle ekonomik yük oluşturmuş, hem de İstanbul İsyanları gibi büyük sorunların çıkmasına yol açmıştır.

Sefer dışında ücret almayan sekban gibi askeri birlik mensupları iç isyanlara katılarak veya direkt kendileri güvenlik sorunlarına yol açmışlardır.

Askeri durumun etkisiyle önemlerinin azalmasının yanısıra ekonomide iltizam sisteminin yaygınlaştırılması, tımar sisteminin bozulmasına yol açmıştır.
Tımar sisteminin bozulmasının nedenleri şunlardır:
• Tımarların, sipahiler dışında kimselere verilmesi, • Tımarların saray görevlilerinin eline geçerek özel mülk veya vakfa dönüştürülmesi ve rüşvet karşılığı verilmesi,
• Dirliklerin parayla alınıp satılır hâle gelmesi, • Sipahilerin gösterişli yaşama arzusu ve çok para kazanma hırsı,
• Nüfusun hızlı artması, • Enflasyon artışı ve paranın değer kaybetmesi,
• Geleneksel silahlarla savaşan sipahilerin, ateşli silah eğitimine ayak uyduramaması,
• Uzun süren savaşların yaşanmasıdır
Kapitülasyonların Sürekli Hale Getirilmesi
Fransızlara ilk kez gerçek kapitülasyon 1569 yılında verilmiştir. Fransızlara verilen bu kapitülasyonlar, III. Murad, III. Mehmed, I. Ahmed ve IV. Mehmed dönemlerinde yenilenmiştir. İngiliz, İspanyol, Portekizli, Katalan ve Sicilyalı tüccarlar da Osmanlı topraklarında Fransız bayrağı altında ticaret yapmıştır.1569’da Fransa’ya verilen ticari imtiyazlardan sonra 1580’de İngiltere ve 1612’de de Hollanda, Osmanlılar tarafından verilen kapitülasyonlarla desteklenmiştir.
1740'da Fransa'ya kapitülasyonları Belgrat Antlaşmalarındaki arabulucuğu nedeniyle I.Mahmut ,sürekli hale getirmiştir. Böylece Osmanlı ekonomisi geri dönülmez bir yola girmiştir.
II.Mahmut döneminde İngiltere ile yapılan Baltalimanı Sözleşmesi ile İngiltere bu konuda en ayrıcalıklı konuma çıkmıştır.
XVIII.yüzyıla kadar Osmanlı için çok fazla yıkıcı etkisi olmayan kapitülasyonlar bu dönemden itibaren oldukça yıkıcı olmaya başlamıştır.Öyle ki sömürgeci Avrupa devletleri bir yandan Osmanlıyı açık pazar ve ham madde kaynağı haline getirirken diğer yandan onun iç işlerine müdahalede bunları kullanmışlardır.
Osmanlı Bankası ,Alman Doğu Bankası, Demiryolu imtiyazları gibi kurum ve işlemlerle Osmanlı ekonomisini çökertmişlerdir.
Osmanlı Devleti'nde Ekonomik Tedbirler
1. Avarız vergisi gibi yeni vergiler çıkartmak
2.İltizam sistemini ve mukataaya vermeyi yaygınlaştırmak.Mukataa sisteminde zamanla malikane sistemine geçilmiştir.
3.Zenginlerden İmdad-ı Seferiyye vergisinin toplanması.
Âyanların Yönetime Karşı Yükselişi
Osmanlı devleti, kuruluşta merkeziyetçi ve mutlakiyetçi bir yapıya sahipti ve feodalite oluşumuna izin verilmemiştir.Ancak sonraki devirlerde ilkelere bağlı kalınmadığı için bir âyan zümresi ortaya çıkmıştır. XVIII.yüzyıl,Osmanlı topraklarında âyanların hakim olduğu bir yüzyıl olmuştur.
 Âyanların güçlenmesinin nedenleri:
1 Devletin halkın sorunlarını çözememesi .
2.Devletin  iç isyanlar ,vergilerin toplanması gibi çeşitli konularda âyanlara başvurması .
3. İltizam sisteminde mültezim olmaları.
4.Tımarlı sipahilerin zayıflaması.
5.Sekban,levent ve sarıca gibi ücretli askerleri himayelerine alıp askeri güç kazanmaları.







Okuma Parçası OSMANLI'DA PARA ( AKCE )

Osmanlı Devletinin ilk zamanlarindan itbaren bastırılan ve kullanilan gümüs para birimi. İlk sikkede gümüsten imal edildigi için Ak (beyaz, temiz, parlak) para manasinda akçe denilmistir. Ayrica Ak kelimesi müsbet yönde bir manaya sahiptir. 'Alni ak' gibi. Nitekim renginden dolayi altina kizil ve sari denildigi bilinmektedir. 'Ak akçe kara gün içindir' atasözü de bu paranin beyaz gümüsten imal edildigini ifade ettigi gibi, geçerliligini de belirtmektedir. Ilk zamanlar gümüs para manasinda kullanilan akçe on besinci yüzyildan sonra umûmî mânâda Osmanli parasi karsiligi olarak kullanilmistir.

Avrupa'da Değişim Çağı



      Roma İmparatorluğu yıkılınca oluşan otorite boşluğunu hızla yayılan hristiyanlığın üst mercii olan Papalık doldurmuştur. Böylece XVI.yüzyıl başlarında Avrupa'nın en güçlü kurumu Roma Katolik Kilisesi ve onun yöneticisi olan Papalık olmuştur. 
       Halktan aldıkları vergilerle ise lüks bir yaşam sürerken aforoz ve endüljans yöntemleriyle ceza ve ödül yetkisine sahip bir konuma  hale gelmiştir.
      Merkezî otoritesi güçlü olan Fransa ve İngiltere gibi ülkelerde ise Papalık önemli bir etkiye ulaşamamıştır.
      Kilise zenginleşmeyi de kötü bir durum olarak görmekteydi. Buna karşın coğrafi keşiflerden sonra zenginleşen tüccar sınıfı olan burjuvazi bu durumdan kurtulmak istemekteydi. Avrupa'da savaşlar için paraya ihtiyaç duyulunca burjuvazinin değeri artmaya başladı. Onlar da bu yardımları karşılıksız yapmamalarının yanında kendilerine yönelik aşağılamanın da kaldırılmasını istediler ve zaman için de bunu başardılar. Böylece burjuvazi aristokrat seçkinler karşısında yükselmeye başlamıştır.
    Avrupa , burjuvazinin etkisinin arttığı bu dönemde İslam medeniyeti eserleriyle de karşılaştı. Bir yandan olay ve olgulara yeni bir bakış açısını diğer yandan Eski Yunan Felsefesini  keşfetti. Böylece Avrupa'da bilimsel aydınlanma başladı.
RÖNESANS
Avrupa'da XV.yüzyılda bilim ve sanat alanında meydana gelen gelişmeler "yeniden doğuş" anlamına gelen Rönesans kelimesiyle ifade edilmiştir.
İslam medeniyeti aracılığıyla XIV.yüzyılda eski Yunan ve Roma eserleri tanınmaya başlanmıştır. İtalyan Petrarca başlayan bu hümanist akım;  Roma ,Venedik ve Floransa da ilk akademilerini ve kütüphanelerini açarak kurumsallaşmıştır.
Bu akımla birlikte heykel ve resim sanatları da canlanmıştır. 
Rönesans akımının dünya görüşü:
A.Sanat ve edebiyatta sanatçı mutlak özgür olmalıdır.
B.Antik Dünya ( Eski Yunan ve Romalıların) anlayışı esastır.
C.İnsan, dünyadaki hayatında mutlu olmalıdır.
D.Hristiyanlıkta İncil'e ve ilk azizlerin öğretilerine bağlı kalınmalıdır.
Papalık ve kilisenin dünya görüşü:
A.Sanatçı (hristiyanlığa) dine uygun sanat yapmalıdır.
B.Asıl mutluluk yeri öteki dünyadır.Burası mutluluk yeri değildir.
C.Papalık ve kilise  hristiyanlığı belirleyecek tek mercidir.
Bu dünya görüşlerinin çelişmesi nedeniyle iki taraf arasında çatışmalar ve savaşlar çıkmıştır.
REFORM
Reform süreci Avrupa'da Otuz Yıl Savaşları gibi uzun süreli savaşlara neden olmuştur.
Rönesans düşünürlerinin dinle ilgili görüşleri (Hristiyanlıkta İncil'e ve ilk azizlerin öğretilerine bağlı kalınmalıdır ) Avrupa'da zamanla Protestanlık,Kalvinizm gibi mezheplerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Bu mezheplerin etkisiyle zaman içinde Kilise ve Papalık toplum ile devlet üzerindeki egemenliğini kaybetmiştir. Sekülerizm kavramıyla Antik Yunan'da olduğu gibi dinî olanın dışında yer alıp kilise hukuku ile devlet hukukunu ayırma durumu anlatılmıştır. 
BİLİM DEVRİMİ
Rönesansın temel akımlarından biri de rasyonalizmdir (akılcılıktır). Buna göre akıl,işleyişini engelleyen unsurlar olmadıkça doğruyu bulmak için yeterlidir. Bunlar "İnsanlık, yaşamı bilimin kurallarıyla anlayabilir.” düşüncesiyle hareket etmişlerdir.Böylece bilim devrimi (akıl çağı) gerçekleşmiştir. Öncüleri:Newton,Kopernik ve Galile
ULUS DEVLETLERİN ORTAYA ÇIKIŞI
Kilise karşısında güç kazanan krallar bir ulusa dayanarak merkeziyetçi yönetimleri olan mutlakiyetçi krallıklar haline gelmişlerdir. Devletlerde sekülerleşmenin etkisi artmıştır. Ulusal çıkarlar için savaşlar olmuştur. Bunun için güçlü ulusal ordular kurulmuştur.Bu orduların masrafı maddî sorunlar çıkartmıştır.
Mali sorunlar bu devletin yürütülebilmesi için önemli hale geldiğinden sömürgeciliğe daha çok önem verilmiştir.Bunun için de değerli madenler özellikle altına sahip olmak güç ölçüsü haline gelmiştir. Böylece merkantilizm adlı ekonomi akımı doğmuştur.
Merkantilizmin sürdürülebilmesi için de nüfusa önem verilmiştir.Çünkü Fazla nüfus; ucuz iş gücü, fazla üretim, çok kazanç ve asker sayısının artmasını sağlıyordu. Ayrıca çok üretip dışarıya satmak gerektiğinden şehirlerde üretim ve iş olanakları artınca köyden kente göç yaşanmıştır.
Avrupa'da güçlü mutlak krallıklar, güçlü ordulara ihtiyaç duyduklarından XV.yüzyılda ateşli silahlar ordularda etkin olmaya başlamasıyla Askeri Devrim gerçekleşmeye başlamıştır. XVI.yüzyılda Avrupa'da uzun menzilli toplarla güçlendirilmiş kalyonların kullanılması denizlerde onları hakim kılmıştır.
XVII.-XVIII.Yüzyıl Avrupa Düşünürleri
XVII.yüzyıl akıl çağıyken XVIII.yüzyıl aydınlanma çağı olmuştur. 
Aydınlanma düşüncesi birey özgürlüğünü esas alan bir hareket olup İngiltere'de toplumsal değişimle başlayıp Fransa'da özgürlük hareketine dönüşmüş ve Almanya'da felsefi temelleri atılmıştır. Bu günümüze kadar uzanan modernleşme hareketini doğurmuştur.
Aydınlanma düşünürleri eserleriyle burjuvazinin iktidarını meşrulaştırmışlardır.
Kopernik:dünyanın yuvarlaklığı ve güneşin çevresinde döndüğünü ispatlamıştır (1543'te).Kilisenin dünya düşüncesini yıkmıştır.
Machiavelli: Devlet yönetiminde din ve ahlak kurallarına göre hareket etmenin gerekmediğini söyleyerek laik devlete giden yolu açanlardan olmuştur. 
T.Moore: İngiltere'de "Ütopya" adlı eser yazarak özel mülkiyetin olmadığı mutlu insanlar ülkesi hayalini işlemiştir.
I.Kant:Kişinin aklını dinden bağımsız olarak kendi kullanması gerektiğini felsefi olarak işlemiştir.
J.J.Rousseau: İnsanların toplum yaşamında ve devlet yönetiminde eşit ve özgür yaşamaları için bir sistem geliştirip "toplumsal sözleşme" kavramını ortaya çıkardı. Bu da mutlak krallıkların sona ermesini getiriyordu.



             

Fetihlerden Savunmaya 2


Doğuda Mücadele ve Safevilerin Sonu
a.İran Mukasamenamesi
1700'lü yılların başına İran'da meydana gelen Afgan ayaklanmaları, Rusya ve Osmanlı Devleti'nin gözlerini Batı İran'a dikmelerine neden olmuştur.
Rusya, Derbent ve Bakü'yü işgal ederken Osmanlı Devleti de bölge halkının da isteğiyle Tiflis,Revan,Nahcivan,Tebriz ve Güney Azerbaycan'ı ele geçirmiştir.
İki devletin Kafkaslar ve civarındaki bu ilerleyişi savaş ihtimalini ortaya çıkarınca Fransa'nın arabulucuğuyla İstanbul Antlaşması(İran Mukasamenamesi) imzalanarak paylaşmanın nasıl yapılacağı karara bağlanmıştır.
b.Ahmet Paşa  Antlaşması
Safevileri yöneten Şah Tahmasb buna razı olmayıp,Avşar Beyi Nadir Han'ın yardımıyla Afganlıları ülkeden çıkardıktan sonra Revan'da karşı saldırıya geçmiştir. Burda Osmanlılara yenilmiştir.Bunun sonucunda Ahmet Paşa (1732) Antlaşması imzalanmıştır. 
c.Safevilerin Sonu
Nadir Han,bu anlaşmayı tanımamış ve yaptığı mücadele sonucu Şah Tahmasb'ı tahttan indirerek yerine şah olmuştur.Böylece İran'da Safeviler dönemi sona ermiştir(1736).
Nadir Han, döneminde Kasr-ı Şirin sınırları yeniden kabul edilmiştir.
d.Kerden Antlaşması
Osmanlı Devleti'nin 1736-39 yıllarında Rusya ve Avusturya ile savaşlarını fırsat bilen Nadir Han, Kerkük,Musul ve Bağdat'a saldırmıştır. Bunun üzerine Osmanlı Devleti Mısır ve Kırım kuvvetleriyle karşılık  verince barış istemek zorunda kalmıştır. Kerden Antlaşması imzalanmıştır(1746). Kasr-ı Şirin sınırları kabul edilmiştir.

1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı

Sebepleri:
  1. Çariçe II. Katerina'nın Petro'nun yayılmacı politikasını izlemesi.
  2. Rusya’nın Lehistan’ın içişlerine karışması ve egemenliğine almak istemesi
  3. Leh milliyetçilerinin Rusya'nın kendinden yana kral seçtirmesine karşı Rusya'ya direniş göstermeleri, Osmanlıdan yardım istemeleri.
  4. Lehli milliyetçilerin Osmanlı topraklarına sığınmaları ve Rusların izlemek bahanesiyle Osmanlı topraklarına girmesi.
  5. Rusların Osmanlılara bağlı olan Sırbistan,Karadağ,Eflak ve  Boğdan ortodokslarını Osmanlılar aleyhine kışkırtmaları. Hatta savaş esnasında Mora Rumlarını da kışkırtmıştır.
6 Temmuz da İzmir de Çeşme Limanında Osmanlı Donanmasını yakmışlardır ( Çeşme Faciası). Donanmanın böylece yok edilmesi bu acı antlaşmanın kabulünde önemli bir etken olmuştur.
 Rusların bu başarıları Avusturya ve Prusya’yı telaşlandırdı. Kendi aralarında bir antlaşma yaparak Lehistan’ı paylaştılar. Osmanlıyla Rusya arasında arabuluculuk yaparak antlaşma yapılmasını sağladılar.

Mağlubiyetin Sebepleri:

1.Kırım Hanı Devlet Giray'ın Kırım'da düzeni sağlayamaması ve gerekli desteği verememesi.
2.Sadrazam Mehmet Emin Paşa'nın sevk ve idaredeki yetersizliği
3.Erzak hazırlığının zamanında yapılmamış olması
4.Askerlerin maaşlarının zamanında ödenmemesi




KÜÇÜK KAYNARCA ANTLAŞMASI 1774


Maddeleri:



1-Kırıma bağımsızlık verilecek. Kırım sadece dini açıdan Osmanlı halifesine bağlı olacak

2- Kerç, Dinyeper Yenikale arasındaki Kılburun kalesi ile Azak kalesi etrafındaki arazi Rusya’ya verilecek.
3-Rusya'nın savaş sırasında işgal ettiği Eflak, Boğdan, Baserabya, Akdeniz deki Rusların işgal ettikleri adalar Osmanlıya iade edilecek, Fakat buna karşılık:
Bu yerlerde genel af ilan edilecek
Buralarda halka din ve mezhep özgürlüğü tanınacak
Belli bir süre buradaki halktan vergi alınmayacak
Arzu eden halk istediği yere göç edecek
Rus Hıristiyanları kutsal yerleri serbestçe ziyaret edebilecek
4-Rus gemileri Osmanlı limanlarından yararlanabilecek İngiltere ve Fransa'ya verilmiş olan kapitülasyonlar Rusya yada verilecek.
5-Rusya gerekli gördüğü yerlerde konsolosluk açabilecek.
6-Rusya Osmanlı topraklarında Ortodokslarla, Eflak Boğdan beylerinin haklarını koruya bilecek.
7-üç taksit ile ödemek şartıyla Osmanlı Rusya’ya 15.000 kese altın savaş tazminatı ödeyecekti.

Sonuçları

  1. İlk defa bir Müslüman arazisi kaybedildi.
  2. Karadeniz bir Türk gölü olmaktan çıktı.
  3. Rusya’ya kapitülasyonlar verildi.
  4. Rusya altıncı maddeye dayanarak Osmanlı iç işlerine karışmaya başladı.
  5. Osmanlı ilk kez savaş tazminatı verdi.
  6. Dünyanın sayılı devletlerinden olma özelliğini kaybetti.
  7. Osmanlı,18.Yüzyılda en ağır antlaşmayı imzaladı.
  8. Diplomasi bakımından yardım ettiği için Avusturya’ya Bukovina arazisi verildi.
  9. Bu antlaşma ile Kırım, Osmanlı toprağı olmaktan çıktı ve Balkanlar, Rus tehlikesine açık bir duruma geldi.
  10. Osmanlı devleti ilk kez halifelikten yararlanmaya çalışmıştır.

Devletler Doğuyor



İnsanlığın siyasi teşkilatlanmasının aşamaları 
1. Tarımsal üretime geçilmesiyle Köy benzeri 10-15 ailelik topluluklar oluştu.
2.Kabileler oluştu.
3.Coğrafi şartların mecbur etmesiyle şehir devletleri oluştu(Nom,site,polis vb.).
Yöneticisi: kral veya feodal yöneticilerdi bu şehir devletlerinde.
4.Hayat standartlarının iyileşmesi , daha iyi teşkilatlanma ve daha iyi silahlarla  Kabile konfederasyonları(Ör:Hititler,Urartular ) olan devletler oluştu.
5.Konar göçer kabilelerin yerleşiklere saldırması ve konar göçerlerin egemenliğiyle yerleşiklerin üstün kültürüyle birleşmesi yanında güçlü  silahlar ve teşkilatlanmasının  kullanılmasıyla devletler oluştu.
Yöneticisi:Büyük kral (İmparator).
6. Madenden silahlar ve atın evcilleştirilip at arabasının yapılmasıyla İmparatorluklar( Büyük devletler) oluşmuştur.
İlk Devletlerde Gücün Meşruiyet Kaynağı 

 

1.Hititler , Urartular ve benzerlerinde kralların güçlerini tanrıdan aldıklarına inanılır ve emirleri tanrı emri gibi görülürdü
2.Eski Yunan uygarlığında devleti soylular ve kral birlikte yönetirken din adına söz sahibi olarak yönetiyorlardı.
3.Sümerlerde ve diğer Mezopotamya uygarlıklarında her konuda tam yetkiye sahip rahip-krallar ülkeyi yönetirdi.Rahipler sınıfının da yönetimde etkisi vardı.
Hammurabi ise diğer sümer krallarından farklı olarak kendisini adaletin kralı ilan etmiştir.
4.Mısır da ise krallar önce diğer uygarlıklar gibi tanrının yeryüzündeki temsilcisiylen sonradan kendilerini tanrı-kral olarak görmeğe başlamışlardır.
5.Elamlar ve diğer İran uygarlıklarında kral ülkeyi tanrı adına yönetirdi.
Monarşi:siyasi gücün yönetme yetkisinin bir tek kişinin elinde olduğu ve bu yetkinin kan yoluyla aile bireylerine geçtiği yönetim biçimidir.
6.Büyük İskender'in babasının yerine Makedonya Krallığı'nın başa geçmesinden sonra Hindistan'ın Pencap Havzasına kadar ilerlemesi sonucu meydana gelen Büyük İskender İmparatorluğu vaktinde Helenizm kültürü ortaya çıktı.
Helenizm, doğu ve batı kültürlerinin sentezinden üretilen yeni bir kültürdür.
7.Roma İmparatorluğu vaktinde sırasıyla Krallık, Cumhuriyet ve İmparatorluk dönemleri yaşanmıştır. Krallık ve Cumhuriyet dönemlerinde aristokratlar yönetimde etkindi.İmparatorluk döneminde ise imparator, yönetimin başı, başyargıç,başkomutan ve başrahip olarak herşeyin başıydı.
İlk Çağ medeniyetlerinde meşruiyet kaynağı, din ve soyluluktu. Yönetme yetkisinin belirli soylara ait olduğuna inanılırdı ve yönetenler bir şekilde kendilerini onlara dayandırmaya çalışırlardı.
İlk Çağ Uygarlıklarında Siyasî Organizasyon Türleri
A-.Mezopotamya
Mezopotamyada hayvancılık ve maden eksikliği nedeniyle bunu gidermek için iyi organize olmaları gerekti.Bu durum Sümer Şehir Devletlerini doğurdu.Sümerler bu şekilde şehir devletleri kurdular.
Tuncun yapılmasıyla güçlü silahlar elde edildi. Bu durum Babil Devleti adlı merkezi devleti ortaya çıkardı.
Demirden silahlar ve savaş arabası olarak at arabasının yapılmasıyla Asurlar istilacı imparatorluk kurdular.
B.Yunan Uygarlığı
Dağlık dar sahillerle ayrık ülke olduğu için şehir devletleri oluştu.
Şehir Devletleri arası mücadeleler için Orduların güçlendirilmesi gerekiyordu. Onlarda bunun için halka siyasi haklar verdiler. Bu , demokratikleşmeye; o da meclisin yetkilerinin artmasına sebep oldu. Bu ise kralların seçimle işbaşına gelmesine yol açtı.
Bu uygarlıktaki meclis , soylular meclisidir.Bu yönetim aristokratikti. C.Hititler
1.Feodal krallıkla yönetildiler.
2.Pankuş Meclisi de yönetimde etkindi.
3.Tavanannanın da (Ana Kraliçe) bazı yetkileri vardı.
D.Urartular
Urartular dağlık bir ülke oldukları için feodal krallıkla yönetildiler.
E.İran
1.İmparatorlukla yönetildiler.
2.Satraplık adlı eyaletler vardı.
3.Şahgözü denetim teşkilatı kullanıldı.
4.Posta Teşkilatıyla iletişim ve denetim etkinleştirildi.
F.Mısır
1.Çöllerle ve denizlerle çevrili-olduğu için istilalardan uzak kaldılar.
2.Köylerden sonra Nom adlı şehir devletleri kuruldu. Kral Menes, bunları birleştirip Mısır Devletini kurdu.
İlk Devletlerde Hakimiyetin Maddî Kaynakları
A. Sümerler
1.Tarımdan elde edilen ürünler depo olarak da kullanılan tapınaklara teslim edilirdi. 2.Hayvancılık ve maden azlığından dolayı uzak bölgelere gitme ihtiyacı duydular. Bu gidişler sonucunda mezopotamya medeniyetinin yayılmış oldu. B.Lidyalılar
1.Tarım,madencilik ve ticaret yaptılar.
2.Ticaret sayesinde zenginleşip ekonomik refaha kavuştular.
C.Frigler
1.Tarım ve hayvancılık yaptılar.
2.Dokumacılıkta halı ve kilim yaptılar ve ilerlediler.
D.Yunan
1.Dağlık bir ülke olduğu için hububat ( buğday ve benzeri) sıkıntısı oluştu.
2.Bunu karşılamak için deniz koloniciliği yaptılar.
3.Bu deniz koloniciliği de onların ticarette gelişmesini sağladı.
E.Büyük İskender
1.Büyük İskender, ele geçirdiği yerlerde kendi adına şehirler kurmuştur.Misal;İskenderiye (Mısır).
2.Perslerin oluşturduğu yol ağlarını geliştirerek ticarete ve ulaşıma önem vermiştir.
F.Roma İmparatorluğu
1.Kurulduğu coğrafya gereği deniz ticaretine ve kolonizasyon faaliyetlerine yönelmiştir.
2.Ganimet,vergi ve insan gücü sayesinde madden güçlendi. 3.Yol ağları kurup onları güvenli hâle getirdiler.
4.Kolonizasyon ve uzun mesafeli ticaretyaptılar.
G.Mısır
1.Mısır da Nil ırmağı sayesinde tarım yapıldı. Yapılan tarımla zenginleşildi.
2.Tarımla ilgili ihtiyaçlardan dolayı astronomi ve geometri gibi pek çok bilimde geliştiler.
3.Silahlanmaları sonucu imparatorluk oldular.


Peygamberimizin Tebliğ ve Tebyin Görevi

Tebliğ; sözlükte, taşımak, götürmek, ulaştırmak anlamlarına gelir. Peygamberlerin temel görevlerinden biri “tebliğ”dir. Allah, Hz. Peygamberi kendisine ilettiklerini tebliğ etmekle görevlendirmiştir. O da bu görevini hakkıyla yerine getirmiş ve veda hutbesinde bu tebliğ görevini yerine getirdiğine insanları şahit tutmuştur. Hz. Peygamber, tebliğinde muhataplarından gönüllü bir teslimiyet beklemiştir. Onun görevi, insanlara nasihat edip öğüt vermektir, onları zorlamak değildir.
Allah, ayetlerini insanlara ulaştırma konusunda Hz. Peygambere cesaret verip teşvik etmiştir. Böylece Hz. Peygamber, her türlü zorluğa göğüs gerebilmiş ve tebliğini kınayanların kınamasına aldırış etmeden açıkça insanlara iletmiştir. Kur’an’da Peygamberler, “Allah’tan korkan, başka hiç kimseden korkmayan kimseler.” olarak tanıtılırlar. Bu vasıfları onların tebliğ ve tebyin sorumluluklarını hakkıyla yerine getirebilmelerine yardımcı olmuştur.

Peygamberlerin görevlerinden biri de “tebyin”dir. Tebyin; beyan etmek, açıklamak, izah etmek ve gerçeği ortaya koymak demektir. Bütün peygamberler, söz ve davranışlarıyla bunu yerine getirmişlerdir. Hz. Peygamber de tebliğ ettiği vahyin içeriğini insanların anlamaları için gerektiğinde açıklamalar yapmıştır. İnsanların sorularını cevaplamış ve pek çok konuda onları düşünmeye yönlendirerek ayetleri daha iyi anlamalarına yardım etmiştir. Bütün peygamberler, kendi kavimleri nin içinden seçilmiş ve vahiyler o kavmin konuştuğu dilde gelmiştir. Bunun sebebi peygamberlerin üstlendiği vahyi “açıklama” görevini yeterince iyi yapabilmelerine imkân vermektir.


Peygamberlerin görevlerinden biri de “teşri” dir. Teşri; kanun ve hüküm koymak anlamına gelir. Peygamberler, yaşadıkları toplumda ortaya çıkan sorunlara çözümler getirmişlerdir. Onların tebliğ ve tebyin görevlerinin yanı sıra teşri sorumlulukları da vardır. Bütün peygamberler gibi Hz. Muhammed de görev ve sorumluluklarını yerine getirirken insanlardan kendisi için bir karşılık beklememiştir. Bu tutumları onların dürüstlüğünün ve samimiyetinin en açık kanıtıdı. 

Fetihlerden Savunmaya 1

Kronoloji:
1711 Prut Antlaşması
1718 Pasarofça Antlaşması
1730 Patrona Halil İsyanı
1732 Ahmet Paşa Antlaşması
1739 Belgrad Antlaşması
1740 Kapitülasyonların Sürekli Hale Getirilmesi
1746 Kerden Antlaşması
1770 Çeşme Baskını
1774 Küçük Kaynarca Antlaşması

Osmanlı Devleti , III.Ahmet döneminde XVIII.yüzyılın başlarında ana hedef  olarak Karlofça ve İstanbul Antlaşmalarıyla kaybedilen yerlerin geri alınması oluşturdu.
Prut Savaşı ve Antlaşması


Rusya, Osmanlı'ya tekrar saldırmak istediyse de diğer Avrupalı devletlerin desteğini alamadığı için bundan vazgeçip İsveç'e saldırdı (1709). İsveç, savaşın ilerleyen vakitlerinde Rusya'ya yenildi.İsveç kralı bunun üzerine Osmanlı Devleti'ne sığındı.
III.Ahmed, barışçı siyaset taraftarı iken aşağıda yer alan sebeplerle Rusya'ya savaş ilan etti(1710).
Sebepleri 1.Rusya'nın Osmanlı'ya sığınan İsveç Kralını Osmanlı'dan istemesi.
2.İsveç Kralı ve Fransız elçisinin Osmanlı Devleti'ni Rusya ile savaşa kışkırtması.
3.Rusya'nın   1700 tarihli İstanbul Antlaşması'na aykırı olarak
a) Azak ve Dinyeper'de yeni kaleler inşa etmesi
b)Azak ve Dinyeper'de donanma inşa etmesi
c)Balkanlar'daki Ortodoksları Osmanlı'ya karşı kışkırtması
d)Rus ordusunun Osmanlı topraklarına özellikle de Kırım'da sınır ihlalleri yapması.
Baltacı Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, Çar I.Petro komutasındaki Rus ordusunu tamamen imha edebilecek şekilde ağır bir yenilgiye uğrattı. Rusya barış istedi.
Osmanlı Devleti aşağıdaki sebeplerden dolayı barış yapmayı kabul etti.
1.Osmanlı ordusunda malzemenin yetersiz olması
2.Rus ordusuna yardım gelebileceği endişesi
3.Baltacı Mehmed Paşa'nın yeniçerilere güvenmemesi
4.Kırımlıların sadakatine güvenilmemesi
İşte bu nedenlerle Rusya ile Prut Antlaşması imzalandı.
Antlaşmanın maddeleri:
1.Ruslar işgal ettikleri topraklardan çekileceklerdi.
2.Ruslar İstanbul Antlaşması sonrası yaptığı kale ve istihkamları yıkacaklardı.
3.Rusya,Osmanlı  Devleti'nin içişlerine karışmayacaklardı.
4.Rus tüccarlar,Osmanlı ülkesinde serbestçe ticaret yapabileceklerdi
5.İsveç Kralı serbestçe ülkesine dönebilecekti.
Prut Antlaşması'nın sonuçları:
1. Osmanlı Devleti, İstanbul Antlaşması ile kaybettiği toprakları geri aldı.
2.Rusya'ya karşı elde edilen üstünlükle Osmanlı Karlofça Antlaşması ile  kaybedilen toprakları geri alabileceği umuduna kapıldı.
Petervaradin Savaşları

Karlofça Antlaşması ile Venedik'in eline geçen Mora yarımadasında ortodoks halk, Venedik'in katoliklik baskısına karşı Osmanlı Devleti'nden yardım istedi. Osmanlı Devleti aşağıdaki nedenlerle bu isteğe olumlu cevap verdi ve Venedik'e savaş açtı(1714).
1.Osmanlı Devleti de Prut Savaşı'nı kazanmasıyla kazandığı özgüven .
2.Kaybedilen toprakları geri alma isteği
3.Venedik himayesindeki korsanların ticaret ve hac gemilerine saldırmaları.
Osmanlı Devleti 1715 'te Venedik'ten Mora ve çevresini  aldı. Avusturya bunun üzerine
Karlofça Antlaşması'nın bozulduğunu ileri sürerek Osmanlıdan Morayı geri vermesini istedi.
Osmanlı ile Avusturya arasında Petervaradin Savaşı çıktı.Venedik ve Avusturya ittifak antlaşması yaptı.
Petervaradin Savaşının(1716) Nedenleri:
1.Osmanlının Venedikten Morayı geri alması.
2.Avusturyanın Osmanlı Devlletinin yeniden güçlenmesinden endişe etmesi.

Osmanlı Devleti, meydana gelen savaşlarda yenildi. Bunun sonucunda Pasarofça Antlaşması imzalandı.
Pasarofça Antlaşmasının(1718) Sonuçları:
1.Yukarı Sırbistan, Belgrat ve Banat Avusturya’ya verildi.
2.Mora yarımadası ve Girit iskelesi Osmanlı devletinde kaldı.
3.Dalmaçya, Bosna ve Arnavutluk kıyılarındaki bazı iskeleler Venedik’e verildi.
4.Osmanlı devleti Avrupa’ya geçişte çok önemli bir üss olan Belgrat’ı kaybetti.
5.Venedik, Çanakkale boğazı ve Ege’den uzaklaştırıldı.
6.Balkanlarda Avusturyanın etkisi artınca Osmanlı Balkanlarda güvenlik tedbirlerini arttırmıştır.
7.Osmanlı kaybettiği toprakları geri alma umudunu kaybetmiştir.
8.Osmanlı, Avrupanın üstünlüğünü kabul etmeğe başlamıştır.
9.Lale devri başlamıştır.

1733 Osmanlı, Rusya ve Avusturya Savaşları  ( Belgrat Antlaşmaları)
1733'te Rusya Kırım Tatarlarının ülkesine akınlarını önlemediği gerekçesiyle Osmanlı Devleti topraklarına saldırınca Osmanlı Devleti de Rusya'ya savaş açmak zorunda kaldı. Başlangıçta Rusya üstün durumdayken Avusturya'da Osmanlı Devleti'ne saldırdı. Osmanlı Devleti her iki devleti de yapılan savaşlarda yenilgiye uğrattı ve geri püskürttü. Fransa'nın aracılığıyla barış yapıldı.

Belgrat Antlaşması (1739),  1735-1739 Osmanlı-Rus-Avusturya Savaşı’nı sona erdiren barış antlaşması dır.
Sonuçları :
1.Bu antlaşma ile Avusturya Pasarofça Antlaşması ile aldığı yerleri (Sırbistan, Belgrad, Eflak’ın bazı kısımlarını ve Bosna’da bir sınır bölgesini) Banat bölgesi hariç geri verdi.
2.Azak Kalesi yıkıldı, toprakları Osmanlı Devleti ile Rusya arasında sınır oldu.
3.Kuzey Kafkasya’da bulunan ve dağ geçitlerini (Daryal Geçidi, vb…) denetleyenKabartay bölgesi (Kabardiya) tarafsız bir bölge olarak kabul edildi.
4.Ruslar, Kırım’dan çekilmeyi kabul etti.
5Ruslar, .Karadenizde savaş ve ticaret gemileri bulundurmamayı kabul etti.
6.Osmanlı Devleti’nin  imzaladığı son kazançlı antlaşmadır.
 Çünkü Belgrad Antlaşmaları ile Karadeniz’in bir Türk gölü olduğu bir kez daha kabul edildi. Bu antlaşma ile Karadeniz’in Türk gölü olduğu son kez onaylanmıştır.
7.Bu antlasmanın imzalanmasında etkili olan Fransızlar için kapitülasyonlar süresiz olarak uzatılmıştır.



Yakın Çağ Avrupa Tarihi

Bu çağ esasen Fransız İhtilali ile başlar. Ancak, ABD'nin kuruluşu da bu çağın öncü gelişmelerinden olduğu için inceleme konularımız içine girmiştir.Bu ihtilalle hürriyet, eşitlik ve milliyetçilik ilkeleri ile yeni devlet rejimleri ortaya çıktı. Yakıncağ tarihine bu kavramlar damgasını vurmuştur.

                     ABD'nin Kuruluşu

Amerika'nın keşfinden sonra Güney Amerika, İspanyol ve Portekizliler, Kuzey Amerika da İngiltere ve Fransa tarafından sömürgeleştirildi. Kuzey Amerikalılar Yedi Yıl Savaşları'nda İngiltere'yi desteklemişlerdi. Karşılığında Kuzey Amerikalılara bazı ayrıcalıklar verilecekti. İngiltere vaadini tutmadığı gibi Amerika'dan aldığı vergileri arttırdı.
1765'te 13 Koloni New York'ta toplandı Arttırılan vergilere itiraz ettiler. İngiltere, bu itirazları kabul etmedi. 1774'te I. Filadelfia Kongresi, İngiltere'nin Amerika'daki kolonilerden vergi almaya hakkının olmadığını, bunun için gerekirse İngiltere ile sava yapılabileceğine karar verdi. 1775'te sava başladı. 1776'da toplanan II. Filadelfia kongresi Amerika'nın bağımsızlığı ilan etti. İnsan Hakları Beyannamesi yayınlandı. Bu beyannameye göre her insan eşit doğar. Hayat, hürriyet ve mutluluk insana tanrı tarafından verilmiş haklardır. Bu beyanname 1789 Fransız Kurucu Meclisi'nin yayınladığı beyannamenin esasını teşkil etmiştir. İngiltere, Amerika bağımsızlık savaşında yenilgiye uğradı. 1783'te Versay Antlaşmasıyla Amerika'nın bağımsızlığı İngiltere tarafından kabul edildi.  

18.Yüzyılda Avrupa'da  Bilim ve Teknoloji


AYDINLANMA ÇAĞI

Aydınlanma, 18. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan ve her konuda akla öncelik tanıyan düşünce sistemine “Aydınlanma”, bu düşünce sisteminin etkisiyle bilim ve felsefede büyük gelişmelerin olduğu bu yeni döneme “Aydınlanma Çağı” denmiştir.

Aydınlanma Çağı’nda “aklın kullanılması ile doğru bilgiye ulaşılabileceği” fikri temel alınmıştır.

Bu dönemin önemli bilim insanları;

Newton (Nivton); fizik ve matematik alanında çalıştı.Copernik (Kopernik); Evrende Güneş merkezli bir sistem olduğunu ve Dünya’nın Güneş çevresinde döndüğünü kanıtladı.Galileo; Dünya’nın yuvarlak olduğunu ispatladı.Descartes (Dekart); analitik geometriyi geliştirdi.Jean Jacgues Rousseau (Jan Jak Russo); toplumsal alanda önemli eserler verdi.Mozart, Bach (Bah) gibi besteciler müzik alanında önemli başarılar elde etti.

Aydınlanma Çağı’nın Sonuçları

Bilim, sanat, edebiyat, siyaset ve sosyal alanlarda önemli eserler verildi.Bilimsel ve teknolojik gelişmeler Sanayi İnkılâbı’nın temellerini oluşturdu.Siyasi ve sosyal gelişmeler
ABD’nin kurulmasında ve Fransız İhtilali’nin çıkmasında etkili oldu.Avrupa’da akılcı düşünce sistemi gelişmiştir.

SANAYİİ İNKILABI

Sanayi İnkılabı, Avrupa’da 18. ve 19. yüzyıllarda yeni buluşların üretime olan etkisi ve buhar gücüyle çalışan makinelerin makineleşmiş endüstriyi doğurması, bu gelişmelerin de Avrupa’daki sermaye birikimini arttırmasına denir. Sanayi Devrimi, ilk olarak Birleşik Krallık’ta ortaya çıkmış, ardından Batı Avrupa, Kuzey Amerika ve Japonya’ya sıçramış ve ardından bütün dünyaya yayılmıştır.
Sebepleri

1)Hızlı nüfus artışı 16. yüzyıldan başlayarak Avrupa’nın nüfusu hızla artması kentlerde  iş gücü doğurdu
2)Yaşam düzeyi yükselmesiyle  tüketim malı talebini artması
3)Bilimsel ve teknolojik gelişmeler
4)Coğrafi keşiflerle oluşan sermaye birikimi
5)Kömür ve demirin ilgili ülkelerde bol olması

Sonuçları

1)Avrupa'da tarım toplumundan sanayi toplumuna geçildi.

2)Ulusal gelirde sanayiinin payı tarımın aleyhine sürekli artmaya başladı.

3)Sanayinin gelişkin olduğu bölgelerde nüfus yoğunluğu kırsal kesime göre arttı. Kırdan kente göç başladı.

4)İşçi sınıfı güçlendi, işçi hareketleri yaygınlaşmaya başladı.

5)Üretimde el emeğinin yerini makineler almaya başlayınca atölye üretiminin yerini de fabrikalar almaya başladı.

6)Sömürge ülkelerinin bağımlılığı arttı. Devletlerarası gelişmişlik faikı daha belirgin hale geldi.

7)Pazar ve hammadde kaynaklarına sahip olma yarışı hızlandı. Devletler arasında topyekün çatışmalar dönemi başladı.

FRANSIZ İHTİLALİ'NİN  OLUŞUMU
Fransa kralı 16’ıncı Lui zamanında ekonomik sorunlara çözüm bulabilmek maksadıyla Etajenero Meclisi toplantıya çağırılmıştır. Toplantıda soylular, rahipler ve halk meclisleri arasında tartışmalar meydana gelince halkı temsil eden halk meclisleri Etajenero’yu Milli Meclis ilan etmişlerdir. Toplantı sonucunda da Milli Meclisin onayı olmadan vergi toplanmaması kararı alınınca, Fransa kralı askerleri ile meclisi dağıtmak istemiştir. Bunun üzerine halk ayaklanarak 14 Temmuz 1789 yılında Bastil Hapishanesi’ni basarak tutukluları serbest bırakmıştır. 28 Ağustos 1789 tarihinde Meclis soyluların ve rahiplerin ayrıcalıklarını kaldırmış İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisi yayınlanmıştır.
FRANSIZ İHTİLALİ'NİN SEBEPLERİ NELERDİR?
Fransız İhtilali'nin gerçekleşme sebepleri kısaca şu şekilde özetlenebilir:
1. Fransa’nın mutlakıyetle yönetilmesi ve krallık rejiminin baskısı karşısında halk ezilmiştir.
2. Amerika ve İngiltere’de kurulan devletlerin demokratik yönetimler sonucu halkına geniş özgürlükler vermiştir. Fransız halkı da çevresindeki ülkelerde gördüğü bu yönetime özenmiştir.
3. Fransız aydınlarından Montesquieu, Voltaire, Jan Jack Rousseau ve Diderot'nun yazdıkları eserlerde mevcut rejimin eleştirilmiş ve çözüm yollarını ileri sürülmüştür. Aydınların bu düşünce tarzları haklın krallığa ve rejime olan tepkisini arttırmıştır.
4. Fransa’da soylular ve rahipler geniş imtiyazlara sahipken, ülke halkının toplumsal olarak hiçbir hakka ve değere sahip olamaması halkı olumsuz yönde teşvik etmiş ve isyan noktasına getirmiştir. Kısıtlı haklara sahip olan köylüler burjuvaları desteklemiştir.
5. Fransa’nın katıldığı savaşlarda ülke ekonomisinin bozulması sonucunda halkın geçim sıkıntısı giderek artmıştır. Ekonomik problemlerin bir türlü aşılamaması ve savaşlarda harcanan paralar halktan ağır vergilerle karşılanmaya çalışılması sonucunda halk isyan edecek duruma gelmiştir.
FRANSIZ İHTİLALİ’NİN SONUÇLARI NELERDİR?
Fransız İhtilali'nin sonuçları kısaca şu şekilde özetlenebilir:
1. Soyluların ve rahiplerin ayrıcalıkları kaldırılmış ve eşitlik ilkesi getirilmiştir.
2. Mutlak monarşi sistemi yıkılmıştır. Egemenliğin halktan geldiği kabul edilmiştir. Halkın yönetime katılmasına olanak tanıyan demokratik ve laik yönetim anlayışı değer kazanmaya başlamıştır.
3. Siyasal eşitsizliğe neden olan toplumsal yapı değişmeye başlamıştır. Eşitlik, adalet, milliyetçilik, hürriyet, ulusal egemenlik, laiklik ve cumhuriyet gibi kavramlar ortaya çıkmaya başlamıştır.
4. Milliyetçilik ilkesinin yayılması ile imparatorlukların dağılması için ortam sağlamıştır.
5. Mahalli otorite yerine merkezi otoriteler kabul edilmiştir.
6. Dağınık halde bulunan milletlerin siyasi birlikler kurabilmesine imkân sağlanmıştır.
7. İnsan Hakları Bildirisi evrensellik kazanmaya başlamıştır.
8. Laik Hukuk kuralları uygulanmaya başlamıştır.
9. Fransız İhtilali sonucunda Yeni Çağ bitmiş ve Yakın Çağ’ın başladığı kabul edilmiştir.


  Napolyon Savaşları

Fransız İhtilali'nin başlangıcından 1804'te Napolyon'un imparatorluğunu kurmasına kadar şu dönemler giçildi: Kurucu Meclis, Meşruti Krallık, Milli Konvansiyon Meclisi Devri, Direktuvar Devri ve Konsüllük Devri.
Napolyon 1804 yılında iktidara geldiğinde geniş ve kapsamlı ıslahat hareketlerine girişti. Üniversiteleri modern hale getirdi. Sanayiyi geliştirdi. Medeni kanunu yayınladı. 
Dünyaya hakim olmak isteyen Napolyon büyük savaş hazırlıklarına girişti. Avusturya ve Prusya ordularını bozguna uğrattı. Viyana ve Berlin'i işgal etti. Osmanlı, Portekiz ve İsveç dışında bir süre bütün Avrupa'ya hakim oldu. 1806'da Alman imparatorluk tacını Habsburg hanedanından aldı. Bundan sonra başkenti Viyana olan Alman İmparatorluğu Avusturya olarak anılmaya başlandı. 1813'te Rus ordularını bozguna uğrattı. Moskova'ya girdi. Çetin kış şartları Napolyon ordularını perişan etti. 1813'te İngiliz, Rus, Avusturya ve Prusya ordusu Fransa'yı bozguna uğrattı. Napolyon etkisini kaybetti.
                VİYANA KONGRESİ
1815 Waterloo Savaşı’nda Napolyon’u yenilgiye uğratan devletler Avrupa’nın geleceğini belirlemek amacıyla “Viyana Kongresi” ni topladılar (1815). Bu kongreye Osmanlı İmparatorluğu hariç bütün Avrupa devletleri katıldı. Bununla beraber; İngiltere, Rusya, Avusturya ve Prusya, Kongreyi yönlendiren devletler oldular. Viyana kongresi’nde, Avrupa devletlerinin sınırları yeniden çizildi. Fakat, sınırların çizilmesinde din, dil, milliyet öğeleri dikkate alınmadı. Bu nedenle Avrupa’da barış ve huzur sağlanamadı. Kongrede alınan kararlara göre:
İngiltere: Malta ve Yedi Yunan adasını aldı.
Rusya: Finlandiya ve Varşova Büyük Dükalığı’nı aldı.
Avusturya: Doğu Galiçya, Lombardia, Venedik, Parma. Modena ve Toskana’yı aldı.
Prusya: Pozen Bölgesi’ni, Saksonya’nın 2/5’sini ve Westfalya’mn büyük bir kısmım aldı.
Ren Konfederasyonu: 38 devletli “Germanya Konfederesyon” haline getirildi.
Belçika – Hollanda: İki ülke birleştirilerek “Peyba” adıyla eni bir krallık kuruldu.
İsveç – Norveç: İki ülke birleştirilerek tek bir krallık haline getirildi

Meternik Sistemi :Avrupa Devletlerinin, Fransız İhtilalinin etkisiyle Avrupa’nın neresinde ayaklanma çıkarsa birlikte hareket ederek ayaklanmaları bastırma kararı aldıkları politikadır. Avusturya Başbakanı Metternich bu politikaya öncülük ettiği için bu adı almıştır.

                   1830 İhtilali 

Fransa'da 1824 yılında kral olan X. Şarl ülkeyi diktatörce idare ediyordu. Halk krala karşı isyan etti. Fransızlar'ın hükümdarı ünvanını alan Lui Filip kral oldu. Orta sınıf geniş haklar elde etti. İngiltere'de liberaller işbaşına geldi.

                     1848 İhtilalleri

Sanayi Devrimi'nin bir sonucudur. Bu devrim ilk kez İngiltere'de ortyaya çıktı. Bilek gücünün yerini makina aldı. Buharın gücü keşfedildi. Demiryolu iletmeciliği başladı. Atölyelerin yerine fabrikalar kurulmaya başlandı. Hammadde ihtiyacın karşılamak için sömürgecilik hız kazandı. Şehirlerin nüfusu hızla arttı. 
Sanayi devrimi işçi sınıfını ortaya çıkardı. İşçi hakları gündeme geldi. Sosyalist akımlar başladı. 1848 ihtilalleri sosyalist düşüncenin yayılmasına neden oldu. Avrupa'da etkili olan bu ihtilal Avusturya'da toprak köleliğinin yasak edilmesine neden oldu. İşçiler çeşitli haklar elde ettiler.