Dersimiz Tarih

15 Aralık 2024 Pazar

Asya ve Afrika'daki Sömürgecilik Faaliyetleri ile Bunlara Karşı Gelişen Bağımsızlık Hareketleri

 SÖMÜRGECİLİKTEN YENİ SÖMÜRGECİLİĞE 

 Dünya Savaşı sonrasında, sömürgeler siyasal bağımsızlıklarını kazanma süreci içine girmişler ve süregelen klasik sömürgecilik anlayışı yerini yeni sömürgecilik anlayışına bırakmıştır. Asya ve Afrika’da olgunlaşan milliyetçi hareketler klasik sömürgecilik anlayışının yıkılmasına neden olmuş bu durum 2.Dünya savaşı sonrası ortaya çıkan küresel güçlerin yeni arayışlara girmesine neden olmuştur

Savaş, Avrupalı ulusları kurtarmak için askere alınmış yüz binlerce Hintli ve Afrikalıya kendi yaşam koşulları ile Avrupalılarınkini karşılaştırma fırsatı verdi. Yerli halklar, ülkelerinin zenginliklerinin yabancılarca sömürülmesine son verilmesi gerektiğini savundular. Mahatma Gandi, Muhammed Ali Cinnah gibi liderler toplumsal hareketlere yön verdiler. 

13 Aralık 2024 Cuma

Sokoto Halifelik Devleti

 

Sokoto Halifelik Devleti Bayrağı


Sokoto HalifeliğiNijerya’da 19. yüzyılda kurulan sultanlık, bu sultanlığın başşehri, günümüzde Nijerya’da aynı adı taşıyan eyaletin merkezi. Nijerya’nın kuzeybatısında Nijer sınırına çok yakın bir yerde bulunan Sokoto’nun adı Hevsâ dilinde Sakvato, Sakkwato ve Sakata olarak geçer. Bu ismin Arapça sûk (çarşı) kelimesinden geldiği ileri sürülmektedir. Kurucularına nispetle şehre Birnin Şeyhu da Bello da (Şeyh Osman b. Fûdî ve Muhammed Bello’nun başşehri) denmektedir. Osman b. Fûdî’nin başlattığı cihad hareketi öncesinde küçük bir kasaba olan Sokoto, onun 1804’te oğlu Muhammed Bello’ya kasabanın civarında askerî bir karargâh kurmasını emretmesiyle önem kazandı. Osman b. Fûdî, 1808’de Gobir’in başşehri Alkalawa’yı ele geçirip bölgedeki diğer Hevsâ devletlerini hâkimiyeti altına aldı, 1812’de Sokoto Sultanlığı (Halifeliği) veya Nijerya Fûlânî Devleti olarak tanınan bir yönetim kurdu. Halife unvanını taşımak ve cihad faaliyetini bizzat düzenlemekle birlikte aktif siyasetten büyük ölçüde çekildi. İki eyalete ayırdığı ülkesinin batı eyaletlerinin yönetimini kardeşi Abdullah’a, doğu bölgesinin yönetimini Sokoto’yu başşehir yapan oğlu Muhammed Bello’ya bırakıp Sifâve’de oturmayı tercih etti. Oğlunun daveti üzerine Sokoto’ya giden Osman b. Fûdî iki yıl sonra burada öldü (1817). Sokoto, bu tarihten 1903 yılına kadar bazı sultanların geçici sürelerle Vurno ve Chimmola’da oturduğu dönemler dışında Sokoto halifeliğine başşehirlik yaptı. Devlet en güçlü dönemini Muhammed Bello (1817-1837) zamanında yaşadı.

      

Sokoto Halifelik Devleti Haritası

Elamca Dili Tarihi

 



Elamca, Elamlılar tarafından Antik İran'da MÖ 2600 ile 330 yılları arasında konuşulmuş eklemeli bir izole dildir.Dil ve edebiyatı, Elam Kralı Şilhak-İnşuşinak'ın gayretleriyle çok gelişmiştir. Elamca, MÖ 522-486 döneminde Ahameniş İmparatorluğu'nun hakimiyeti altında önemli bir gelişme göstermiş ve Ahameniş krallarının yazıtlarında kullanılan üç dilden biri olmuştur. Elamcanın ölü bir dil haline gelmesi, İskender'in Ahamenişleri fethettiği devre tekabül eder.

Persepolis'te bulunan iki arşivden Darius, Haşayarşa ve I. Ardeşir dönemine ait Elam dilinde birkaç bin tablet bulunmuştur. Bu belgelerin okunmasıyla ve hatta nerede olduğuyla ilgili bugüne kadar hiçbir haber yoktur. Chicago Üniversitesinde bulunan 10.000'den fazla yazıt, bugüne kadar okunamamıştı.

12 Aralık 2024 Perşembe

TR YÖS Hakkında Önemli Değişiklik

TR-YÖS

HAKKINDA ÖNEMLİ

DEĞİŞİKLİK

YÜKSEKÖĞRETİM KURULU KARARI İLE

2022-2023 eğitim ve öğretim yılından itibaren Türkiye'deki ortaöğretim ku- rumlarına kayıt yaptıran ve orta öğre- nimden mezun/mezun olacak adayla- rın 2026 yılından itibaren ülkemizdeki ve KKTC'deki yükseköğretim kurumlarına sadece YKS ile yerleştirilmeleri (elçilik okulları, MOBIS sisteminde yer alan Mil- letlerarası özel öğretim kurumları ile Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen proje çerçevesinde ülkemize getirilen yabancı uyruklular hariç)

2022-2023 eğitim ve öğretim yılından önce Türkiye'deki ortaöğretim kurumla- rına kayıt yaptıran ve/veya mezun olan adayların da 2026 yılı itibarıyla YKS ile yerleştirilmesi kararı alınmıştır.

11 Aralık 2024 Çarşamba

TYT -YKS HESAPLAMA

 

Bootstrap Example

.
TYT-YKS Puan Hesaplama

TYT-SınavıNet
Türkçe
Sosyal
Matematik
Fen
AYT-SınavıNet
TÜRK DİLİ Ve EDEBİYAT 24 Soru
TARİH-1 10 Soru
COĞRAFYA-1 6 Soru
TARİH-2 11 Soru
COĞRAFYA-2 11 Soru
FELSEFE 12 Soru
DİN KÜLTÜRÜ 6 Soru
MATEMATİK 40 Soru
FİZİK 14 Soru
KİMYA 13 Soru
BİYOLOJİ 13 Soru
Diploma Notu(Tahmin)
HESAPLA >

Sonuç:Puan
TYT-Sonuç:
AYT EA:
AYT Say:
Diploma notu:
YKS-EA:
YKS-Say:

8 Aralık 2024 Pazar

Berlin Buhranı

 Özellikle 1948'de SSCB'nin Berlin Ablukası ile Berlin'e diğer müttefik ülkeleri almaması ile başlayan, Soğuk Savaş Dönemi boyunca SSCB- ABD arasındaki Berlin ile ilgili siyasi anlaşmazlıklar ve gerilimler sürecine Berlin Buhranı (Bunalımı) denir. Özellikle 1948'den 1972 Doğu ve Batı Almanya'nın anlaşmasına kadar süren süreçtir. Batılı Devletlerin (ABD-İngiltere-Fransa) Almanya'daki işgal alanlarını birleştirmesi (Trizonia) ve SSCB'den bağımsız kararlar alması ile başlayan buhranın adıdır. 

İstiklal Marşının Tarihi

İstiklal Marşı'nın Yazılma Süreci

İstiklal Savaşının henüz kazanılmadığı dönemde Millî Marşımız yazılmak istenmiştir. Burada amaç cesareti ve inancı kırılan aynı zamanda yorulan Türk millerinin inancını tazelemek ve millet aşkını orduya ve Türk milletine tekrar hatırlatmaktı. O dönem düzenlenen şiir yarışmasında ise kazanana büyük ödül verileceği açıklanmıştır. Mehmet Akif Ersoy bu ödül verilmesi sebebiyle yarışmaya katılmamıştır. Katılan diğer şiirler ise milli marş olamamış ve kabul edilmemiştir.

İstiklal Marşımız Mehmet Akif Ersoy ikna edilmiş ve  bu şiiri yazmıştır.

Mehmet Âkif, kazandığı beş yüz liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklarına iş öğreterek yoksulluklarına son vermek için kurulan Darülmesai’ye bağışladı. Şair ayrıca, İstiklâl Marşı’nın Türk Milleti’nin eseri olduğunu beyan etmiş ve İstiklâl Marşı’nın güftesini, şiirlerini topladığı Safahat’a dahil etmemiştir.

Teşkilatı Esasiye Kanunu (1921 Anayasası)

 Teşkilatı Esasiye Ne Zaman Kabul Edildi?

 Teşkilatı Esasiye Kanunu 20 Ocak 1921 tarihinde BMM tarafından kabul edilen  ilk anayasadır. Kısa bir anayasa olan Teşkilatı Esasiye 23 maddeden oluşmaktadır.  Bu anayasa Türkiye'nin ilk temel taşlarından biri olarak kabul edilmektedir. Bu anayasada güçlerin birliği ve Büyük Millet Meclisinin üstünlüğünden bahsedilmektedir. Büyük Millet Meclisinin üstünde bir güç olmadığı için meclisin kendini feshetme yetkisi bulunmaktadır.

Temel Özellikleri:

5 Aralık 2024 Perşembe

Kuyucu Murat Paşa

Kuyucu Murad Paşa (c. 1535 – 21 Haziran 1611, Diyarbakır), I. Ahmed döneminde 11 Aralık 1606 - 5 Ağustos 1611 arasında sadrazam olmuş bir Osmanlı devlet adamıdır. 1585 Tebriz Seferi esnasında Safevilere esir düşmüştür.[1][2] 1607-1608 yılları arasında 100 yıllık celali isyanlarını sona erdirmiştir. Bu süre içinde öldürdüğü toplam celali isyancı sayısının 60.000 civarında olduğu tahmin edilmektedir.
Kuyucu Murat Paşa'nın yaşı epeyce ileri olduğu için Anadolu'nun birçok yöresini kapsayan bu kampanyasında uzun zaman at üzerinde bulunması yaşına göre zor olduğu için kendini ata bağlattırdığı bildirilmektedir.[3] "Kuyucu" lakabını öldürttüğü Celalî isyancılarının ve onların destekçilerini ölü ve diri derin kuyulara gömdürmesi nedeni ile almıştır. Yıllarca Anadolu'da öldürttüğü kişilerin kellelerinden yaptırdığı piramitler bir korku hikâyesi olarak anlatıldı. Çok soğukkanlı, çok gaddar ve amansız olduğu bilinmektedir. Yaşa başa bakmadan; erkek, kadın, Celâlî eşkıyasına destek verdiğini kabul edilen herkesi öldürtmeyi amaç edinmişti. Bu kampanya sırasında Anadolu'da öldürttüğü kişi sayısının 30.000 kişiyi geçtiği bildirilmektedir.[3]

İstanbul'a döndüğünde 1609 başında İran hükümdarı Şah Abbas'a karşı yeni bir İran seferi hazırlıkları başlamıştı. Sultan'la gizli görüşmelerden sonra Kuyucu Murad Paşa sefer serdarı tayin edildi. Sefere çıkmadan ordunun hazırlanması için Sadrazam Kuyucu Murad Paşa, Üsküdar'da ordugâhta kaldı ve oradan sefer hazırlıklarını idare etti. Celâlîleri bastırma operasyona da hâlâ devam edip önceki yıl yakalayamadığı birçok Celâlî başbuğunu rütbe ve görev verme sözüyle kandırıp Üsküdar'a getirip birer ikişer idam ettirdi.

1610'da başlayan bu seferde Şah Abbas üzerine etkili faaliyette bulunamadı. Seferin mevsim zamanı çok gecikmişti. Osmanlı ordusu Tebriz yakınlarına kadar geldi. Ama İranlılar 1604'ten beri ellerine geçirdikleri Revan, Tebriz ve Gürcistan ve yörelerindeki kazançlarını kuvvetlendirmeye koyulmuşlardı. Osmanlı ordusu bu yöreleri geri alamadı. Kuyucu Murad Paşa Diyarbakır'a çekildi.[3]

1610'dan itibaren İran elçileri ile sulh müzakereleri başlayıp ilerledi. Kuyucu Murad Paşa bu müzakerelerin esaslarını oluşturacak müzakerelere katıldı. Fakat müzakereler Nasuh Paşa tarafından bitirildi. Ölümünden sonra 20 Kasım 1612'de imzalanan barış anlaşmasına Nasuh Paşa Antlaşması adı verildi.

2 Aralık 2024 Pazartesi

Vecihi Hürkuş (1986-1969)

 6 Ocak 1896 yılında İstanbul'da dünyaya gelen Vecihi Hürkuş, üç çocuklu bir ailenin ikinci çocuğudur. Küçük yaşta babasını kaybettikten annesi ve kardeşleri ile beraber yaşamıştır. Aldığı eğitim ile beraber uçak mühendisi olan Vecihi Hürkuş, Türkiye'nin havacılık tarihine adını altın harflerle yazı yazdırmış isimlerden biridir.


24 Kasım 2024 Pazar

TÜRKİYE'NİN II.DÜNYA SAVAŞINDAKİ TUTUMU

 TÜRKİYE'NİN SAVAŞTAKİ TUTUMU


 

 II. Dünya Savaşı daha başlamadan önce Türkiye gerekli hazırlıkları yapmıştı. Savaş başladığında tarafsız kalan Türkiye her an savaşa girecekmiş gibi hazırlık yaparken savaşın dışında kalabilmek için de dikkatli bir politika izledi. Her iki taraf da Türkiye'yi yanlarına çekmek için baskı yapıyorlardı. Almanya'nın Balkanlara dayanması Türkiye'de ciddi tedirginlik doğurdu. Alman tehdidine karşı sınıra yığınak yapan Türk ordusu teyakkuza geçirilirken siyasi çözüm arayışları hızlandı. Ankara'da yapılan Türk-Alman görüşmeleri sonucunda bir saldırmazlık antlaşması imzalandı. Antlaşma ile Almanya Türkiye'ye saldırmama garantisi verdi. Türkiye de tarafsız kalacağı garantisini verdi. Diğer taraftan Müttefikler de sürekli Türkiye'yi yanlarında savaşa sokmak için baskı yapıyorlardı. Türkiye buna karşılık   askeri yetersizliği gündeme getirmiş ve zaman kazanmaya çalışmıştır. Türkiye Balkanlar’da gerçekleştirilecek bir harekata katılabileceğini bildirmiştir.  Bunun için  Churchill ile İnönü, 1943’te, Adana’da buluşarak bir takım görüşmelerde bulunmuşlardır. 1943’te, Churchill, Roosevelt ve İnönü’nün katılımları ile Kahire Konferansı yapılmıştır. İnönü ise gerekli hazırlık ve yardımın gerçekleştirilmesi durumunda, savaşa girilebileceği hususunda ilk kez yeşil ışık yakmıştır. İngiltere ve ABD Dışişlerinin arka arkaya vermiş oldukları notalar sonucunda, Türkiye Almanya’ya yaptığı krom sevkiyatını 21 Nisan 1941’de durdurmuştur ve 2 Ağustos 1944’te Almanya ile ilişkilerini kesmiştir. Ancak bunu yaparken de, İngiltere ve ABD’den, savaş sonrası barış konferansında tam bir müttefik işlemi göreceğine dair güvence aldı. Savaşın bitimine yakın 23 Şubat 1945'te Türkiye, Japonya ve Almanya'ya savaş ilan etti. Bu tarihte savaşın sonucu belirmişti. Demokratik Avrupa devletleri ile birlikte hareket etme düşüncesi ve Birleşmiş Milletlere üye olma fikri, Türkiye'nin savaşa girmesinde etkili olmuştur. Bu durum, Türkiye'de savaştan sonra çok partili bir rejime geçilmesinde de etkili olmuştur.

II.Dünya Savaşı'nın Sanata Etkisi

 II. Dünya Savaşı sonrasında Batı Avrupa’nın kültürel yaşamı; politik liberalizm, kitle iletişiminde özellikle de televizyonda gerçekleşen büyük ilerleme ve Amerika’dan yapılan sarsıcı boyutlardaki ithalatla belirlendi. Yaşanan etki geleneksel sınırlamaların gevşemesiyle bir dereceye kadar ulusal özelliklerin çözülüşü olarak görüldü. 

Sinema

 II. Dünya Savaşı 7. sanat olarak gelişen sinemada birçok değişikliğe yol açtı. ABD ve Avrupa’da başlayan savaş karşıtı hareketler sinemada kendini hissettirdi. Sinemada asıl önemli değişim  ile oldu. Bu durum özellikle ulusal bilincin uyandığı, bağımsızlığını kazanan ülkelerde  ulusal okulların ortaya çıkışı ile gerçekleşti. İtalya, Polonya, Çekoslovakya, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan’da ulusal filmler çekilip seyircilere sunuldu.

Alman Savaş Doktrini Blitzkrieg (Yıldırım Harbi)

 Blitzkrieg ya da yıldırım harbi, II. Dünya Savaşı sırasında Almanların temel savaş doktrinidir. Doktrinin amacı hızlı ve ani saldırılarla, düşmanın düzenli bir savunma kurmasını engelleyip sonra da hızlı bir şekilde yok etmektir. I. Dünya Savaşı'nda uygulanan siper savaşı yöntemine karşı geliştirilmiştir. Tankların, uçakların ve zehirli gazların gelişmesiyle siper savaşları terk edilmeye başlanmış, daha çok hareketli savunmaya geçilmiştir. Almanların bütün savaş araçları bu doktrin üzerine üretilmiştir.

Blitzkrieg doktrinin başarılı olabilmesi için dört önemli koşul vardı: iyi arazi, iyi hava desteği, iyi lojistik ve iyi eş güdüm. II. Dünya Savaşı'nda Almanların SSCB'yi işgal girişiminde Sovyet coğrafyasının yazları yoğun tozlu stepleri, kışları ise aşırı soğuk ve çamurlu oluşu, lojistik desteğin de sıkıntılı olması yüzünden başarısız olan doktrin, Batı Cephesi'nde ise hava üstünlüğünün kaybedilmesi ve eş güdümün azalması yüzünden başarısız olmuştur.

İkinci Dünya Savaşındaki Askeri ve Teknolojik Gelişmeler

 Teknoloji, İkinci Dünya Savaşı'nda önemli bir rol oynadı. Savaş sırasında kullanılan teknolojilerin bazıları 1920'ler ve 1930'ların iki savaş arası yıllarında geliştirildi, çoğu savaş sırasında ihtiyaçlara ve öğrenilen derslere göre geliştirildi, diğerleri ise savaş sona erdiğinde geliştirilmeye başlandı. Pek çok savaşın günlük yaşamımızda kullandığımız teknolojiler üzerinde büyük etkileri oldu ancak Teknoloji aynı zamanda II. Dünya Savaşı'nın yürütülmesinde tarihteki diğer savaşlardan daha büyük bir rol oynadı ve sonuçlarında kritik bir rol oynadı.

Pek çok teknoloji türü askeri kullanım için geliştirilmiştir ve aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli alanlarda büyük gelişmeler meydana gelmiştir:

  • Silahlar: gemiler, araçlar, denizaltılar, uçaklar, tanklar, toplar, hafif silahlar; ve biyolojik, kimyasal ve atom silahları
  • Lojistik destek: Askerlerin ve malzemelerin taşınması için gerekli olan tren, kamyon, tank, gemi ve uçak gibi araçlar
  • İletişim ve istihbarat: uzaktan algılama, navigasyon, iletişim, kriptografi ve casusluk için kullanılan cihazlar
  • Tıp: cerrahi yenilikler, kimyasal ilaçlar ve teknikler
  • Roketçilik: güdümlü füzeler, orta menzilli balistik füzeler ve otomatik uçaklar.

Tarım Devriminin Eski Çağa Etkileri

 Yeryüzünde bugün Yapay Zeka (AI) seviyesine ulaşan medeniyet bir anda ortaya çıkmış değildir. İnsanoğlunun binlerce yıllık çabasının değişik medeniyetlerin bugünlere ulaşmamızda bariz bir etkisi olduğu açıktır.

Tarihçilerin benimsedikleri teoriye göre yeryüzünde önce Eski Çağ yaşanmıştır. Kabul edilen bu görüşe göre insanlar aşağıdaki şekilde gelişim sağladılar.

 1. Akıllarını ve ellerini kullandılar.

2.Bu sayede önce kaba taş aletler yaptılar.

3.Aletler geliştirirken yeryüzünde bulunan meyveleri ve sebzeleri de toplayıp yediler.

4.Yedikleri meyvelerin ve sebzelerin tohumlarını çıkardılar ve onları ekmeye başladılar. Böylece yeryüzünde tarım devrimi başladı.

5.Tarım devriminin başlamasıyla insanlar göçebe avcılık toplayıcılıktan yerleşik hayata geçtiler. Yerleşik hayata  geçilmesiyle yeryüzünde medeniyet ilerlemeye başladı , nesilden nesile aktarılarak ilerleyip bugüne ulaştı.

18 Kasım 2024 Pazartesi

LGS Sınav Örnek Soru Kitapçıkları

2024-2025 eğitim öğretim yılında sınavla öğrenci alacak ortaöğretim kurumlarına ilişkin merkezî sınava yönelik yeni örnek soru kitapçıkları öğrencilerin erişimine açıldı.

Örnek soru kitapçıklarında
✅Türkçe, matematik, fen bilimleri alanlarından onar soru;
✅T.C. inkılap tarihi ve Atatürkçülük, din kültürü ve ahlak bilgisi ile İngilizce alanlarından ise beşer soru olmak üzere toplam 45 soru yer aldı.

Örnek sorular ve çözüm videoları için⤵️
meb.ai/yPRxPu

17 Kasım 2024 Pazar

IMF Tarihi

 


Uluslararası Para Fonu, (İngilizceInternational Monetary FundIMF) küresel finansal düzeni takip etmek, borsadöviz kurları, ödeme planları gibi konularda denetim ve organizasyon yapmak, aynı zamanda teknik ve finansal destek sağlamak gibi görevleri bulunan uluslararası bir organizasyondur.

1944 yılında ABD'nin New Hampshire eyaletindeki Bretton Woods'ta kurulan ve 1947'de fiilen çalışmaya başlayan milletlerarası ekonomik meselelerle uğraşan bir teşkilattır. IMF "küresel para iş birliği, finansal istikrarı sağlamak, uluslararası ticareti kolaylaştırmak, yüksek istihdam ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi teşvik ve dünya çapında yoksulluğu azaltmayı teşvik etmek için çalışan, 189[1] ülkenin üye olduğu organizasyondur.

Kuruluşun belirtilen hedeflerinde, ödemeler dengesi ihtiyaçlarını karşılamak için üye ülkelerin mali kaynaklarını kullanılabilir hale getirmek de dahil olmak üzere uluslararası ekonomik iş birliği, uluslararası ticaret, istihdam ve döviz kuru istikrarını teşvik edilmesi olarak tanımlanmaktadır. IMF'nin merkezi ABD'de, Washington, DC'de bulunmaktadır.