Dersimiz Tarih

30 Eylül 2018 Pazar

Boşanma, Boşanmanın Bireysel ve Toplumsal Etkileri

Kavram 
Talak: İslamda evlilik sözleşmesinin sona ermesine talak(boşanma) adı verilir.
"Kusursuz dost arayan dostsuz kalır.”
1.Ailede devamlılık esastır.
2.İslamda boşanmadan önce sulh ( barış) yapılmanın çaresine bakılması esastır.
3. Sorunların giderilmesi için hakeme gidilmesi önemli bir uygulamadır.
4.“Allah’ın helal kıldıklarının en kötüsü boşanmadır.”  (Ebû Dâvûd, Talâk, 3.)
5. Boşanma olursa onun da maruf(iyi) bir şekilde olması gerekir.
6. Boşanmadan en kötü etkilenen çocuklardır.

Eşlerin Karşılıklı Sorumlulukları


Kavram

Mahremiyet:Saygıya ve gizlenmeye değer şey, kendileriyle evlenmek haram olan yakın akraba, İslâm'ın kendileriyle evlenilmesini yasakladığı belli akrabaları ifade eden bir fıkıh (İslam Hukuku) terimi.

İnsanın  başta kendisini yaratan Allah'a ; sonra çevresine ve insanlara

 ve  elbetteki  eşlerin  birbirine karşı sorumlulukları vardır.
1. Eşlerin birbirinin kusurlarını örtmesi, eksiklerini tamamlaması ve aileyi bir kavga ringine değil sadakat ve yardımlaşma ortamına çevirmeleri gerekir.
2.Peygamberimiz eşi Hz.Hatice için diyor ki: “Halk bana inanmazken o inandı. Herkes bana yalancı derken o doğru söylediğimi kabul etti. Kimse bana bir şey vermezken o beni malıyla destekledi ve Allah bana ondan çocuklar ihsan etti"(Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 118)
3.Eşlerin ailede karşılıklı hakları vardır.
4.Eşlerin biribirinin iyi yönlerini görüp, kötü yönlerini görmezlikten gelmeleri gerekir.
5.Aile içi sırlar dışarıya açıklanmamalı. Mahremiyet korunmalıdır.
6.Kadın ve erkek evde kendi rollerine uygun davranmalıdırlar.
7.Aile içi iletişim sürdürülmeli, ev içinde küskünlük olmamalıdır.
Eba Evlilik ve Kişisel Gelişim

29 Eylül 2018 Cumartesi

ZAMANIN TAKSİMİ




Tarihin incelenmesi için çağlara,konulara veya mekanlara ayrılması zorunludur. Ne var ki günümüzde baskın çağlara ayırma sistemi Avrupalı tarihçilerce belirlendiği için Avrupa merkezli bir bakış açısına sahiptir.Bu durum tarihçilerce eleştirilmektedir.
Takvim: zamanı günlere, aylara, yıllara bölme metodudur. İnsanlar zamanı ölçerken ölçü aracı olarak Güneşi ve Ay’ı kullanmışlardır.
Güneşi kullananlar dünyanın güneş etrafında bir tam dönüşünü esas almışlardır. Bu şekilde oluşturulan takvimlere güneş takvimi diyoruz. 1 yıl 365 gün ve 6 saat olarak hesap edilmiştir.
Ay’ı kullananlar ise Ay’ın Dünya etrafında 12 kez dönmesini (12 x 29.5 =354) esas almışlardır. Bu şekilde oluşturulan takvimlere ay takvimi diyoruz.
Tarihte ilk güneş takvimini Mısırlılar, ilk ay takvimini Sümerler oluşturmuşlardır.
Her toplum kendi takvimini oluştururken kendileri için önemli saydıkları bir günü başlangıç olarak kullanmışlardır. Örneğin; Romalılar Roma’nın kuruluşunu, Müslümanlar Hicreti, Hristiyanlar Hz. İsa’nın doğumunu...
TÜRKLERİN KULLANDIĞI TAKVİMLER VE ÖZELLİKLERİ
Türkler tarihinden bugüne çeşitli takvimler kullanmışlardır. Güneş ve ay yılını esas alan bu takvimler Türklerin tarihte yaşadıkları büyük dönüşümlerden sonra şekillenmiştir.
Türklerin tarih boyunca kullandığı takvimler :
I. On iki hayvanlı Türk takvimi
II. Celali Takvim
III. Rumi Takvim
IV. Hicri Takvim
V. Miladi Takvim
Türklerin tarih boyunca kullandığı takvimler ve özellikleri kısaca şu şekilde özetlenebilir:
12 Hayvanlı Türk Takvimi:
12 Hayvanlı Türk takvimi, Türklerin kullandığı ilk takvimdir. Bu takvimde güneş yılı esas alınmıştır. 1 yıl 365 gün ve 5 saat olarak hesap edilmiştir. Takvim 12 yılda 1 devir yapmaktadır. Yıllar sayı ile değil hayvan adları ile isimlendirilmiştir. Aylar ise sayılar ile belirtilmiştir. 12 Hayvanlı Türk Takvimini Türklerin haricinde Tibetliler ve Çinliler de kullanmışlardır.
Hicri Takvim:
Hicri takvim, Türklerin İslamiyet'i kabul etmelerinden sonra kullanmaya başladığı takvimdir. Hicri Takvimde ay yılı esas alınmıştır. 622 yılı Hicri Takvimde başlangıç olarak kabul edilmiştir. Hz. Ömer döneminde oluşturulan Hicri Takvim ülkemizde 1 Ocak 1926 tarihine kadar kullanılmış olup, günümüzde dini ay ve günlerin belirlenmesinde halen kullanılmaktadır.
Celali Takvim:
Celali Takvim, Büyük Selçuklular döneminde Sultan Melik Şah tarafından ekonomik amaçlarla hazırlatılmış ve kullanılmıştır. Celali Takvimde güneş yılı esas alınmıştır.Celali Takvimin başlangıç tarihi olarak 1079 yılı esas alınmıştır. Celali Takvimi Türkler haricinde Babür Devleti de kullanmıştır.
Rumi Takvim:
Rumi Takvim, Osmanlı Devleti'nde ekonomik amaçlarla 1839 yılından itibaren Hicri Takvime ilave olarak kullanılmaya başlamıştır. Rumi Takvimde güneş yılı esas alınmıştır.
Miladi Takvim:
Miladi Takvim ülkemizde 1 Ocak 1926 tarihinden itibaren kullanılmaya başlamıştır. Miladi takvimde güneş yılı esas alınmıştır. Başlangıç olarak Hz. İsa'nın doğumu(Milat) 1 Ocak tarihi kabul edilmiştir. Miladi takvim ilk olarak Mısırlılar tarafından şekillendirilmişse de Romalılar ve Papa XIII. Gregorious tarafından geliştirilmiştir.
Not:1917 tarihinde ise Takvim-i Garbi adıyla Miladi Takvime yakın bir takvim kullanılmışsa da 1 Ocak 1926 dan sonra Miladî takvime geçilmiştir.

24 Eylül 2018 Pazartesi

İslamda Evlilik ve Nikah


Kavramlar
Küfüv ( Denklik): dinde, dindarlıkta ve durumlarda evlenecek kişilerin denk olması.
Nikâh dinî bir müessesedir ve belli şartları vardır. Aynı şart ve esaslar resmî nikâhta, yani belediye memuru tarafından kıyılan nikâhta mevcutsa nikâh, nikâhtır. Halkımız genelde, hem dini hem de resmi nikah yaptırmaktadır. Kadının sonradan bazı durumlarda mağdur olmaması için önce resmi nikah sonradan da dini nikah kıydırması uygundur.
Nikah insan için berekettir, dayanışmadır,muhabbettir, kuvvettir, asalettir ve gelecektir.
Evliliğin  özel bir yaşı olmayıp, zamanı vardır. Bunun için uygun vakit ve uygun kişi olduğunda geciktirilmeden evlenilmelidir.
Hadisi Şerif “Ey Ali! Üç şeyi geciktirme, vakti geldiğinde namazı kılmayı, hazır olduğunda cenazeyi defnetmeyi, dengini bulduğunda evlenmeyi…” (Tirmizi, Salat, 13; Tirmizi, Cenaiz, 73)

23 Eylül 2018 Pazar

Türkiye Selçuklu Devleti'nin Kuruluşu

Soru 1:Türklerin Anadolua yerleşmesini kolaylaştıran etkenler nelerdir?

Soru 2 :Türkiye ismi nasıl doğmuştur?
Soru 3 :Günümüzde Ortadoğudaki Türk varlığı nasıl oluşmuştur?
Soru 4:Anadolu'daki Türk varlığı günümüze kadar hangi devletler üzerinden devam etmiştir?

Oğuz Göçleri ve Anadolu

Tuğrul ve Çağrı beyler komutasındaki Selçuklu Oğuz Türkleri Anadolu'ya keşif amaçlı girmeye başladıklarında karşılarında şöyle bir manzara buldular.
A. Bizansın mezhep, vergi ve angarya baskısından bunalmış bir halk ( Ermeni,Süryani,Arap ve diğer)
B. Askeri sistemi çökmüş ve etkisiz bir Bizans devleti.
C. Geniş,verimli , boş fakat savaşlarla tahrip edilmiş topraklar.
İşte bu durum Selçukluların Anadoluyu fethetmesini ve Türk yurdu haline getirmesini kolaylaştırmıştır. Malazgirt Zaferiyle Bizans ordusu büyük oranda imha edildiğinden Selçukluların karşısına çıkabilecek herhangi bir güç kalmamıştır. Bunun fiilî sonucu olarak Marmara Denizine kadar olan topraklar Selçukluların eline geçmiştir. Selçukluların" fethedilen yer, fethedenindir." anlayışının bir sonucu olarak hem bu fetihler hızlanmış, hem de fethedilen yerlerde ilk Anadolu Türkmen Beylikleri kurulmuştur.

Türkiye Selçuklu Devleti (1077-1308)

Türkiye (Anadolu) Selçuklu Devleti’nin kurucusu Süleyman Şah’tır. 1074’te Anadolu’ya gelen Süleyman Şah önce Konya ve çevresini, ardından İznik’i ele geçirdi. İznik’i başkent yaparak Türkiye (Anadolu) Selçuklu Devleti’ni kurdu (1075).Büyük Selçuklu Devletinin Süleyman Şahı Anadolunun komutanı olarak tayin etmesiyle Türkiye Selçuklu Devleti resmen kurulmuş oldu(1077).
I. Kılıçarslan: I. Haçlı Seferi’ne karşı başarılı mücadeleler yaptı. Ancak İznik ve Batı Anadolu’yu kaybetti. Devletin başkentini Konya’ya taşıdı. Anadolu içlerinde yıpratma savaşlarıyla Haçlılara karşı büyük kayıplar verdirdi.
I. Mesut: Bizans ordusunu yendi. II.Haçlı Seferinin başladığını haber alınca Bizansla anlaşma yaptı.II. Haçlı Seferi’ne katılan orduyu Konya önlerinde yendi. Bu dönemde bayındırlık faaliyetlerine önem verildi.
II. Kılıçarslan: III. Haçlı Seferi’ne karşı mücadele etti. Bölünmüş olan Danişmentlilere son vererek, Anadolu’nun siyasi birliğini sağladı.

Miryakefalon Savaşı (1176)

II.Kılıçarslan  Isparta yakınlarındaki Miryakefalon denilen yerde Bizans ordusu­nu ağır yenilgiye uğrattı.
 Miryakefalon Zaferi'nin Sonuçları
  1. Anadolu Türkmen birliği büyük ölçüde sağlandı.
  2. Anadolu’nun Türk yurdu olacağı ve böyle ka­lacağı kesinleşti.
  3. Bizans vergiye bağlandı.
  4. Avrupalı tarihçiler Anadolu’dan Türkiye (Türk-yurdu) olarak bahsetmeye başladılar.
  5. Bizans artık Türkler’i Anadolu’dan atma ümidi­ni kaybetti, saldırıdan savunmaya geçti.
  6. Bizans’ın çağrısı üzerine III. Haçlı Seferi baş­ladı.
  7. Anadolu'daki ticaret yolları Anadolu Selçuklu Devleti'nin eline geçti.

Türkiye Adının Kullanılışı

1.İlk defa Bizans kaynaklarında Türkiye olarak
2.XII.yüzyıldan itibaren Batılılarca Türkiye olarak
3.XIV.yüzyıl başlarında Arap kaynaklarında Berrü't-Türkiyye ifadesi kullanılmaya başlanmıştır.

TARİH ÖĞRENMENİN YARARLARI




  1. Milletlerarası ilişkileri aydınlatır ve bunların düzenlenmesine yardımcı olur. Devletlerarası anlaşmazlıkların barış yolu ile çözümlenmesine katkıda bulunur.
  2. Vatan ve millet sevgisini artırır. Milli birlik ve bütünlük duygusunun gelişmesine katkıda bulunur.
  3. İnsanların  analizlerinin ve düşüncelerinin gelişmesine katkıda bulunur.
  4. Bir millet, tarihinin dünya tarihindeki yerine bakarak, karşılaştığı sorunların çözümünde yeni yorumlar geliştirebilir.
Günün kavramı 
Anakronizm:  
Türk Dil Kurumuna göre “tarihlendirmede yanılgı içerisinde bulunma” demek olan anakronizm, bir olayın tarihi ve çağı üzerinde yanılma, tarih ve çağları birbirine karıştırma şeklinde tanımlanmaktadır. 
   Misal 1: 1308 yılında yıkılan Türkiye Selçuklu Devleti vaktinde olan Babailer isyanını 1789 'da olan Fransız İhtilalinden sonra dünyaya   yayılan kavramlarla açıklamak.  
    Misal 2 :  Köleliğin son derece yaygın olduğu ve her ülkede köleliğin olduğu bir dünyada herhangi bir devleti veya toplumu köleliğin varlığı dolayısıyla suçlamak.      

    
TARİHÎ OLAYLARIN DEĞİŞEBİLİR ÖZELLİĞİ
      Tarih mutlak doğru bilgilerden oluşmaz. Yeni belgeler ortaya çıktıkça tarih yeniden değerlendirilmelidir. Bulunacak her yeni kaynak (belge) bu bilgileri güçlendirebilir veya değişikliğe uğratabilir.

16 Eylül 2018 Pazar

Selçuklu Türkiyesi Kronolojisi




Türkiye Tarihi Devirleri
1.İlk Türkmen Beylikleri Devri(1071-1309)
2.Anadolu (Türkiye) Selçuklu Devleti Devri(1077-1308)
3.İkinci Türkmen Beylikleri Devri(1308-1515)
4.Osmanlı İmparatorluğu Devri(1302-1922)
5.Türkiye Cumhuriyeti Devri(1923 ve sonrası)

Selçuklu Türkiyesi Kronolojisi

  1. Saltuklular Beyliği’nin kurulması (1072),
  2. Türkiye Selçuklu Devleti’nin kurulması (1077),
  3.  Danişmentliler Beyliği’nin kurulması (1080),
  4.  Mengücekliler Beyliği’nin kurulması (1080),
  5.  Çaka Beyliği’nin kurulması (1081), 
  6.  Çaka Beyliği’nin yıkılması (1093), 
  7. I. Haçlı Seferi (1096-1099),
  8.  Artuklular Beyliği’nin kurulması (1102),
  9.  Katvan Muharebesi (1141),
  10.  II. Haçlı Seferi (1147-1149),
  11.  Büyük Selçuklu Devleti’nin yıkılması (1157),
  12. Eyyubiler Devleti’nin kurulması (1174), 
  13. Miryokefalon Muharebesi (1176),
  14.  Danişmentliler Beyliği’nin yıkılması (1178), 
  15. III. Haçlı Seferi (1189-1192), 
  16. Moğol İmparatorluğu’nun kurulması (1196), 
  17. Saltuklular Beyliği’nin yıkılması (1202),
  18.  IV. Haçlı Seferi (1202-1204), 
  19. Moğol İmparatorluğu’nun parçalanması (1227)
  20. Mengücekliler Beyliği’nin yıkılması (1228)
  21.  Yassıçemen Muharebesi (1230)
  22. Artuklular Beyliği’nin yıkılması (1231)
  23.  Bâbailer Ayaklanması (1240)
  24. Kösedağ Muharebesi (1243)
  25.  Eyyubiler Devleti’nin yıkılması (1250)
  26. Memlûklular Devleti’nin kurulması (1250)
  27.  Ayn-ı Calut Muharebesi (1260)
  28. Haçlı Seferleri’nin sona ermesi (1270)
  29. Karamanoğlu Mehmet Bey'in Türkçeyi resmî dil ilan etmesi (1277) 
  30. Osmanlı Devleti'nin Bağımsız olması(1302)
  31. Türkiye Selçuklu Devleti’nin yıkılması (1308) 

2 Eylül 2018 Pazar

Meb Milli Bayramlar Yönetmelik Değişikliği


AA'nın aktardığı bilgiye göre, yeni yönetmelikte, ‘Belirli Gün ve Haftalar Çizelgesi’ne, ‘Dünya Okul Sütü Günü (28 Eylül)’, ‘Mevlid-i Nebi Haftası (Diyanet İşleri Başkanlığınca belirlenecek haftada)’, ‘Cumhuriyet Bayramı (29 Ekim)’, ‘Kişisel Verileri Koruma Günü (7 Nisan)’, ‘Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı (23 Nisan)’, ‘İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası (4-10 Mayıs)’, ‘Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı (19 Mayıs)’ ve ‘Zafer Bayramı (30 Ağustos)" kutlama tarihleri esas alınarak gösterildi.
Çizelgede, ‘Vergi Haftası (Şubat ayının son haftası)’ ise tarihi esas alınarak sırası değiştirildi.


1 Eylül 2018 Cumartesi

Meb Sosyal Etkinlik Yönetmelik Değişikliği


Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.
AA muhabirinin yeni düzenlemeye ilişkin MEB yetkililerinden aldığı bilgiye göre, söz konusu yönetmelik, ilgili bakanlıklar, Bakanlığın ilgili birimleri ile il, ilçe milli eğitim müdürlüklerinin temsilcileri, okul müdürleri, müdür başyardımcıları, müdür yardımcıları ve öğretmenlerin katılımıyla gerçekleştirilen çalıştayda değerlendirildi, bu kapsamda değişiklik ve düzenlemeye gidildi.
Buna göre, yönetmeliğin dayanak maddesine "1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi" eklendi.
Eski yönetmelikte "tanımlar" maddesinde yer alan ve öğrenci ile toplum hizmeti çalışanlarına katkı sağlayanlar arasında gösterilen "gönüllü" kavramındaki "kişi" ibaresi yargı kararı nedeniyle çıkarıldı ve kavram yeniden düzenlendi.
İlköğretim Haftası'nın da sosyal etkinlikler kapsamında planlanması ve yürütülmesi gerektiğinden planlama ve yürütme iş ve işlemleri ekim ayından eylül ayına çekildi.
Ayrıca çalışmalara katılan öğrencilere Sosyal Etkinlik Katılım Belgesi, çalışmalarda üstün gayret gösteren öğrencilere Sosyal Etkinlik Başarı Belgesi, katkı sağlayan öğretmen, veli, üniversite, kurum ve kuruluşlara ise eğitim kurumu müdürü tarafından Sosyal Etkinlik Teşekkür Belgesi verilecek. Sosyal Etkinlik Başarı Belgesi alan öğrenciler, okul-aile birliği imkanları ölçüsünde ayrıca ödüllendirilebilecek.
Daha önceki yönetmelikte, "çalışmalara katkıda bulunan öğretmen, veli, katkı sağlayan kişi, üniversite, kurum ve kuruluşlara ise eğitim kurumu müdürü tarafından Sosyal Etkinlik Teşekkür Belgesi verilir" ifadesinden yargı kararı gereğince "katkı sağlayan kişi" ibaresi çıkarıldı.
Ayrıca daha önceki yönetmelikteki "Toplum hizmeti çalışmaları, gönüllülük esasına bağlı olarak Sosyal Etkinlikler Kurulunda alınan kararlar uyarınca danışman öğretmenin gözetim ve sorumluluğunda planlanır ve bu çalışmalar öğrenci kulüpleri, gönüllü öğrenci grupları, öğretmenler, veli ve ilgili diğer kişi, kurum ve kuruluşların katılımıyla yapılır" ifadesinden "kişi" ibaresi; "toplum hizmeti çalışmalarıyla ilgili giderler, okul-aile birliği, gönüllü kişi, kurum veya kuruluşlarca yapılan ayni ve nakdi bağış yoluyla karşılanabilir" ifadesinden de "gönüllü kişi, kurum veya kuruluşlarca" ibaresi yargı kararı gereğince çıkarıldı.
"Eğitim kurumu yönetimince şehit ve gazi çocuğu olan öğrenciler ile ekonomik durumları yetersiz görülen öğrencilerin gezi giderleri, okul-aile birliği, gönüllü kişi, kurum veya kuruluşlarca karşılanabilir" ifadesinden "gönüllü kişi, kurum veya kuruluşlarca" ibaresi de yargı kararı gereğince yeni yönetmelikte yer almadı.
Ulusal düzeydeki etkinliklerin sadece protokol çerçevesinde değil Bakanlıkça verilen izin kapsamında yapılmasına da imkan verildi.
Sosyal etkinliklerin sadece öğrenci kulübü aracılığıyla yapılması sınırlandırılması kaldırıldı. Eğitim kurumu içinde yapılan etkinlikler, kurum içinde gerçekleşen çalışma olduğundan il ve ilçe milli eğitim müdürlüğüne bildirme işlemi kaldırıldı.
Öğrencilerin okul dışı etkinlikleri, kendi sınıf, şubesi ile birlikte yürüttüğü toplum hizmeti çalışmaları ve buna ilişkin belgeleri e-Okul Sistemi Sosyal Etkinlik Modülü'ne işleme görevi; sınıf, şube rehber öğretmenine verildi.
Sürücülere yönelik hükümler
Okullarda sosyal etkinlikler kapsamında yürütülecek gezi araçlarını kullanacak sürücülerden, son 5 yıl içinde alınmış ve halen geçerli olan "Psiko-teknik Raporu" istenmesine ilişkin hüküm getirildi. Ayrıca, araç sürücüsü, muavin ve rehber kişi ile gezide görev alacak diğer personelin, Okul Servis Araçları Yönetmeliği'nde belirtilen suçları işlemediklerine ilişkin beyanı gerekecek. Gezi araçlarında, trafiğe çıkış tarihi itibarıyla 12 yaş şartı getirilen yönetmelikte, "Araç Kiralama Sözleşmesi"nin e-Devlet üzerinden de alınmasının mümkün olduğuna ilişkin düzenleme yapıldı.
Öğrenci Kulüpleri Çizelgesi'ne yeni düzenleme
Bakanlığa bağlı eğitim kurumlarda daha önce "Ulusal ve Resmi Bayramlarda Yapılacak Törenler Yönetmeliği" ile yürütülen etkinlikler, yapılan değişiklikle yönetmeliğe de yansıtıldı.
Yeni yönetmelikte, "Belirli Gün ve Haftalar Çizelgesi"ne, "Dünya Okul Sütü Günü (28 Eylül)", "Mevlid-i Nebi Haftası (Diyanet İşleri Başkanlığınca belirlenecek haftada)", "Cumhuriyet Bayramı (29 Ekim)", "Kişisel Verileri Koruma Günü (7 Nisan)", "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı (23 Nisan)", "İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası (4-10 Mayıs)", "Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı (19 Mayıs)" ve "Zafer Bayramı (30 Ağustos)" kutlama tarihleri esas alınarak gösterildi.
Çizelgede, "Vergi Haftası (Şubat ayının son haftası)" ise tarihi esas alınarak sırası değiştirildi. Adı değiştirildiği için "Kutlu Doğum Haftası (14-20 Nisan)" ibaresi de yürürlükten kaldırıldı.
Yönetmelikteki Öğrenci Kulüpleri Çizelgesi'ne "Enerji Verimliliği Kulübü", "Girişimcilik Kulübü", "Kişisel Verileri Koruma Kulübü", "MUN (Model Birleşmiş Milletler) Kulübü", "Müzik Kulübü", "Sağlık ve Güvenlik Kulübü", "Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma, Çocuk Esirgeme Kulübü" ile "Zeka Oyunları Kulübü" ibareleri eklendi. Çizelgedeki "Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma, Çocuk Esirgeme, Kızılay ve Benzeri Kulüpler" ibareleri çıkarıldı.



7 Ağustos 2018 Salı

Frigya Projesi

Frigya Projesi'nde çalışmalar başlıyor @anadoluajansi http://v.aa.com.tr/1224737


6 Ağustos 2018 Pazartesi

Artuklu Hamamı Taşındı

Tarihi Artuklu Hamamı yeni yerine taşındı @anadoluajansi http://v.aa.com.tr/1223827


5 Ağustos 2018 Pazar

4 Ağustos 2018 Cumartesi

Pargalı İbrahim Paşa'nın Kabri

Pargalı İbrahim Paşa'nın kabri restore edilecek @anadoluajansi http://v.aa.com.tr/1222530


2 Ağustos 2018 Perşembe

III.Mustafa


Osmanlı padişahlarının yirmi altıncısı, İslam halifelerinin doksan birincisi olan III. Mustafa’nın padişah olduğu dönem Osmanlı Devleti’nin Avrupalı devletler ile savaş içinde olduğu zor bir dönemdi. 16 yıl 3 ay padişahlık yapmış ve padişahlığının son döneminde ağır yenilgiler almış olan III. Mustafa bu hezimete dayanamayarak vefat etmiştir.





III. Mustafa, 28 Ocak 1717‘de İstanbul’da doğdu. Babası III. Ahmet, annesi Mihrişah Sultan‘dır. Lale Devri‘ne girilirken doğan III. Mustafa, çocukluğunu bu dönemin renkli ortamında geçirdi. Damat İbrahim Paşa ile babası III. Ahmet’in reform çalışmlarını yakından takip etti. Şehzadeliği boyuca iyi bir eğitim görerek yüksek din ilimleri, edebiyat, tarih, coğrafya ve askeri bilimleri dönemin büyük âlimlerinden aldı. 1730 yılında Patrona Halil İsyanı‘yla tahttan indirilen babasıyla beraber 27 yıl boyunca kafes hayatı yaşadı. III. Mustafa’nın vefatıyla 30 Ekim 1757‘de tahta geçti. Aynı zamanda tahta çıktığında cülus bahşişi veren son padişah oldu.





Saltanatının ilk yılları barış içinde geçti. Koca Ragıp Paşa, tahta çıkışından vefatına kadar sadrazamlıkta kaldı. Tahta çıktıktan sonra devlet işlerini ciddi bir şeklide yerine getirmeye ve mali konularda çalışmalar yapmaya başladı.


III. Mustafa tahta geçtiğinde Avrupa’da “Yedi Yıl Savaşları” (17561763) devam etmekteydi. Müttefiklerden Prusya ve Fransa ittifak yapılması suretiyle Osmanlı Devleti‘ne siyasi, askeri ve mali alanda yardım yapacağını belitti. Ancak III. Mustafa belirli bir tarafın içinde yer almamayı tercih etti. III. Mustafa, Avrupa’daki askeri gelişmeleri takibe alarak ordusunu güçlendirdi. Fransa, Rusya’nın önünde bir tampon olduğu için Osmanlı Devleti’nin güçlenmesini istiyordu. Bu nedenle askeri alanda yapılacak reformlar için bir heyet göndermeyi kabul etti. Ancak içinde bulunduğu savaş durumundan dolayı Fransa’ya güvenemeyen Osmanlı Devleti, Macar soylusu Baron de Tott‘un ıslah çalışmalarına izin verdi. Süratle ordunun ve donanmanın yenilenmesine başlanıldı. Sınırdaki HotinBender ve Özü Kaleleri güçlendirildi. İstanbul’da bulunan Baron de Tott, Tophaneyi ıslah ederek yeni toplar döktürdü. İstanbul ve Çanakkale boğazlarının müdafaası için, Hasköy‘de yeni bir top dökümhanesi yapılması, orduda kullanılan kayık köprü sisteminin tadili ve top arabalarının yeni tertip üzere düzenlenmesi gibi yenilikler yapıldı.





Yedi Yıl Savaşları’nın bitmesinden sonra Avrupa devletlerinin aralarında Lehistan Topraklarını paylaşması üzerine Leh milliyetçileri Osmanlı Devleti’ne gelerek Balta‘ya sığındılar. Bu grubu takip eden Rusya saldırdı. Bu olay 18 Eylül 1739‘da Rusya ile yapılan Belgrad Antlaşması‘nın ihlali demekti. Bunun üzerine toplanan divan 8 Ekim 1768‘de Rusya’ya savaş açılmasına karar verdi. 1769 Şubatında Kırım Hanı Kırım Giray‘ın orduları Güney Rusya’ya girdiler. Sadrazam Yağlıkçızade Mehmet Emin Paşa‘nın başında olduğu ordu 1 Mayıs 1769‘da Hotin Zaferi‘ni kazandı. 12 Ağustos 1769‘da ikinci kez saldıran Rus ordularına karşı bir kez daha zafer kazanıldıktan sonra Yağlıkçızade’nin ölümü üzerine yerine Moldovanlı Ali Paşa tayin edildi. Çeşitli nedenlerden başarısız olunduğundan Rus orduları Romanya’ya kadar ilerlediler. İngiltere ve Fransa’nın desteğini alan Rus donanması Akdeniz’e inerek KoronModonNavarinPatras ve Kalamota gibi bölgelerde Slavlık propagandası yaparak isyana temiz hazırladılar. Mora Serdarlığı’na tayin edilen Kaptan-ı Derya Mandalzade Hüsamettin Paşa‘nın Mora çıkartmasıyla Rumlar geri çekilerek yetmiş bin kişilik Maynot-Rum ordusu, Tripoliçe’de 9 Nisan 1770‘te bozguna uğratıldı. Hüsamettin Paşa’ya “Mora Fatihi” unvanı verilip, bölgedeki asiler temizlendi.


Bu sırada Akdeniz’de Çeşme dolaylarında bulunan Osmanlı donanması İngiliz subayların yardımıyla Ruslar tarafından yakıldı. Osmanlı Devleti’nin uzun yıllardır sürdüğü güçlü konum bu olaylar neticesinde son buldu. 1770 yılının Ağustos ayında, Kont Romanzov komutasındaki Rus kara kuvvetleri, Boğdan‘ın Kartal (Larga) mevkiinde Sadrazam İvazzade Halil Paşa‘yı mağlup ettiğinde Bender Ruslar’ın eline geçmiş oluyordu.Rusya bununla da kalmayarak ve Kırım’ın kapısı olan Orkapı‘yı kuşattı. Çariçe, Osmanlı Devleti’nden ayrılırsa bağımsız bir devlet olarak kabul edeceğini söyleyerek Kırım’ı ikiye böldü ve Kırım Rus işgaline mecburen boyun eğdi.





1771 yılında Rusya Eflak‘ı işgal ettiler. Ardından Dobruca‘ya kadar ilerlediler. 2 Ağustos 1771‘de Özü (Kırım), 12 Eylül1771‘de Yerköyü (Romanya), 29 Haziran1773‘te Silistre (Romanya), 20 Ekim 1773‘te Varna (Bulgaristan) zaferleri kazanıldı. III. Mustafa, beş yıldan beri devam eden Rus Seferini neticelendirmek için hazırlanırken, 21 Ocak 1774‘te vefat etti. 





III. Mustafa, İstanbul Laleli’deki türbesine defnedildi. Dindar, çalışkan, adil, azimli bir padişah olan III. Mustafa, askeri, idari ve mali birçok konuda reformlarda bulunmuştu. Güzel konuşur ve yazardı. Aynı zamanda “Cihangir” mahlasıyla şiirleri de bulunmaktadır. Süveyş‘te kanal açmak, Sakarya Nehri‘ni Sapanca Gölü üzerinden İzmit Körfezi‘ne bağlamak gibi projeleri bulunsa da yoğun geçen savaş döneminden dolayı bunları gerçekleştiremedi.





27 Temmuz 2018 Cuma

Likya

Likya'nın 3 bin yıllık belleği: Letoon  @anadoluajansi http://v.aa.com.tr/1215426


2 Temmuz 2018 Pazartesi

Okuma Parçası Ay İsimleri Nereden Geliyor?

Ayların isimleri nereden geliyor?

Antik Roma’da Venüs, Mars, Terminus (gençlik) ve Iuventas (yaşlılık) adında dört ay ismi vardı. Diğerleri ilerleyen zamanlardaki yeni çalışmalar ile eklenmiştir. Süryanilerde ayların isimleri şöyledir: Azar, Nisan, Ayar, Haziran, Temmuz, Ab, Eylül, Tişrin, Kanun, Şubat. Hicri Arap takviminde bazı Süryani ayları kullanılmıştır. Teşrinievvel, Teşrinisani, Kanunievvel, Kanunisani gibi.
Osmanlı ay yılı esaslı Hicri takvimin yanında, güneş yılına dayalı Rumi takvimi de kullanmak zorunda kalmıştır. Bu takvimde ay isimleri sırasıyla; Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Teşrinievvel, Teşrinisani, Kanunievvel, Kanunisani’dir. Yılbaşı Mart ayıdır. 1917’de Teşrinievvel, Teşrinisani, Kanunievvel, Kanunisani yerine Ekim, Kasım, Aralık, Ocak isimleri verilmiştir.
Eski Türklerde; Aramay, İkinçay, Ücünçay, Törtünçay gibi isimler kullanılsa da halk arasında halk arasında; Gücük, Mart, Avril, Kiraz, Haziran, Orak, Harman, Çürük, Avara, Koç, Karakış, Zemheri gibi isimler de kullanılmıştır.
Bugün kullandığımız miladi takvim güneş yılına dayalıdır. Ay isimleri de genelde Babil, Süryani ve Romalılardan alınmıştır. Biz de bazı aylara bize yakın isimler vermişiz. Öncelikle eskilerden şöyle bir başlayalım.
Ocak:
Ocak ayının ismi, Eski Roma’da Januarius idi. Janua kapı-giriş demekti. Janus, Romalıların Taklar tanrısı idi. Biz bu aya Türkçe ateş (odak/ocak) anlamında Ocak ismini vermişiz. Kışın kendini gösterdiği, ocakların yakılıp ateş başında zaman geçirildiği soğuk ay olarak tanımlanabilir.
Şubat:
Şubat, Süryanicedir (şabat-şobat). Eski Roma’da Februarius idi. Februum, arındırma demektir. Februa, Romalıların günahlarına kefaret olarak kurban kestikleri arındırma festivaline verilen isimdir.
Mart:
Mart, Roma’da Martius idi. Mars, Romalıların savaş tanrısının adı. Aslında senenin ilk ayı idi. Ancak 1582’de Papa XIII. Gregorius’un düzenlediği yeni takvimde ilk ay olarak Ocak belirlenmiştir. Bu yeni takvimi Almanya- İtalya 1582, İngiltere 1752, İsveç 1753, Japonya 1873, Çin 1912, Rusya 1918, Yunanistan 1923 ve Türkiye 1926 yıllarında kabul etmişlerdir. Bir çok dilde bu ayın adı benzer isimlerle anılır: Maerz (Almanca), Mars (Fransızca), Maris (Arapça), Marzo (İtalyanca ve İspanyolca), March (İngilizce) gibi.
Nisan:
Nisan, Babil – Süryani dillerinde bu ayın adıdır (nisanna-nisannus). Aynı ismi biz de kullanıyoruz. Roma’da Aprilius denilirdi. Güneşli-güneşlenme gibi manalara gelir.
Mayıs:
Mayıs, Roma’da Maius’dur. Maia, Merkür’ün annesi ve Roma’da bitkileri büyüten tanrının adıdır. Pek çok Avrupa dilinde benzer isimlerle anılıyor: Mai (Almanca ve Fransızca), Mayo (İspanyolca), Maggio (İtalyanca), May (İngilizce) gibi.
Haziran:
Haziran, ismi Süryanicedir. Bu dilde hazaran-hazuran sıcak anlamına gelir. Ayın ismi de sıcakların başladığı ay olmasından geliyor. Roma’daki adı Junius. Gençlik, genç anlamlarına gelir.
Temmuz:
Temmuz, Sümerlerin bereket tanrısının adıdır. Festivallerinin adı da Dumuzi’dir. Dam, Sümerce kadın demektir. Eski Mısır’da Dama; bir araya gelme, Damuzu kadının erkek arkadaşı demektir. Demek ki bizdeki Damsız girilmez teriminin de nerden geldiğini anlamış olduk. Roma’da Sezar, bu takvimi oluştururken bu aya Julius adını vermiş.
Ağustos:
İmparator Octivivus’un ünvanı olan Agustus’dan gelir. Octavius, Sezar’dan geri kalmamak adına Şubat ayından bir gün alıp bu aya eklemiştir. Temmuz 31 gün sürdüğünden benim ayım (Ağustos) 30 gün süremez diye düşünmüş olmalı. O yüzden Temmuz ve Ağustos ayları art arda gelmesine rağmen 31 gün sürer. Augustus’un adı da Latince kutsal manasına gelen “Augus” sözcüğünden geliyor.
Eylül:
Eylül, Süryanicedir (aylul). Üzüm ayı anlamına geliyor. Roma’da September (yedi anlamına gelen Septem kökeninden, yedinci ay manasında). Mezopotamya dillerinde Şubat, Nisan ve Haziran’da olduğu gibi çok benzer isimlerle anılır.
Ekim:
Ekim, Türkçedir. Tarlaların ekildiği mevsim anlamında. Roma’da October’dır. Latince’deki Octo (sekiz) kökeninden sekizinci ay manasında.
Kasım:
Kasım; Arapça’dan ayıran-bölen anlamında. Roma’da November. Latince’deki Novem (dokuz) kökeninden dokuzuncu ay manasında.
Aralık:
Aralık, Türkçe kökenli. İki zaman arasındaki zaman anlamında. Babil’de Kanun idi. Latince’de December, Decem (on) kökeninden onuncu ay manasında

15 Haziran 2018 Cuma