Diyarbakır’da bir asra yakın hüküm sürmüş olan Türk beyliği. Sultan Melikşah’ın ölümünden sonra çıkan karışıklıklar sırasında Suriye Selçukluları Sultanı Tutuş, Diyarbekir’i ele geçirerek, Sultan Emir Tuğtegin’i vali tayin etti. Tuğtegin, Sultan Tutuş ile birlikte Berkyaruk’a karşı savaşırken, esir düştü. Bu sırada Tuğtegin’in yokluğundan faydalanan Türk beyleri, Diyarbekir bölgesini paylaştılar. Sadr adlı bir Türk beyi de, Diyarbakır’a hâkim oldu. Musul emîri Kürboğa’nın şehri ele geçirme teşebbüsünü başarıyla önleyen Sadr, kısa süre sonra öldü. Yerine, beyliğin kurucusu olarak kabul edilen Türkmen beylerinden İnal geçti. Emir İnal da az sonra ölünce, yerine oğlu İbrahim geçti.
Emîr İbrahim, Suriye Selçukluları Dımaşk kolunun sultanı Dukak’a tâbi oldu. 1098 senesinde, Haçlıların elindeki Antakya’yı geri almak için harekete geçen Musul Emîri Kürboğa idaresindeki Selçuklu ordusunda, İnaloğulları da yer aldı. Türkiye Selçukluları Sultanı Birinci Kılıç Arslan, 1105 senesinde Meyyâfârikîn’e gelince, Emîr İbrahim, tâbiiyetini bildirdi ve Sultan’la beraber, Musul Seferine katıldı. Birinci Kılıç Arslan, bu seferde ölünce, İnaloğulları kısa bir süre bir yere tâbi olmadılar. Ahlat Emîri Sökmen el-Kutbî’nin, 1108 senesinde Meyyâfârıkîn’i ele geçirmesiyle Diyarbekir bölgesi emîrlerinin yanında İbrahim de ona bağlandı. İnaloğlu İbrahim, 1109 senesinde ölünce, yerine oğlu Sa’düddevle Ebû Mansûr İl-Aldı geçti. İl-Aldı, 1115’te Cur Nehrinin doğusundaki, Meyyâfârıkîn’e bağlı kırk köyü ele geçirdi. 1124 senesinde, Diyarbakır’da faaliyetleri artan bozuk itikad sahibi İsmailîleri ortadan kaldırdı. Böylece, İsmailîlerin bozuk itikadı, bu bölgede yayılma imkânı bulamadı.
Emîr Zengî, 1127 senesinde Musul’da, Aksungur’un yerine geçtikten sonra, topraklarını genişletmek istiyordu. Mardin Artuklu Emîri Timurtaş ile İl-Aldı birleşerek, Emîr Zengî’ye karşı koymaya çalıştılar. Fakat başarı sağlayamadılar. Emîr Zengî, Sercî’yi zaptetti. Bir müddet sonra Timurtaş, Zengî ile birleşerek, eski müttefiki İl-Aldı’nın hâkim olduğu Diyarbakır şehrini kuşattı. Bunun üzerine İl-Aldı, Harput Artuklu Emîri Davud’dan yardım istedi. Emîr Davud, yardım için Diyarbakır’a gelince, 1134 senesinde, şehir önlerinde, iki ordu karşılaştı. İl-Aldı ve Davud yenilerek kaleye çekildiler. Zengî ile Timurtaş, muhasaraya devam ettilerse de, kuvvetli surlara sahip olan şehri ele geçiremediler. Emîr İl-Aldı, 1142 senesinde vefat etti.
Emîr İl-Aldı’nın ölümünden sonra, veziri Nisanoğlu Müeyyeddin ile çocukları, beyliğin idaresini ele aldılar. Vezir Müeyyeddin, İl-Aldı’nın oğlu Cemâleddin Şemsülmülûk Mahmud’u, emîrlik makamına geçirdi. 1144 senesinde, Atabeg Zengî, yeniden Diyarbekir bölgesine girerek İnaloğullarına ait Ergani, Hâlar, Tulhum ve Çermik gibi kale ve kasabaları zaptetti.
İnaloğullarının merkezi Diyarbakır, 1160 yılından itibaren Artuklular’ın tehdidi altına girdi. 1163 senesinde, Artukluların, Şemseddin Sevinç kumandasında gönderdiği ordu, Diyarbakır’ı kuşattı. İki tarafın da mancınık gibi muhasara aletleri kullandığı bu kuşatma, dört ay sürdü. Şehrin düşeceğini anlayan Emîr Mahmud ve vezîri Ebü’l-Kâsım Ali, Danişmendli Yağıbasan’dan yardım istediler. Yardım isteğini kabul eden Yağıbasan, Artuklu Emîri Kara Arslan’ın damadı olmasına rağmen, onun topraklarına girdi ve bazı şehirlere taarruz etti. Kara Arslan, Diyarbakır kuşatmasını kaldırmak zorunda kaldı. Ertesi sene Kara Arslan, Diyarbakır’ı tekrar kuşattı ise de, başarılı olamadı ve geri çekildi. Diyarbakır kadısı Nasiheddin, 1165 senesinde Hısnkeyfa’ya giderek, Kara Arslan ile İnaloğulları arasında bir anlaşma sağlamaya muvaffak oldu. 1179 senesinde Vezir Ebü’l-Kâsım Ali ölünce, yerine Mesud geçti.
Hısnkeyfâ Artuklu emirliğinin başına, Fahreddîn Kara Arslan’ın ölümünden sonra Nureddin Muhammed geçerek Selahaddin Eyyûbî’ye tâbi oldu. Nûreddin’in tek isteği, Diyarbakır şehrine sahip olmaktı. Sultan Selahaddin de, Diyarbakır’ı alınca, ona vereceğini vaad etti. Nitekim, 1183 senesinde, Selahaddin Eyyûbî kuvvetleri ile gelerek, şehri kuşattı ve uzun muharebelerden sonra, Nisan ayının yirmi dokuzunda Diyarbakır’a girdi. Selahaddin Eyyûbî, şehrin idaresini Nureddin’e verdi. Çok yaşlanmış olan İnaloğlu Mahmud’a hürmet ederek, maaş bağladı. Diyarbakır şehri, Artukoğullarına verildi. İnaloğulları beyliği de son buldu.
İnaloğulları zamanında Diyarbakır, iktisadî ve kültürel bakımdan çok ilerledi. Şehirde önemli imar faaliyetlerinde bulunuldu. İl-Aldı zamanında yanan Ulu Cami, tekrar inşa edildi. İnaloğulları zamanında Diyarbakır’da dokuma sanayii çok gelişti. Bilhassa, halı, kumaş ve çadır bezleri îmâl ediliyordu. 1122 senesinde, Diyarbakır’a bağlı Zülkarneyn ve Ergani kaleleri civarında bakır madeni bulunmuş ve işletilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder